Uşak Valiliğinde bir kaç gündür ard arda mesai harcadım. Bazı özel haberler için hemen her gün Valiliğe yolum düştü. Bu süreçte bazen Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu kardeşim ile beraber bazen de yalnız görüşmeler gerçekleştirdim . Öncelikle daha öncede nezaket ve misafirperverlikleri sebebiyle övgümü kazanan Valilik özel kalem personelini, basın müdürü Ceyda Yaşar Hanımı ve Vali Yardımcılarının sekretaryasında vazife ifa eden hanım efendi ve beyleri kutluyorum. Bu süreçte yanlarında çok bulundum, tabi ister istemez birçok gelişmeye tanıklık ettim sabır ve anlayışlarına hayran kaldım diyebilirim ki bizi bile çok iyi idare ettiler varlığımız bile yerine göre kriz sebebi gazeteciler olarak. Vali Yardımcısı Dr. Olgun Öner beyefendi ile makamının önünde tesadüf ettiğimiz de ilk defa biraz sitem eder gibi görmüş idim kalem personeline. Yaşlı bir kadın gelmiş Valiliğe ve gözlük alamadığını, çok mağdur olduğunu söylemiş. Çocukları da bakıp ilgilenmiyormuş kadıncağızla. Personel de aralarında para toplayıp halletme kararı almış ve Olgun Vali de zaten üzerine düşeni yapıp öncülük etmiş. Ancak ertesi gün çözülmediği anlaşılınca, Olgun Vali haklı olarak, "O teyze neden hâlâ gözlüğe kavuşmadı?" diye sormuş. Tabii hayır işi olduğu için ve ceplerinden topladıkları için parayı ulu orta da konuşamıyorlar. Neyse, sonunda anlaşıldı ki, Özel Kalem'in Emin Abisi (Emin Abi hem emniyet mensubu hem de özel kalemde görevli) arayıp tanıdığı bir gözlükçüyü bulmuş ve indirim de istemiş. O yüzden bir günlük gecikme yaşanmış. Sonunda çözüldü ve hep beraber derin bir nefes aldılar.
Düşünün ki Valilik personeli kadar kriz çözmeye fedakarca her kurumdaki insanımız hazır olsa pek çok sorun ne kadar kolay çözülürdü? Olgun Vali ile yada genç ama hepimizden olgun davranmayı bilen basından da sorumlu diğer Vali Yardımcısı Burak Bozkurt Gürses’ in yarısı kadar anlayışlı hoş görülü ve mütevazi olsa her bürokrasi yada siyasi makam sahibi insanımız işler ne kadar kolaylaşırdı. Boşa demezler hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa diye ben şahsen tanık oldum makam da olduğunu unutmaksızın çok rahat derdimi meramımı anlatabiliyor insanımız. Hele bir keresinde bir adam vardı ki dönüp dönüp aynı şeyleri söyleyen asalakça yaşamayı iş edinmiş Devlet'ten geçinmek derdin de öyle sabırla dinlediler ve öyle güzel davranıp ağırladılar ki şaşarsınız. Bu arada oruçlar da hepsi Ramazan münasebetiyle mutfak kapalı. Biz dışarıda tahammül edemedik onlar sabretti herife. Özel sektörde işten çıkartılıp mağdur edildim diyenden tutun da ilaç alamayana varıncaya değin çok dertli insan geliyor Valiliğe ama maşallah personel talimli tecrübeli ve çelik gibi psikolojileri ile göğüslüyorlar yoğunluğu ve Vali yardımcıları da çok donanımlı insanlar olunca işler şıkır şıkır işliyor. Allah daima şıkır şıkır işler etsin Devletimizin işini. Bu arada hemen belirtmeliyim personel çok mutlu ve Sayın Valimiz Dr. Naci Aktaş’ dan da çok memnun ve razılar giden Valimiz Turan Ergün de çok sevilmiş idi ama bu kadar kısa sürede bu kadar çok sevilmesi enteresan geldi Sayın Valimizin. Özellikle Basın müdürü Ceyda Hanım Validen bahsederken gözleri ışıl ışıl oluyor ve çok umutlu ve çok değer veriyor belli Sayın Vali'ye.
Peki ya diğer kurumlar mesela il emniyet Müdürlüğü ve Garnizon Komutanlığı veya mesela Uşak Üniversitesi Rektörlüğü veya Orman veyahut Tarım il müdürlüğü onları da ele alacağım vakit buldukça ama inanın çoğu kurumumuzun başındaki daire amirleri işinin ehli insanlar ve gerçekten insanlar her şeyden evvel ve kendilerini iyi yetiştirmiş kültür ve edep sahibi de insanlar. Cuma günü randevu istedik mesela Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş'tan aynı gün ayarladı randevuyu sağolsun Rektör hocamız ve mesai bitti bizim ziyaret bitmedi uzun uzun sohbet edip her konuyu konuştuk. İlle de Üniversitemizin ulusal ve uluslararası çaptaki başarılarını konuştuk. Başka bir yazım da bahsedeceğim Rektörümüz Ekrem Savaş ve üniversitemizin başarılarından ama şu kadarını söyleyebilirim ki Rektörlük emin ellerde ve Ekrem hocamız zaten öteden beri bilirdik ve ara ara dile getirirdik gerçekten iyi niyetli ve samimi yararlı olmak istiyor ve aslında yeterince yararlanamadığımız bir değerimiz. Üstelik hemşerimiz Ekrem hoca ve doğup büyüdüğü bu şehre akademisyen ve idarecinin ötesinde katkı sunmak için çırpınan bir değerimiz. Gerek köyünde gerek şehirde birçok konuda da önderlik ediyor birçok sosyokültürel gelişmede ve sivil toplum örgütü faaliyetinde de katkısı var sağolsun.
Peki madem bürokrasi bu kadar iyi yanı ülkemizin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan doğru isimleri bulup atamış bürokratik makamlara şehir neden gelişmiyor yeterince? Hemen cevap vereyim siyasetle bürokrasi bir şehrin iki kanadı gibi iki kanat arasında uyum sağlanmaz ise veya kanatlardan biri kırık zayıf kalırsa tabi sorunlar ister istemez yaşanıyor. Siyasette makam sahipleri demokratik ve adil seçimler ile belirlenmiyor ve tabi iş Ankara'daki siyaset baronlarının tavsiyesine kalıyor. Onların yanlış yönlendirme ve tavsiyesi ile belirlenen siyasiler sadece siyaset baronlarını yani makamlarını borçlu oldukları kimseleri dinliyor o kadar gerisi insanlıklarına kalmış. Bütün suçu siyasete atmak da istemiyorum tabi ama iş dünyasını sermaye ve güç sahiplerini veya mesela STK ları aksiyona dahil edip kolektif işler çıkarmak siyasetçilerin alacağı inisiyatif ile daha mümkün ki halk desteği de zaten biliyorsunuz bürokrasiden ziyade siyasilerin çalışmaları ile kazanılabiliyor. Valilik de her şey çok güzel de mesela ya Belediyede belediyedeki durumun vahametini hepimiz biliyoruz hiç bir giden memnun dönmüyor belediyeden ve bırakın işinizi çözmeyi dinlemeyi beceremiyorlar diye şikayet ediyor insanlar muhatap bulamamaktan şikayetçi. Yazı uzadı yine sonraki yazılarım da daha somut örnekler ile anlatacağım şehir siyaset ve bürokrasisi bir olup eş zamanlı hareket etse şehir olarak nasıl gelişip değişebilir? Nelere kadir olabiliriz? Keşke menfaatler nefisler kenara konsa kanun çerçevesinde hatta kanunlar gereği yapılabilecek o kadar çok şey var ki.