Yıllardır duyduğumuz ve nesilden nesile aktarılmış, hatta bazı annelerin çocuklarına nasihat niteliğinde söylediği sözü, biz sizler için araştırdık.
Tabi biz böyle bir giriş konuşması ile girince de akıllarda “Allah allah acaba neden bahsediyor bu kız” sorusu kafalarda canlandığını tahmin edebiliyorum.
Bekârlık sultanlık mıdır?
Şimdi olaya ben kendi açımdan bir bekâr olarak baktığımda, bekârlığın bugüne kadar hiç zararını görmedim. Atalarımız da görmemiş olmalı ki, “Bekârlık sultanlıktır” demişler.
Üstelik atalarımız genellikle, ne şiş yansın ne kebap anlayışına sığınarak, aman yanlış olmasın kaygısıyla, her konunun iki yanını da kapsamaya çalışmıştır. “Nerde varsa bodur, Allah’ın belası odur” dedikten sonra, ne olur ne olmaz, “Allah boy vermiş, gerisini kapıp koyuvermiş“ demişlerdir.
Ama bekârlık konusunda tavırları ikirciksiz olmuştur. Kuşkuya mahal bırakmamışlardır. Bekârlığın sultanlık olduğunu söylemişler fakat “Evlilik imparatorluktur” veya “Evlenmeyen dizini döver” filan gibi bir laf etmemişlerdir.
Şimdi her şeyden önce özgürsünüz, hayatınıza karışan yok; anne, babanız el üstünde kuş misali tutuyorlar, eeee durum böyle olunca da bekarlığın sultanlık oluşu kaçınılmaz oluyor.
Etrafıma bakıyorum, ne arkadaşlarım sevgililerinden memnun, ne sevgilileri arkadaşlarımdan. Kimi kıskançlıktan dem vuruyor (ki bu oldukça büyük bir oran) kimi umursamazlıktan, kimi tam tersine çabuk bağlanıp sevgi yumağı olmak isteyişinden kimi okumasını istemeyen sevgilisinden evlenince bu durum bu şekilde olacağı ve daha fazlasının da geleceği düşünüldüğü içinde alem buysa sultan benim deniliyor.
Bekarlık sosyolojik açıdan sultanlıkmış gibi görünse de bekar kişi bazına inildiğinde pekte kolay bir maharet olmasa sayılır. Yemek, bulaşık, ütü ve ev toplamak gibi faziletler birer anneye sahip kız ve erkek arkadaşlar için sorun teşkil etmese de ayrı eve çıkmış, çoktaaan "kendi ayaklarım üstünde duracağım ben" hikayesinin albenisine kapılmış kişiler için zahmetli olsa gerek.
Ki öyle de olmuş; biz bu konuyu araştırırken “Bekarlığın Sultanlık Olmadığı “ ortaya çıkmış.
Nasıl mı?
TÜİK'in Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2011 araştırmasına göre evli bireyler evli olmayanlara göre daha mutlu çıktı.
Evli bireylerin de evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görüldü. 2011 yılında evli bireylerde mutluluk oranı bir önceki yıla göre 1.8 puan artışla yüzde 65.5'e yükselirken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 53.5'ten yüzde 52.9'a geriledi. Evli erkekler içinde mutluluk oranı bir önceki yıla göre sadece 0.1 puan artışla yüzde 62.3'e yükselirken, evli kadınlarda mutluluk düzeyi 3.4 puan artışla yüzde 68.4 olduğu şeklinde.
Ve yaptığım röportajda da duyacaksanız “Hiç ütü yapan, tabiri caizse don yıkayan sultan olur mu? “ şeklinde tepkiler de var.
Tabi evli olmadığım için duruma evli bir bayanın gözünde bakmaya çalışsam da, tam manasıyla bakamayacağım ve bekâr bir bayan olarak bu konuyu duyumlarımdan ve kendi düşüncelerimden yola çıkarak ele alacağım:
Önemli olan bir ömür geçirebilecek doğru insanı hayatımıza sokabilmek, onu bulabilmek.
İnsanın sevdiği kişiyle güzel anları paylaşabilmesi kadar güzel bir şey yoktur herhalde. Bir düşünün evde tek başına izlenen bir filmle, yanınızda sevdiğiniz insanla izlemenin zevki aynı mı?
Sizle kısa bir anımı paylaşayım: İsim vermeyeceğim. TRT’de staj yapıyorum ve orda çok sevdiğim bir ablam vardı. Canım sıkıldıkça sohbet etmeye yanına giderdim. Bir gün yine gittim ve orda çalışanlardan biri çocuklarını getirmişti. Bir an gözümüz onlara ilişti ve yanına gittiğim bayan ne güzeller cıvıl cıvıllar değil mi? dedi. Ben o bayanın evli olmadığını biliyordum ve sordum: Neden hiç evlenmediniz? dedim. O da bana kariyer falan derken, yaş geçtikçe de karşıda ki insanlardan da beklenti sayısının arttığından, daha seçici olduğundan kısacası evlenemeyişinin sebebini anlattı. Peki dedim:
Pişmanlık yaşıyor musunuz?
“Hayır, yaşamıyorum, bazen oluyor ama şuan yaşlı babamlayım mutluyum” dedi. Ama bir bayan olarak çocuk özleminden de dem vurdu. Kelamından ne kadar hayır sözcüğü çıksa da hani derler ya gözler yalan söylemez diye gözleri hiç de öyle demiyordu bir anda gözlerinden iki damla yaş döküldü.
Kendi de anlamadı. “Allah Allah hiç de böyle olmazdım, neden böyle oldum” diyerek hafif bir tebessüm belirdi dudaklarında. Yılların birikimiydi, benim sorumu bekliyordu belki de, böyle bir hadiseyi sizlerle paylaşmamın sebebi ise, bir süreden sonra insan yapamadıklarının, yaşayamadıklarının hasretini, özlemini çekiyor geri dönüp pişmanlıklarına yapamadıklarına bakıyorlar. Çevrenizde hiç evlenmemiş ya da eşi vefat etmiş yaşlılara dikkat ederseniz, yalnızlıklarından şikayet ediyorlar. “Evlenin evladım, bir süre sonra koca dünyada yalnız kalıyorsunuz, sonra hayatın bir anlamı kalmıyor. Eşiniz yıllar geçtikçe dostunuz, anlamını en güzel taşıyan sözcükle hayat arkadaşınız oluyor. Bir bakmışsın çevrende ondan başka ne dost, ne arkadaş ne ana nede baba kalmış iyisi ile kötüsü ile kahrını çeken bir tek o kalmış, evlen ve evlenince de değerini bil!” diyorlar. Gerçektende her ne kadar bekârlık sultanlık diye laf söylenmiş olsa da yalnızlığında insanoğluna göre olmayan, bir şey olduğunu anlatan “yalnızlık Allah’a mahsus“ diye de bir söz çıkıyor karşımıza.
Evlilik güzel müessese önemli olan evlenip gelin–güvey ya da karı–koca olmak değil, önemli olan aynı yastığa baş koyacak birini bulup bir ömrü onla geçirebilmek, hayat arkadaşı olmak yeri geldiğinde anne –baba, yeri geldiğinde arkadaş –dost olmaktır işte insanın karşısına böyle biri çıktığında da evet sultan benim diyebiliyorsunuz. Çünkü sizi sultanlar gibi yaşatıp, sultanlar gibi karşılayacaktır. Böyle olunca da bekârlık pek de sultanlık değilmiş diye de diyebiliyor insan...
Umduğumuz gibi gitmediğinde bazı şeyler, o zaman düşünebiliyoruz: "Bekârlık sultanlıktır" diye.
Bazılarımız ise tam tersiyle hayallerinden çok daha fazlasını bulabiliyor evlilik hayatında. Peki, siz ne umdunuz, ne buldunuz?
Biz uşak halkına “Bekârlık Sultanlık Mıdır ?” diye sorduk onlarda sorularımızı içtenlikle cevapladılar. Kimileri evliliği, kendi hayatının kapısının aralığından sızan, küçük bir ışık kadarını anlattı, kimi de bekârlığının tadını, hepsi röportajımız da...
Haber: Sema Akbulut / Foto - Kamera: Halil Çavuşoğlu
Uşaklı 55 Yıllık Çiftten İlginç Evlilik Değerlendirmesi!
Uşaklı 55 Yıllık Çiftten İlginç Evlilik Değerlendirmesi!
Uşak Haber Merkezi EditorHayatımızda attığımız her adıma uygun bir atasözü bulabiliriz. Anneden kıza, babadan oğula, bazen altın bir bilezik bazen de kulağa küpe olsun diye tekrarlanan nasihat veren sözler. İşte bu sözlerdir ki her nesilde örnek alınmış ve kullanılmıştır. Kız istemeye gidene nasıl “kız evi naz evi” deniliyorsa o evdekilere de “fazla naz aşık usandırır" denmiştir. Gel gelelim öyle bir söz vardır ki anlamı açıktır.
Yorumlar
alp can 11 Yıl Önce
çok güzel sıcak bir hoş seda röportaj klıp olmuş devamını bekleriz...
grcn 11 Yıl Önce
özlemişim be güzel şehrimin güzel nsanlarını :) :) video için çok teşekkürler :)
hakan sakar 11 Yıl Önce
diyoki orada hanım izliyosa diye nerde izlecek hangi kanalda :)
So64 11 Yıl Önce
ne sultanligi ya,is,as,camasir,bulasik,ütü,temizlik.....vs......aksam oldu herkes gitti evine,sen ne yapacaksin.birgün degil on gün degil.cekilmez......genc ve parali ve capkin biri icin ideal ama normal biri icin ölümden beterdir
sezgin kızılay 11 Yıl Önce
çok güzel ve hoş bir röportaj olmuş bu tarz uşak a özgü video ve haberlerle başarılarınızı bekliyoruz