Devlet kadrolarının yarısı paralelci çıktıysa; acaba politikanın ne kadarı paralelcidir?
Bildiğiniz üzere paralel soruşturma kapsamında binlerce hakim, savcı binlerce polis ya da öğretmen, yüzlerce üst düzey bürokrat görevlerinden uzaklaştırıldı ve görünen o ki hemen hepsi yargılanacak ve çoğu cezaevine gidecek. Gerek bu yazımda, gerek diğer yazılarımda, Uşak Haber Merkezi olarak yaptığımız haberlerde ve yazar arkadaşlarımızın köşe yazılarında, kimseyi paralelci ilan etmek gibi tavrımız, derdimiz olmadığı ve bırakın köşe yazısı ya da haberi, insanları mahkeme kararı olmadan paralelci olarak ilan eden yorumları bile onaylamak da aşırı hassasiyet gösterdiğimizi; insanları yargılama ve suçunu tespit ederek cezalarını verme işinin emniyet ve yargı mensuplarında olduğunun bilincinde hareket ettiğimizi tekrar ifade etmek isterim.
Peki her meslek gurubunda FETÖ'cü çıkıyor da politikayı meslek haline getirmişlerde ve gazeteci camiasında niçin paralelci çıkmıyor? Ya da gazeteci ve politikacı camiasından isimler neden hakim huzuruna çıkarılmıyor? FETÖ'ye yönelik soruşturmanın iddianamesinde Uşak'ta gazetecilik yapan bir çok ismin de adının geçtiğini; kimilerinin de örgütün medya sorumlusu olarak şüpheli sıfatı taşıdığını biliyoruz. Yine ulusal basında da, tüm Türkiye'ye yayın yapan televizyonlarda çıkıp konuşan, tartışma programlarına konuk olan, Gülen'i öve öve bitiremeyen konuşmalar yapan; ulusal gazetelerde yapılan haberlerde ve köşe yazılarında Gülen'i ve hareketini yere göğe sığdıramayanları tüm Türkiye biliyor zaten. Ayrıca; "12 yıldır ne söylediniz de yapmadık" diyen Ak Parti hükümetinde politika üreten bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, İl Genel Meclisi üyeleri ya da belediye meclis üyeleri nezdinde, parti yöneticileri nezdinde niçin yeterli sayıda insan hakim huzuruna çıkarılmış değil? İnsanımızın kafasını belki de en çok meşgul eden sorular bunlar, paralel soruşturmaya ilişkin. Yoksa hiç kimsenin paralel soruşturmanın yürütülmesine ve hainlerin cezalandırılmasına herhangi bir itirazı yok. Herkesin ama herkesin ortak endişesi, soruşturmaya siyasetin etki etmesi ve asıl paralel işinin başı olarak düşünülen bazı siyasetçilerin ve üst düzey bürokratların cezasız kalması, dolayısıyla da adaletin layıkı ile tecelli etmemesi.. Kiminle konuşsanız sorusu aynı; "paralel operasyon tamam da siyasetçilere neden sıra gelmiyor" "niçin hala paralelciliği çok açık ortada olan siyasetçiler görevlerinin başında ve sanki soruşturmayı kendileri yürütüyor havası vermeye çalışıp etrafa korku salmalarına izin veriliyor" "niçin hiç bir ilde belediye başkanı, il başkanı ya da milletvekilleri nezdinde gözaltılar gerçekleşmiyor?
Ben öncelikle şunu söylemeliyim; şahsım adına bu soruşturmada kendi meslektaşlarını bile kayırmadan cezaevine gitmelerini sağlayacak soruşturmayı yürüten emniyet güçlerimiz ve savcılarımızın asla ayrım yapmaksızın bu soruşturmayı sonuna dek yürütecekleri ve politika sahnesinden de pek çok isme gerekli hukuki işlemi, sırası geldiğinde yapacaklarından zerre kuşku duymuyorum. Ancak öğretmenden, hemşireden daha ziyade üst düzey bürokrat ve politikacılara öncelik verilmesi gerektiğine yönelik fikre katılmakta olduğumu da belirtmek isterim. Zira siyasette ve üst düzey bürokraside icracı makamlarda halen görev yapan kişilerin paralelci olduklarını ve her an her türlü ihanet oyununa ortak olmaya devam edebilecekleri yönündeki endişem benimde ağır basmakta. Fakat her ne kadar endişe de etsek; Nurullah Çavuşoğlu ile ettiğimiz sohbetlerde dediği gibi; "devletin işine pek burun sokmamak gerek, devlet ne zaman ne yapacağını bilir" mantığından hareketle de, içimiz ve gönlümüz rahattır. Madem eli kanlı, sinsi ve hain planları dış güçler lehine devreye koyabilen bir büyük çete ile karşı karşıyayız, o halde öncelikle icracı makamları işgal edenlerin işgal ettikleri makamlardan el çektirilmesi ve soruşturmanın gidişini etkileyemeyecek hale getirilmeleri gerekmektedir.
Bu bağlamda örneğin; Ankara'da paralelci hakim aracılığı ile Ali Erdoğan'ın Uşak'tan aday yapılması kararına vardığını öğrendiğimiz Kemal Kılıçdaroğlu mutlaka CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa etmeli. Çünkü kendisinin önerdiği pek çok isim paralelci çıkmış bir genel başkan güvenilirliğini yitirmiştir. Elbette ki parti meclisine ya da milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi makamlara önerdiği isimlerin paralelci çıkması kendisini paralelci ilan etmek için gerekçe değildir. Ancak bu durum Kılıçdaroğlu'nun üzerinde ciddi bir şaibe oluşması için yeterli gerekçedir diye düşünmekteyim ve Kılıçdaroğlu'nun acilen istifa etmesi gerektiğini düşünmekteyim. Tabii ki Kılıçdaroğlu ile birlikte bu işi pişiren Gürsel Tekin'in ve Uşak'taki uzantıları Özkan Yalım, Sivaslı Belediye Başkanı Nihat Sazlıgöl ve Ulubey Belediye Başkanı Ali Rıza Ada'nın da, birlikte hareket ettikleri parti yöneticilerinin ve il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin de acilen istifa etmesi gerekmektedir. En azından aklın yolu budur diye düşünmekteyim. Ya da siyasi etiğin gereği budur. Yine paralel soruşturmayı yürüten savcılarımıza meydan okurcasına adliye önünde paralelcilerin mahkemesi görüldüğü sırada açıklama yaparak, paralelcileri kahramanlar olarak göstermeye kalkışan, hayırsever işadamları yargılanıyor diye soruşturmayı sulandırmaya kalkan Durmuş Yılmaz'ı ve Gökhan Özoğul'u Uşak'a milletvekili adayı olarak gönderen Bahçeli'nin ve Bahçeli'nin bu kararına hiç itiraz etmeden; Yılmaz ve Özoğul ile birlikte adliye önünde poz veren sözde MHP'li yöneticilerin de istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum. Alpay Özgür'ün kellesini alan teşkilatın da Meral Akşener'in peşine takılıp Durmuş Yılmaz'la birlikte MHP tarihine gömüldüğü gerçeğini de göz önüne alırsak sanırım Özgür'e de iadei itibar edilmesi gerektiğini düşündüğümü söylememde bir mahsur yoktur.
Ali Erdoğan ile 17-25 Aralık sonrası, el sıkıştığı bilinen ve paralel aleyhinde basına yansımış tek kelime beyanları bulunmayan Nurullah Cahan ve Mehmet Altay'ın da acilen görevlerinden istifa etmesi gerekmektedir. Ayrıca Ali Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen eski ve mevcut Belediye Meclisi ve İl Genel üyelerinin varlığı, Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi'nin meşruiyetini zora soktuğu Yine Alim Tunç ve Mehmet Nacar başta olmak üzere İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyelerinin durumu da bana göre hiçte farklı değildir ve Ak Parti'lisi MHP'lisi CHP'lisi pek çoğunun hatta belki de tamamının istifasını vermesi gerekir. Bu bağlamda CHP İl Genel Meclisi Grup Başkanvekili Nadi Sancar, Meral Akşener'e yakınlığı ve desteği bilinen MHP eski il başkanı Ali Kurt ve MHP İl Genel Meclisi üyesi Kürşat Ceylan; adı UMPAŞ'ta yolsuzluk iddialarına karışmış olan eski İl Genel Meclisi Başkanı Ali İhsan Uzun ve halen UMPAŞ'ın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten ve Bülent Arınç'la samimiyeti bilinen Hilmi Alper; Ak Parti Uşak İl Başkanlığı döneminde, halen paralel yapılanmaya yönelik soruşturmada yargılanan Avukat Uğur Çakmak'la birlikte Dolunay Sitesi'ndeki evinde il yönetimini yazıkları o zamanlarda sık sık konuşulan Mehmet Gün; Mesut Apaydın'ın Belediye Başkanlığı döneminde Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütmüş olan ve isimleri çokca paralel yapıya yakın isimlerle anılan Muhammet Bakır Mutlu ve Uğur Özköse gibi isimler üzerlerindeki şaibeler sürmekte ve kamuoyunda sık sık konuşulmakta... Yine kiracıları bile paralelci çıkan İl Özel İdaresinin Genel Sekreteri Servet Ecemiş ve Uşak Üniversitesi Rektörü Sait Çelik'te bu bağlamda bana göre samimiyetlerinden emin olunamayacak isimlerdir ve muhakkak istifa etmeliler. Ayrıca Rektör Çelik'le birlikte Pensilvanya'ya gittiği o dönemden beri konuşulan Halis Aslan'ın da soruşturmanın gelinen bu noktasında yaşananlarla ilgili neler düşündüğünü de merak ediyorum açıkçası... Bu söylediklerim, devlet terbiyesinin ya da siyasi etik ve politik ahlakın gereğidir ama siyasi etik ve politik ahlak mı koydu paralelciler derseniz size, paralelcilerden kurtulamazsınız derim. Çünkü bizlerin halk olarak ortaya koyacağı tepki ve duruş muhakkak onları gereğini yapmaya mecbur edebilir. Aksi takdirde dön baba dön; FETÖ gider METÖ gelir, bazıları FETÖ'den kurtulan paralel yapı elemanlarına yenileri ilave edilerek METÖ kurulur, olur biter.
Bizim milletçe kahramanlığı yalnızca güvenlik güçlerimizden ve savcılarımızdan beklememiz bana göre hiç uygun olmayan bir davranıştır ve hepimiz madem ki paralelden kurtulmak derdindeyiz, hepimiz sesimizi yükseltmeliyiz ve savcılarımızın, polislerimizin elini güçlendirmeliyiz. Hepimiz paralelcilere ve paralelciler ile iş pişirdiğinden şüphe ettiğimiz siyasetçi ya da bürokratlardan istifa etmelerini istemeli ve asla yüz vermemeliyiz. Eleştirilerimizi yüzlerine karşı ya da sosyal medya üzerinden dile getirmeye devam etmeliyiz. Bildiklerimizi, emin olduklarımızı savcılarımıza, emniyet güçlerimize ihbar olarak bildirmeliyiz. Aksi takdirde birileri gelip bizi paralelcilerden kurtaracak diye daha çok bekleriz.
hala görevde olan var
ali erdoğanı chp ye önerenler fetöcü değil mi peki...
bu bir suç duyurusudur bence
sayın orhan zaman zaman yazdıklarınızı okumaya çalışıyorum ve yazdıklarınızın bir çoğuna katılıyorum
yazınızda bahsettiğiniz bir çok isim uşak bürokrasisinde haksız yere tayinlerede el atmadılarmı
üniversitelerde çaycı hasan, odacı kamil açıkta fetullahçı rektörler işbaşında
ne kadar ikiyüzlü yavşak varsa
dün fetöcü olan bugün değilim diyen kim varsa topunun g... koysunlar.
başlıktaki soruna yanıt veriyorum sayın yazar uşak ta öne gelen ne kadar siyasetçi varsa bildiğin yüzde seksen i hatta daha fazlası paralel. uşak zaten bu yüzden paralelin en güçlü oldugu şehir. i̇lceler de aynı şekilde.
zor temizlenir mehmet demirhindi rusya'da okula para yatırıyor ama ifadesi alınıp bırakılıyor.nasıl temizlensinki zeki ercelde yanında ama hemen üstü kapatılıyor bu okullara kim götürdü sizi niye istifa etmiyorsunuz.