Aslında kendi söylediklerindeki tezatlar, Türk Milleti'nin ferasetine takılıyor, kimsenin inandığı yok, lakin inanmış gibi yapanlar var. Gelelim saç baş yoldurtan iddia ya da iftiralara; Ne Mutlu Türk'üm Diyene! demek yanlışmış. Bu nasıl bir mantıktır ki, bir Millet düşünün binlerce yıl boyunca, kendisinden sonra gelecek nesillerin utanmaması için sabretmiş, diğer milletler gibi mezalim, soykırım, sömürge gibi utanç vesikası hadiselere asla imza atmamış. O milletin evlatları olmanın onur ve gururunu yaşayan bizler, bu onuru dünyaya ilan edemeyecekmişiz, çünkü buna yine ecdadın doğruyu bularak seçtiği din olan İslam haşa ki izin vermiyormuş. Bir din düşünün ki seni kendi aslınla ırkınla iftihar etmekten men ediyormuş, hiç olacak iş mi bu kardeşim!
İsrailoğullarından tutun da İngiliz'lere, Fransız'lardan Alman'lara, Amerika'lılardan Araplara tarihlerinde hemen her Milletin bir utanç vesikası var iken benim Milletim neden öfkesine ya da hırslarına engel olmuştur acaba? O halde neden ben kıvançla Türk olduğumu dünyaya deklare etmeyeyim ve bu Milletin bir ferdi olmaktan onur duymayayım. Buna kim ya da kimler neden engel olmak ister. Diğer Milletler bizim gibi onurla gururla bahsedemediği için rahatsız olabilirler elbet. Ayrca Ne Mutlu Türk'üm Diyene sözünün içerisinde kesinlikle ırkçılık olarak tarif edebileceğimiz bir anlamı yoktur. Zira Ne Mutlu Türk Olana denmemiştir. Türk'üm diyen, kendini Türk gibi hisseden herkes Türk'tür denilmiştir. Kürdü ile, Lazı ile, Çerkezi ile, Boşnağı ile, kendisini Türk gibi hisseden herkes Türk'tür demek istemiştir Mustafa Kemal. 5 bin yıllık şanlı tarihi ve bu ırktan olmanın ayrıcalığını ben Türk'üm diyen, kendini Türk gibi hisseden herkes ile, bu coğrafyada yaşayan tüm müslümanlar ile paylaşmıştır. Gayri Müslim'lerin yani Müslüman olmayanların dışında Anadolu coğrafyasında yaşayanları, etnik kökeni ne olursa olsun müslümansa Türk kabul etmiştir. Kaldı ki gidin Avrupa'ya Müslümanım deyin size Türk'müsünüz? diye soracaktır. Dünya kürdü, lazı, çerkezi, bu coğrafyada yaşayan herkesi Türk kabul etmiş, siz neyin kavgasını veriyorsunuz anlamak gerçekten mümkün değil.
Cumhuriyetin kazanımlarını, meziyetlerini daha önce dafalarca saydılar, ben buradan tek tek saymayacağım, ama en çok tartışılan halifeliğin kaldırılması içinde bir paragraf ayıracağım. Halifelik malumunuz İslami literatürden kültürümüze kazandırılmış bir kavramdır. Öncelikle belirteyim ki; siz bir halife düşününüz, halifenin oturduğu sarayın bahçesinin dışında İngiliz Askeri kol geziyor ve o hala sağ. Bir halife düşünün ki Allah O'na esaret içerisinde yaşama zilletini kader seçmiş. Bir halife düşünün ki sarayının dışında hiç bir Müslüman'a sözü geçmiyor. Bir Halife düşünün ki nerede ise tüm İslam coğrafyasında yaşayan Milletler tarafından ihanete uğramış. Oysa bir Cumhurbaşkanı düşünün ki sömürge altındaki bağımsız olmayan İslam Milletleri, takip etsin izinden yürüsün ve Bağımsızlığını kazansın. Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki Peygamber Efendimiz'in (sav) kabri şeriflerini yıkmaya kalkan Suud Kralına meydan okuyarak sakın deneme demiş ve engel olmuştur. Acaba tüm İslam Coğrafyası Hristiyan işgalinde iken, eli kolu bağlı aciz seyreden, canını kurtarma telaşındaki Padişah mı İslam Halifesidir yoksa tüm İslam alemine bağımsızlık için öncü ve önder olmuş, sözüne sadece İslam coğrafyasının değil dünyanın itibar ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk mü İslam Halifesidir?
Gelelim Atatürk din düşmanıdır ya da İslam düşmanıdır iftirasına. Cumhur, arapça kökenli Osmanlı'ca bir kelimedir. Arapça Cem (toplanma) kökünden gelir, toplanmış bir araya gelmiş halk anlamına gelir. Toplanmış bir araya gelmiş insanların kurduğu ve yöneticilerini kendilerinin tayin ettiği, dini o devletin sınırlarında yaşayanların vicdanlarına terketmiş, dinin işine karışmayan ve insanların inancını yaşamasını sağlayan, bir hukuk devletidir. Şayet Mustafa Kemal söylendiği gibi haşa din düşmanı olsaydı; kendi kurduğu devleti, Milletin inancını yaşayabilmesini sağlamaya mecbur ve de memur kılmazdı. Ayrıca Osmanlı Düşmanı bir insan kendi kurduğu devletin adını Arapça kökenli Osmanlı'calaşmış bir kelimeden koymazdı. Kaldı ki Mustafa, bu dinin sahibi ve tebliğcisi Hz. Muhammed Mustafa (SAV)'nın ismi değil mi? Bu dinin muradı insanın kemal bulması değil mi? O halde tevafuktur, Mustafa Kemal'in ismi Nübüvvet ile Velayetin birleştiği, İslamın özeti gibi değil midir? Rahatsızlığı olsa bu ismi değiştirmez miydi?
Yazıma son söz olarak şunu ilave etmek isterim ki, Mustafa Kemal'in İslamlığını tartışmaya açanları İslama, İslamın emir buyurduğu insaf ve izana davet ediyorum. Allah Cumhuriyeti yıkma hayali görenleri bu rüyalarından uyandırsın...
dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. aklınızı kullanmaz mısınız?
enam suresi ayet 32 islamiyeti karıştırmayınız