Kategoriler

Uşak Haber Merkezi

AYM Sessiz Yargıtay sessiz ama siyasetçiler çok sesli maşallah!

Bildiğiniz üzere milletin gerçek gündemi neredeyse hiç konuşulmaz Türkiye'de, ve millete rağmen milleti neredeyse hiç alakadar etmeyen konular gündeme taşınır durur ve millet adeta oyalanır durur. Milletin başlıca gündemi yoksulluk, yolsuzluk işsizlik hayat pahalılığı ve çoğunluğu uyuşturucunun kıskacındaki Türk gençliğin savruluşu. Ama maalesef Milletin meclisinin gündemine bu konular neredeyse hiç girmez girmiyor. Yıllar var millet sanal gündemler ile meşgul ediliyor milletin gerçekleri milletten bir biçimde gizleniyor. Bildiğiniz üzere öteden beri sistem değişiklikleri veya sıfırdan anayasa çıkarmak gibi gündemler konudan çok uzak olan halkın gündemine taşınır ve sonuç almayan saçma sapan tartışmalara halk dahil edilir durulur. Yine bildiğiniz üzere Anayasa değişikliği iktidarın her nedense bulduğu her fırsatta gündem edip durduğu ve bununla beraber ortaya bir metin ya da değişikliğe gerekçe sorun sıkıntı bile koymadığı bir konudur.

Neyi yapamıyorlar mevcut anayasa ile? Ya da mevcut anayasa neyi yapmalarına engel? Değişiklik olunca ne değişecek? Sorularına yanıt aranadursun iktidar geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay 3. Dairesi arasındaki ihtilaflı kararları da hemen fırsata çevirip bir kriz havasına dönüştürdü ve hemen Anayasa değişikliği sakızı çiğnemeye başladı. Hem de Cumhurbaşkanlığı makamının birliği temsil ettiğini ve Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etmek gibi bir vazifesinin olduğunu unutmuşçasına.

Türk Milleti elbette her zamanki sağduyu ve ferasetini ortaya koyarak, olası tehlikeleri gördü ve bu güne dek ne sistem değişikliğine dair gündem değişikliği planlarına ne de Anayasa değişikliğine ilişkin zemin hazırlamak üzere oluşturulmaya çalışılan suni gündemleri ciddiye almadı. Yeni Anayasa millette yeni bir Devlet algısı ve anlayışı yaratıyor ve millet Türklüğün ve Türk Milletinin egemenliğinin Devlet üzerindeki etkisini azaltmaya dönük faaliyetler olarak algılıyor Anayasa değişikliği teraneleri. Kaldı ki Anayasa veya sistem değişikliklerinin sorunlarına çözüm getirmeyeceğinin de veya sorunların Anayasa veya sistemden kaynaklanmadığının da farkında herkes. Dolayısıyla gerek iktidar gerekse muhalefet cephesinden gündeme taşınmaya çalışılsa da halktan neredeyse hiç kimsenin gündemine girmiyor giremiyor anayasa konusu. İşte bu yüzden de siyasiler her krizi bu bağlamda bir fırsata çevirmeye çalışıyor adeta.

Nitekim gerçek niyetin bir Anayasa değişikliğine zemin hazırlamak olduğunu anlamak için krize sebep olanların susmasından ve siyasetçilerin konuşup durduklarından pekala anlaşılabiliyor. Kaldı ki konuyu az inceleyen aslında krizlik bir durumun da pek söz konusu olmadığını ve hiç gerek yok iken bir bardak suda fırtına koparıldığını anlar ve konunun içine bile girmez. Nitekim Anayasa Mahkemesi Üyeleri ile alakalı sözde suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi de AYM Üyeleri de bütün hukukçular da buz gibi biliyor ki Yargıtay 3. dairesinin böyle bir hakkı veya yetkisi yok. Yani aslında karar binevi yok hükmünde ve aslında buz gibi hepimiz biliyoruz ki bu bir kriz ise bile mevcut anayasayla konunun yine alakası yok ve Anayasa da yapılacak hiç bir değişiklik bu krizin tekrar çıkmasını önlemeye de yaramış olmayacak doğal olarak.

Padişahlara bile verilmeyen yetkilerle donatılmış olan Cumhurbaşkanının ülkedeki ekonomik krizleri aşması işsizliği ve uyuşturucu ticaretini önlemesi mesela hangi Anayasa değişikliğinin yapılmasına bağlı olabilir? Veya Anayasanın hangi maddesi mesela hangi hizmet yada milli menfaate vesile faaliyete engel oluyor olabilir? Padişahların bile sadrazamı veziri veziri azamı vardı mevcut sistemde Cumhurbaşkanı'nın Başbakanı bile yok hatta bakanlar da parlamento dışından atanabiliyor hal bu iken yapamadığı ne? Yanıt yok tabi sizler de takdir edersiniz. Keza bahse konu krize sebep kararda Can Atalay'ın hapiste olup olmaması da kimsenin umurunda olmadığı gibi hapiste veya dışarıda olmasının ülke menfaatine artı eksi yok denecek kadar az. Sonuç ne mi olacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan mecburen tarafsız davranacak ve krizi daha fazla Devlet krizi haline dönüştürmeden konuyu kapatacak.

Çünkü halkta umulan karşılığı bulmadı yine konu ve milletin gündemine dahi giremedi. Olan Devlete oldu Devlet yıprandı adalete ve adalet adamlarına olan zaten azalmış olan inancı milletin daha da azaldı ve kurumlarımız ciddi anlamda zarar gördü. Belki Devletin Savcı ve hakimlerinin siyasallaşmasına ve kafalarının hepten karışmasına katkı sunmuş olabilir süreç ve hakim ve savcıların algılarına siyasetin gücünü yer etmek ayrıca inisiyatif alamayan insanlar haline dönüşmeleri yanısıra siyasetin etkisine iznine tabi çalışan insanlar haline dönüp makamlarını siyasallaştırmaları amacına bir miktar daha yaklaşılmış olabilir. Yaşayıp göreceğiz; ancak iktidarı muhalefeti ile siyasetçilerin daha konuya vakıf dahi olmadan yaşanana ilişkin koro halinde aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyor olmaları hayli manidar. Hayli manidar bizim baktığımız pencerelerden bakıp danışıklı dövüşü görüp ortaya koymak ve kurumlara zarar vermemek adına milletten yana ve aklı selim davranmak var iken danışıklı dövüşe ortak olup katkı sunmaları. Elbette medyamız için de durum aşağı yukarı aynı..

Yorumlar