KORKMA diye söze girmiş korkusuz Türk ve Türkün vatan aşkının tezahür edip dile geldiği yüreğin sahibi Mehmet Akif Ersoy ve biz bugün O devrin Türk Büyükleri kadar büyük işlere imza atamasak ve içimizden bir Atatürk çıkaramasak da emanetlerine sahip çıkıyoruz hala evlatları olarak. Akif'i yad etmişken bir kaç kelam eyleyelim o günlere dair ve bu günlere ışık tutalım geçmişten. Mehmet Akif kimmiş iyi anlayalım ki İstiklal Marşımızı da iyi anlamış olalım ki O şiir Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendisi de kurucu meclis Burdur Milletvekili ve Atatürk'ün emrindeki Kuvvayi Milliye Hareketine ve kurtuluş harbine katılmış bir millet büyüğü olan Mehmet Akif tarafından okunduğunda ilk iki kıtadan sonra bütün meclis gözyaşları içinde ayakta alkışlamaya başladığı bırakınız alternatiflerini dinlemeye iki kıtadan sonrasını dinlemeye bile gerek kalmadan adeta millet ve Devlet kararıyla Milli Marş ilan edilen bir şiirdir ki her ne kadar sonradan Atatürk'ün kendisine verdiği Kuranın tercümesini yazma vazifesini ifa için daha tenha bir yaşama ihtiyaç duyduğundan Mısır'da yaşadığı için Devlet işlerindeki etkisi azalmış olsa da Mehmet Akif Ersoy o şiiri yaşarak yazmış bir Devlet büyüğümüz de olur esasında.
Hazır yeri gelmişken belirteyim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulmasının ardından Türkiye için ulusal bir marş yazılması kararından sonra para ödüllü bir yarışma başlatılıyor. Mehmet Akif Ersoy, para için marş yazmanın yanlış olduğunu düşünerek yarışmaya katılmıyor bile ancak, yarışmaya katılan şairlerin yazdıkları marşlardan hiçbiri istenildiği gibi olmayınca, o dönem Milli Eğitim Bakanı olan Hamdullah Suphi Bey, araya hatırlı insanları sokarak Mehmet Akif Ersoy'u marş yazmaya ikna ediyor ve bu dinlediğinde her satırı sana asil kan taşıdığını ve üzerinde oturduğun topğrağın nasıl vatan olduğunu hatırlatan muhteşem şiir ortaya çıkıyor. Kuruluş ayarları işte o kafaları yaşayanların yaptığı işler gibi bir iş çıkartanımız olmamış bu gün bile. Yaklaşık 100 Yıldır yüzlerce şair yetiştirmişiz ve çok özel şairlerimiz de var muhakkak dünya çapında ama hiç birisi İstiklal Marşı kadar güzelini yazamamış. Tıpkı Atatürk'ün masraflarını üstlenerek ve yöntemlerini tarif ettirdiği Elmalı'lı Hamdi Tefsiri gibi Akif’in İstiklal Marşı şiiri de. Çok var örnek ama şehir işgale uğradığında Besim Atalay Milli Eğitim Müdürü idi istifa edip geldi vatan müdafaasına katıldı. İbrahim Tahtakılıç Milletvekili idi istifa etti ve Atatürk'ün emrine girdi İzzettin Çalışlar Paşa Osmanlının en itibarlı paşalarından biri idi istifa etti ve Kuvvai Milliyeye katılıp Gazi Mustafa Kemalin emrine girdi. Dönemin Uşak Müftüsü de yine Osmanlı Devletine istifasını sunarak Müftülüğü bırakıp katıldı Kuvvai Milliye hareketine Alaattin Tiritoğlu'da Osmanlı Mebusu iken istifa edip katılmıştı Kuvva hareketine bildiğim kadarıyla. Listeyi uzatmak mümkün elbette ama aramızda var mı bu gün böyle insanlar? Hangi Milletvekilimiz İbrahim Tahtakılıç merhum gibi Osmanlı Mebusluğunu bırakıp Osmanlının görevden alıp itibarsızlaştırdığı Mustafa Kemal Paşa'nın emrine girerdi bu gün aynı şartlar yaşanmış olsa Allah muhafaza. Yada aramızdan Besim Atalay gibi bir Milli Eğitim Müdürü çıkar mı biz o kadar bunalsak gelip Aliağa Camiinde moral veren umut veren kahramanlık destanları anlatarak bizi motive eden ve işgale direnmemizi sağlayan?
Besim Atalay gibi bir öğretmen, izzettin çalışlar gibi paşa ve İbrahim Tahtakılıç gibi din adamı ve müftü yetiştiremedi isek şayet bırak Cumhuriyeti Osmanlı kadar bile olamamışız demektir. Halil İnalcık gibi Oktay Sinanoğlu, Muazzez İlmiye Çığ gibi büyüklerimiz Cumhuriyetin son kalıntıları gibiymişler adeta. Biz çok gerilemişiz, o kadar ki aramızda Aşık Veysel yok zaten de Uzun ince bir yoldayım desin Neşet Ertaş bile yok bize türküleri ile doğru yolu göstersin sevmeye heves ettirsin, değerlerimizi hatırlatsın Şirin Kırşehir deyip. O halde bir OHAL daha yaşamadan aklımızı başımıza almalıyız millet. Bir daha istiklal marşı yazdırmamak için Allah bize bir daha istiklal mücadelesi verdirmesin ve bir daha istiklal marşı yazdırmasın diye dua etmek yetmiyor arkadaşlar elini taşın altına koymak ve memleketin gidişatına bir an önce çeki düzen vermek gerekiyor. Her parayı bulup huzura kavuşan veya her Devlet kapısına postunu atan gerisi tufan derse elimizde ne Devlet korlar ne para bunu asla unutmayalım. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve ayarlarına dönmediğimiz müddetçe zaten çalışsak üretsek ve iktisat etsekte zaten Devlet diye bir şey kalmayacak gibi görünüyor bu da ayrı konu. Ama Dünya çaresiz kaldı anladığım kadarıyla kuruluş ayarlarına yani Lozana dönmeye buda ayrı konu ama Milletin kesinlikle silkelenmeye ve kendine getirilmeye ihtiyacı var kanaatindeyim. KORKMA şiiri yazmamak için KORKMA'dan Devlet ve Millet mücadelesi vermek lazım vesselam.. Ruhun Şad Olsun büyük insan kadrini kıymetini biliyoruz hala ve dizilerimizde seni yad edip ruhunu şad ediyoruz.
Dipnot: Dizinin oyuncusu adeta yaşamış bu sahneler çekilirken çok belli tüylerimiz diken diken izledik o sahneleri. Senaristinden yapımcısına ve oyuncusundan set ekibine dizinin içinde emeği olan herkes teşekkürü hak ediyor ama en çok oyuncular ve senarist teşekkür hak ediyor ve ben de en azından kendim ve ekibim adına teşekkür ediyorum AZİZ dizisine.