SESLİ Mİ GERÇEKTEN KABİLİYETLİ YOKSA MEYDAN MI BOŞ KALMIŞTI?
Hazim Sesli'nin Uşak'ın sosyal hayatındaki başarısı ise inkar edilemez. Ancak bu başarıyı, Uşak'taki iş adamlarının arasından özgüven sahibi sosyal yönü güçlü isimlerin ortaya çıkmayışı ya da meydanı boş bırakışına da bağlayabiliriz. Bu başarıdaki cemaatin kendisine verdiği kayıtsız şartsız desteği de göz ardı edemeyiz tabiki (Bu konu ile ilgili araştırmalarımı başka bir platformda paylaşacağım).
Hazim Sesli, İstanbul'da yapılan İTKİB İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanlığı seçimlerine girmiş ve kaybetmişti. Sesli'nin kaybetme serüveni anlaşmalı olarak geldiği UTSO Başkanlığının 13. günün de Ak Parti milletvekili aday adayı olmasının ardından Başbakan tarafından süpriz bir şekilde üçüncü sıraya yazılması ile devam etti. Halbuki Sesli aday adayı olduğunu ilan ettiğinde herkes koro halinde "kesin 1. sıra gelir" demişti. 2002 seçimlerinde Alim Tunç'un 1. sırada gelmesinde çok ciddi rol aldığı söylenen Sesli'nin acaba kendi aday adayı iken neden ağırlığını kullanamadığı tartışılmıştı. 2002 ile 2011 yılları arasında Başbakan ile Sesli arasında bir takım olumsuz diyalogların yaşandığı bu nedenle Başbakan'ın kendisini aday yapmadığı iddiaları kulislerde konuşulmuştu. 2002'de 1. Sıra adayının belirlenmesinde etkin rol aldıkları iddia edilen Sesli'nin ne 2007'de ne de 2011'de aynı derece de etken olamaması 2002 ile 2007 arasında bir takım olumsuzluklar yaşandığı tezini güçlendirecek cinsten bir gelişme olarak yorumlandı. Gerçi bu durumu yine, Başbakan'ın cemaatin etkisini kırma hareketi olarak bu durumu yorumlayanların sayısı da az değildi.
CEMAAT ve SESLİ İLİŞKİSİ
Ak Parti Genel Merkezinin listeleri açıkladığı saatte Organize Sanayi Bölgesinde Sesli Battaniye Fabrikasının önünde onlarca lüks otomobil olduğu ancak listenin açıklanmasıyla birlikte oluşan hayal kırıklığının ardından otomobillerin kısa süre içerisinde sahipleri ile beraber fabrika önünden ayrıldığı biliniyor.
Nihayetinde Sesli seçimlere katılıyor ve bütün medya (birkaç istisna hariç) nerede ise elbirliği ile Sesli ile yatıp Sesli ile kalkar hale geliyordu. O dönemde atılan 3-0 sloganları yine bendenizin kaleme aldığı "AKP'nin 3-0 Ütopyası" başlıklı yazının ardından birden bire kesiliyor. Ancak çalışmalar tüm hızı ile sürdürülüyordu ve seçimlerin sonucuna bakıldığında ütopyanın gerçekleşmediği anlaşılmıştı. Tabiki seçim çalışmaları boyunca vaad edilenlerin tamamı da bir başka bahara kalmıştı. Sanırım Uşak'a yatırım getirebilmek için illaki milletvekili olmak gerekiyordu ki Sesli vekil olamayınca o sözler bir daha dile getirilmez oldu.
CEMAAT-AK PARTİ KAPIŞMASI KUVVET ve SESLİ'NİN ŞAHSINDA UTSO BAŞKANLIĞINDA MI YAŞANDI?
Seçimlerin hemen akabinde ise bu kez Hazim Sesli'ye Maliye Bakanı tarafından Bakan Yardımcılığı teklifi geldiği ve fakat Sesli'nin bu teklifi elinin tersi ile ittiği iddiaları konuşulmuştu. Bakan yardımcılığı teklifini kabul etmediği iddiası fısıltı yoluyla yayılan Sesli, bu kez UTSO Başkanı olmak istemiş ve bunun için Mustafa Kuvvet'i istifaya zorlamışlardı. Ancak Kuvvet Uşak halkı için son derce hayırlı bir karar alarak istifa etmemişti. Fakat istifa etmeyen Kuvvet'i bu sefer aynı çevreler tarafından düşürme girişimleri olmuş yine muaffak olunamamıştı. Kuvvet'e bu süreçte Ak Parti'nin cemaatçi olmayan kesimlerinden ve milletvekillerinden ciddi destek geldiği iddiaları da gündeme gelmiş, o zamanda cemaat- Ak Parti arasında bir takım uyuşmazlıklar mı yaşanıyor sorusu bu hadisede de zihinleri kurcalamış ve konuşulmuştu.
Mustafa Kuvvet'in dik duruşu hem halk hem de işadamları çevresinde büyük yankı uyandırmış aynı zamanda da destek bulmuştu. Halen aynı grubun UTSO Başkanı Mustafa Kuvvet'i yıpratma girişimleri zaman zaman gözlemlenmekte fakat Kuvvet'in vakarlı ve aklı selim duruşu oyunlarını bozmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Vali Çakacak ve OSB Başkanı Ali Yıldırım'ında içinde bulunduğu bir heyet ile (işadamı sıfatı ile de sadece Hazim Sesli bu heyete katılmıştı) İstanbul'a giderek Uşak'a uçak seferlerinin yeniden başlatılmasını talep etmişti. Ziyaretin ardından birileri bazı medya mensuplarının kulağına (kendisine hiç haber verilmediği halde) bu ziyarete Mustafa Kuvvet'in katılmadığını fısıldayarak Kuvvet'in bu yönde eleştirilmesini istemiş ve bazı medya mensupları da işin aslını sorup soruşturmadan bu sebepten Kuvvet'i eleştirmişti. Mustafa Kuvvet'in bu ziyarete davet bile edilmediğini ancak kendisinin daha önce sırf kentte bir huzursuzluk ve kavga ortamı oluşmasın düşüncesi ile sustuğunu söylemesi üzerine gerçek anlaşılmıştı. Bu olay çok açık ve net ortaya koyuyor ki birileri hala bu kavgayı bitirmedi hazımsızlık içinde Kuvvet'i köşeye sıkıştırma hesapları yapmakta. Burada ilginç olan Sayın Valimizin bu olayların içerisinde büyük ihtimalle olan bitenin ve perde arkasının farkında olmadan bulunması ve konuya ilişkin hiç bir açıklama yapmaması.
Bir Kıssa Bin Hisse...
Tam bu noktada bir kıssa paylaşmak istiyorum; Günlerden bir gün orman da kral seçimi yapılıyor. Tabiki Aslan tek aday, tilki de bu durumu hazmedemiyor ve şehre yakın bir yerde yaşamaya karar veriyor. Şehrin kenarında tilkiye yiyecek az düşünce şehre inmiş bir tavuk çalmak için. Bu sırada tavuk sahipleri kendisini farkedince kaçmış, hırsız tilki önden, tavuk sahibi arkadan derken tilki çarşıda bir boyacı dükkanına dalıyor. Tilki gördüğü bir küpe atlıyor eyvah içinde boya var, bi sıçrayış başka bir boya küpüne düşüyor, ordan başka bir küp derken tilki bir sıçrayışla dükkandan çıkıp şehirden kaçıyor. Ormanda bir dere kıyısına su içmek için yanaşan tilki ayna olan suda kendini görünce şaşırıyor. Üç farklı renkte boya küpüne giren tilki, olmuş bir ucube yaratık. Neyse ormanın derinliklerinde kendisini gören hayvanlar şaşkın "sen de kimsin" diye sorar tilkiye... Kurnaz tilki tabiki "hayvanların padişahıyım" der. "Seçimler için geldim ve krallığı alacağım aslanın elinden." Nihayetinde onu farklı gören hayvanlar oylarını tilkiden yana kullanarak kral seçerler. Kral seçilir seçilmez tilkinin ilk fermanı şu olmuştur: "Bundan böyle ormanda suya girmeyi yasaklıyorum." Başından beri işin farkına varamayan bilge tilki işi kavrar ve derki; "Suya girmeyi yasakladın ama bakalım yağmur yağınca ne halt edeceksin."
MUSTAFA KUVVET NİÇİN HEDEF?
Teşbihte hata olmazmış, özür dilerim, ama acaba Hazim Sesli'nin Mustafa Kuvvet'e karşı rahatsızlığının sebebi bu hadisedeki gibi meydanı dolduran yeni isimlerin çıkmasından duyduğu rahatsızlıktan mıdır diye düşünmemek elde değil. Zira kongresini tamamlamış bir UTSO Başkanı var karşımızda ve görevinin başında. Tabiki eksik ya da yanlış yaptığı şeyleri eleştireceğiz (ki göreceksiniz Uşak Haber Merkezi herkesten önce eleştiren olacaktır). Ancak bu türden tezgahvari bir hava estirerek bel atına vururcasına eleştirilmesini sağlamaya çalışacak kadar panikleten şeyin ne olduğunu gerçekten merak ediyorum. Zaten şayet bu görevde ehliyet ve liyakat sahibi olduğunu ispat edemezse Ticaret Odası üyeleri gereğini ilk seçimlerde yapacaktır.
Bu yazımızı sadece bu konuya ayırarak biraz abartmış gibi olduk belki de ama gerçekten bu hususlarda bir puslu hava yaratma gayretlerinin olduğunu farketmem sebebi ile bu kadar detaylı yazdım. Bu ve buna benzer olayların kentimizde huzuru ve istikrarı bozmaya yönelik bir ortam olduğu aşikardır. Bir sonraki yazımda özellikle teşvik döneminde Uşak'a gelmesi muhtemel olan ancak farklı gerekçeler ile engellenen bir takım yatırımlar ve fabrikalar olduğu iddialarını bazı kurum ya da kuruluşların o dönem de yüzlerce işçi kapasiteli fabrikalar açmak istediği ancak bunların yer yok gibi gerekçelerle engellendiği iddialarının detaylarını yazacağım. Tabi ki bir de Kimler bu kente yatırım gelmesini ne için istemedi acaba sorusunun cevabını arayacağım. Ardından bu konuların yanısıra, cemaatin kurumlar üzerindeki etkilerini ve kadrolaşma faaliyetlerini kaleme almayı sürdüreceğim.
daha önce yanında çalıştım hayatımda bu kadar kendini beğenmiş kipirli bir insnla karşılaşmadım hak hukuk bilmez cemate bu kadar zara vren insan olamaz iyiki milletvekili olamad ülkeye çok büyük zarari olurdu her şeyde bi hayir vardir