Geçtiğimiz Cumartesi sabahı Ak Parti basına bir kahvaltı tertipledi ve o program şehrin gündemini altüst edecek nitelikte konuşmalara ve söyleşilere sebep oldu. CHP Milletvekili Özkan Yalım'ın saçma sapan rol çalma girişimlerine iyi çakmış Ak Parti İl Başkanı ve Milletvekilleri. Mesnedi olmayan bazı lağırtılar ile Uşak Adliyesini ve Ak Parti İl Başkanını töhmet altında bırakan İyi Parti Merkez İlçe Başkanı internet fenomeni diye tarif edilerek dalga geçilen Hakan Savaş da aldı Ak Parti İl Başkanının çok yerinde eleştirilerini. Güzel hızar yaptı iyi çaktı gibi tabirlerle anlatılır Ak Parti İl Başkanının basın önünde hatta programı yapan sözde gazetecinin de gözünün önünde yaptığı açıklamalar. Çaputunu çıkarmış dedim Çavuşoğlu'nun o açıklamaların Adli boyutu ne alemde? Sorusuna verdiği yanıt esnasında. Şehre dair umut vaad eden güzel gelişmeleri var etmek adına çalışmalar sarf ettiklerinden bahsetmiş Ak Partili yetkililer memnuniyet veren açıklamalar da olmuş.
Bahse konu ettiğim kahvaltı esnasında basından korkmadan soru alan iktidar partisi yetkilileri basının sorduğu samimi sorulara samimi yanıtlar da vermiş. Programa katılmadım ama tamamını izlediğim gibi kahvaltıya katılan arkadaşların gözlemlerini de edindim, özetle gitmiş kadar oldum kahvaltıya ki katıladabilirim bir sonraki ayın kahvaltısına. Basınız tabi işimiz bu. Kahvaltı sırasında Uşak Haber Merkezi adına sorular da sormuş Nurullah Çavuşoğlu kardeşim. İzlemiş de olabiirsiniz zaten ama soruları yönelttiği esna da Ak Parti Milletvekili Mehmet Altay'ın samimiyetine nereden emin olduğuna dair bir hatırayı Sayın Altay'a hatırlattı Sayın Çavuşoğlu.
Neydi o naklettiği yaşanmışlık? Ki ben de zaten o yaşanmışlık esnasında oradayım keza Uşak Haber Merkezi ofisinde gerçekleşen bahse konu bu görüşme benim makamımda gerçekleşti. Bu görüşme 2019 Mart seçimlerinden hemen sonrası Ramazan ayının ilk haftası belki de birinci günü gerçekleşti. Ansızın Uşak Haber Merkezi ofisine çıkagelen TBMM İstihbarat Komisyonu Başkanı olarak da tanıdığımız Uşak Milletvekili Mehmet Altay aynen şunları naklederek söze giriş yapmıştı. "Ben buraya Cumhurbaşkanımızın talimatıyla geldim ve Türkiye'nin tam bağımsızlığı için buradayım." Bize de ansızın gerçekleşen bu ziyarette Altay'ın bu şekilde söze giriş yapmış olması hiç tuhaf gelmemişti. Çünkü biz de zaten o dönem FETÖyü artık tamamen çözdüğümüzü Uşak'ta yenmeye kadir hale geldiğimizi ve fakat Devletin ve siyasetin de üzerine düşeni yapması halinde bunun mümkün olabileceğini söylüyor idik ve özellikle Sayın Erdoğan'a fetö ve terör örgütleri ile mücadelesinde destek oluyor idik yazı ve söyleşilerimizde.
Geçtiğimiz günlerde Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu bir açıklama yaptı Uşak Haber Merkezi editörü Gazeteci Ramazan Yıldız'a ve ilan ederek dedi ki biz gazetemiz kapanmasına ve haksızlığa uğramamıza rağmen fetöyle mücadele de desteğe devam ettik ve Sayın Erdoğan ile aramızda özel de bir siyasi ölçüler ve yol haritaları oluştu kendiliğinden. Aynen orada anlattığı gibi Devlet bekası ve itibarı diye diye Atatürk'ün hatıra ve mirasları diye diye sahip çıkmak istediğimiz değerleri koruyabilmek adına Devletimizi ve Cumhurbaşkanlığı makamını karşımıza çok almadan sabrettik bu güne dek. Yaşanmışlığa geri dönecek olursak biz zaten bir çok ortak arkadaşımızın da merhabamızın da olduğu kendi şehrimizin Milletvekili Mehmet Altay'ın Sayın Cumhurbaşkanımızca bu aslında tarihi görüşme için seçilmiş oluşunun da memnuniyeti ile beraber sevinç içinde dinlemiş idik Sayın Altay'ı ve beraber fetöyü yenme planına itiraz da etmemiştik. Sadece Çavuşoğlu kardeşim Erkan abinin haklarını teslim edelim adalet yerine gelsin öyle gideriz ancak demişti Sayın Altay'a. Sayın Altay'da hemen haksızlıkların giderilmesi için destek olacağına dair söz vererek ayrılmıştı. Yani bize göre anlaşmıştık. Önce gazete ve Atapark ile ilgili yaşadığım çok açık mağduriyetler giderilecek haklarım teslim edilecek ardından da fetö ile mücadeleye girişilecek ve Türkiye tam bağımsızlığına kavuşuncaya değin çetin bir mücadele verilecek Uşak Haber Merkezinin bilgi birikimi ile merkez edinmek istediği şehirde yendik mi fetöyü, Sayın Çavuşoğlu'nun hitabet gücünü de kullanarak halkı ve Devlet yetkililerini de aydınlattık mı fetöye karşı? Her şey sütliman olabilirdi gerçekten ki bu bence hala mümkün. Belki de bu yaşananlar ikinci bir şans ve fırsat hepimize.
Peki ne değişti? Ve bu söylenenler gerçekleşemedi üç yılı aşkın süredir ne beklendi? Bu sorunun yanıtını Sayın Altay'dan sormalıyız esasen çünkü en iyi o biliyor neden bir daha gelmediğini ve hiç böyle önemli bir görüşme gerçekleşmemiş gibi davranma yolunu seçtiğini. Siyasetinin ve dengelerinin gereği neyse Onu yapmıştır elbet. Biz de zaten bu güne dek neden gelmedin Sayın Vekil demedik arayıpta. Yoksa biliyoruz öteden beri aradık mı bakıyor telefonlarına sağolsun. Gerçekten söylüyorum biz de bilmiyoruz arada ne değişti ve vaz geçildi bu plandan ve rafa kaldırıldı? Ama zannım şu Nurullah Çavuşoğlu'nun bizim haklarımızı teslim etmelerini istemesi idi onları asıl rahatsız eden. Çünkü istedikleri Çavuşoğlu'nun geri dönüşü mümkün olmayan bizsiz bir yola girmesi idi zannımca ki istedikleri kafayı yaşatmakta zorlanmasınlar. Burada hakları iade edilmiş alacakları ödenmiş el konan mal varlıkları ve işletmeleri iade edilmiş bir gazeteci ve işletmecilerden oluşan bir ekibi geride bırakarak gitmesi halinde geri dönebilir Çavuşoğlu ama burada elinden mal varlığı ve gelirleri alınmış madden de zaten zor duruma düşürülmüş bir arkadaş grubunu burada bırakır giderse ne pahasına olursa olsun kazanmak zorunda hisseder kendini ve Allah muhafaza o da kazanmak için bazı ölçülerinden vaz geçebilecek kafaya gelir. O da sıradanlaşır sıradan siyasetçilerin içinde. Neden? Çünkü artık başarmak zorunda ve iş lafa kaldıysa ve onların meclisinde Nurullah Çavuşoğlu ile liderler bile baş edemez. Hatipliği de bilgi ve donanımı da hepimizin malumu. Yani benim zannıma sorarsanız Altay'a; Erkan Çuhadar'a haklarını teslim edip gidelim teklifi hiçte fena gelmemişti bu yüzden ona kalsa tamamdı hatta Nurullah Çavuşoğlu ta aşağı kapıya dek uğurlamıştı, Altay'a kalsan tamamdı ama yukarsının bu işine gelmemişti. Tabi belediye başkanı Mehmet Çakın'ın da işine pek gelmemiş olabilir bizi Şehir Protokolünde çok saygın bir yeri olan bir günlük gazetenin İmtiyaz Sahibi ve Atapark kafetarya işletmecisi olarak görmek. İnsanlar güçlü insan istemiyor ki çevrelerinde hangi siyasetçiye gitsen yardakçı arıyor malum ve malum belli miktar geliri ve varlığı oluşan yardakçılığı terkediveriyor. Tabi yine günahını da almak istemem Sayın Çakın'ın ya da başka bir Ak Partilinin. Ama gelişmelerden anlaşılan o ki yakında konuşarak halledeceğiz şehrin bütün meselelerini fetö meselesini son kez konuşup kapatarak işe başlayıp yaraları sararak devam edeceğiz. Adaletin yerine gelmesi suçluyu bile rahatsız etmemeli fetöyse bahse konu. Bahse konu tam bağımsızlık ise..
Yazı uzadı ama bir gelişme daha var fetönün merkez edinmek istediği şehir olan Uşak'ta Nurullah Çavuşoğlu ile ikimiz birer dilekçe verdik siyasetteki fetö taktikleri ile dizayn çalışmalarına isim isim deşifre ederek terör savcımıza bildirdik. İlerleyen günlerde gelişmelerden de suç duyurularımızın içeriğinden de bahsedeceğiz sizlere hatta belki de dilekçeleri yayınlayadabiliriz olduğu gibi. İlerleyen günlerde değerlendirip değerlendirmenize suncağız vakit ve imkan buldukça. Biz zaten siyasetin veya Cumhurbaşkanımızın desteği olmadan da bu mücadeleyi vereceğiz Halkımızın ve Devletimizin desteğiyle merkez edinmek istediği Kuvva İ Milliye şehrinde yenip derdest edeceğiz fetöyü. Lakin tabi siyasi kurumların destek sağlaması işi çok daha kolay hale getirir ki biz de isteriz. Neden tek başımıza mücadele verdik demek isteyelim ki hep birlikte mücadele verdik demek varken. Neden haset yada kibredelim ki bahse konu memleketimizin ve Devletimizin beka ve ikbali ise?
Eline emeğine sağlık abim güzel bir makale, değinilmesi gereken yerlere değinmişsin.