Geçtiğimiz gün Uşak Haber Merkezi eski editörlerinden Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu kardeşimin röportajını gerçekleştirdiği Editör Ramazan Yıldız kardeşimin imzasıyla yayıma çıkan bir haber de Gülkan Gülşen isimli bir hanımefendinin başına gelen felaketlerden haberdar olduk üzülerek ve bir kez daha gördük ve tanık olduk ki ülkemizde sağlık sistemi neredeyse tamamen çökmüş. Ayrıca haberin halkımızda gördüğü ilgi ve haberin altına takipçilerimizin bıraktığı yorumlar bütün çıplaklığı ile ortaya çıkardı ki halkımız sağlık çalışanlarına ateş püskürüyor ve insanlar insan sağlığı ile bu kadar rahat oynanıyor olmasını hazmediyor. Bu yüzden de zaten sağlık çalışanlarına aşırı bir tepki var. Gün geçmiyor ki sağlık çalışanlarına şiddet haberi duymayalım ya duymadıklarımız basına veya Adliyeye yansımadan kapatılanlar. Üzülüyoruz elbette ve elbette şiddeti biz de kınıyoruz ama siz şimdi Gülkan Gülşen Hanımefendinin oğlu olsanız ve anneniz bir doktorun skandal boyutundaki hata bile diyemeyeceğimiz hatası yüzünden ömür boyu sakat kalma riski ile karşı karşıya kalmış olsa ve başka bi Profesör Doktordan dinleseniz annenizi ameliyat eden doktorun skandal hataları sebebiyle annenizin sakat kalabileceğini ve anneniz ameliyatın hasarını gidermek için tekrar ameliyat olmak zorunda kalsa ve doktora gücünüzün yeteceğini aklınız kesse annenizi bu hale getiren doktoru cezalandırmak istemez misiniz?
Peki neden dövsün ki? Gitsin Adliyeye demeyin lütfen sorun tam olarak burada zaten ve aslında bu köşe yazısını yazış maksadım Devlet kadrolarındaki liyakatsizlik ve kokuşmuşluğu ortaya koymak ya da sağlıktaki skandalları dile getirmek sağlık sektörünün düştüğü iç acısı durumu ortaya koymak değil. Asıl maksadım Sağlık çalışanlarının halinden ibret almaların ı beklediğim Adliye çalışanlarını uyarmak. Sonunuz doktorlar gibi olmasın sonra. Bakın herkes doktorlara ateş püskürüyor. Herkes doktorların sırf para alabilmek için gereksiz tektik veya tedavi yöntemleri uyguladığından ve insanları hasta gibi değil de müşteri gibi gördüklerini düşünüyor. Kime sorsan doktorlar reprezant gibi zaten diyor anlaşmalı oldukları ilaç firmalarının ilacını satmanın derdinde hastaya şifa buldurmak gibi bir derdi yok diyor. Kime sorsan doktorların toplumdan hepten soyutlandığını ve çoğunun yapayalnız ve mutsuz yığınla parası olan ama başka da hiç bir şeyi olmayan insanlar haline dönüştüğünü söylüyor. Özellikle de Pandemi süreci doktorlara çok zarar verdi. Zaten zarar vereceği ön görülmüş olmalı ki plandeminin başında sağlık çalışanları kahramanlaştırılmaya çalışılmıştı. Bunca cilaya rağmen darp edilen doktorlar medya ve siyasetçilerin dışında nerdeyse kimse tepki vermedi. Şahsen ben de vermedim.
Adliyeye gitse ne olacak? Diye sormuş idim yanıt vereyim. Muhtemelen Doktor ve hastaneden şikayetçi mağdur Gülten hanımın çocukları adliyeye gittiğinde görebilecekleri en yetkili kişi müracat savcısı olacak şayet polise yönlendirmez de dinlerse meramını müracaat savcısı dinleyecek ve tamam siz gidin biz gerekeni yapacağız kanunlar çerçevesinde diyecek ve muhtemelen siz üzerinize düşeni yapsanız yetecek bir insan sakat bırakılmış sanırsın bir kasap doktor kılığında Özel Hastaneye sızmış, lütfen duruma müdahale edin ve bu insan daha fazla insan hayatıyla oynayamasın diyecekler ve çıkacaklar. Muhtemelen de doktor ifadeye bile çağrılmayacak ya şikayete geç kaldınız diyecek savcı ikinci ameliyatı olmadan gelecektiniz şimdi bilemeyiz başka bir ameliyat daha yapılmış şikayet diyecek ve takipsizlik verecek ya diyecek ki efendim konu bizim boyumuzu aşar dur bakam uzman heyetlere bir soralım. Hasta gitsin bir İstanbul’a bilmem ne heyetine gitsin o heyetten rapor alalım falan Hukuk ve tıp fakültelerinden bilgi alalım sonra tarafları dinleriz gerekirse diyecek bi savacak aylar sonra ancak hazırlanabilecek dosya o sırada doktor dünyadan haberi yok mutlu mesut yaşayacak ve kasaplığa da devam edecek tabi. Nasıl olsa doktor dokunulmazlığı veriyor hem adliyeler hem halk. Neylersin takıl kafana göre. Sen ol şimdi hasta yakını ve anneni yarım eden adama hiç müdahale etmesin Devlet ve otur evde sabret. Annen zaten artık yaşamak için sana mahkum edilmiş. Her gün gözünün önünde para verip bakıtacak halin yok ya. Annense elinle bakacaksın gözünün önünde tutacaksın. Çünkü annense o en değerlin. Gülkan hanımın iki kızı da röportaja çıkmış düşünün o kadar canı yanmış. Normalde kaç para verse anneleri bizimle program yapıp doktora gider yaparlar . Annelerinin başına gelmese bu iş cesaret edemeyebilirler yazık ama işte ikisi de yurt dışlarından gelmişler iki aydın hanımefendi olarak bir taraftan annelerini sıhhatine kavuşturmanın derdindeler hastana de başındanlar 24 saat işlerini terk etmişler hiç planda olmayan seyahatler yapıyorlar çocuklarına başka kimseler bakıyor çünkü anneleri çocukluk etmiş ve Öztan hastanesine güvenmiş. Asla güvenmemesi gereken bir doktora da güvenince vaziyet gazeteye haber olmaya dek gelmiş. İçim sızlayarak izledim maalesef üzülerek izledim inanın videoyu ve o üzüntüyle bu yazıyı yazma gereği duydum. Hiç değilse tercümanları olmuş oluruz belki diye düşündüm hiç birisini tanımadığım bu hanımefendilere.,
Bana göre o röportaj bir gözaltı gerektiren röportaj. Ya gazeteciyi göz altına almalısın ya doktoru. Çünkü anlatılanlar doğru değilse koskoca bir özel hastanenin ve doktorun itibarını zedeleyerek menfaat temin etme yolunda bir gazeteci var demektir. Derhal gazeteciyi göz altına alın ve kullandığı yalancı mağdurlar ile ilgili de ayrıca işlem başlatın demeli basın savcısı. Yok o ropörtajda konuşan mağdur insanlar doğru söylüyorsa yani haber yalan değilse doktor derhal derdest edilmeli ve hem hastaneye hem de doktora dava açılma hazırlığına girişilmeli. Ama maalesef eskisi gibi haberlerimiz suç niteliği taşıyamıyor. Zaman zaman mahkemelere etki edebiliyoruz yani Hakimlerimize ama Savcılara maalesef ellerini vicdanlarına koyduramayabiliyoruz. Kendi yaşadığım bir çok örnek verebilirim. Tahmin edersinizdir bana göre cezaevinde olması gereken bazı insanlar halen aktif siyaset yapmaya çalışıyorlar ve bana göre cezaevinden bizi cezaevine atmak değilse de atmakla tehdit edebilmek yani özetle bir biçimde iftira da olsa bir biçimde suça bulaştırmak maksatlı operasyonlar çekildiğini. Tahmin edersinizdir kimleler ile ilgili hangi şikayetlerde bulunmuşuzdur da bizi mağdur edenler savcılığa bile çağrılmadan takipsizlik verilmiştir dir de biz böyle sitemkar konuşabilir hale gelmişizdir adalete, hiç değilse ilahi adalete güven veren Rabbimize sığınarak, bu yazıları yazmaya bize yaşanan mağduriyetlerin çığ gibi artmış olması getirdi maalesef. Demem o ki Savcılar "başından" savıcı gibi davranıyor diye insanlar kendi işlerini kendileri görme cihetine gidiyor. Her şekilde adaletsizlik zaten suçu artırıyor her şekilde suçlu da artıyor. Biliyorsunuz hepiniz cezaevleri tıklım tıklım da hiç durmadan plandemi izinlerini uzatıp aslında adaletsizliği sürdüyorlar. Konuşsan söz çok da dinleyip adalet eden yok halkımızdan başka. Ama şu Uşak Kuvva Kenti olduğunu bize verdiği destek ve gösterdiği ilgi ve itibar ile ispat etmiştir. Halkımıza çok teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.
kalemine yüreğine sağlık erkan abi. ne gerekse yazmış söylemişsin. Siz olmasanız milletin kimsesi yok zaten. Her bunalan size geliyor.