Devlet Adamı Olamamak ve Topu Taca Atmak, Birlik Olmaktan Rahatsız Olmak
Geçtiğimiz günlerde bir gece geç vakitte karnımı doyurmak için girdiğim dürümcüde yaşadığım bir anektod ile yazıma başlamak istiyorum. Bir arkadaşım ile birlikte gittiğim İsmetpaşa Caddesindeki dürümcüyü işleten arkadaş ile etler pişerken sohbete koyulduk. Arkadaş üniversite mezunu oldukça da birikimli ve kent kaygıları olan bir esnaftı. Ülke gündemine ilişkin karşılıklı değerlendirmelerin ardından kent gündemine sıra gelince bize de sitem etti. Yazılarımızı takip ettiğini, genel itibarı ile takdir ettiğini ancak olması gerekenden daha az eleştirdiğimizi belirttikten sonra bana, "inanır mısın geçenlerde dükkanın önünde bir otomobil durdu yabancı olduğu her halinden anlaşılan araçtaki şahıslardan birisi bana Kaymakamlık binası nerede usta? diye sordu" dedi. Üniversite kazanan bir gencin Uşak'ı Karadenizde haritada aradığından da bahsetti.
Anlattığı şeyleri gülerek dinledik ama inanın anlattıkları beni çok üzdü ve de düşündürdü. Dışarıdan kentimize ilk kez gelen ve bilgisi olmayan bir kişinin kentimizi ilçe zannetmiş olması gerçekten garipsenecek bir vakıa değil midir? Acaba neyi eksik yapıyoruz ya da neyi yanlış yapıyoruz? Niçin bir türlü yeterli gelişmeyi sağlayamıyoruz? Tanıtım ve yatırımcı çekme hususunda niçin başarılı olamıyoruz? Geçtiğimiz günlerde MHP İl Başkanı yaptığı basın açıklamasında, İl Milli Eğitim Müdürü'nün de dağıtımına iştirak ettiği öğrencilere dağıtılan atkılardan bazılarında çok enteresan şeyler yazdığını ifade etti. Alpay Özgür'ün elindeki çocuklara dağıtıldığını söylediği bir atkıda Galatasaray kulubüne yazılmış ağır hakaret ve küfürlerin olduğunu görünce gerçekten şaşırdım. Ancak şaşkınlığım ve eleştirdiğim husus atkıdaki küfür ya da üzerinde küfür yazılan atkının öğrencilere dağıtılması değildi. Zira bu atkıların bilerek dağıtılmış olması imkansızdı. Muhakkak ki gözden kaçmıştır.
Lakin burada eleştirilmesi gereken ya da beni şaşırtan asıl konu şu; Bir ilin Milli Eğitim Müdürü'nün bir dernek tarafından organize edilen basit ve küçük bir yardım dağıtma organizasyonunda öncü rol alması! Kanaatimce bu, kabul edilebilir bir durum değildir. İl Milli Eğitim Müdürü'ne bu teklifi götürmek bile abestir diye düşünüyorum. Zira biz de Genç Bakış Derneği olarak, bir çok etkinliğinde kulüplere ya da üniversite öğrencilerine destek oluyoruz ama bundan Rektör Beyi haberdar dahi etmiyoruz; ki yakışanı budur. Koca Milli Eğitim Müdürü, 150 atkı dağıtacak dernek başkanına birlikte dağıtalım teklifinde bile bulunsa teşekkür ederek "bunu okul müdürü ile birlikte yapın lütfen" demeli diye düşünüyorum. Çünkü Milli Eğitim Müdürü Devleti temsil ediyor olmalı. Tabi ki hangi davete icabet edeceğine bir daire amiri kendisi karar verecektir, bizim buna karışmak belki de haddimiz bile değildir. Lakin yaşananlardan sonra ben olsam sorusunu ister istemez kendime sordum ve cevabının bu olduğuna inanıyorum.
Ayrıca dağıtılan atkıları madem Milli Eğitim Müdürü dağıtacak önceden kontrol edilmeliydi. Ya atkılarda Galatasaray'a değilde Atatürk'e hakaret içeren ya da PKK'yı öven yazılar çıksaydı? Ya da atkılar çalıntı çıksaydı? Bunu nasıl izah edecektik? Habere Milliyet, Haber 7 dahil bir çok ulusal basın da ilgi göstererek yer verdi. Bu durumun mümessilleri acaba Uşak'ın isminin bu tür skandal ya da skandalvari haberlerle duyulmasından yeterince rahatsız olmuşlar mıdır? Sayın Milli Eğitim Müdürü devlet adamı olmasının gereği olarak birlikte boy gösterdiği dernek ya da "federasyon" ve başındaki kişiler ile ilgili gerekli araştırmayı yapmış mıdır? Ben şahsen hiç sanmıyorum. İl Milli Eğitim Müdürlüğü bu konuda bize basın olarak önceden bir bilgilendirme maili attı. Yetmedi basın için otobüs kaldırılacağını belirten bir mail daha attı. Biz ilgi gösterip gitmedik ama Milli Eğitim yetmedi görselleri ile birlikte hadiseyi bize hazır haber olarak mail attı. Biz bu durumu toplantımızda değerlendirmeye aldık ve ben o toplantıda Müdür beyin bu hususta eleştirilmesi gerektiğini savunarak bir yazı hazırlama isteğinde bulundum. Ancak o günkü toplantıya katılan ekip arkadaşlarım arasında oluşan genel kanaat Milli Eğitim Müdürünün iyi niyetle yaklaştığı ve özelde ikaz edilmesi şeklinde oluşmuştu ve eleştirmekten vazgeçmiştik.
Düşünün ki bir dernek Banaz'da 150 atkı dağıtacak koca Milli Eğitim Müdürü gidiyor, yetmiyor bir otobüs de basına tesis ediliyor. Tabiki parası devletin kasasından çıkıyor. E Müdür geliyor diye okul müdürü de ister istemez masrafa girmiştir. 150 atkı 4'er liradan olsa 600 lira yapar devlet daha fazla para harcamış olmadı mı? Ayrıca ne gerek vardı ki bu kadar abartmaya çok önemli bi etkinlikmiş gibi ulusal dahil basın mensuplarını çağırıp haber yaptırılması için gayret göstermeye? İnsanın aklına ister istemez "başka hesaplar mı var?" sorusu geliyor. Zira bu ve buna benzer bağışlar okullarda başka kişi ya da yardım kuruluşları arcacılığı ile sürekli yapılagelir ve yardımı alanlar dışında nerede ise kimse haberdar edilmez. Milli Eğitim Müdürü ise sadece konudan haberdar edilir ve izni alınır. Ayrıca Olta Balıkçıları derneği keşke olta hediye etseydi ismi ile daha anlam ifade eden bir etkinliğe imza atmış olurdu diye düşünüyorum.
Bundan sonraki yazımda siyaset ve bürokrasi dünyasının içindeki insanların benzeri hatalarından derlediğim eleştirileri yapmaya devam edeceğim. Tabii ki basın camiası olarak bizlerin nerede durması gerektiğine ya da durduğuna ilişkin özeleştirilerim de olmalı ve olacak da. Acaba Uşak'ı yönetenler oturdukları makamı ne kadar doldurabiliyor? Acaba inisiyatif ya da risk alabiliyorlar mı? Bir çok İl Müdürü öyle pasif ki eleştiri bile almıyor. Hiç bir şey yapma hesap da verme gündeme de gelme mantığı ile hareket ediyor diye düşünüyorum. Örneğin İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, ya da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Sivil Savuna İl Müdürlüğü, Esnaf ve Sanatkarlar Odası, İl Genel Meclisi, Belediye Meclisi üyeleri, Parti yöneticileri, Milletvekillerimiz, Kent Konseyi vs. Bazıları da var ki insiyatif ya da risk alamıyor ve Uşak Halkını, bürokrasiye yönetmelik ve mevzuatlara boğuyor. Bazıları da var ki birlikte hareket etmenin önünde buzdan bir duvar gibi duruyor. İşte bu gözlemlerim ve derlediğim bilgiler ışığında hepsini tek tek ele almaya ihtiyaç olduğunu hissediyorum. Aksi takdirde vicdanım rahat etmeyecek ve eleştiri olmazsa hareketlenme de olmayacak. Umuyor ve diliyorum ki eleştirdiğim kişiler hoşgörü ve anlayış gösterceklerdir. Sürçü lisan ettiysek ve de edersek şimdiden affola...
Biz bu kişinin hakkında dedikodular olduğunu bu dedikodular doğru ise belirttiğim görevlerde gerek Ak Parti yetkilileri, milletvekili İsmail Güneş , İl Genel Meclis Başkanı, kent Konseyi ,Milli Eğitiminden derneklerine kadar bir çok kişinin aynı karede poz verdiği gibi özellikle kent konseyinde belkide başkandan daha çok öne çıkan kişi olduğu sanırız bu radaki başkan kanalı ve özel yetenekleri sayesinde ön plana geldiğini düşünüyoruz. Ama sıkıntı olan bu görevdeki insanların bunları biliyorsa yapıyorlarsa durumları yazıklar olsun kimlere kaldıktır. Ama bilmiyorlarsa da o sgörevleri nedeni ile bilmemesinin kabul edilemez olduğudur. Uşak ta ne kadar hata yaparsan yap ve yanlış yap kesinlikle iyi yalaka isen bedel ödemeyeceğin ve en önde olacağındır. AMACIMIZ BUNDAN SONRASINI DÜŞÜNEREK SORUMLULUK DUYGUSUNUN GELİŞMESİ VE HATA YAPANIN ÇEKİLMESİNİN SAĞLANMASIDIR. SUÇU VARSA DA CEZALANMASININ ÖNÜ AÇILMALIDIRKİ BİR DAHA HATA OLMASIN.TEK ÖRNEK İSMAİL GÜNEŞ SİTESİNİ KAPATMIŞTI. AYNI HATA YİNE VA