CHP; CHP'lilerin mi olacak yoksa FETÖ'cülerin mi olacak?
Acaba CHP; Eren Erdem, Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, Mehmet Bekaroğlu, Tekin Bingöl ve açıklamalarını dinlediğinizde CHP Sözcüsünden çok Keynes'in yada Kemal Derviş'in sözcüsünü andıran açıklamalarına sıklıkla tanık olduğumuz Selin Sayek Böke gibi isimleri vitrinde tutmakta ısrar edip, partililerini üzmeyi sürdürecek. Malum kadronun CHP'yi paralelle yada HDP ile ilintili imiş gibi göstermelerine, kendi tabanı başta olmak üzere bütün partilerin tabanları ile CHP'nin arasını açmaya matuf açıklamalarda bulunmalarına, sanki halk arasında sağ sol meselesi kalmış gibi sağcı solcu Alevi Sünni gibi vesilerle halkın birbirine fikren yakınlaşmasını önleyecek davranışlar sergilemelerine, Eren Erdem'in AKP'nin Osmanlı Gençliği ile ortaklaşa düzenlediği mizanpajlar üzerinden Ülkücü camia ile CHP tabanının arasını açacak nitelikli tutumlar sergileyip bu tutumların Halk tv ve Gürsel Tekin'le ilintili olduğunu düşündüğüm gerçek gündem isimli internet sitesi üzerinden servis edilerek, toplumun manipüle edilerek Ak Partiye adeta mecbur edilmek istenmesine göz mü yumacak? Yoksa daha ayağı yere basan açıklamalarda bulunacak halkın nabzını yakalayabilecek söylemleri ortaya koyan ciddi projeleri ve vizyonu olan hitabeti güçlü kadroları vitrinine koyarak bu krizi fırsata dönüştürüp, CHP'nin halkla bütünleşmesinin önünü mü açacak?
Aslında her şey Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun dirayetine ve dik duruşuna bağlı. Şayet Kılıçdaroğlu yukarıda isimlerini zikrettiğim ve CHP tabanından hiç kimsenin vitrinde olmalarından memnun olmadıklarına emin olduğum bu isimleri vitrinden alıp, yerlerine partinin içinde yoğrulmuş iyi yetişmiş donanımlı dış bağlantıları olmayan ama halkla bağlantıları çok iyi olan backround sahibi isimleri bu isimlerin yerine vitrine koyup bu kezde Onlara şans verse emin olun bütün problem ortadan kalkacak. Aslında daha da özetleyebiliriz. Sayın Kılıçdaroğlu kendi tabanını her konuda bilgilendirse ve bu bilgiler ışığında kendi üyesinin talebine kulak verse yani CHP'yi aranan özlenen Demokratik şekline tam olarak kavuştursa aşılması mümkün olmayan bir problemi yok CHP'nin. Geçmişi de bir hayli temiz, ayrıca kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e de Türk Milletinin 100'de 80'in üzerindeki kesiminde ciddi bir muhabbet sevgi ve saygı var. Kaldı ki son zamanlarda yaşananlar Mustafa Kemal Atatürk'ü daha iyi anlamıza vesile oldu ve Milletçe Atatürk'ün değerini bir kez daha anladık. Atatürk'ün bütün öngörülerinin bir bir çıkması, geçmişte hakkında üretilen dedikodu ve iftira kampanyalarının tamamının yalan olduğunun belgelerle ortaya serilmesi ve Atatürk aleyhinde konuşan kimselerin ne mal oılduklarının net bir şekilde ortaya saçılmış olması gibi sebepler ve daha pek çok sebep aslında Türk Milletini Atatürk'ün çizgisine gelinmesi noktasında hemfikir etti diyebiliriz. Ancak CHP yönetiminin tavırları malesef bu konuda halkı umutsuzluğa sevk ediyor diyebiliriz.
Yani tanıdığım ve görüştüğüm bazı CHP'liler haricinde neredeyse hiç kimse Kılıçdaroğlu'ndan ümitvar değil açıkçası. Çoğunluk Kılıçdaroğlu'nun bu malum ekibi bilerek getirdiğini ve asla bu ekibi bırakmayacağını düşünmekte. Ama bana sorarsanız Kılıçdaroğlu tam tersini de yapabilir. Yani köklü bir revizyon ile yada by pass ile yani parti üst yönetiminde gerçekleştireceği ufak çaplı bir operasyon ile bu durumu tam tersine çevirebilir pekala. Çünkü CHP'de bu altyapı bu birikim ve bu kültürel zenginlik fazlası ile mevcut. Halkta zaten böyle bir değişimle beraber Atatürk'ün çizgisine önce CHP'nin sonra da Türkiye'nin getirilmesi gerektiğini düşünüyor ve çok büyük çoğunluk kuruluş ayarlarına dönülmeli sözünü dillendiriyor. Ak Parti bile halkın bu fikri eksen kaymasının farkında ve söylemlerini artık yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Ak Parti Genel Merkez binasına Atatürk resmini asabiliyor. Her ne kadar tutarlı görünmese ve iki yüzlüce de bulunsa; Misaki Milli'den bahsedilebiliyor. Kuvvai Milliye ruhu ile yeniden ülkeyi inşa etmeliyiz bile diyebiliyor AKP'li yetkililer. Ama ne hikmetse CHP halktaki bu beklentinin farkında değilmiş gibi davranmaya ve politikacıdan ziyade tiyatrocu gibi davranan hiç bir birikmi ve backroundu olmayan isimleri vitrine koyma hususunda ısrar ediyor. Elbette ki böyle devam ederse CHP iktidarı kaybettiğinden bu yana yakaladığı en güzel fırsatı ayağı ile tepmiş oluyor ki bu durum Kemal Kılıçdaroğlu'nun da partisine ihanet içinde olduğunu tescillemiş olur diye düşünüyorum. Ama ben şahsen Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha çok geç olmadan halkın bu eğilimine kulak verip kuruluş felsefesine dönülmesi gerektiğine inanan birikimli inançlı kadrolara şans tanıyacaktır ve bu güne kadar sağa giden oylardan ciddi bir bölümünün CHP'ye katılmasının zeminini hazırlayacaktır diye inanmaktayım. En azından böyle temenni etmekteyim.
Bu arada şunu belirtmeliyim ki; siyasiler bu şekilde kayıkçı kavgası ederek ve danışıklı dövüşlerle halkı uyutarak yollarına devam edebileceklerini zannediyorlarsa çok yanılıyorlar. Emin olun siyasetteki bu tıkanıklık ve insanları çaresiz bırakma eylemi bir müddet daha devam ederse halk kontrolsüz olarak harekete geçer ve oluşturulan yeni siyasi eğilimlere kayarak Ak Parti'yi de CHP'yi de MHP'yi de kökten bitirebilir. Benden söylemesi, dileyen bu söylediğimi etrafındaki 50 kişiye sorarak test etsin. 50 kişiye sorun oy verdiği partiden memnun mu? 50 kişiye sorun milletin milli manevi değerleri ile bir problemi olmayan, başta komşu ülkeler olmak üzere dünya ile iyi geçineceğini ve halkın ekonomik refah seviyesini yükseltirken, asla Paralel yapı ya da HDP gibi yapılanmalara ille de teröre geçit vermeyeceğini milleti bir ve beraber edeceğini, siyasi görüş ayırımı yapmaksızın her vatandaşa eşit muamelede bulunacağını, mahareti olan kaabiliyeti olan herkese fırsat eşitliği çerçevesinde omuz olan politikalar üreteceğini vaad etse Atatürk'le de, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesi ile de hiç bir problemin olmadığını söylese ve ciddi projeler ortaya koysa ne yaparsın oy verir misin? Diye sorun.
Neyse gelelim CHP kulislerine geçtiğimiz hafta Merkez İlçe Yönetiminin kulislerini ele almıştık malumunuz. Bu hafta da İl yönetiminin kulislerinden edindiğimiz bilgiler ışığındaki değerlendirme ve analizlerimi sizlerle paylaşacağım. Ayrıca yer kalırsa tabi ilçelere de bir kaç paragraf ayrımak istiyorum. Ancak yazıların uzunluğundan bir hayli şikayet aldığımızı göz önünde de bulundurabilirim. Neyse CHP il Başkanı Ali Karaoba ile ilgili yaptığım bütün söyleşilerde, üyeler ya da partiye yakın isimler net analizler yapmıyor ya da yapamıyor. Paylaşım siteleri üzerinden de Ali Karaoba'ya getirilmiş ciddi eleştiriler göze çarpmadığı gibi ciddi bir destek bulduğunu da söyleyemeyiz. Yani Ali Karaoba aslında kendisinden beklenen İl Başkanlığı performansını sergileyip, üye nezdinde eleştiriye ya da övgüye değer bir vizyon ortaya koyamamışa benziyor. Üyenin ya da partiye oy verdiğini söyleyen kesimin en önemli şikayeti Karaoba'nın partiliyi bir araya getirmekten ısrarla kaçınıyor olması. Üye ayda bir, değilse bile üç ayda bir düzenlenecek bir etkinlikle partilinin bir araya getirilip çalışmalarla ilgili bilgilendirilmesini, ayrıca siyasi gelişmeler ile ilgili yönetimin takındığı tutumların anlatılarak üyenin yönlendirlimesini istiyor. Ayrıca üyelere de söz hakkı verilmesi ve bunun yanısıra mahalle temsilcisi sokak temsilcisi nezdinde görevlendirmelerin aktif hale getirilerek teşkilatın mahalle ve köylerdeki partililerle de koordineli çalışmalar ortaya koymasını bekliyor.
Şimdi üyenin bu beklentisini dile getirmemin ardından Ali Karoba aklından şunu geçirmiş olabilir: "yaptık işte AKM'de kimse gelmedi Vedat görüş bildiren de olmadı" Cevap vereyim; her şeyden önce benim gözlemime göre yapılan bu toplantı katılımcılarını memnun etti, ancak toplantıya katılımın düşük olmasının sebebi aynı gün Yasemin Öney Cankurtaran'ın konferans vermesi oldu. Çünkü üyenin beklentisi Genel Merkezden kimsenin olmadığı varsa da gözlemci hakem heyeti noktasında kaldığı bir toplantı organize edilmesi. Bu yüzden katılım düşmüş olabilir. Ayrıca bu tür etkinlikleri daha sık yaparsanız ve katılımcı çoğulcu demokrasi anlayışı ile sizin belirlediğiniz konular dışında da insanlara söz hakkı verirseniz, yani üye kendi düşüncelerini ve fikirlerini ifade edebilme imkanı bulabilirse katılım mutlaka artacaktır diye düşünmekteyim. Ayrıca Karaoba birde kentin gündemine Partiyi çok getiremediği yönünde de ciddi eleştiriler almakta ki bana sorarsanız üyeler bu konuda da haksız sayılmazlar. Karaoba kendisi gerçekten birikimi çok iyi diyebileceğimiz, şehrimizin nadir politikacılarından. Doktor olması da ciddi bir avantaj oluşturuyor. Ama her nedense basından bir hayli uzak kendisi. Özellikle yerel bazdaki gelişmelere ilişkin zaman zaman basın karşısına çıkıp gazetecilerin sorularını yanıtlasa, düşünce ve fikir paylaşımlarında bulunsa zaman zaman Ak Parti'li ya da MHP'li politikacıların icraatlerine ilişkin eleştirilerini dile getirse çok daha memnun edecek tabanı ve ayrıca da daha diri tutmuş olacak.
Ancak malesef hem kendisinin yetkinliğinin çok iyi olmasına hem de yönetiminde bu konuda yani basın karşısına çıkıp konuşabilecek kaabiliyet ve yetkinlikte pek çok isim bulunmasına rapmen basından yeterince yararlanmadı diyebiliriz. Üyeler bir şekilde halka inilmesini istiyor. Kenar mahallelere nüfuz edilmesini ve oralarda yaşayan insanların CHP'ye oy vermesi için gerekli çalışmaların yapılmasını istiyor. İl Yönetiminde Serkan Coşkun ve Ercan Dağlıgil gibi isimlerden bu hususlarda yeterince yararlanılmadığını düşünüyor.
Aslında doğruyu söylemek gerekirse CHP İl yönetimi benim yaklaşık 7 yıldır gözlemlediğim en derli toplu yönetim ve ekip ruhunu en iyi yakalamış ekip diyebiliriz. İsmail Demirel'in yönetiminden sonra oluşturulan hiç bir yönetim kendi arasında bu sinerjiyi yakalayamamıştı. Ömür Önlü gibi iki dönemdir yönetimde bulunan partiyi iyi tanıyan ve siyasi birikiminin son derece iyi olduğuna bizzat şahit olduğum bir ismin yönetimde olması büyük şans. Çünkü gözlemlediğimiz kadarıyla ekip ruhunun ouşmasında Ömür Önlü başrol oynuyor diyebiliriz. Doğan Tatlıdil gibi kentin sevilen esnaflarından birisinin yönetimde olması da aslında esnafa erişmek bakımından büyük bir avantaj sağlayabilir. Ancak bu avantajdan yeterince yararlanılıyor mu? Sorusunun yanıtı gerçekten muallak. CHP yönetiminde bulunan ve ellerinden geldiğince partiye katkı sunmaya çalışan üç hanım efendinin hakkını teslim etmek gerekir ki kendilerinden üyelerde genel olarak çok memnunlar. Rezzan Çağlar, Funda Bayer ve gençlik kotasından yönetime giren Cennet Kalkan... Bu üç ismin yönetimde hiç bir sıkıntıya sebep olmadan katkı sunma gayretleri partilinin gözünden kaçmamış. Yunus Damar, Seyfi Paksoy, Hasan Yüksel gibi isimlerin pekala hitabet kaabiliyetlerinden yararlanılabileceğini ve oluşturulacak ekiplerle halka CHP'nin arz edilebileceğini düşünen çok sayıda isimle de karşılaştığımı da söyleyebilirim.
İl Yönetiminin en ağır eleştirilere maruz kalan ismi olarak Emre Karslı'yı rahatlıkla gösterbiliriz. Partili Karslı'nın partiye gelirken ki kıyafet seçiminden tutun da, Partide politika yapan bazı isimler ile giriştiği kendisinin omurgasız siyaset yaptığını ortaya koyar nitelikli ilişkilerine varıncaya değin pek çok konuda ciddi eleştirilere maruz kalmakta. Yine zaman zaman eleştiri oklarının hedefine Bedii Beşkazalıoğlu'da maruz kalmakta. Her ne kadar Beşkazalıoğlu son zamanlarda kendisini bu yapıdan ayıracak çıkışlar yapsa da geçmişte paralel yapı adına CHP'ye yerleştirilmeye çalışılan Ali Erdoğan'ın partiye getirilmesi sürecindeki rolü başta olmak üzere bu ilişkileri sebebiyle eleştirilerin hedefi olmakta. Bedii Beşkazalıoğlu'nun gayretleri kendisini bu zandan kurtarıp yeniden partilinin güvenini kazanırsa gerçekten de partiye yararlı olabileceğini düşündüğüm bir isim aslında.
CHP yönetimi ile ilgili kişisel ve genel gözlemlerimi aslında bununla sınırl değil ama yazının bir hayli uzadığını düşündüğüm için başta Sivaslı, Banaz, Ulubey ve Eşme'deki paralel yapı ile ilintili olduğu düşünülen siyasilerle ilgili kulisler olmak üzere ilçelerdeki CHP kulislerini de sizlere aktardığım başka bir yazımda İl Yönetimi ve CHP teşkilatı ile ilgili analizlerimi de sizlerle paylaşacağım. Ayrıca CHP İl Başkanı Ali Karaoba, Milletvekili Özkan Yalım ve Belediye Başkanları, Belediye Meclisi üyeleri ile ilgili de üyenin ve kendi penceremden politik geleceklerine ilişkin düşünceleri de sizlerle paylaşacağım.
bilmiyorum yazarın mantığını, ama ben de yazara katılıyorum. ki onun da sizin dediğiniz mantığı bildiğini düşünüyorum. neden örgüt değil de teşkilat denmeli bence; her ne kadar kelime olarak eş anlam içerseler de oluşturdukları algı açısından örgüt, daha çok suç tandaslı bir kavram olarak geliyor akla. partinizin üzerinde böyle bir algı oluşmasın diye ögrüt kelimesi kullanılmayacak kadar hassas bir yazı okuyoruz ettiğiniz lafa bakın :) örgütmüş, pehhh
biz teşkilat değiliz biz sol partiler örgüt sağ partiler teşkilattır. yani cumhuriyet halk partisi il teşkilatı değil cumhuriyet halk partisi il örgütü olacak. lutfen dikkat edelim...
bu partinin gerçek sahipleri şimdilik kenarda duruyor veya tutuluyor ama günü geldiğinde yine yerlerine geçerler kimse merak etmesin.
bu partide kimin hancı kimin yolcu olduğunu zaman gösterecek o zaman hep birlikte göreceğiz.
sivaslıda nihat sazlıgöl, ulubeyde ali rıza ada belediyeyi cemaatin arka bahçesi haline getirdi bundan bahset.yayla akar ile erdemlerin gizli ortaklıklarından bahset. atatürkçü düşünceden eser kalmayan add'de dönen dalaverelieri anlat.anlat meclis üyelerini il genel meclisi üyelerini.
valla yazmışsın iyi hoşta az önce sms geldi partiden bildiğimiz bütün paralelcileri davet etmişler chp yemeğe hepsi de geliyor. inanamayacaksın ama eren erdem bile geliyor istermisin buradaki bozkurt kılığına girmiş akkurtlarla da bir mizansen gerilim yaşayıp ulusala düşsun şehrimiz. demin gördüm özgür fotoğraf vermiş daha dün küfür ettiği fetullahçı p... dediği milletvekili ve kılıçdaroğlu ile iyi gaza gelmiş anlaşılan aday yapılacağını sanıyor herhalde. demek istediğim chpliler ne der bilmem ama fetöcüler kendilerine çoktan sahiplenmiş partiyi. bekleyip göreceğiz chpliler mi yenecek yoksa fetullahçı lar mı? yksa utanmadan fetullahcilarla kol kola atatürkün izindeyiz mi diyecekler millete.
başlığını hiç beğenmedim kardeş chp elbetteki chplilerin olacak. ismini saydığın ve saymadıkların bu partyi yok etmek için ne mümkünse yapan özkan yalım da dahil hepsi defolup gidecek partimizden ve biz onlar gidince büyüyeceğiz. onlardan açılan yere millet dolacak göreceksiniz ve chp iktidar olacak. bu yorumumu saklayın lütfen göreceksiniz haklı çıkacağım. muammer eser.
kılıçdaroğlu bir proje olarak paralel çete tarafından partinin başına getirilmiş birisidir. sezgin tanrikulu denen cia ajanini eren erdemi ve diğerlerini bu partinin başına bela eden kılıçdaroğlu dur. ali karoba ve yönetimine gelince belki bir kaç istisna hariç hepsi de sarı listenin ihanet çetesinin mahsuludur. parti ulusalcı cizgideki isimlerden temizlendi amerikanci ajanvari adamlara bırakıldı.bu haliyle ve bu kadrolarla toparlaması da mümkün değil. ali karaoba dik duruşlu birisi değil çok edilgen bir isim ayrıca uşaklı olmaması da büyük handikap bence. maraşli adam ne anlar uşaklının derdini halini. ne cektiysek uşaklı olmayan siyasilerden çektik uşak olarak.
ekip ruhu cuma belli olacak vedat bey herkes gövde gösterisi peşinde kim daha çok adam getirecek kim daha çok masa kapatacak kim ön seçim istiyor kim atama istiyor kim belediye başkanliği kapacak kim il genel meclis üyeliği kapacak kim bir daha ki parti iç organ seçimlerinde ilçe il yönetimi olacak onun peşinde parti de iki olan grup olmuş 5-6 sen neler diyorsun
herkes küçük olsun benim olsun peşinde