Erdoğan'dan çılgın proje: 10 tane Batı Ülkesinin Büyükelçisini istenmeyen adam ilan edip kapı dışarı edecekmiş, iyi mi? Aman ya Rabbi bu ne büyük bir proje görün bak günlük 700 Milyon (trilyon) faiz ödemek durumunda kaldığımız borçlarımızın tümü ödenecek. Görün bakın yarından itibaren Türk Lirası nasıl değer kazanacak ve nasıl geçer akçe olacak dünya piyasalarında? Tabi ki Devletlülerimizin itibarı ve değeri de çok artacak böyle. Düşünsenize bütün dünya konuşacak dünyaya yön veren lider Erdoğan; Amerika ve Almanya başta olmak üzere dünya ekonomisinin yarısına denk gelen çapta 10 büyük ve güçlü ülkenin büyük elçilerini ülkesinden kovmuş kapı dışarı etmiş diye. Bütün dünya bu ne cesaret? Aman Allahım diyerek ayakta alkışlayacak "kutsanmış" liderimizi. Bütün dünya hizaya gelmeyecek tabi yada bu alkışlar da olmayacak belki ve olsa da karın doyurmayacak o da ayrı konu. Keza Erdoğan'da biliyorki hiç bir mantığı ya da hukuki ve siyasi dayanağı olduğunu sanmadığım bu saçma sapan denilebilecek açıklamaların da dış politika ile hiç bir ilgisi yok. Erdoğan tamamen iç politika da malzeme konusu edebilmek için yapıveriyor bu sözde giderleri. Akıllarınca Adalet adamlarının desteğini alacaklar öncelikle sonra da bu tür açıklamaları duyunca gururu okşanan Milliyetçi kesiminde desteğini aparmış olacaklar. Adalet edenler yer mi bilmem? Ama Milliyetçiler, Milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına almış birinin bu politik manevralarını yemez.
Konunun derinliklerine inelim hazır yeri gelmişken Erdoğan aklınca Gazi Mustafa Kemal Paşa'dan rol çalıyor olsa gerek ama elin boş iken de rest çekilmez ki arkadaş? Elin boş derken Osman Kavala'nın suçu meydanda ya demeyin. Ben Osman Kavala'nın neyle suçlandığını biliyorum az çok ve haklı yada haksız demiyorum hakkındaki suçlamalara, sadece bildiğim ve istediğim Hakimlerin ve de Savcıların takdirine saygı duyulması gerektiği ve bildiğim fetö illetinin siyaset başta bütün ayaklarının Adalet adamlarına ayan edilerek gereğinin yapılması. Osman Kavala'nın suçunu hukuk önünde anlatmak yeterli olsa keşke ama olmuyor işte hukuken istediğin belgeyi koy istediğin tarihi vesikayı koy görmezden geliyorsa siyaset hukuk bürokrasisi de görmezden gelebiliyor. Yani bir ülkenin siyasetçisine ve istihbaratına anlatamadığın meramı o ülkenin hakim ve savcılarına anlatıp Onları bir konuda harekete geçirmen nerdeyse imkansız. Halk desteği bulamayacağına göre halk desteği bulmuş siyasetçileri önce inandıracaksın kendine ve tezine. E bizim siyasileri muhatap bile almıyorlar nerdeyse ve güvenmediklerini her fırsatta ifade ediyorlar. Ne dedi geçen Sayın Putin; Biz Erdoğan'a pek bakmıyoruz siyasiler ne düşünürse düşünsün Devletler anlaşıyor diyor. Hatta Devlet bürokrasisi ile anlaşmanın siyaset ile anlaşmaktan çok daha kolay olduğunu bile söylüyor üstüne basa basa daha ne desin. Amerikan Başkanı zaten görüşmedi bile geçen ta Amerika'da tanıdığım gerçek ülkücülerin milli yalaka diye afedersiniz tarif ettiği adam ile fotoğraf verdi. Oysa ki Ülkücülerin milli yalaka dediği adam ne zaman isterse emrinde fotoğraf vermek için zaten herkesle fotoğrafı var onun da araştırın dibini neler çıkacak. Neyse demek istediğim derdimizi meramımızı anlatabilsek siyasete Hukukçularına da anlatabilir hale geleceğiz o zaman zaten bırakın Kavala'yı Fetullah Gülen'i de getirip yargılayıp, işlediği suçlardan cezalandırabilirdik adilce ve adilce mahşeri vicdanın tecellisini sağlamış olabilirdik pekala. Lakin aynı sözde Ermeni Soykırımı meselesi gibi bu fetö soruşturmaları da kanaatimce yüzde yüz haklı iken haklılığımızı izah ve ispat edemediğimiz için yada ispat ve izahlarımız duymazdan ve görmezden gelindiği için siyaseten, bu Ermeni Soykırımı meselesinde yaşadığımıza benzer bir kaderi yaşıyoruz. Soykırıma tabi tutulanlar olarak soykırımı uygulamadığımızı izah edemiyoruz güya ya hani aynı o hesap Fetullah Gülen'i neden yargılamamız gerektiğini de anlatamıyor siyasilerimiz malesef dünya siyaset adamlarına.. Neden vermiyorlar tamamen siyasetin yetersizliğinden. Siyasi güçleri olmayan insanlar da ondan. Dünya siyasetçileri Türkiye'de aslında pekte bir karşılıklarının kalmadığının farkında ülkemizdeki siyasilerin ve halk desteğinin göstermelik kaldığının oy verme dışında halkın hiç bir siyasi partiye destek ve katkı sunmak istemediğinin farkında. Yoksa Osman Kavala Fetullah Gülen adı her kimse terörist olduğunu siyaseten siyasilerine ispat edebildiğimiz ve bizim adil yargılayacağımıza inandırabildiğimiz hangi ülke sığındırır ki kendine teröristi. Bunlar zaten hep istihbaratların işi CİA'nın akıl almaz işleri. Kendilerini ilahlaştırıp dünyaya yön vermeye kalkınca ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar olan Devletlere ve milletlerine oluyor. Ama halkını aydınlatabildiğin hiç bir dünya ülkesi Devlet aklını göz göre göre terkedemiyor. O halde sıkıntı belli politikacılarımızın beceriksizliği sebebiyle galip gelemediğimiz açıkken neyi tartışıyoruz? Hukukçular Hukukçulara izah edemiyor ki siyasiler siyasilere izah edebilsin. Netice de Devletlerin bir işleyişi var. Sİyaset dış dünyaya açılan ilk pencere Devletler açısından. Çünkü siyasiler daha iyi tanıyor dış dünyayı ve Onların tarif ettiği şekilde anlamaya çalışıyor Devlet kademelerinde vazifeli bürokrat olanlar yani Devletler. Devlete muhatap olduğunu unutup Devleti salt istihbarattan ibaret zannederek ütopik hayallere doğru yelken açarsan kalırsın böyle boran'da tipi'de. Sen kaldırdım sanırsın öldürdüm sanırsın düşmanı lakin düşmanlık yaşadıkça düşman bulunur. Öldürdüğün düşmanın oğlunu anası sana karşı biler düşmanlandırır yaşar gider düşmanların başka bedenlerde. İş ki içindeki kavgayı kendine düşmanlığı terkedip hakkın yolunu bulabilmek işten sayılır. Yiğitlik kendini yenip kendi içindeki savaşı bitirmektir. Kendini yenip kendi içindeki savaşı bitirenler kime mal olursa onu kurtarır bir parça milletine mal olursa bir kendini yenmiş bütün milletini kurtarır. İnsanlığa mal edilebilseydi Hacı Bektaşi Veli ne olurdu insanlık herkesi kurtarmaz mıydı? İnancı dini ırkı ne olursa olsun herkesi kardeşçe yaşatmaz mıydı silahları gömdürüp? Atatürk bir dönem muhatap oldu Devletlere Padişah ihanet edip satınca iş başa düştü diye ne oldu Yurtta ve Dünya da Sulhu sağladı. Eğer günümüz teknolojisi o zaman var olabilseydi ve Atatürk'te İnsanlığa mal edilebilseydi tüm yönleriyle inanın insanlık çok başka kaderler yaşayarak bu tekamülden daha fazlasına ulaşmış olabilirdi. Hem çok daha rahat ve mutlu barış içinde hem de daha fazla tekamül nasıl olur? Sorusuna cevap vermek için kendini yenenleri bulmak gerek.
Konuyu dağıttık toparlayacak olursa siyaset kendi beceriksizliklerini gizleyemedikçe saçmaladı ve yakındır dünyaya kapılarımızı kapatacak siyasete kalsan. Kim haksız yere Müslüman kardeşine savaş açarsa ve kim vuruşma ahlakının dışına taşarak düşmanını kullanmadığı silahlarla dize getirmeye kalkarsa düşmanının arkasına Allah geçer. İki müslüman kavgaya tutuşsa kim haklı ise ve kim adam gibi vuruşuyor ise Allah o haklı ve mert olanın yanına geçer. Bu yüzdendir İmam Ali'nin (as) ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir biçimde yenilmezliğini koruması ve her çıktıkları meydandan yenerek ve sulhu salahı sağlayarak çıkmaları. Çünkü Onlar hiç haksız yere savaşmadı ve hiç haddi aşmadığı gibi ilkelerini terketmeden savaştılar çünkü her şeyden önce mert adamlardı. Demem oki anlaşılan oki Erdoğan müslüman ve kardeş ülke Suriyenin yine kardeşimiz olan Lideri ve Devlet Başkanı Esad'a karşı adeta bir siyasi savaş açmakta haksızmış ve tabiri caizse istihbarat örgütlerinin gazına gelmiş diyebiliriz pekala. Esad ile barışmama adına ve masaya oturmama adına milyonlarca mülteciye bakmaya bizi mecbur ettiği gibi başta Rusya olmak üzere bütün dünyayı karşısına almış oldu Erdoğan. Allah'tan Türkiye demenin Erdoğan demek olmadığının da Türkiye demenin Atatürk demek olduğunun da pekala farkındalar dünya siyaseti ve Erdoğan ve avanesine pekte kulak vermeksizin Devletler çapında işleri yürütüyorlar. Tıpkı Devletler çapında Esad ile değilse de Esad'ın vekili pozisyonlarındakiler ile görüşüldüğü gibi. Keza MİT Müsteşarımız Sayın Hakan Fidan'ın da Devlet aklını seçerek Esad ile bizzat görüştüğü haberleri yapıldı ve yalanlanmadı iki tarafça da resmi ağızdan.
Tabi Rusya Gerilla eğitimi verdiği askerler edindi Suriye deki iç karışıklık sayesinde ve Esad'ı Rus ordusunun sıcak denizlere inmesini sağlamasında bir köprü olarakta kullandı kazan kazan politikasıyla. Amerika desen keza öyle hem bölgede güç gösterisi yapma imkanı buldular hava attılar bütün dünyaya hem bölge insanından taraftar edindiler ellerine silah verebildikleri ve bölgeyi tanıdılar nasıl yerleşebilir nasıl faydalanabilirim planlarını yaptı bir taraftan Devlet aklıyla Esad'ta zaten umurlarında değildi ilk etapta. Devrilemeyeceği ve devrilse de istikrar sağlanamayacağı ortaya çıkınca kıymete bindi ki, şimdilerde Amerikan Devletinin resmi yayın organı gibi çalışan dergi ve mecmualar bile Esad ile uzlaşı yolunun açık olması gerektiğinden ve Esad'ın uzlaşı için hiç olmadığı kadar hazır olduğundan ve aklandığından falan bahsediyorlar. Neyse sonuç itibarı ile durumdan yani Esad ile Türkiyeyi yönetenlerin sebep olduğu kavgayı fırsat bilen dünyanın güçlü Devletleri hemen pozisyonlarının edindiler durumdan vazife çıkartıp ve kendi Devletlerinin mefaatine rol çaldılar. Olan Türk Milletine ve Suriyelilere oldu.
Oysa ki Esad kötüyse bize ne? Kendi halkı düşünsün öyle değil mi? Nasıl ki bizim seçtiğimiz siyasi liderleri muhatap kabul etsin istiyoruz dünya devletleri aynı şekilde halkının seçtiği devlet liderlerine saygı duymamız gerekmez mi? Al şimdi bu Kavala'yı verin yoksa yaptırım gelir küstahlık ve cüretini gösteren On ülkenin Devlet Başkanlarını da indirmeye çalışsak ya hadi. Kaldı ki Esad asla Türk Devletinin iç işlerine adaletine karışmak gibi bir hadsizlikte işlememiş idi. İç savaş çıkması için ve rejimin yıkılması dikkat edin değiştirilmesi demedim yıkılması dedim rejimin yıkılıp ülke insanın adeta Devletsiz başsız kalması için her türlü desteği verelim Suriye'de yaptığımız gibi Amerika'da yada Almaya'da da hadi veya Norveç'te mesela. Mümkün mü? Elbette ki mümkün değil zaten mümkün olsa da akıllıca ve insani değil, ahlaki ve adilane değil. Siyaseti bilmeyenler ve kendi ülkesinde bile eline yüzüne bulaştıranlar dünya siyasetini dizayna kalkışırsa alacağı netice bu tabi. En baştan beri söylüyoruz hatta yıllar oldu Gazeteci yazar kardeşim Nurullah Çavuşoğlu yakındır aynada kendi kendileriyle de kavga eder hale gelecekler demişti gelinen nokta bu anlaşılan. Şimdilerde Yargı ile kavgalılar Ordu ile de aralarının açıldığını herkesin görmesi an meselesi. Asker farkında nasıl bir maceraya sürüklendiklerinin. İdlib saldırısı esnasındaki siyasetimizin yaşadığı acziyet askere kazın ayağının farklı olduğunu gösterir nitelikte bir yaşanmışlık olsa gerek.
Dünya da tabi farkında siyasetin yaşadığı kafa ile MİT başta olmak üzere istihbarat birimlerinin ve Ordunun yada Yargı Bürokrasisin yaşadığı kafanın aslında hiçte paralel yürümediğinin ve Türkiye'de siyasetçiler açısından işlerin hiçte iyi gitmediğinin. Doğal olarak gelecek göremedikleri siyasetçileri muhatap kabul etmek istemeyip Devletler arası görüşme ile siyaseti birbirinden farklı tasarlıyor. Bu yüzden Türkiye yalnızlaşmış görüntüsü veriyor. Oysa ki yalnızlaşan Türk siyaseti yoksa Türkiye'siz plan yapamazlar zaten dünya ülkeleri. Burayı yani Türkiye ve Türk Milletini hesaba katmamak demek Atatürkü hesaba katmamak demektir ki asla bu hataya düşmez devlet aklını işleten devletler. Sonuçta aklımda diyorlar ve mesafeliler halk desteğini ve meşruiyetini tamamen yitirmek üzere oldukları anlaşılan siyasilerimize. Ama mesela MİT Müsteşarı yada Genelkurmay Başkanına hatta Hulusi Akar'a bile güvenebiliyorlar. Katar dışında hiç ülke kalmamıştı yakınlık veren artık Katar'da soğumaya başladı da Afrika kıtasına gidiyoruz Devletvari yapılar aramaya kim emrine 1000 asker dikse Devlet sayılıyor nasıl olsa oralarda. Dış dünyanın neredeyse hiç haberdar olmadığı Devletten bol ne var Afrika'da. Peki Amerika'nın canı cehenneme ya Rusya Onlar da İdlib'te bizim kafamıza göre takılmamıza izin vermiyor canları cehenneme. Peki 100 yıllık müttefikimiz Almanya Onların da canı cehenneme Fetö'yü bizden koruyorlar Amerika'yla bir olup. Peki ya İran mesela ya da Azerbaycan? Onlar da Muaviye'ye hazret demiyor pek Ehlibeyte hürmetleri var göstermelikte olsa işimize gelmiyor. Peki ya kiminle anlaşacağız Muz Cumhuriyetleri neyinize yetmiyor. Aynen yaşananları aktarıyorum yanlış anlamayın. Bu soruların başka mantıklı cevabı olamaz zaten. Adamlar bizi kendi siyasi ihtiras ve ikballeri için dünyaya kobay saha olarak açmak istiyor adeta ne yazık ki ben bu yaşanandan her akıl sahibinin böyle düşüneceğini zannederim ki eminim öyledir.
Nasreddin Hoca'nın devri zamanında devrin bütün ileri gelen düşünürleri ve alimleri yani devrin Hacı Bektaşları Sokratesleri bir araya gelmiş ve bir toplantı tertiplemişler dünya insanlığının geleceğini konuştukları. Tabi herkes bir şeyler söylemiş kendi çapında, kimi Avrupa'dan kimi Orta Asya yada Afrikadan gelen bilim insanları ve düşünürleri olarak tabi bizim Hoca Nasreddin'den çıt yok. En baba lafı en son kendi edecek ya ayaklı elli zeka fabrikası ve akıl dehası hocamız. Yahu hocam demişler Anadolu coğrafyasını temsilen sen geldin ki insanlığın büyükleri o coğrafyada harmanlanır sen bi lafa laf katmadın insanlığa yararlı. Bir de senin düşüncelerini duyalım konuşuver de demişler. Hoca cevaben demiş ki iyi diyorsunuz da kardeşim benim karnım aç önce benim karnımı bir doyurun. İnsanlar açsa insanlık yararını anlatamazsınız insanlar açsa ve gayret etmeden doyacağına dair inanç ve umudunu yitirmişse sadece açlığını yatıştırmayı düşünebilir. Aç insana bütün insanlığı nasıl düşündürebilirsiniz demiş ve sofra kurulmasını istemiş ilk iş. Hocanın hesap bizimkiler her ne kadar kendi bulduklarını sandıkları doğru yerden sazlarını tıngırdatmaya devam etse de kadayıfın altı kızarmıyor tencere kaynamıyor beyler. Türkün ordusu nasıl muzafferse Türk Adaleti de mahir ve muzafferdir. Bunu yaşayarak göreceğimizden kuşku duymuyoruz elbette ama yaşananlardan gerçekten kabak tadı verdi bir son bulsa iyi olacak bu kabus. Yapayalnız Ortaçağ karanlığında Ortadoğu bataklığına mahkum edilmiş ve Ordusu Ortadoğu bataklığına hapsedilmiş bir Türkiye Cumhuriyeti Devletini düşünmek dahi istemiyoruz ama hal ve gidiş siyasilere kalırsak maalesef bu vesselam ve saygılar...