Anlamış Gibi Yapıp, Anlamamış Gibi Davranan Bir Belediye Başkanı İstemiyoruz!
Son dönemlerde politik arenada yaşananlar insana Mevlana hazretlerinin gündüz gözüne fener yakıp dolaşarak kendisine tesadüf edip "ne arıyorsun gündüz gözüne fenerle" diyenlere "adam arıyorum" diyerek cevap verdiği kıssayı hatırlatıyor. Söz belki biraz ağır kaçtı herkesten özür dilerim ama bu sözün hafif bile geleceği isimleri politika meydanlarında görmek beni bu şekilde ağır bir yazı yazmaya itti.
Siyasi yelpazede ayrım gözetmeksizin “bir partiden aday adayı olayım da, hangisi olursa olsun fark etmez,” dercesine makam düşkünü gibi bir tutum sergileyen, defalarca partilerce reddedilerek küçük düşürülmesine rağmen, neredeyse tüm partilerin kapılarını aşındıran ve aday olmak için zorlayan politikacıları gördük tanıdık. "Teklif geldi kabul etmedim" der gibi davrandığı siyasi partilerin genel başkanlarınca yalanlanan aday adayları gördük tanıdık. Kendisinin aday olduğu sandalyelere en yakın arkadaşı dâhil gelse çirkinleşen, hasetinden adeta çıldırmış gibi davranan haris politikacıları gördük tanıdık.
Falan gurubun, filan cemaatin, filan kişinin adamı olarak belediye meclisi veya il genel meclisi listelerinde yer alabilmek için her türlü adeta kepazeliği halkın göz önünde yaşayan, listelere kendi istediği adamları yerleştiremeyince en yakın arkadaşlarını dahi ulu orta sırtından vurmaktan çekinmeyen politikacıları gördük tanıdık. Seçim meydanlarında adeta ilkokula başkan seçiliyormuşçasına çocukça diyebileceğimiz söylem ve sloganlar üreterek halktan oy isteyen adayları gördük tanıdık.
Belediye başkanı adayı, belediye başkanlığı gibi yüz elli trilyonluk bütçesi olan kent içerisinde sınırsız denilebilecek kadar yetkiye sahip olan bir makama namzet olduğu halde kazanması halinde henüz, kimlerle çalışacağına dair fikri dahi olmayan, kadrosu, vizyonu, misyonu, ayağı yere basan projeleri dahi olmayan, hiç hazırlanmadan meydana çıkan belediye başkanı adayı ya da aday adaylarını gördük tanıdık.
İki dönem bir beldede belediye başkanlığı yaptığı süreçte beldenin adını ve görüntüsünü bile hala köy olmaktan kurtaramadığı halde, başkanı olduğu beldenin, belde olma hakkı elinden alındıktan sonra makamsız kaldığı için, üstelik kızıyla birlikte aynı makama talip olan politikacıları gördük tanıdık.
Atatürk’ün kurduğu parti diye her fırsatta övdüğü ve yöneticisi olduğu partiye, Atatürk düşmanı olduğu söylenen belediye başkanı adayı getirmeye kalkışan politikacıları gördük tanıdık. Ciritçileri gördüğünde cirit sever, basketbolcuları gördüğünde basketbol sever, hasta gördüğünde doktor, mahkûm gördüğünde avukat, mağdur gördüğünde kahraman, fakir gördüğünde hayırsever olan, kaç yönünün olduğunu sayamadığımız politikacıları gördük tanıdık.
Politika sahnesinde olduğu sürece savaşmayı varlık sebebi gibi addettiği cemaate yaranmak maksatlı, dershanelerin kapanmasına engel olabileceğini vaat edebilecek kadar ütopik hayallerine halkı inandırabileceğini zanneden politikacıları gördük tanıdık. Yerel seçimler de dershanelerimiz kapatılmasın başlıklı kampanyalar yapan belediye başkanı adaylarını gördük tanıdık.
Paralel cemaatin kumpası olduğu bana göre herkesçe malum olan, sözüm ona yolsuzluk operasyonlarında ortaya çıkan ayakkabı kutularından medet uman politikacıları gördük tanıdık. Hayırlı uğurlu olsun demek üzere ziyaret ettiği yeni göreve gelmiş bakanlarla güya Uşak halkı adına bakanlardan söz aldığını iddia ederek oy devşirmeye çalışan politikacıları gördük tanıdık.
Ak partinin ve Başbakanın aleyhinde kitlesel olarak hareket eden ve iktidar partisine adeta savaş açtıkları halde yine o iktidar partisinden belediye meclisine girmek üzere her türlü fırsatçılığı ve ikiyüzlülüğü göze alarak, adaylıktan çekilme erdemini bile göstermeyip meydana gerçek Ak Partililerin çıkamaması için meydanı kalabalık gösterip aradan sıyrılıp meclis üyesi sokmayı hedefleyen fırsatçı politikacıları gördük ve tanıdık.
Elektrikli bisikletlerle billboard sorununu aştığını zanneden ve bu zannını çok büyük bir çevre projesiymiş gibi üstelik kendisi de bisikletin üzerinde poz vererek kamuoyu ile paylaşan dolayısı ile komik duruma düşen, halk arasında alay konusu olan belediye başkanı adaylarını gördük ve tanıdık.
Belediye başkanlığı yapacağı beş yıl boyunca birlikte hareket edeceği ekibi belirleme işini partisi içerisinde ki belirli güç odaklarına devreden belediye başkanı adaylarını gördük ve tanıdık. Belediye başkanı seçildiğinde mesleğinin doktorluk olmasından da yararlanarak sağlıkta çok büyük atılımlar yapacağını iddia edebilecek kadar gülünç duruma düşen üstelik bunu internette haber yaptırarak paylaşım sitelerinde paylaşan belediye başkanı adaylarını gördük tanıdık.
Toparlayacak olursak belediye başkanı adaylarının kimi dershane kapatıyor, kimi sağlık bakanlığına aday gibi sağlık sorunlarını çözeceğini iddia ediyor. Kimisi daha yola çıkmadan inisiyatifini birilerine devrediyor, kimisi türlü politik manevralar ve ayak oyunlarıyla parti içinde birbirinin sırtından vurma ya da omzuna basma telaşına düşüyor. Kimisi anlatılacak meziyeti kalmayınca karizmatikliğinden dem vuruyor, kimisi kendisini dev aynasından seyrediyor. Politika kabızlığı yaşanıyor adeta, politik söylem yok denecek kadar az. Peki, bu duruma acaba Uşak halkı ne diyor? Niçin olanı biteni sessizce seyrediyor? Kimisi kendisindeki omurgasızlığı partiler üstü bir tavırmış gibi göstermeye çalışıyor. Acaba bu durumların sandıkta ki yansıması nasıl olacak?
Bana sorarsanız; belediyenin kapısından içeriye su parası ödemenin dışında girmeyen, belediyecilikten zerre miskalde anlamadığı halde garip bir hırsla beraber belediye meclisi üyesi olmaya gayret eden etrafında üç kadın ya da genci toparlamaktan bir arada tutmaktan aciz olduğu halde, kendisinin kadın ya da gençlik kolları başkanı olarak adam yerine konulmasını bekleyen dirayetsiz çizgisiz, basiretsiz, ikiyüzlü onlarca politikacı adayının meydanda boy gösteriyor olması halkın oldukça canını sıkmışa benziyor.
Politika sahnesinde o meydana yakışmayacak onlarca hadisenin ya da fiilin cereyan ettiğine şahitlik etmekle kalmayan Uşak halkı, aynı zamanda herhangi bir gurubun ya da zümrenin adamı olmayı kabullenmiş, özgürlük ve hürriyetini başkalarına teslim etmiş, halkta neredeyse hiçbir karşılığı bulunmayan, aday olduğu makamın öneminin, sorumluluğun, yetkilerinin farkında ya da idrakinde olmayan birikimsiz, hazırlıksız onlarca politikacıyı izlemek zorunda kaldı. Yapılan röportaj ve anket çalışmalarında da gözlemlediğimiz, halka inilip samimi cevaplar alındığında politikayı çokta umursamadıklarını, mevcut politikacılardan pekte ümit var olmadıklarını dolayısıyla seçimlerle ve siyasetle çokta ilgilenmediklerini görebilmekteyiz.
Politika ve politikacının halk tarafından itibarsız görülmesine vesile olan ve bu gerçekleri aslında gittikleri yerlerde karşılaştıkları ilgisizliklerden ve maruz kaldıkları sitemlerden dolayı anlayabilen, ama anlamamış gibi davranarak meydanlarda boy gösterip yapmacık tavırlarla adeta tiyatro oynarcasına vazifelerini ifa ettiklerini zanneden politikacılarımıza halkın kendilerini alay konusu ederek ciddiye almadıklarını hatırlatmak maksadıyla bu yazıyı kaleme aldım.
Lütfen yazımı okuyan politikacılar lüzumundan fazla alınganlık gösterip bana sitem etmek yerine lüzumu kadar alınganlık gösterip kendilerine bir çeki düzen versinler. Aksi takdirde birkaç yıla kadar partiler yönetimlerine ya da şu anda politikacıların birbirlerini çiğnercesine aday olmak ya da seçilmek için uğraştıkları makamlara yazabilecekleri kimse dahi bulamaz hale gelecekler ve korkarım demokrasi tıkanma noktasına sürüklenecek.
Kaygıları olan bir gazeteci olarak daha ilk köşe yazımda böyle sevimsiz cümleler kurmak emin olabilirsiniz ki benimde hiç hoşlanmadığım bir durum. Uşak’a faydalı, bahsettiğim çirkin olaylardan ve söylemlerden uzak, ayakları yere basan projeler ile halka hizmet maksadını güden, Uşak’a layığı ile hizmet etmeyi kendine vazife biçen, oluşturduğu ekibi ve oturduğu koltuğu ile meydanları dolduran Uşak’ı daha ileriye taşıyan bir Belediye Başkanı görmek temennisi ile şimdilik esen kalın…
bu yazıyı okuyunca hem yerel siyasette hem genel siyasette kafamda oluşan tüm şüphelen gitti ne mükemmel bir yazıdır bu ben mesela bu yazıyla ayakkabı kutularının içi boş olduğunu anladım bunun asla ve kat a politika malzemesi yapılmaması gerektiğini öğrendim çok tarafsız harikulade bir yazı ama yazının bütününü okuyunca gönlüm akp ye meyletti herhal yazarimizin bir bildiği vardir
ben a parti yada b parti desteklediğimi söylemedim.ülkücü kardeş tek çare mhp demiş.bende dedimki bu başkan ve yönetimle olmaz bu iş.nitekimde olmuyor.
avcunu yala canını yaktığı işçiler ne olacak
centilmen diosunki iki kelimeyi bir araya getiremeyen liderinizi degistirin o lider olmasaydi eger bu ulke kan golune donerdi devlet bahceli her olayda sakinlestiriyor ulkuculeri soyle mantikli olarak dusun bakalim simdiye kadar neler yapmis oyle atip tutmayla deil arastirarak ve ne dediyse bzm liderimiz arkasinda durdu senin liderin gibi 3ayda bir dedigi laflari kivirmiyor istiyorsan buna yuzlerce ornwk veririm
ne tarafsiz gazetecimissin. guzel ulkem neler gordu siz hala ustu kapali cemaatleri destek verin diyorsunuz biz derin uykudan uyandik karnimiz tok uyandik siz o tarafsizliginizi kulahima anlatin artik.daha simdiden efe gorunumundeolanin sorasini bile dusunmek istemiyouz.dunya bizi guluyor siz ne diyorsunuz .bence biraz cevreni degil ufkunu ac.
ılk basta yonetecek ınsanların yanında dolu ınsanlarla gezmelerı gerekır ıl yonetımınde oyle bır bayan varkı ıcı bombos ılce merkezde oyle bırı varkı beyfendı ne lafı dınlenır ne sozu akp nın ılk once buna dıkkat etmesı gerekır
tabiki ak parti kazanacak içlerinde eniyi şehrl emin kim sizce yine diyiyorum tabiki nurullah cahan
yazınız içeriğinin çok büyük bölümüne tüm kalbimle katılıyorum.
her zamanki gibi kadınlarımız daha cesur ve gerçekçi.
adama göre iş ,takım tutar gibi parti tutmaktan vazgeçebilirsek bir çok yanlışı düzeltme şansımız olacak diye düşünüyorum.
uşak'ta özellikle birde takım çalışmasını öğrenebilirsek.