Ülkemizin durumu hepimizin malumu; sıfır terörle teslim aldığı ülkeyi ve yakın sınırlarını terör örgütleri bataklığı haline getiren politikalar üreten, yeryüzünün en verimli topraklarına sahip, yeraltı kaynakları bakımından en zengin ve en güzel coğrafyasında yaşayan, Yeryüzünün en büyük ve en asil Milleti olan Türk Milletini bunca nimet içinde; aç sefil hale getiren, Her üç gencinden birisini işsiz bırakan, sosyokültürel bakımdan ve inanç bakımından milleti erozyona sürükleyecek nitelikte sosyal politikalar ortaya koyan, Dış İşleri anlamında Türk Milletini Avrupa'dan ABD'ye, Rusya'dan, Çin'e; bütün birinci ya da ikinci sınıf devletler arasında Devletimizin itibarını bitme noktasına getiren, komşularımızın tamamı ile Türk Milletini problemli hale getirdiği yetmezmiş gibi yurdumuzu mülteci ve terör mağdurlarının cenneti haline getiren, yer altı ve üstü değerlerimizin tamamına yakınını Cumhuriyetimizin kazanımı olan ve bize her yıl devasa gelirler elde ederken, her geçen gün daha da büyüyebilme özelliğine sahip olan kurumlarımızı yabancıya haraç mezat satan ya da amiyane tabirle peşkeş çeken AKP İktidarı döneminde, küçük erkek çocuklarımızın iktidara yakın Vakıfların yurtlarında ırzına geçilmesinden tutun da, suçsuz yere sırf terörle mücadele etti ve FETÖ'ye boyun eğmediği için kumpaslar kurulan subaylarımızın yıllarca cezaevinde yatırılmasına varıncaya değin pek çok olaya tanıklık ettik.
Elbette ki maksadım AKP'yi kötülemek değil, illaki iyi işleri de olmuş olabilir ama o konuda da halk arasındaki genel intiba şu; çalmak için bazı işleri yapmak zorunda kalıyorlar. Ben demiyorum halk arasındaki genel intiba bu. Dileyen insin halkın arasına rastgele on kişiye sorsun AKP sence neden yol ya da köprü yapıp duruyor gerçekten ihtiyaç olduğu için mi? Yoksa başka maksatlar mı güdülüyordur sizce? Diye.. Şayet 7 tanesi neden olacak çalmanın en kolay yolu yol yapmakmış bunun için demezse, yani yolsuzluk yapmak için yol yaptılar demezse yalancısın Erkan deyin. Neyse demem o ki boşanma oranlarının zirve yaptığı icra dosyalarında patlamanın yaşandığı her gün binlerce esnafımızın batıp kepenk kapattığı fabrikalarının bacaları bile tütmez hale gelen ülkemizin iç acısı durumundan daha fazla bahsedip içinizi karartmayayım. Zira şehit haberleri tek başına bunaltmaya yetiyor da artıyor bile. Asıl meramımıza gelelim.
Akılları varsa diyorum çünkü akıl sahibi hiç kimse Atatürk gibi bir ulu önderin Vasiyetini gizleyebileceğini düşünmez. Akıl sahipleri bilir ki; Bir kişi ölmeden evvel varislerine bir vasiyet bırakmışsa o vasiyet varislerine mutlaka ulaştırılmalı ve varislerinin vasiyetin gereklerini yerine getirmeleri istenmelidir. Bu ölen kişiye ve varislerine saygının gereğidir. Daha önce Gazeteci arkadaşım Nurullah Çavuşoğlu'nun da okuyucularımıza varlığından bahsettiği, Aytunç Altındal gibi önemli isimlerin de varlığından sıkça söz ettiği ve halen Atatürk'ün yaverinin torunlarından Meriç Tumluer'in zaman zaman kamuoyunun gündemine getirme gayretlerinin görmezden gelindiği, Atatürk'ün ölümünden 50 yıl sonra açılmasının ve gereğinin yapılmasının isteyerek hazırladığı Vasiyetnamesini, Darbeci Kenan Evren 1988 yılında açıp hangi akla hizmetse artık 25 yıl sonra açıklanmak üzere yeniden kapattı. Kesin biliyormuş gibi yazıyorum çünkü paylaştığım bu bilgiler, daha önce Kenan Evren'in de sağlığında defalarca medya dâhil kamuoyunun gündemine geldi ve asla hiç kimse tarafından yalanlanmadı. Bu vasiyetin varlığını kabul eden pek çok önemli ismin varlığından da emin birisi olarak bu konudaki kesin bilgilerimi sizlerle paylaşıyorum.
Neyse 2013 yılı 10 Kasım'ında, yani Evren'in vasiyeti gereği tam 25 yıl sonra açıklanması gereken içeriğinde; günümüzde yaşanacak sıkıntılara ilişkin çözüm önerilerinin ayrıca siyasi kültürel ekonomik dini bilgilerle birlikte önceden tespit edilen bazı maden yataklarının yerlerinin bilgisinin de verildiğini bu konuda açıklama yapan şahsiyetlerin verdiği mülakatları internetten izleyerek öğrendim. Dilerseniz konu hakkında çok geniş bilgiler İnternetten bulabilirsiniz. Vasiyetin içeriğine dair net bilgim olduğunu söylersem de yalan söylemiş yanıltmış olabilirim. Netice de bildiğim bu vasiyetin içeriğinin Türk Milletinden önce Kenan Evren tarafından 25 yıl gizlendiği şimdi de 2013'ten beri yani yaklaşık dört yıldır ülkemizi yöneten iradece gizlendiği. Kısaca şöyle özetleyeyim. Devletimizin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yine Devletimizin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, pek çok üst düzey yetkili aslında Atatürk'ün vasiyetini varislerinden yani milletinden gizleme suçunu işlemekteler.
Neyse Türk Milliyetçilerinin bir araya geldiği adres olarak bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisini adeta M'sini kaldırarak hareket partisi'ne dönüştüren Bahçeli; Türklerin tamamının bu gününü ve geleceğini ilgilendiren bu vasiyetin açıklanmasını niçin istemez? Türklerin yegâne Başbuğu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetinde ne yazdığını bilmek, bu Milletin hakkı değil mi? Gerçi Milliyetçiliği ayaklar altına aldık diyen yanında Türklükten bahsedilmesine bile tahammül edemediğini bildiğimiz Erdoğan'ı Başkan yapmak için ne mümkünse yapan birisinden böyle bir şeyi beklemek ne kadar akıl karı? Diye sorsanız haklısınız aslında derim ama neyse söz yeri gelmişken sitemimizi iletmiş olalım dedik.
Peki, siz Mecliste olsanız Dilek Yılmaz'dan bu işin aslını sormaz mıydınız? Yâda bu işin arkasını birlikte aramalıyız bizim de gücümüzden yararlanmalısınız Dilek Hanım demez miydiniz? Emin olun hiç bir CHP Genel Başkanı ya da Yardımcısı maalesef demedi. Tabi bizim Dersim'li Kemal kitabındaki Ermeni olduğu yönündeki iddiaları yalanlamaya bile gerek duymayan, kitabın yazarını mahkemeye verip kendisini savunmaya dahi gitmeyen ve davanın düşmesini sağlayan yani bir nevi iddiaları kabul eden Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'da maalesef vasiyetin varlığından haberdar olduğu halde açıklanmasını isteme zahmetine girmedi. Şimdi hem yolsuzluk hem de FETÖ'cülük suçlaması sebebi ile üstelik eşi ile birlikte hapiste olan Ali Erdoğan'a, tüm bunları bile bile eli ile rozet taktığında elin kırılsın diye beddua ettiğim partimizin Genel Başkanı vasfını taşıdığı için utanç duyduğumu rahatlıkla söyleyebileceğim (Anayasanın ilk dört maddesi tartışmaya açılabilir demesi bile bu sözü söyleyebilmem için yeterlidir) Kemal Kılıçdaroğlu'nun umurunda bile olmadı Atatürk'ün vasiyeti. Ne hazin tecelli değil mi?
Türk Milleti hasta ve belki de reçetesi vasiyetin içeriğinde yazıyor ama bu Milletten Atasının vasiyeti gizleniyor. Üstelik CHP de buna maalesef çanak tutuyor. Parti Meclisinin neredeyse tamamına yakınını, FETÖ ile ismi anılan şaibeli isimlerle doldurmayı bir şekilde başaran, İktidarın bütün beceriksizliğine ve ihanetvari politikalarına rağmen CHP'yi muhalefette tutabilme yani iktidara getirmeme hususunda da epeyce mahir olduğunu bildiğimiz, her girdiği seçimi bilerek ve isteyerek kaybettiğine inandığım bir insanı bizim partimize Genel Başkan yapan Büyük Kongre Delegelerimize ne söyleyeyim? Buraya gelmişken bir çift söz de CHP Uşak örgütünün tarihine utanç vesikası olarak geçeceğinden artık emin olduğum Milletvekili Özkan Yalım'a. Malumunuz olduğu üzere kendisi ile geçtiğimiz aylarda bir fotoğraf verdik. Samimiyetle söylüyorum çekildiğimiz bu fotoğrafı Facebook'ta paylaşmadan önce Nurullah Çavuşoğlu kendisini aradı ve Özkan Bey FETÖ'cü değilim dediniz size inanmak istiyoruz. Bu çekilen fotoğrafı tek şartla yayınlarız. Bize Atatürk'ün Vasiyeti konusunu meclis gündemine getirme sözü verirseniz sizin samimi olduğunuza inanacağız. Aksi takdirde çalışma ofisimizi ziyaretiniz sırasında birlikte çekildiğimiz bu fotoğrafı Facebook'ta paylaşmayacağız dedi.
Çavuşoğlu'na cevaben Atatürk'ün vasiyetini en kısa zamanda meclis gündemine getireceğine dair namus sözü vermesi üzerine bu fotoğrafı kerhen yayınladığımızı ve Yalım'ın; tam da CHP tabanı ile MHP Tabanının hiç olmadığı kadar birbirine yakınlaşıp kaynaştığı bir dönemde Ülkücü tabana CHP'yi kötü göstermek istercesine İstiklal Marşı ve Atatürk'le problemleri olduğunu herkesin bildiği ÖDP İl Başkanı Mahmut Uludağ ile resim vermesinin ardından birlikte çekilen ve yayınladığımız fotoğrafı kaldırdığımızı öncelikle belirteyim. Sayın Yalım maalesef bize verdiği sözü de tutmadı ve Vasiyeti Meclis gündemine taşıyan bir gensoru maalesef vermedi. Üstelik bizzat derlediğim belgeleri kendisine eriştirmiş olmama rağmen. Gerçi çok şaşırmamak gerekir verdiği hiç bir sözü tutmadığını bütün Uşak halkı biliyor zaten. Gerisini bilmem de önseçim ve seçim sürecinde verdiği vaatleri tutmayarak partimize zarar verdiği içinde yeri gelmişken kendisini kınadığımı da buradan belirteyim.
İnanmazsanız bekleyin ve görün çok yakında hem de tam vaktinde Atatürk'ün Vasiyetinin gereğinin nasıl bir bir sırasıyla yerine getirildiğini. Allah'ın nasıl bu vasiyetin gereğinin yapılmasını sağladığını hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Bu Vasiyetin içeriğine dair bilgisi olupta milletten gizlemeye çalışanlar yalnızca kendileri için ömürleri boyunca bir utanç vesilesi olacak işlere imza atmış oldukları ile çok yakında yüzleşmek zorunda kalacak ve çok yakında bu millet, Atasının sayesinde yeniden layık olduğu kurtuluşa özgürlüğe ve refaha kavuşacak. Atatürk'ün; "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır" sözünü hatırlatarak yazımı noktalıyorum.
Erkan Çuhadar
vasiyet veya tavsiye ne farkeder ki; hangisi olursa olsun türk milletinin bir ferdi olarak ögrenmek sizinde hakkınız iken sizin bu yazılanları çürütmeye yönelik yorumunuzdan sizin bu vasiyetin açıklanmasını istemeyen zihniyetin bir ferdi olduğunuz ne kadar açık ortaya çıkmış. 50 yıl sonra açıklanması saçma demişsiniz ya avukatınıza sorun bi zahmet bir kişi ölümünden 50 yıl sonra açılması talebiyle hukuk mahkemelerine vasiyet bırakabilir mi bu hukuken mümkünmü diye.o tarihte işlemi yapan hakimden sonra tarihi gelene kadarki aradaki tayin olabilecek hakimlerin veyahutta varislerimin tarihi gelmeden açıklmasını isteyip isteyemeyeceğini .