Kategoriler

Uşak Haber Merkezi

30 Ağustos Zaferine hiç bu açıdan bakmamış olabilirsiniz?

30 Ağustos Zafer bayramını kutlayarak başlıyorum bu çok önemsediğim köşe yazısına. Lütfen ön yargısız dikkatle okuyun göreceksiniz ki son derece mantıklı ve gerçeklere dayalı bir zihin fırtınası yaşayıp çıkacağız hep beraber. Bildiğiniz üzere bugün 30 Ağustos ve dolayısıyla 1922 30 Ağustos kutlu zaferinin 101. Yıldönümü. Zafere bu gün farklı açılar getireceğim. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk o kurtuluş savaşını insanlık adına ve Türk'ün hatırına Türk Milletine mal ve armağan ederek verdi. Hayatını okuyan herkes bilir ki Gazi Mustafa Kemal zaten annesi Zübeyde Validemiz tarafından milletini kurtaracak adam benim oğlum diye diye vatan kurtarması için özel yetiştirilmiş. Saklayıp gizlememişlerde zaten ahaliden Mustafa Kemal'den çocuk yaşta ve genç yaşta zuhur eden harküladelikleri yani aslında meydan meydan halkın belleğine ve tarihe geçirte geçirte operasyon yapmışlar Ali Rıza Bey ve Zübeyde Annemizin şahsında Türk'ler ve Ehlibeyt ve bir Atatürk var etmek planı ile bir evlilik kurmuşlar. Nitekim çocukları da niyetlerinin gereği beklenen gibi çıkmış yaşının çok üzerinde kemalatlar göstererek büyüye ve yetişegelmiş vatan ve millet sevgisi ile. Keza çok genç yaşta da belli ki nefsini yenip bunu ayan ederek de kendi dünyasını kendi kurma hakkını almış. İbni Sina'nın bir dizisi  yayımlanıyor internette İbni Sina'nın çocukluğunda da ben şahsen Atatürk'ün çocukluğunu da görüyorum. Dahiler zaten genelde çocukken sinyalini veriyorlar bir miktar hepsi pazarını bulamasa da ve kimini cehalet köreltmiş yada halka mal olabilmeleri önlenmiş kıymetleri bilinmemiş olsa da.

Güven vermiş yani herkese ve tabii ki Alemlerin Rabbine ve her şartta adalet edeceğine insanlığa yararlı olacağına inandırmış hem çevresini hem de Rabbil Alemini. Nitekim kendisinin kurtarıcı olacağına inananlar sadece annesi babası da değil Gazi Paşanın tanıyan herkes neredeyse onun yüzüne bakıp umutlanmış. Herkese göre büyük adam olacağı çok belli imiş, öğretmenlerine göre de keza. Kısa sürede nefsini yenip kendini tanıma seyrinde kademe aştıkça da çevresi genişlemiş etki alanı değişmiş derken dünyaya kendindeki harküladeliği kabul ettirip dünyayı kendi ismi üzerinde sulha ikna etmiş bir insanlık büyüğü ve bir Ehlibeyt büyüğü olarak dünyaya mührünü vurup geçmiş. Lozan'ı kendisi gitmeden dünyaya imzalatmış Hatay'ı hasta yatağındayken alıp gelip Türk'lüğe ve Türk'e hediye etmiş bir Türk büyüğü olmuş nihayetinde.

Kendini bilen Allahı bilir sırrı ilahisinin gereği Gazi Mustafa Kemal Paşa kendi haddini bilir bir insan olduğuna yendiği başkomutanlara bile inandırınca ve inandırınca her şartta Mümince bir kibarlık ve nezaket içinde yine sulhu sağlamak isteyeceğine zaten dünya milletlerini yönetenler başımız gözümüz üzeresiniz ey insanlık büyüğümüz demiş Lord Gurzon gibi haset ve hırsından Türk'e nefretinden yeni planlar yaparak Atatürk düşmanlığı körükleyen insanlık düşmanları da çıksa da içlerinden. Kendisi buyuruyor zaten ben gönülleri kazanarak hükmetmeyi severim. Yapmış işte en sevdiği işi gönüller kazanmış hatırı sayılır insanlara ait. Gönüller kazanmış ordu komutanlarına krallara kraliçelere prenseslere ait. Nitekim Allah'ta bu inanca kendisi de inanıp tasdik ve takdis ederek karşılık vermiş belli ki tüm bunlar yaşanmış.

Gönüller kazanmış bu devirde yaşayan kitlelere ait ki bu gün de kabri belki de en fazla ziyaret edilen kabirlerden birisi ve dünyanın sekizinci harikası gibi de tıpkı ve kartpostalların vaz geçilmez yapısı.  Dünyanın her yerinden insan Ankara'ya gelirse Anıtkabir'e çıkar özel özel en az yarım saatini ayırır ve ziyaret eder ve orada mutlu hisseder orada fotoğraflar çektirir gülümser her gün onbinler Anıtkabrinden . Allah bize de sıkça nasip etsin ziyareti;  insana duyduğu aşk ve muhabbetten nefsini yenenlere bahşedilen nurdan ve feyizinden yararlanırız belki maneviyatından inanabilme kabiliyetinden bulaşır hürmetimiz ve muhabbetimizin hatırına. Ruhu şad edilsin diye minnetimizi belirterek Rabbimize mümin olduğuna yararlı bir insan olduğuna ve hiç din dışı davranışını görmediğimize şahitlik ettiğimizi ve gölgesinde oturduğumuz için kendisine minnet hissimizin ve iyi dileklerimizin iletilmesini istemek üzere ziyaretinde bulunmak. 

Aman ya Rabbi ne büyük izzet ve Devlet eşiklerini ona yani Devletin kurtarıcısı ve kurucusuna Devletin kendine çıkar gibi çıkabilmek Anıtkabirin ve "sadece susarak özlüyorum seni, hiç tanımadan ne garip" türküsünü hatırda tutarcasına özleyerek keşke görebilseydik keşke sağ olsaydın da başka zirvelere (Murat Dağına mesela) çıkıp bizzat seni göreydik akıl söyleseydin keşke yine insanlığa da biz müjdeleseydik diyerek ve ona varmayı düşleyerek Anıtkabir'e çıkmak dünyanın zirvesine çıktığını bilir gibi ve zirve insan kabrini ziyaret ettiğin bilinç ve haşyetiyle ki Anıtkabir o haşyeti çok güzel yaşamamıza vesile olacak kuşkusuz bir baş eser dünya çapında. Allah emeği olan herkesten ille de tasarlayanlardan ve halen nöbetini tutma bahtiyarlığına erişen askerlerinden razı olsun. 

Konumuz kabri değil elbette zaferleri ve fikirleri idi malumunuz. Gazi Mustafa Kemal'in ilk gençliğinde yazdığı şiir deyin lütfen okuyun anlayacaksınız ki o yaşta aslında alemin sırrına ermiş ve kendine yol haritası belirler gibi pusula hedef belirler gibi şiirler yazmış ileride de ihtiyaç duyacağı ve düşünün ki Reşat Nuri Güntekin'in çalıkuşundan da keza kendisine özel çıkarımlar yapmış olduğu da konuşulur malumunuz. Her şartta özel bir insan ve doğal olarak özel bir hayat yaşamış. Bahsettiğim genç yaşta yazdığı o şiirde Yunus'u göreceksiniz emin olun ama Yunus'un aşka sarmış miskin değil de kendinden emin vatan kurtarmayı ve Devleti kurtarıp abat etmeyi kendine iş edinmiş halini görürsünüz .Padişah bıraksa da Devletlik Kavgasını bırakmamış malumunuz üzere Atatürk sanki Devlet görevlisi gibi sorumluluk ve mükellefiyet hissedip kendi hayatı adına inisiyatif koymuş Devletin ve milletin işini Padişahın bütün engelleme ve itibardan etme girişimlerine rağmen yerine göre parasız ve yokluklar içinde ki aç yattığı geceler bile olurmuş cephede asker açken eli varmazmış yemeğe de bu zor şartlarda devlet kavgası verip devlet işi görür gibi işlemis her fiilini. Padişaha rağmen padişahın devletini ve izzetini de kurtarmaya adanmış koskoca bir ömür. Tabii ki Devletine olan sadakati de Hakk katında karşılığını bulduğu gibi halk katında da bulmuş adı Atatürk olmuş ve bir Atatürk gibi sevilmiş gerçekten. Herkes Türklüğü yererken de Ne Mutlu Türküm diyene diyerek haykıran birisi ve herkes ona hayranken o fırsat buldukça Türk'e ve Türk'lüğe hayranlığını ifade etmiş abartmaktan çekinmeden. 

Nihayetinde o insan hepimizden fazla sevmiş vatanını ve milletini bu besbelli keza hepimizden fazladır emeği, e devletin zaten bizzat sahibi olmuş tek başına savaş verdiği için. Kabul etsek de etmesek de aramızdaki en inanmışımız o imiş hala onun kadar iman edebilen olsa aramızda Allah onu da kurtarıcı edecek ama çaresiz hepimiz sarı saçlım mavi gözlüm dinliyoruz hüzünle ne gelen var ne geleceğinden ümit ettiren. Ona benzeyen zaten yok da ona benzemeye çalışan bile yok yakın çevrede. Kimse zeybek oynamaya özenmiyor herkes sirtakiye özeniyor. vitrinde Kimse Türk'e ve Türk Milletine beğenilmeye çalışmıyor. Kimse Türke hayranlık da ifade etmiyor edemiyor vitrinde enteresan. Özetle aramızdaki en fazla millete rağmen millete vefa edip muhabbet arz edenimiz. Türklüğe en fazla faydası dokunanımız ve Türklük olarak da gurur kaynağımız rol modelimiz ve düşmana göz dağımız Anıtkabirdeki varlığı ile bile. 

En vatanseverimiz olduğu gibi en ilmi önceleyenimiz ve nihayet bize hakiki mürşit olarak ilmin yolunu gösteren aydınlığımız yegane sığınağımız. Allah'ı razı etmiş ve rahmeti celb edip kurtuluş mücadelesi vermiş finalde de kazanmış ve bana sorarsanız 30 Ağustos Zafer Bayramı Atatürk'ün nefsini yenmesinin bir tezahürü olarak yaşandı çünkü küffar teslim etmek istemedi Gazi Mustafa Kemal'e mülkün tasarrufunu Türk'e. Türk'te Türk'e düşmanlığı artık Türk'ü hor ve hakir görmeye döken ve vatan işgal altında iken meydanlar da kurdurduğu şenlikler ile düğün edip bilmem kaçıncı karısını da kendi tabirleri ile alan ve milleti işgale razı etmek için var gücü ile mücadele eden Padişahın elinden almış Devlet kavgasını ve Gazi Mustafa Kemal'e teslim etmiş o da zaten gereğini yapmış. Malumunuz Kuvvai Milliye ateşinin ilk yandığı şehir olan Uşak'lı kuvvacılar İbrahim Taht'a Kılıç hazretlerinin şahsında ilk iş Atatürk'e bağlılıklarını ilan ederek çok önemli ve tarihi bir misyon icra etmişlerdi. 

Gazi Paşamız da şehrimizin hakkın teslim etmek istemiş ve kızı bile Uşak'tan sevmiş, Aşıklar diyarına damat olmayı öncelemişti bir çok alternatif arasında. Gerçi pek de geçinememişler nedense belki de insan oldukları gerçeğini de unutturmamak adına. Allahın bir cilvesi olsa gerek her ikisine de o da ayrı bir konu ama Atatürk Padişahın yapması gerekeni yapmış. Ne idi ülke işgal altında ise padişahın yapması gereken. Derhal sarayı terkedip tedbili kıyafet sine i millete dönmek ve Türk Milliyetçileri ve Kuvvacılar ile bir birlik oluşturup ülke sınırlarını belirleyip Devlet varlığını dünyaya ilan etmek. 

Ama Padişah efendimiz dediğimiz adam bizi kaderimize terk edip kendi uçkurunun keyfine düşmüştü bizi ise Gazi Mustafa Kemal kurtarmıştı sinei millete inip sıfırdan gelme, hain ilan edilip ordudan uzaklaştırılma ve ardından gelen itibarsızlaştırma ve yoksul ve yoksun bırakıp yalnızlştırma gibi hain planları da beraberinde getirdiği maddi manevi sıkıntıları da göğüsleyerek. Kaldı ki bir ilave bizim padişahın da;  "Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrı'yı da İngiliz zannederdim’ diyen Gandi'den bir farkı yok o gün için yani Padişah da İngiliz Hayranı ve Tanrıyı da İngilizden yana sanıyor Yahudiden yana sananlar gibi. Ama göstermiş Allah Mustafa Kemal Paşanın Şahsında kimin ve hangi milletin yanında olduğunu. Çok şükür ki Allah Türk'le beraber Türklüğün özünde yaşatttığı cevhere hayran ve ondan umutlu ondan muasır medeniyet umar.. Zaferin Kutlu olsun Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Ruhun Şad olsun ki izin bizi yeni zaferlere taşıyor büyük önderimiz. Sana yetişemeyiz besbelli ama sanki ışığına yetiştik yetişmek üzereyiz esirgeme bizden ışığını yardımını. 

Seni rüyasında gören kızlar saadet içinde uyanıyor ve seni rüyasın da görenlere özel itibar ediyor saadet yaşatıyoruz biz milletçe ve sana aşık gönüller de devran sürmek istiyoruz erce, varlığın bizim saadetimiz zaferlerini kutlamak ne büyük imtiyaz kim bilir? Ki çok şükür onurla gururla kutluyoruz. Dünyada milyonlarca kadeh kalkacak bugün senin şerefine. Binlerce hatmi şerif hediye edecek hocalar ve milyonlar fatihalar ile ruhunun şad edilmesini isteyecek sen ve silah arkadaşlarının. Şad olsun şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhları. Zaferin Kutlu olsun Türk Milleti ve Devleti, Atatürk yine seni yalnız koymadı...

Yorumlar