Halkın hiç umursadığı yok ama onlar akıl almaz bir yüzsüzlükle, sanki bu umursanmazlıklarının farkında değillermiş gibi hala sanki kitleler kendilerini dinleyip, onların sözü ile sürüklenmeye hazırmış gibi davranarak Meclis'te türlü kepazeliklerin yaşanmasına sebep olmakla meşguller. Kime sorsanız, size Başkanlık Sistemi gibi abuk bir tartışmayı hem de böyle bir dönemde çok saçma bulduğunu söyleyecektir. Ama Bahçeli ve bir grup AKP ve MHP'li sözde politikacı, ısrarla bu konuyu milletin gündemine getirmenin derdindeler. Üstelik şimdi halka soralım dedikleri bu sistem değişikliğine hemen de gitmeyeceklermiş; dalga geçer gibi 2019'da yürürlüğe konulabilecek bir sistem değişikliği için bu gün hem de en yakın zamanda, millete evet dedirtmenin derdindeymiş gibi davranıyorlar. Derdindeymiş gibi davranıyorlar diyorum çünkü onlar da buz gibi farkındadırlar milletin artık gerçekten burnundan soluduğunun ve şu atmosferde sistem değişikliği teranesini dinlemeye bile tahammülünün olmadığının.Dolayısyla şu şartlarda böylesi ne idüğü belirsiz bir değişkliğe Milletin evet demesinin bahse konu bile olmadığının.
Sistem değişikliği tartışmalarının yapıldığı televizyon kanallarının ve programların reyting oranları yada izlenirliği aslında her şeyi ortaya koymakta. Millet izlemeye bile gerek görmüyor bu tür sanal tartışmaları ve sistem değişikliği talebinin detaylarının ne olduğunu bilmek dahi istemiyor. Hatta halk, Türkiye şartlarında böyle bir sistem değişikliğine gitmenin mümkün olmadığının da farkında bana sorarsanız. Sınırda nöbet tutan asker düşmanı göre göre, halk bırak geçsin dedi diye izin verir mi sanıyorsunuz? Ya da sistemi ayakta tutan unsurlar ve sistemin diğer üyeleri sırf millet evet dedi diye, yeni sisteme uyum sağlar mı sanıyorsunuz? Ne yani şimdi diyelim halkın %51'i EVET dedi. Bugün Dünya Devletlerini yönetenlerin ciddiye bile almadığı siyasilerimiz dünyada itibar görmeye mi başlayacak? Ya da fiiliyata dökemedikleri hangi fikir ya da icraatın fiiliyata dökülmesi sağlanacak? Hem madem 2019'da uygulamaya konulabilecek bu değişiklik daha üç yıl var, o halde neden o tarihte değil de şimdiden millete EVET dedirtebilmek derdindesiniz acaba? Türk Milletinin köleliğe ve esarete HAYIR diyeceği tarihi tecrübelere dayalı olarak da apaçık ortada değil mi?
Bu sistem değişikliği dediğiniz şeyi Millete kabul ettirsenizde kurmanız ya da yapılandırmanız mümkün değil. Bu gibi suni gündemlerle ancak bizi birbirimize düşürmeyi ve kamplaşmayı artırmayı denemiş olursunuz ki sadece denemiş olur, bu konuda da asla muvaffak olamazsınız. Millet, zannetiğiniz gibi aptal değil sizin saçma sapan tartışmalarınız yüzünden birbirine düşecek. Kaldı ki ben bu aptalca planınızı yani devleti ele geçirme senaryonuzu Erdoğan'ın da gülerek takip ettiğini düşünüyor ve sizi kurduğunuz tuzağa çektiğini tahmin ediyorum. En azından öyle olduğuna inanmak istiyorum. Aksi de olabilir elbette yani gerçekten Sayın Erdoğan da hala Başkanlık rüyaları görüyor da olabilir, yaşayıp göreceğiz.
Siz bakmayın o sözde anket firmalarının yalan yanlış haberlerine, dün birisi gezici miymiş neymiş? Açıklamış bir rakam neymiş efendim %42 Evet çıkıyormuş! nerede buldun sen yüz kişide 42 kişi evet diyecek? Bu rakamlar samimi söylüyorum Konya'da ya da Rize'de bile mümkün değil. Uşak gibi İzmir gibi Aydın gibi şehirlerde zaten %30'u bile bulamazlar iddia ediyorum! Doğu ve Güneydoğu'da ise Evet oyunun oranı %10'ların bile altına düşebilir. Milliyetçiliğin her zaman yüksek olduğu ve halen yükselen değer olarak bilindiği Karadeniz'de de farklı olacağını sanmıyorum. AKP'nin açılım politikaları ve alınan neticelerden sonra. Şöyle bir etrafınıza bakın siz de benim ne demek istediğimi emin olun anlayacaksınız. Bu rakamlar hep algı yönetimine katkı olsun diye ortaya atılıyor. Kimsenin ankete cevap verecek hali mi var sanki? Al eline bir kağıt kalem de çık istersen halkın içine, sonra da referandum da ne oy vereceksin de yarıdan fazlasından azar yersin cevap bile vermez kimse. Hem neyi içerdiğini bilmediği bir pakete halk evet dese ne farkeder? Hayır dese ne farkeder Allah aşkına? Ne anlamı var ne de mantığı...
Soruları çoğaltmak mümkün ama sanırım yeterli, dünkü yazımı da okuduğunuzu kabul ederek tekrar derinlemesine girmeyeceğim bu konuya. Bu sefer dünya siyaseti açısından bu sistem değişikliği tartışmalarını ele almaya çalışacağım. Malumunuz AKP iktidarı ABD ile kötü ya da kötüymüş gibi yapıyor son zamanlarda, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi önemli ve güçlü Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere bütün Avrupa Birliği üyesi ülkelerle de kötü ilişkiler yürütüyor ve iyiye götürmeye hiç niyeti yok gibi. Rusya, İran, Suriye gibi ülkelerle yakınlaşması söz konusu gibi ama sanki bu ülkeleri yönetenler de haklı olarak güvenmiyorlar ve son derece temkinliler AKP iktidarına karşı. Suriye Lideri Beşar Esad'ın bunca olan bitenden sonra hala AKP'li siyasilere güvenebileceğini düşünmüyorsunuzdur herhalde?
Nakşibendi ekolü ile ve de FETÖ ile bir olup yıllarca alttan alta Şia düşmanlığı körüklenmesine göz yumdukları yetmezmiş gibi, o bölgedeki ülkelerin iç işlerine burnunu sokan hatta muhalif gruplara ve terör örgütlerine destek olmakla suçlanan AKP iktidarının yetkililerine ne İran ne de Suriye doğal olarak güvenemiyor. Zaten gerek Rusya ile gerekse diğer devletler ile yapılan görüşmelerin neticesindeki anlaşmalar bir türlü uygulamaya girmiyor. Ruslar haklı olarak zamana yaymayı tercih ediyorlar. Malumunuz halen tek Rus turist acentası bile Türkiye'deki turzim acentaları ile anlaşma sağlamış değil mesela. Yine meyve ve sebze ithalatına da başlamış değil Rusya tam olarak. Malumunuz iktidarda olduğu yıllar boyunca, Rusya'nın planları yerine ABD'nin planlarını uygulama noktasında taşeron rol üstlenen AKP İktidarı, her şeyin üzerine IŞİD'le mücadele eden Rus uçağını da düşürürek güvenilirliklerini tamamen yitirmişlerdi. Kaldı ki geçtiğimiz ay güvenlik zaafiyetleri zinciri yaşanan bir açılışta öldürülen Rus diplomatın ölüm emrini verenlerin de henüz dünyaya ilan edildiği yok. Ya da başka bir deyişle bu cinayetin arkasındaki güçler hiç değilse hakim huzuruna çıkartılmış bile değil. Rus'ların bu noktada AKP iktidarına güvenmesini beklemek safdillik olmaz mı sizce de? Ancak şu bir hakikat ki; Gerek Rusya Lideri Putin ve Rus siyasetçiler gerekse İran ve Suriye Devletini yönetenlerin Türk Milletinin ve Devletinin hatırı için çok ciddi fedakarlıkta bulunup risk alarak feragat ettiklerini görmezden gelemeyiz. Gerçekten takdire şayan bir sabır ve diplomatik deha örneği sergiledi özellikle Rusya.
İngiltere Halkı geçtiğimiz aylarda Avrupa Birliği projesinden vazgeçildiği anlamına gelen referandumla sağduyusunu ortaya koyarak AB'den çekilme kararı aldı malumunuz. Geçtiğimiz gün yapılan bir açıklamada İngilizler; Suriye ve Esad konusundaki fikirlerinin de neredeyse tamamen değiştiğini beyan etmişler ve Esad ile ilgili planlarının yanlış olduğunu kabulle beraber, politika değişikliği sinyali vermişler. Yani aklın yolunu tercih ederek Esad'ın seçimlere katılma hakkının kendisine verilmesi gerekliliği konusunda artık Rusya ve İran ile hemfikir olduklarını belirtmişler. Bu bana sorarsanız son derece olumlu bir gelişmedir. Tıpkı TRUMP'ın gelişi ile beraber Astana zirvesine gözlemci olarak katılma kararı alarak Suriye konusunda olumlu bir yaklaşım sergileyeceğinin sinyalini veren ABD'nin tutumu gibi İngiltere'nin bu tutumu da bana göre dünya açısından son derece olumlu ve akıllıca ve bu olumlu adımların artarak devam edeceğini ben şahsen ümit ediyorum. Elbette ki İngiltere'nin de, yada diğer dünya devletlerininde kendince çekinceleri olabilir ama emin olun ki en kötü senaryo bile BOP kadar kötü sonuçlar veremez. Barışçıl bir tutum içerisine girerse her iki taraf ve karşılıklı güvene ve anlayışa dayalı politikalar izlenmek üzere masaya oturulursa ortak noktalarda buluşulabilir diye düşünmekteyim. Mutlaka ki bütün Dünya Devletlerinin politikacıları kendi ülkelerinin çıkarlarına öncelik vererek ama dengeleri de gözeterek hareket etmek durumunda. Ancak yenilenin yenilgisini kabul ettiği, yenenin de bu zaferi abartmayıp makul şartlarda uzlaşma yolunu seçtiği kalıcı bir barış sağlanabilir bölgede ve dünyada.
Ancak bunun yapılabilmesi için ABD'de nasıl aktörler değiştiyse Türkiye'de de aktörler değişmeli yada değişip değişmemesi gerektiğine Türk Milleti karar vermeli. Esad'ın gitmesine lüzum yok ama Suriye'de de demokratik şartlarda bir seçimle halka gidilebilir. Çünkü Esad Putin ile birlikte hareket etmeyi yeğledi. Obama ile birlikte hareket etmeyi yeğleyenlerin artık iktdarı ehil ellere teslim etmesi gerekmektedir. En azından bu iktidarın yeniden halk onayından geçirilmesi gerekmektedir kanaatimce.
Gerek Rusya, Suriye İran, Çin, Hindistan Endonezya gibi ülkelerin oluşturduğu kutupla gerekse de ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batılı ülkeler ile karşılıklı menfaatler doğrultusunda her alanda birlikte hareket edebilecek, geçmişe bir sünger çekerek, geleceği birlikte şekillendirme yolunda ve yönünde adımlar atmaya malik, çağdaş dünyaya uyum gösterebilecek ama Türk'lüğünün kendisine verdiği sorumluluk yada yetkilerinde farkında olabilecek bir kadro ile pekala yeniden dünya siyaseti şekillendirilebilir. Kaldı ki bu şartlarda ısrar etmenin ne Batı'ya nede Doğuya hiç bir faydası olmadığı gibi bu mümkün de görülmüyor. Çünkü kabule etsekte etmesekte Ortadoğu'daki terör bataklığı kurutulmadığı sürece dünyanın epeyce başı ağrıyacak. Bütün dünyada terör hakim olabilecek bir noktaya gelebilir ki bunu hiç bir Dünya Devletinin yöneticisi istemez eminim. O halde hazır BOP'un çöktüğünü ABD dahil bütün dünya kabul etmişken bir an önce yeni planların uygulanabileceği zeminlere kapı aralayacak politik hamlelerin gelmesi gerekmekte. Kaldı ki bütün dünya ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıya ve kabul etsekte etmesekte Kapitalizm çöktü de sadece bybass'la sürdürülmeye çalışılıyor ki buda mümkün görünmüyor uzun vadede. Bu yüzden dünya ekonomisinin canlandırılması için derhal tüketiciyi destekleyecek ekonomik tedbirlerin alınması ve kaynakların doğru kullanılmasını öngören yepyeni ekonomik modellere geçiş yapılması şart gibi görünüyor.
Dünya Devletleri açısından da Türkiye açısından da Türkiye'de Başkanlık Sisteminin tartışılıyor olması hem yersiz hem de zaman kaybından başka hiç bir sonuç elde edilemeyecek suni bir gündemdir. Türk Milleti asla bu suni gündemlere aldanıp sistem değişkliği adı altında Cumhuriyetten ve kazanımlarından vazgeçmeyi göze almaz alamaz. Türk Milleti asla kaderini tek bir kişi yada zümrenin eline teslim etme çılgınlığına EVET Diyemez. Dolayısıyla aklın yolu birdir. Acilen AKP iktidarının sonunun geldiği ile yüzleşilmeli ve Türkiye'de alternatiflerin eşit şekilde yarışabildiği bir seçim atmosferi yaratılmalı. AKP ile devam edip etmeme hususundaki karar Türk Milletine bırakılmalı. Şayet alternatiflerin eşit şekilde yarışmasına zemin oluşturulan, adil şartlarda yapılacak sonuçların güvenle açıklanabileceği bir seçim olurda Türk Milleti yeniden AKP derse işte o vakit, bu tuzu kuru beyler gamsız bir şekilde Sistem Değişikliği mi tartışacaklar? Çocuk istismarının adı bademleme midir? yoksa kestaneleme midir? Bu konuyu mu tartışacaklar? Yada yanmayan kefen icad eden hocalarla birlikte bir gelecek mi kuracaklar? Veya Afrikadaki kabileden bozma ülkelerde Mozambik Tanzanya vs. tamtam çalarak vakit mi geçirecekler dilediklerini yapsınlar. Çünkü biz demokrasiye inanan insanlarız ve Milletin takdirine saygı duymak durumundayız. Bize de kader buymuş ne yapalım Milletin tercihi demek düşer.
Ama Türk Milleti bağımsızlığı isterse ülkesinde ve dünyada barıştan yana tavır alır ,Terörü şımartan politikalara imza atıp halkı terörle korkutarak, yada benzeri şantaj ve tehditle siyaset yapılmasına HAYIR derse o zaman bütün dünya yaşadı demektir ki ben bu sonucun çıkacağına daha şimdiden eminim. Hep söylerim bir şeyi Allah murad etmişse siz sadece geciktirdiğinizi zannedebilirsiniz yada en fazla bir miktar geciktirebilirsiniz. Yoksa Allah'ın murad ettiği bir şeyin olmasının önüne hiç bir güç yada irade geçemez. Hem ülkemiz hem de dünyamız için HAYIR'lısı olsun diyor BARIŞ ve GÜVEN dolu bir dünya temennisiyle saygılar sunuyorum....
verilecek o kadar çok karalar yapılacak o kadar iş varken 2019 a da çok neyin peşindeler amaçları ne meydanlara çıkıp ne söyleyecekler mitinglere yine insanlar ne halde olduklarını bildikleri halde gidip şakşakçılık mı yapacaklar bin kere hayır