Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde başımızdan istenmeyen bir hadise geçti ve madem yazacağız ilk önce Onu izah ederek işe başlamalıyız. Zaten başımdan geçenler beni yazıp söylemek gerektiğine kesinlikle emin kıldı ve ben bu köşe yazarlığı işine devam edeceğim bir müddet daha., neyse yazıma gireyim ben zaten muhtemelen uzun olacak. Olayı en başından itibaren detaylı olarak anlatacağım yazımın içinde ama girişte biraz olay arkası yaşananlardan bahsedeceğim. Herkesin bildiği üzere hakkında sentetik uyuşturucu kullanmak ve temin etmekten tutunda sapkın ilişkilere girmek ve genç kızları pazarlamaya varıncaya değin türlü tezvirat ve dedikodu dönen ve uzun zamandır Özkan Yalım'ın apart otelini kullandığını işittiğimiz, Yalım'ın mekanlarından çıkmadığı ve her gece çılgınca eğlendiğini duyduğumuz birisi ile sabahçı lokantasında karşılaştım. Lokantada yaşattıkların nahoşlukların ardından maalesef istenmeyen olay yaşandı. Olayı yaşadıktan sonra uzaklaştım olay mahallinden ve Mustafa Kaya kardeşimi arayarak durumdan haberdar ettim. Oda Nurullah Çavuşoğlu'nu haberdar etmiş ve ofise geçiyoruz biz sen de gel dediler gittim ofise. Yaşadıklarımızı anlattım tahammül edilir gibi değildi yaşananlar mecbur kaldım ona engel olmaya ve haddini bildirmeye dedim. Onlar da zaten evvelini de bildikleri için anlayış gösterdiler. Neyse polislerle bir biçimde irtibata geçtik ve ofiste olduğumu ve teslim olmak için beklediğimi söyledik. İnanın polisler gelmeden görgü tanıklarının polise verdiği ilk ifadeler Uşak Haber Merkezi ofisine geldi bir çok olaydaki gibi ve hiç kimse ismimi söylememişti. Düşünsenize koca lokanta ful çakılı bir kişi de demiyor ki biz gördük Ali Çuhadar yaptı olayı. Tabi olay olunca çoğu dağılmış zaten ayrı konu ama kalanların bu şekilde ifade vermiş olması beni yaptığım işin toplumda abes karşılanmadığını gösterdi. Hatta olay anı orada bulunan bir arkadaş geldi ve dedi ki Vallahi sen dövmesen ben dövecektim onu dedi. Dayağı hak etmişti dedi. Vurmasan iyiydi dedi. Ben de abi nasıl oldu inan ben de anlamadım dedim.
Neyse Nurullah Çavuşoğlu polis gelmeden ifade işini halledem dedi. İstersen ben sadece dövdüm tabanca da yoktu üzerimde ben dövdüğüm esnada bir el silah sesi duydum baktım dövdüğüm kişi vurulmuş ve ben de panik içinde kaçtım olay yerinden diyebilirsin mesela dedi. Esnaflar da siler vermez zaten polise kayıtları dedi. Bizim kimseye silin dememize bile gerek kalmaz dedi (ki öyle de olmuş ertesi gün nitekim). Zaten polisler ve Adliye de çok düşmez üzerine vurduğun adam (söz gelimi adam tabi) zaten "sapkın" ve illegal ya dedi. Ben de abi boş ver başımıza geldi böyle bir sürpriz olay madem yaptık hasbelkader bir iş, ceremesini de ödeyelim adam gibi, Devlete yalan söylemeye gerek yok dedim. Nitekim teslim olduktan sonra da ruh halimi yansıtan bir paylaşım yaptım İl Emniyet Müdürlüğü'nden durum bildirimi de yaparak.
Neyse çok geçmedi polis arkadaşlar geldi Onlara da yaşananı doğruca olduğu gibi anlattım. Zaten öteden beri ayar olduğumu bu tiplere ve olay anı lokanta da; Yanında sarhoş ve baygın haldeki kızları ve kırıta kırıta yürüdüğünü ve şen kahkahalar atarak dışarı sigara için çıktığını görünce dayanamadım kalktım ve kendisine bu kızların hali ne lan böyle baygınlar diye seslendim ve sanırım beni tanımıyormuş sana ne? Şeklinde karşılık verince artık şart oldu bir kaç tane çakıp kim olduğumu hatırlatmak ki ben onu beni tanır sanıyordum. Bir anda olup bitti ben de pek anlamadım şeklinde ifade verdim. Bana konunun Özkan Yalım'la ilgisinin olduğu yönünde vurduğum şahsın bir iddasının olduğunu ve buna cevabımın ne olacağını sordular. Tabi ben anlamakta bile zorlandım olayı çünkü Özkan Yalım'la nasıl bir irtibat kurulabilir ki Özkan Yalım bizim düşmanımız bunun dostu ya dedim. Onlarda Özkan Yalım'da iki üç gün önce dövüp kovmuş bunu ve artık dost değil düşmanlarmış dediler ve vurduğum şahsın bu yönde ifadesi olduğunu söylediler. Neyse ben bizim Özkan Yalım ile bir ilgimiz yok. Onu bütün pislikleri ortaya çıktığı halde ihraç etmediği için partimize bile küstük biz ve CHP'den istifa ettik şeklinde yanıt verdim.
Benim Emniyetteki ifadem bitmeden bizim olayı Sabah Gazetesi haber yapmış sanki olayı bize Özkan Yalım yaptırmışmış algısı yaratacak şekilde yalan yanlış ifadeler ile yönlendirip bizi de homofobik gibi gösterip homoseksüellerin hedef tahtasına konulmuş para için adam vuran bir müptezel konumuna düşürecek şekilde dizayn edilen saçma sapan bir haber. Haberin içeriğinin tamamen yalan olduğu zaten yayımlanış saatine bakılırsa doğru olmasının mümkün olmadığı da görülecektir. Biz ifadeyi vermeden nasıl sızdı bu arkadaşlara acaba? Yada Haberi yapan Gazetenin de istihbarat elemanı diye tarif edilen arkadaş kehanet mi göstermiş ki olmadan olacağına kesin gözü ile bakıp haber yapmış? Kaldı ki atmışlar ama tutmamış. Ne vurduğum şahsın Özkan Yalım yaptırmış olabilir gibi bir beyanı var ne de benim gazete haberinde bahsedildiği gibi bir ifadem söz konusu. İnanılır gibi değildi ama gerçekti biz ifade vermeden bizim ifadelerimiz olduğu iddia edilen bir takım tezviratlar haber olarak servis edilmişti. Geçmişte Nurullah Cahan'ı yalaması ile şehir insanın canını sıkan kalemler, bu sefer bizi para için adam vuran homofobik birisi olarak göstermeye kalkarak saldırmışlar ve yine şehrin canını sıkmışlardı. Kelli felli bazı gazeteciler de twet atmış haberi hiç utanmadan. Hepsinin almş arkadaşlar ekran görüntüsünü zaten hukuki kavgayı da vereceğiz bu ayrı bir konu. CHP Milletvekili konuştu habere atıfla bu işi ne için yaptığımı açıkça haberin içinde söylediğimi falan belirtti. Yani haberi doğrularken vurduğum şahsın yalan ifade verdiğini söyledi. Oysa ki gerçek bambaşka idi. Polislerin yönlendirmesi olmasa zaten Özkan Yalım'ın konusunu bile açmayacak yaralı şahıs. Ama polisler ben kendilerine olayı ve vuruş sebebimi açıkça anlatmış olmama rağmen Ali Çuhadar seni neden vurmuş olabilir? Mesela en son kimlerle kavga gürültü ettin falan deyince. Şahsın son bir ay içinde kavga ettiği beş altı kişinin arasında adı geçmiş o kadar. Kaldı ki şikayetini geri çektiği esnada haberde belirtildiği gibi bir ifadesinin olmadığını da belirtmiş kendisi. Demek ki polis arkadaşlar her nedense algıya Özkan Yalım ismini yerleştirmek istemiş olacaklar ki her ikimizin ifadesi sırasında da Özkan Yalım konusunu asıllı asılsız geçirmişler. Maalesef, yaraladığım arkadaş, "ben Özkan yaptırdı demedim beni polisler yönlendirdi sözü Özkan Yalım'a getireceğim şekilde sorular ile ve basına aksettiği gibi bir ifadem söz konusu bile değil" dedi.
Peki Özkan Yalım neden haberi okuduktan sonra şahsın ifade tutanaklarına ulaşmamış emniyet ya da Adliye kanalından? Ve ifadelerin haber de geçtiği gibi olduğunu ön kabulle sadece benimle ilgisi yok ben zaten yurt dışındayım deyivermiş? "Yurt dışına çıkmış ki Adliye kendisiyle ilintilendiremesin olayı" şeklinde bir algı bırakmak için mi sözde gazeteciye yurt dışında olduğunu özel özel yazdırtmış acaba? Özkan bey dediğin adam koca CHP Milletvekili Sabah gazetesinin zaten kendisiyle bir alıp veremediği olacağını sanmıyoruz, peki yetkilerini kullanarak ifadelere erişse haberi yalanlar gibi yaparak geçiştireceğine dava etse kaldırtsa ya? Bu nasıl bir iftira ve bu işin arkasında kim var? Dese ya haberi yapan sözde gazete ve gazetecilere dava açıp. O haberi istese yüz kere kaldırtabilecek ve her ikimizden de özür diletebilecek deliller de var zaten. İfade tutanakları ortada vurulan ya da vuran şahsın ifadeleri ortada. Gerçekle hiç ilgisi olmayan ve çok şükür amacına ulaşamayan bu haber Özkan Yalım'ın işine gelmese inanın ortalığı yıkardı. Bunu bir siyasi süikast olarak bile gösterebilirdi. Neyse arkadaşlar kendi aralarında danışıklı dövüş yaptığı için yerelde bir sözde gazeteci üzerinden cevap vererek geçiştirdi konuyu Özkan Yalım. Tabi zaten plan her ne idiyse ve kimler organize ettiyse bu işi daha olay anında tezgahı çözüp meydana koyunca Uşak Haber Merkezi kadrosu zaten ne yapacaklarını şaşırdılar? Farda kalmış tavşan gibi ayrı bir konu.
Başımıza gelen işe mi yanalım? Şımaran sapkını ve sapkınlıklarını durdurmak için Devletimizin yapması gerekeni biz yapmışız adeta mecbur edilip, Devletimizin Milletvekili diye bildiğimiz kişi ben yaptırdım demeye getirerek algıda perde arkasında kendisinin olduğunu yerleştirmek istiyor. Nasıl olsa zaten aslı olmadığı ve benimle yada bizlerle en küçük bir teması olmadığı için Adliyede sıkıntı çıkmayacağına da emindi. Beraat etti ama siz bakmayın milletvekili adam planı denk kurmuş Ali Çuhadar'a işi yaptıran buz gibi oymuş dedirtebilirse değmeyin Özkan beyin keyfine. İyi de Özkan bey bizim sentetikle uyuşturucu ile mücadelemiz de sapkınlarla merhaba demeyişimiz de öteden beri bilinir. Ya siz ne zamandır karşısınız bu işlere? Biz pek bir şey anlamadık. Siz değil misiniz? Bu şehirde olan biten kepazeliklerin en önemli müsebbibi. Siz uyuşturucu ile mücadele adına ne yaptınız sahi? Yada toplum ahlakına aykırı şekilde davranışların önlenmesi adına ne yaptınız? Bu güne dek. HİÇ evet tekrar söylüyorum koca bir HİÇ. Sizin ne zehirlenen gençlik umurunuzda oldu ne de sapkınlığın normal karşılanmasının beklenmesi veya yıkılan yuvalar? Siz seçildiğinizden bu güne sadece durumdan vazife çıkarma yolunu ve kendi rant ve keyfinize bakma yolunu seçtiniz. Çevrenizde hiç kimse de kalmadı. CHP'den aslında atıldın ben İyi Partiyi getireceğim diye oyalamaktasın herkes farkında siyaseten iflas ettiğininizin. Peki Özkan bey siz bir delikanlının delikanlılığının şanına gölge düşmesi ne demek bilir misiniz? Bizim para ile adam vuracak kadar akılsız bir müptezel olduğumuza toplumu inandırmak bizim delikanlılığa gölge düşürmeyecek mi? Buz gibi de biliyorsun ve buz gibi de kendi siyasi emel ve çıkarlarınız için bizi de bir çırpıda harcıyorsunuz ortak iş çevirdiğiniz Yalaka gazeteciler ve belki de bazı emniyet mensupları ile. Ama biz sandığın kadar kolay lokma değiliz Özkan Yalım bey. Lütfen bir önce yazdığım köşe yazsına da ulaşın bu yazımı okuduktan sonra ve nasıl bir mücadelenin içindeymişiz öteden beri görün. Biz bu kavgayı sürdürebilmek için nişanlanmak üzere olan kız arkadaşımızdan ayrıldık yeni. Daha açık söyleyeyim; sırf bu sapkınlığı doğal ve normal karşılıyor diye ayrıldım. Biz sentetik kullananı sokmadık boş kalsa da mekanlarımız. Ama siz sentetik uyuşturucuya torbacılık ettiğini bildiğiniz insanlara bu yolla kazandıkları paralarla eğlenebilmeleri için bile bile mekanlarını açtınız, adam yerine koydunuz onları. Hatta yetinmediniz mekan sahibi olarak, afedersiniz konsimatris gibi masa masa dolaştığınız bazı akşamlarda Onların masalarına bile oturdunuz ve fotoğraf çekildiniz.
Tabi ben ne bileyim kardeşim? Kim nereden ne şekilde para kazanır? Ben mekanıma geleni eğlendiririm gerekirse masasına da giderim masa masa geziyorsam da diyebilirsiniz. Bu da sizin en doğal hakkınız olabilir ve partilileriniz de sizin Milletvekili kimliğinizle bu işlerin içinde oluşunuza ve o makamın izzetini bu kadar da düşürmenize tahammül ediyor da olabilir ki ben tahammül edemediğim ve senin hallerinden midem bulandığı için istifa ettim. Bunlar benim sorunum değil ama ben sizin Sabah Gazetesinde çıkan baştan sona YALAN habere verdiğiniz tepkiden anlıyorum ki, bu haber sizin işinize gelmiş. Ama benim işime hiç gelmedi arkadaş şu ev hapsinden de bir kurtulayım vereceğim seninle de Gazete ile de hukuki mücadelemi ve hakkımı sonuna kadar arayacağım bu hususta. Bana bile bile bu iftirayı edenler bunun bedelini hukuk önünde muhakkak ödeyecekler. Hukuk demişken ben zaten hayatımı düzene sokmuş idim ve hukuktan zerre sapmadığım güzel bir hayat yaşıyordum. Geldiler bu sapkınlar düzenimi alt üst ettiler. Ben kendimi Babam Erkan Çuhadar ve Nurullah Çavuşoğlu'nun siyasi kavgasının arasında bulmuşken ve zor zamanlar yaşarken zaten gözümün önünde cereyan eden edep dışılıklara daha fazla tahammül edemedim ve maalesef hukuk dışına taştım. Bir daha böyle bir duruma düşeceğimi de sanmıyorum ama gerçekten gerekmeseydi yapmayacaktım ve gerekmedikçe asla kavga bile etmem ben. Bilenler bilir zaten kavga etmeme gerek olmaksızın nereye gitsek saygı görürüz sevgi görürüz ilgi görürüz. Neyse daha detaya girmeyeyim ama Özkan Yalım ve Sabah Gazetesi için şu kadarını söyleyeyim. Hakim bey beni ev hapsinde tuttuğu sürece bilmeden sana zaman kazandırıyor ve hukuki mücadelemi de rızk mücadelemi de vermeme engel oluyorlar. Zaten pandemi dönemi yaşanıyor bir de biz sentetikçilere kapattık kapıları zor günler geçiriyor mekanım ev hapsinde olduğum için işletemiyorum. Kahvemi işletemeyeceksem, Hukuk mücadelemi veremeyeceksem vakti vaktince ve yerli yerince ne anladım ben bu şartlı tahliyeden? Diyeceğim mahkemelere ya da hakimlere saygısızlık gibi anlaşılacak ama durum vaziyette bu. Şu haliyle tamam bir suç işledim ama aynı anda en azından bir ulusal bir yerel gazete tarafından bana karşı da suçlar işlendi ve bana karşı işlenen suçlara karşı maalesef savunmasız gibi kaldım. Hukuk şikayete bağlı suç kapsamında baktığı için sanıyorum konuyu soruşturmuyor. Biz de ev hapsindeyiz dilekçe yazıp yazdırıp götüremiyoruz. Avukatımız sağolsun bir itiraz da bulundu ama sanıyorum yoğunluk sebebiyle henüz incelemeye alınmamış olacak ki ev hapsinin sonladırılması istemiyle yaptığımız itiraza bir cevap gelmedi. Yaraladığım insan zaten çekmiş gitmiş şehir dışına bir daha karşılaşmam bile mümkün değil. Keza karşılaşsam da zaten hiç tepki vermeden geçer giderim yanından.
Haberde oluşturulmaya çalışılan algıda olduğu gibi homofobik falan da değiliz. Bize ne elin homosundan cinsel sapkınlığından vs. benim itirazım bu kadar göz önünde olmasına idi zaten. Normalmiş gibi sahnelere çıkartılıp bedavadan para kazandırtılarak rol model yapılmalarına ve özendirilmesine idi itirazım. Yoksa bunların sayısı az da değil. Ben uğraşamam arkadaş benim çevremde neşü neva bulmasın öyle kimseler yeter. Demem oki benim aklım başımda zaten olay anında da aklım başımda idi adeta kader sürükledi buraya. Yani artık serbest yargılanmamın önündeki bütün engeller kalkmış durumda ve günlerdir evde bu yazıyı yazmakla ve dilekçeleri hazır etmekle meşgul olmanın dışında hiç bir işe yaramadığım için üzülüyorum. Oysa ki ev dışında gerçekten çok işe yarayabilecek bir azim ve heyecanın içindeyim. Hiç değilse iş yerlerimize uğrayıp işlerimi takip edebileceğim kadar bir esneklik sağlansaydı. Ben bu işlediğim suçun farkındayım cezasını da zaten muhakkak Devletimiz nihayetinde verecek ve ben de neyse çekeceğim, Adaletin kestiği parmak acımaz diyerek. Hiç değilse yargı sürecinde serbest dolaşabilme isteği benim gibi kendi çapında kötülüklerle mücadele eden Devletine sadık ve saygılı toplumca sevilen sayılan değer verilen üstelik halka ve gençlere yararlı yazılar yazan bir Türk Delikanlısına çok görülmemeli diye düşünmekteyim. Yazı Sabah gazetesi ve Özkan Yalım'ın haber yaptırdığı gazeteye cevabım ve yaşadıklarıma ilişkin bir yazı olarak kalacaktı ilk planımda ama bu soruna da değinmiş olayım istedim yeri gelmişken hazır, benim gibi bu sorundan muzdarip olup, ev hapsinde olanlara tercüman olurum belki. Cezaevinde olsak kirayı öderler bizim kapalı da tutmaz gençlerden biri açar işletmese de gelene gidene çayı kahveyi ikram eder. Biz içerde değiliz ama bizim kahve kapalı ve dükkan sahibi kirayı benden istiyor. Biz de mecburen sorunu ortadan kaldırabilmek adına her bulduğumuz fırsatta dile getiriyoruz ki çözüm bulsunlar. Bir sonraki yazımda Gençliğin Rol Modelinin nasıl insanlar olması gerektiğinden ve gençlerimizi sentetik uyuşturucu gibi içenin ruh halini her sapkınlığa müsait hale getiren ve orta vadede kullanıcısını sağlık olarakta her anlamda bitiren zehir başta olmak üzere gençlerimizi zehirlendikleri sahalardan nasıl beru kılabiliriz? Sorularına yanıt arayacağız hep birlikte bakalım. Bu arada yaşadığım bu sancılı ve zor süreçte yanımda olduğunu hissettiren eşimize dostumuza ve kardeşlerimize sonsuz teşekkür ediyor, NAMIMIZI lekelemeye delikanlılığımızı gölgelemeye yönelik haber yada paylaşım yapan kimseleri de muhatap almaya değer bulmasak da yazdık bir kenara. Dilerim bir daha böyle bir olay başıma gelmez ömrümce ve dilerim, bu olay sanık sıfatıyla Hakim karşısına çıktığım ilk ve son olay olur. Beladan uzak durun gençler cezaevini bırakın eviniz bile durulacak gibi olmuyor inanın.