Uşak'ta son günlerde gittiğim konuştuğum hemen her iş adamının dert yandığı ve muzdarip olduğu bir konuya değinmek istiyorum. Ramazan ayları başta olmak üzere özellikle hayır sever ve cömert olduğu bilinen işadamları, kapılarını aşındıran yardım kuruluşlarından nerede ise bıkmış durumda. Tabiki yazımın en başında bu türden vazifeleri gerçekten halisane niyet ile Allah için layıkı ile yapan kişi yada kurumları tenzih etmek isterim. Yazımda isim vermemeye özen göstereceğim lakin bahsettiğim kurum ya da kişilerin kimler olduğu aslında en azından o kurum ya da kişilerin malumu olacaktır. Lütfen samimiyetle memlekete millete hizmet edenler üzerine alınmasın ve Onlara bu yazım bilakis şevk versin.
Bazı sivil toplum örgütleri, adeta sosyal hizmetler ve yardımlaşma müdürlüğü gibi davranıyor. Adeta dünyada bi savaş, felaket vs. bir olay olsa da bize misyon düşse diye fırsat kollar gibi davranışlar içinde olan ve her yere yardım toplamayı kendi kendilerine misyon biçen bazı dernek ya da benzeri sivil toplum örgütleri Uşak halkına adeta illallah dedirtmiş gibi görünüyor.
Kendisi Şehit Yakını olmadığı halde Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneklerinin başında bulunan kişiler, kendisi engelli olmadığı gibi, yakın çevresinde yada akrabalarında da bir tane engelli bulunmayan kişilerin kurduğu engellillere yardım dernekleri, Çevre adı altında kurulmuş ancak çevreye zarar veren her hangi bir faktöre karşı herhangi bir faaliyeti yada çevre adına bir projesi dahi olmayan çevre dernekleri, Açtıkları okul ya da yurtlarda bir tane gariban çocuğuna dahi yer vermedikleri halde kurulacak yurtları yada okulları için para toplamaktan imtina etmeyen sivil toplum örgütleri, Allah rızası diye diye Milletten iftar çadırı için 30 günlük Ramazan'a nerede ise 3 aylık bağış toplayan bazı kuruluşlar, Güneydoğu'da PKK İle içiçe olduğu bilindiği halde Uşak'ta da kelli felli kişilerce idare edilen ve basın dünyasında da sık sık yer bulan sözde mazlumların insanların haklarını aramak üzere kurulmuş Türkiye çapında şubeleri bulunan dernekler ve sivil toplum kuruluşları, Deniz Feneri vari dedikodular ya da şüphelerin oluşmasına yol açan yardım kuruluşları hepsini tek tek değilse bile genel olarak kaleme almaya çalışacağım.
Acaba bu kuruluşlar Uşak'a ve Türk Milletine ne kadar faydalı ne kadar zararlı? Dernekler masası bu kuruluşları ne kadar denetliyor? Bu türden STK'ların başında bulunan insanların samimiyetine ne kadar güvenebiliriz? Mesela Devlet Kurumlarının alacaklarını tahsil için icra avukatlığı görevini üstlenen, bu işi kapabilmek için türlü siyasi manevralar yapan, hatta zaman zaman piyasa da tefeci olarak adlandırılan kişilere dahi avukatlık yaptığı bilinen kişilerin, Uşak'ta yuvaların yıkılma pahasına icra yolu ile evden eşya götürürken sızlamayan vicdanı nasıl oluyor da dünyanın bilmem neresindeki insan için merhametleri cuşa geliyor da bu insanlar için kapı kapı yardım dilenebiliyor? Doğrusu benim aklım bunu pek almıyor.
Filistin'e yardım toplanır bakarsın ellerinde bi diafon aynı isimler, Çeçenistan yine aynı isimler, Irak, Suriye ne varsa her yerde aynı isimler başroldedir. Bir yerde deprem olur haydi bakalım Uşak'lı yardım kampanyası gariptir hep de battaniye yollanır. Battaniye yollanmasının hikmeti de tartışılır durur. Bu battaniyeler kimlerden nasıl temin edilir?
Tüzel Kişiliği Olan Dernekler Camiler Dahil Dinen Zekat Alamaz.
Bunun yanısıra tüzel kişilik olan yerlere yani yurt, kul vs. gibi kurumlara hatta camiye dahi zekat verilemeyeceği az buçuk dini bilgisi olan herkesin malumu iken zenginlerden zekat toplamaktan imtina etmeyen sözüm ona hocalara ne demeli. Bunun toplumdaki derin çatlağı nasıl artırdığının farkında bile değiller. Sosyal dengeyi tesis edebilecek bir vecibe olan zekat müessesini kendileri kesintiye uğratarak zengin ile fakir arasındaki uçurumu nasıl derinleştirdiklerinin ve topluma nasıl bir zarar verdiklerinin harisane davranışları ile insanlar karşısında nasıl itici duruma düştüklerinin de farkında bile değildirler. Kurbanlarda döktürdükleri sucukları evlerine götürdükleri söylentileri her yer de konuşulan bazı sözde hocaların bu Milletin güven duygusunu ve hayır elini nasıl kırdığına nasıl şahitlikj ettiğimi ben tarif dahi edemem.
Bu yazı dizimde bu türden kuruluşları genel olarak ele almaya, yüce dinimiz İslam'ın bu türden davranışlara yaklaşımına dikkat çekmeye, hadisenin toplumsal ve kişisel zararlarını göz önüne koymaya devam edeceğim. Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile ESENKALIN..
Gerçekten bazı yanlış yapan insanlar var. Hatta özellikle dergi satarak engelillere yardım ediyoruz edikten sonra yakışıklı genç ve güzel bayan varsa kesinlikle vermeyin diyorum. çünkü sadece dergi satıyor. Ama bu yazıdan sonra biliyorumki fedakarca hep veren insanlar ,hizmet eden insanları görüyorum. Bazıları kendisinde olmasa dahi hayıra vesile oluyorlar. tüm dünyadaki hizmetlere yardım gidiyor. Bu vesile ile bizimde bir tuğla parası versek dahi tüm dünyanın her tarafında ki hayırlardan dolayı ebedi hayatımız için ümitleniyoruz. Bu amaçla bu yazıdan sonra camiden çıkardan telaşla para vermemişim başka camide özellikle verdim. Gittim Suriyeli lere bur un parası verdim. İnşallallah Allah CC kabul eder. Hatta bu yazıdan sonra kendi açımdan tarafımı belli etmek için kendim için farz olduğunu düşündüm.BAK KARDEŞİM BU YAZIDAN DOLAYI BİR HAYRA ENGEL OLDU İSEN VAY HALİNE. BİZ ÇOK KORKUYORUZ BU KADAR HİZMET EDEN VE KOŞANLARA DESTEK OLAMIYORUZ. ÜZÜLÜYORUZ. SENDE ENGEL OLMA...