CHP içler acısı kurumsal anlamda o belli ve bu konuda da kurumsal reaksiyon göstermedi. En azından şu ana dek kayda değer bir tepki gözlenmedi. Tam da Atatürk anıtı önüne gidip bizde Mustafa Kemal'in Askerleriyiz ve Mustafa Kemal'in Askerlerini siyasete yedirmeyiz pankartlarını ve sloganları ile İzmir Marşlarının yansıra mehter marşları Atam izindeyiz diye diye Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştayız diye diye meydanlarda olması gerekirken CHP İl veya ilçe örgütleri veya kadın ya da gençlik kollarının maalesef sosyal medya hesaplarından bile tepki gelmedi. Gençlik kolları demiş iken iki kelam etmeden geçemeyeceğim zerre itibarı olmayan asalak gibi yaşayan hiçbir siyasi alt yapısı da olmayan iki ne idiği belirsizin iki dudağının arasına kalmış gençlik kolları yazık. En azından oldurulmaya çalışılan bu gibi adeta kime sorsan da bu durumdan razı ve hoşnut değil. Kime sorsan iki asalak tipin gençlik kolları üzerinde bu kadar söz sahibi olması doğru değil diyor ama kimse de müdahale etmiyor. Gerçi yaprak kımıldadığı da yok kongre var gibi bir hava da yok hiç olmadı zaten ayrı konu. Ama CHP Kadın ve Gençlik Kolları ile ve örgütleri ile meydanları gümbür gümbür inletme fırsatını tepmekle kalmıyor tepkisiz ve duyarsız kalarak halkın samimiyetsizliklerine daha çok emin olmasını sağlıyor. Yazıyı yazmadan önce baktım; CHP Uşak İl başkanı Sevinç Yazgan hanımefendinin CHP'nin kuruluş yıldönümünü ve hiçbir işe yaramayacak sözde tüzük kurultayını kutlamış ama Mustafa Kemal'in Askerleriyiz polemiğine ilişkin bir tepki ortaya koymamış bir paylaşım yapmamış şahsi hesabında kurumsal sosyal medya hesaplarında da bu bağlamda tık yok maalesef.
Hadi AKP gençliğini anladık onlar mesafeli Mustafa Kemal'in Askeriyiz demeye ve maalesef bıraksan Erdoğan'ın askerleriyiz demeyi yeğleyecek menfaati için ölen yalaka dediğimiz tipler de aralarında. Kendini Mustafa Kemal'in Askeri hissetmek de bir nasip işi tabi tarikat evlerinde badeye alıştırılmış ve çocuğun rızası diyebilecek kadar ileri giden tiplerin nasibi olması beklememiz çok. Çıksa da az çıkar sonuçta tarikat karanlığına boğulanlardan. Zaten bir tarikatlara bir de sentetik uyuşturucuya kaptırdığımız gençlerin istikbali pek hayırlı olmuyor. Tarikat ve sentetik uyuşturucu batağına düşen çoğu genç; kafayı yiyor maalesef veya sapkınlığı meşru görüp hayatında da uyguluyor ve bırakamıyor. Gerçi zaten bu sonuçlar bu tecrübeler dibimizde çoğumuzun evinin içinde yaşanıp durur iken bu iki belaya bulaşmak için kafayı yemiş olmak gerekir zaten buda ayrı konu ama bulaşan deli hepten kafayı yiyor çoğu yaşama sevincini yitirmiş kimseye güvenmeyen ve inanmayan zaten kimsesi kalmamış, asalak gibi yaşayan savrulmuş insanlar haline geliyor.
AKP' gençliği içinde de var tabi bu iki belaya bulaşmış, ki nerde olsa kullanıma her türlü istismara ve ölçüsüzlüğe özetle mirayiliğin zirvesini yaşamaya “tamam” demiş, tüm doğal özelliklerini ve tüm samimiyetini yitirmiş batıla batıl olduğu ortaya çıktığı halde hak demeye devam eden ahmaklar ama önceki gençlik kollarında tertemiz insanlar vardı tanıdığımız arkadaşlık ettiğimiz belki yine vardır vefa sahibi gençler de aralarında ama şimdilerde besbelli her şeye rağmen menfaatini seçip Erdoğan diyebilecek gençler de ama Ülkü Ocakları ve MHP'de pek bir sessiz hatta Genel Başkanı Bahçeli nerdeyse asalım diyecek teğmenleri ağzı köpürüyor bağırırken. Ülkü Ocakları da mı işgal edildi acaba? Mevcut Uşak Ülkü Ocakları Başkanı için tarikatlarla bağlantısı olduğu söyleniyordu da biz inanmıyor kulak vermiyorduk. “Mevcut ocak başkanı ve yönetimi de mi acaba Mustafa Kemal'in Askerî olduğunu ilana tenezzül etmez oldu.” dedim Sosyal medyayı inceleyince. “AKP ye bulaşan zehir MHP gençliğine de mi bulaştı acaba.” dedim sorguladım ve yakın zamanda bizzat soracağım ocak başkanı arkadaşa hem ocağa ocak gençliğine panel vermek veya dergiye abonelikten tutun da hiç çıkar sağlamadan medya desteği vermeye değin geçmişte pek çok katkısı olan bir gazeteci ve gerçek bir Türk Milliyetçisi arkadaşları olarak. Kendisi de keza dilediği zaman arayıp bilgilendirme yapabilir. Ama ocak kurumsal tepkisi görmediğim gibi ocak ve etkisindeki kişilerin şahsi sosyal medya tepkisini görmedik. Mustafa Kemal'in Askerlerinin Mustafa Kemal'in Askerleriyiz demesinden daha doğal ne var!
Haydi o Alperen ocakları bizim Madanoğlu kardeşlerde zorla el çektirildikten sonra hiç hayır etmedi Muhsin Yazıcıoğlu kadar da Atatürk demez oldular da ülkü ocaklarına ne oluyor Allah aşkına? Sinan Ateşle beraber Ocak'taki Atatürkçü ve Kuvâ-yi Milliyeci ruhta mı öldürüldü? Sinan Ateş suikastı yoksa Ülkücü camiadaki Atatürkçü kliklere gözdağı mi idi? Zaten öfkeyle veya kazara işlenen adi bir suikast olmadığı işin ardında bir siyaset yattığı kesin de kimin siyaseti işte? Kimin işine yarıyor ise onun işi olabilir demek gerekmez mi? Sinan Ateş’i ölüme götüren Atatürk ve kuruluş felsefesine olan inancı mıydı yoksa? Biz Muhsin Başkanın da açıklamalarını biliyoruz Atatürk'e dair Cumhuriyet e dair Sinan Ateş'in de. Eski ocak başkanlarından kimileri de zaten yakın arkadaşımızdır eksik olmaz ofisimize ziyaretleri ki Özgür Baysal hocam harika sohbet eder ülkücülüğü ondan dinlenmelidir. Serkan Arıcan başkanım da yine Atatürkçülüğünden de adamlıklarından da kuşku etmeyeceğimiz insanlardır ikisini de çok eski yıllardan ve ocak başkanlıklarından beri tanırız ve severiz. Yine eski ocak başkanlarından Muzaffer Sait Dönmez de mesela çok sevdiğimiz bir kardeşimizdir arkadaşımızdır. Örnek çoğaltılabilir hepsi de Atatürk'ün askerleridir ve hepsi de kabul eder Atatürk'ün en büyük Türk ve en büyük Türk Milliyetçisi olduğunu. Yazımdan hiçbir cenahtan dostumuz incinsin istemem tabii ki ama o camialar da kendi gerçekleri ile yüzleşmeli.
Bir kere herkes yüzleşmeli mesela Sayın Cumhurbaşkanının Ordu'dan atılmış bir Atatürk düşmanına danışman vs. gibi kimlikler verip ayrıca Kuvâ-yi Milliye şehrinde ismini kütüphaneye verip itibar verdiği ile. Bu adam itibarlı bir adam idi de Ordu'dan niçin atıldı? Devletin itibarını aldığı adama devletin cumhurbaşkanı neden sahip çıktı? AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk ve Devlet düşmanlarına bırakamadığı partisinin siyaseti gereği himaye ederken gözümüze soka soka, bizim Mustafa Kemal'in Askerlerine sahip çıkmaktan çekinecek gocunacak yanımız yok ki anlaşılan altın vuruşu yapıyor Bahçeli bize de millet adına gençlik adına tepki vermek düşer ki öz ve doğal tepkimi verdim inanın. Söz de umduğumdan fazla uzadı ama açılmışken konusu aktarayım istedim. Atatürk e başkomutanlık hakkını teslim etmek İslami ahlâkın da gereğidir Türklük gurur ve şuurunun da gereğidir. Atatürk’e ve Türklüğe aşık bir Türk milliyetçisi olarak ben bu hakkı teslim ediyorum. Allah yukarıda tarihî gerçekler de günümüz gerçekleri de ortada. Atatürk bu ilelebet payidar kalacaktır diyerek garantörü olduğu Devleti Türk milleti için kurmuş ve Türk gençliğine emanet etmiş şimdi emanet tehdit altında bende oluşan algı bu en azından ben böyle algılıyor ve bu tepkiyi veriyorum hukuki ve demokratik haklarım çerçevesinde. Mustafa Kemal’in askerî yalnız harp okulu öğrencileri ya da mezunları olanlar değil topyekûn Türk gençliğidir. Teğmenlerimizde gencimiz olup Türk gençliğinin birer ferdidir arkasındayız gençler olarak. Maaş veya beş altı yıllık emek ve diplomanı edindiğin birikimi vs. sıfırla çarpmak ve geleceğini karartmak tehdidi ile mi bıraktıracaksınız Mustafa' Kemal'in askeri olmayı. “Yaşasın büyük Türk Gençliği yaşasın Türk milleti ve onun var edip yaşattığı tam bağımsız Türkiye ve yine Türklerin kurup yaşattığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti!” diyerek yazımı sonlandırıyorum…