Devlet zorlandı ama millet imdada yetişip duruma el koydu. Ülkede ilan edilmemiş bir mili seferberlik ve ulusal yas hail var. Türk Milleti birbirine muhtaçlığı ile yüzleşti ve hepimizin tek gündemi haline geldi deprem ve göçük altında kalan insanlarımız. Cennetten kare diye reklamı yapılarak satılan lüks dairelerin sahiplerinin başlarına göçtüğünü müşahade ettik ve hep beraber asker var etmemiz gerektiği ile da deprem için tedbir almamızın şart olduğu ile de milletçe bir eğitim süreci yaşamamız gerektiği ile de yüzleştik bu kahrolarak yaşadığımız süreçte. Göçük altında sesini duyduğumuz kişinin uyruğunu sormadık, inancını yada lehçesini veya şivesini de önemsemedik insan sesi duyduğumuz yer de çalıştık ve kurtardık kimimiz tırnaklarını kazıyarak kimimiz yüreği ile ve kurtardığımızı kardeş bildik kardeşçe sarıldık evvela, kimimiz de sevinçle alkışladık kurtarılanı. Beş gün oldu ve malesef depremin sebep olduğu yıkımın daha belki beşte birinin bilr başına gelemedik. Binlerce insan sessizce ve çaresiz can verdi milyonlara derin ve unutulması güç acılar bırakarak. Binlerce çocuğumuz binlerce gencimizi yani geleceğimizi yitirdik bir parça ve binlerce ailemizi yitirdik. Deprem de değildi suç, suç hepimizde idi çünkü deprem daha önce söyledi ben varım diye ve beraber yaşamaya kendimizi alıştırmamız gerektiği ile çoktan yüzleştirmiş idi bizi. Hatta deprem öldürmez dayanıksız bina öldürür sözü ezberlenmişti. Sakarya depremi sonrası bilim insanları feryat figan anlatmaya çalıştı yeni depremler olacak tedbir alalım dedi ama maalesef umurumuzda olmadı.
Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu kardeşim verdiği mülakatta bin nasihatten almadık bir müsibet geldi başımıza demiş ve ilave etmiş Allah bizi daha önce de ikaz etti yine ikaz ediyor dikkat edelim ve kendi hatalarımızı hem fert fert hem de toplumca görüp düzeltelim demiş. Demeye doğru demiş sağolsun da biraz eksik demiş. Bu depremi Allah'tan ikaz gibi düşünürsek; en başta bu ikaz kime? Başımızdakilere tabii ki. İlk önce ülkenin Cumhurbaşkanı düşünmeli ben ne günah işledim de Cumhurbaşkanı ben iken Allah bu depremi yaşattı bize diye bakanlar da keza yada doğa bizden neyin intikamını aldı? Sorusuna evvela onlar yanıt aramalı bence. Elbette Devletin diğer yöneticileri de kendilerini aynı zamanda bu milletin bir dersi ve bu Devletin vatandaşı olarak görüp biz neden bu kaderi yaşamaya mahkum edildik? Sorusuna yanıt aramalı ve herkes kendi payına düşen çıkarımı yapıp hareketine çeki düzen vermeli.
Genel kurmay başkanı demeli ki benim elimde basit "emasya" eğitimi görmüş, emre hazır genç askerlerden kuvvetli bir ordu yok? Yada mesela Milli Savunma İçişleri yargılasın kendini nasıl bu kadar aciz olabildik ve binlerce insanımızı göçük altından beşinci gün oldu kurtaramadık ölü yada diri? Allahın işi köylere deprem nerdeyse hiç dokunmamış, olmuş deprem ama yüksek binalar olmadığı için yıkım az olmuş. Sanırsın belediyelere en fazla tefekkürü siz yapın der gibi tabi bence yargıya da tefekkür görevi düşüyor milli eğitime ve sivil savunmaya da.
Madem biz kendi hatamızı sorgulayacağız ve bu müsibeti nasıl cezbettik ve yaşadık? Nerede hata yaptık? Sorusuna yanıt arayacağız başımızdakiler de bu sorgulamayı yapsınlar lütfen. Tabi sözde muhalefet partilerini ve lider kadrolarını da bu sorgulamayı yapmaya davet ediyorum. Topyekûn milletçe ciddi bir sorgulama süreci geçirmemiz gerekecek anlaşılan. Geçen facebook paylaşımında da belirttim imar affı çıkaranlara ve bu aftan yararlanıp, yatırıp parayı olası depremler için güvensiz emniyetsiz binalarda ya yakınlarını ailesini veya kiracılarını hıfzedenlere ne demeliyiz şimdi? Sorgulayalım elbet? Biz de hatalarımizı ve vaz geçelim bu hataları işlemekten ama baştakiler hatayı yapıp bizi de hata yapmaya adeta mecbur edince veya belli çıkarlar veya elde edilen imtiyaz karşılığı ortak edince hatalarına bu sonuçlar kaçınılmaz oluyor. Daha geçen yıl yapılan evler bile yıkılmış ise bu depremde; depreme yüzyılın felaketi adını koyarak çıkabilir miyiz bu işin içinden?
En çok millet can pazarında iken hepimizi aptal yerine koyup istismarcılığa soyunanlara kızıyorum. Onlar kendilerini biliyor ve herkes de onları biliyor. Yerelde de var sosyal medyada göze hemen çarpıyorlar ulusal anlamda da var. Kimi elinde paketle sanki paket taşır gibi poz verip ayrılıyor sonra sanki hep orada imiş gibi üzerine yazı yazıp paylaşıyor bir çok insanı aptal yerine koyarak. Sanki bilmiyor mu seninle aynı kareye girenler senin fotoğraf çekilmek için uğradığını? Kimi de var ben burada ağırlarım diyor şehir çıkışındaki deposunu barınak gösterip bin kilometre mesafedeki mağdur insanları davet ediyor, depo nasıl bir yasam alanı olabilir? Sorusunun yanıtı bir yana zaten olasıya değil işi kimse gelecegine ve kabul edeceklerine de değil ki aynı insanlar çalıştırdığı işçinin parasını ödemeyen insanlar da olunca insanın ağırına gidiyor. Herkesi salak yerine koyan o kadar çok ki sosyal medyada. Gidip deprem bölgesine takım elbise ile elinde kürekle poz verip fotoğraf çektirip geri dönen de var, depremzedelere yardımı kendine yada siyasetine rant kapısı düşünen de. İstismarın dibine vuranlar hep vardı ama bu acının arasında çekilmiyor gerçekten canınız cehenneme istismarcılar diyorum ve bu iki konuya dikkat çekerek, milletçe hiç farkında olmadan başlattığımız bu milli seferberliği destekledigimi kuvva i milliye ruhu ile elbirlik çalışmamız gerektiğine inandığımı belirterek ve şehrimiz yada ülkemizde bu uğurda yapılacak bütün çalışmalara öncülük edebileceğimi de belirterek millerimize geçmiş olsun diyor. Ölenlere rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum...