Öncelikle aralarında benimde bulunduğum bir grup gazeteci ile yaptığımız bir söyleşi esnasında şahit olduğum bir anektodu paylaşarak söze girmek istiyorum.
Belediye Başkanlığı makamındaki gerçekleşen söyleşi sırasında aramızda bulunan arkadaşlardan bir tanesinin Uşak Belediyesi veznelerinin önünde bulunan Kimse Yok Mu Derneğine ait yardım sandığının kaldırılması gerektiğini düşündüğüne ilişkin yaptığı konuşmanın ardından sorduğu "O sandığı kaldırır mısınız başkanım" sorusuna Ali Erdoğan'ın yanıtı beni çok şaşırttı.
Şahsen ben bu soruya Ali Erdoğan'ın politik ve kaçamak cevaplar vermesini bekliyordum. Ancak soruyu soran kişinin bile, çıkışta "Başkan beni tatmin etti usta" demek zorunda kaldığı cevap orada bulunan herkesi tatmin etmişti. Arkadaşın sorusu biter bitmez Kaldırmam! diyerek söze başlayan Ali Erdoğan şu cevabı verdi.
"Ben Uşak'ın Belediye Başkanıyım. Herhangi bir zümrenin, siyasi partinin, grubun ya da cemaatin etkisinde kalarak başka bir zümre yada grubu yok sayamam. Kimse Yok mu Derneği, seversiniz ya da sevmezsiniz bu kentin bir gerçeği ve olgusudur. Biz de belediye olarak Şehit Aileleri Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (IHH), Beşir Eğitim Vakfı,Uşak Aşevi, Verem Savaş Derneği gibi hangi görüşe yakın olursa olsun ayrım gözetmeksizin kamu yararına yaptıkları işlerde hepsine imkanımız dahilinde yasaların izin verdiği ölçülerde destek olmaya çalışıyoruz. Kimse Yok mu derneği de hangi görüş ya da cemaate yakın olursa olsun temsil noktasında üye sayısı ve faaliyet alanlarını göz önünde bulundurarak destek olduğumuz sivil toplum örgütlerinden biridir. İddia ediyorum hiç bir dini çalışmaları ile öne çıkan grup ya da dernek (cemaat) biz belediyeden yasal çerçevede taleplerimize cevap bulamadık diyemez. Ben bütün grup yada cemaatlere elimden geldiği kadar eşit mesafede durarak, yaptığı işlerde belediyenin varsa üzerine düşen bir desteği onlara yardımcı olunması gerektiğini düşünüyor ve gereğini yapmaya çalışıyorum."
Yukarıda hatırımda kaldığı kadarıyla sizlere paylaştığım konuşmayı yapan Ali Erdoğan'ın o günden sonra fırsat buldukça cemaatlerle ilişkisini sorgulamak maksadıyla bazı ziyaretler gerçekleştirdim. Menzil grubuna yakınlığı ile bilinen Beşir Eğitim Vakıfları'nda yönetici kademesinde görevli olan tanıdığım bir öğretmen arkadaşla yaptığım sohbette kendisi Ali Erdoğan'ın yaptıkları her türlü çalışmada kendilerine destek olduğunu hatta bir çok Belediye Başkanının döneminde çalıştıklarını ve en fazla ilgiyi bu anlamda Ali Erdoğan'dan bulduklarını, ismini yazıda belirtebileceğimi de ifade ederek açıkça söyledi.
Yine Subaşı Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdu'nun da bağlı olduğu grupta (Süleymancılar olarak anılan cemaat) görevli bir arkadaş Ali Erdoğan ile yaşadıkları bir anektodu paylaşarak kendisinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Yurtlardan biri ile ilgili bir Belediye Meclisi kararına yapılan itiraz üzerine korkarak Ali Erdoğan'ın makamına çıktıklarını söyleyen arkadaş sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Çekinerek yanına çıktığımız ve itirazın neticesinde ne olacağını sorduğumuz Belediye Başkanı bize hiç korkmayın, ne sizin ne de bizim bu işten herhangi bir şahsi çıkarımız olmadığı gibi kamunun da bu kararda herhangi bir zararı söz konusu değildir. Ben o kararın altına Allah için imzamı attım ve mührümü vurdum. Hiç korkma o mühür ahirette bizim beraatımız olacak inşaallah şeklinde cevap verdi."
Bu anektodla beraber soruyorum. Çekinerek makamına çıktığı halde duyduğu cevap üzerine duygulandığını ve tüylerinin ürperdiğini söylemekten imtina etmeyen yurt yetkilisi arkadaş, sizce bu cevabı duyduktan sonra Ali Erdoğan hakkındaki olumlu düşünceleri zirve noktaya çıkmamış mıdır? Acaba bu arkadaşın içinde o an oluşan Ali Erdoğan sempatisini ne diyerek gönlünden kazıyabilirsiniz?
Yine soruyorum şayet Ali Erdoğan bu cevabında samimi ise ve gerçekten Allah için o mührü vurdu ve ahirette kendisine berat olacağına inanıyor ise, Allah bu Ali Erdoğan'a yardımcı olmaz mı? Hangi güç bu düşüncenin ve niyetin sahibinin sırtını yere getirebilir?
Gerek Aşevi'nde gerek Atatürkçü Düşünce Derneği'nde görevli arkadaşlarla da yaptığım görüşmelerde de edindiğim bilgiler hep aynı yöndeydi. Sonuç olarak yine önceki yazılarımda beni en ağır şekilde eleştiren ve tek merkezden hareket ettiklerine inandığım grubun yine gerek yazımın altına atacağı yorumlar gerekse farklı yollarla bana yapacağı eleştirileri önceden tahmin etmeme rağmen bu yazıyı kaleme almayı yaşadığım kent adına kendi üzerimde bir sorumluluk olarak adlettim. Farklı bakış açılarına tahammülü olmayanların vizyon sahibi insanları anlamalarını da beklemiyorum. Takdir ve yorum siz sayın okurlarımındır.
sizbiliyormusunuz ali erdoganin abisinin almanyada abisinin yani osman erdoganin koyu bir cemattci oldugunu ve ali erdoganin hanimi yani eski sekreteri olan aysun hanimla beraber amerikaya feto yu ziyaret etmeye gittigini , osman erdogan almanyada frankfurt sorumlusu imami ve babalari da koyu sekilde cemattcidir.ben bunlari almanyadan biliyorum. ali erdoganin hazim sesli ile yaptiklarini biliyormusunuz. usak organize sanayini ali erdogan yaperken ve yaptiktan sonra hazim sesli ile ne kadar rant elde ettiklerini biliyormusunuz, ben hic usaga gitmeden biliyorum cünkü bunlar almanyada bulusup cemaat mensublari ile toplanti yapiyorlardi.sorarim size hazim sesli neden iceride, ali erdoganin abisi osman erdoganin almanyada tamirhanesi var, ama baslari , osman erdoganda usaga gelip kardesi ile beraber insat yapmis ve belediyeden cok rant elde etmislerdir paravan sirketler kurmuslardir. sonra fen dairesibde ismi bedi olan soy ismini bilmedigim belediye calisanida almanyaya geldi