Bilindiği üzere KYK (Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu) üniversite öğrencilerinin beslenme ve barınma ihtiyacının karşılanması için devlet tarafından kuruldu. Düşük bir fiyat karşılığında bu yurtlarda barınabilen öğrenciler için bu hizmet çok avantajlı gibi yansıtılıyor fakat buz dağının bir de görünmeyen yüzü var elbette. Bu yazıda yurtta kalan üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunları geçmişte yurtta kalmış ve yeni mezun olmuş bir üniversite öğrencisi olarak sizlere anlatacağım.
Yurtta kalmak için belirli şartlar var elbette. Önce başvuru yapmak ve beklemek gerekiyor. Bu bekleyiş ise oldukça stresli tabii. Maddi durumu iyi olmayan ve ailelerin kıt kanaat geçinerek okutmaya çalıştıkları çocukları yurtlarda kalmak zorundalar. Ev sahiplerinin kiraları ne kadar yüksek tuttuğu ve küçücük eşyalı apart daireler için istediği meblağlar öğrencileri yurtta kalmaya mecbur ediyor.
Yurt çıktıysa sorun yok tabii ki. Bahsettiğim maddi durumu iyi olmayan bu aileler evlatlarını yurtlara gönderiyor ve çocuklarının barınabilecek yeri olduğu için seviniyorlar. Çocuğuna yurt çıkmayan aileler ise belediyelerin açtığı veya özel yurtlara başvurmak durumunda da kalıyorlar. Kapasite konusuna değinelim. Ülkede üniversite sayısı arttı ve bununla birlikte üniversite öğrenci sayısı da arttı elbette. Bu artışla birlikte eğitimin yanında barınma ve yeme içme ihtiyacı farz oluyor öğrencilere fakat bu artışla KYK yurtlarının kapasitesi paralel ilerlemiyor. Geçtiğimiz yıllarda yurt çıkmayan öğrenciler bu durumu protesto edip sokakta yatmak zorunda kalmışlardı.
Tabii ki yurt çıkanların en azından başını koyacakları bir yastıklarının olması sokakta yatmaktan daha yeğdir fakat yurt çıktıktan sonra her şey güllük gülistanlık olmuyor. Sadece yurt oluşumunun içerisinde; besin yetersizliği, hijyen problemleri, giriş çıkış saatleri, internet sorunları, kişisel alan yetersizliği gibi birçok sorun var.
Üniversitelerin çoğu müfredatında ilk derslerin bazılarında öğrencilere özellikle Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşileri öğretilir. Maslow, insanların yaşamını sürdürürken ihtiyaç duydukları gereksinimleri, önem sırasına göre bir piramide yerleştirir. Fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ve emniyet ihtiyacı, sosyal ihtiyaçlar ve saygınlık ihtiyacından sonra piramidin en tepesinde, kendini gerçekleştirme yer alır.
Bu hiyerarşiye göre KYK yurtlarının gerçekleştirmesi gereken en temel ihtiyaçlar bu piramidin ilk iki basamağı olan; fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyacı. Zira diğer basamakları gerçekleştirmek o şartlarda pek mümkün durmuyor.
Beslenme imkanları yurtlarda oldukça zor. Yurtların kendi bünyesinde bulunan yemekhaneler; kahvaltı ve akşam yemeği olmak üzere günde iki öğün yemek sunuyor. Eskiden yemeklerin her bir tabağı için ekstra ücret ödemek zorunda kalan öğrenciler 2022 yılından itibaren fiks menü sayesinde eğer asil öğrencilerse her yemekten bir adet alma hakkına sahip oldular. Tabii ki misafir öğrenciler için bu sistem geçerli değil. Onlar hâlâ yemek için ücret ödemek zorundalar.
Ayrıca yemeklerden öğrenciler memnun değil. Kullanılan malzemelerin ucuzluğu ve vasatın biraz altında olan lezzete sahip yemekler yüzünden öğrenciler tam anlamıyla beslenemiyor. Yemeğin yanında yalnızca bir çeyrek ekmek ve yarım litre su sınırı var. Dışarıdan yemek söylemekte çok pahalı olduğu için yurdun vasat altı yemeklerini tüketmek öğrenci için işkence gibi oluyor. Ayrıca sağlık problemlerine de yol açıyor bu durum. Mide rahatsızlıkları ve hazımsızlık gibi problemleri beraberinde getiriyor. Yemeklerin sadece vasatın altında olmasının dışında öğrencilerin yediği yemeklerden böcek, haşerat, saç veya kurt çıktığını da görüyoruz elbette. Bu da öğrencileri yemek yemeye küstürüyor ekstradan.
Hijyen ise başka bir problem elbette. Yurtlarda temizlik için personeller işe alınıyor. Bizzat yurtta kaldığım ve şahit olduğum bir şeye değineyim. Kullanılan viladaların suyu değiştirilmiyor. Neredeyse onlarca oda için aynı temizlik suyu kullanılıyor. Aslında yönetmeliğe göre her odanın temizliği için kullanılan temizlik malzemeleri önce hijyenik hâle getirilmeli. Kendi odamda tanık olmuştum. Temizlik personelinin kullandığı su çamur gibi kirliydi ve hatta kendisinden rica ettim lütfen temizliğe gelme biz arkadaşlarımız ile kendi temizliğimizi yapalım diye. Hijyen demişken sadece idarenin değil öğrencilerinde bu konuda problemleri var. Hiç tanımadığımız insanlar ile dört veya altı kişilik aynı odada kalmak zorunda bırakılıyoruz. Bu da bir çok farklı karakter ve o karakterlerin sahip olduğu alışkanlıklar demek. Bu hijyensizliğin yanı sıra oda arkadaşınız temiz değilse ekstra bir temizlik problemi demek.
Yurda giriş ve çıkış saatleri handikaplardan bir diğeri... Yurda en son giriş saat gece 23.00 ve bu saat yetişkinliğine ulaşmış insanların dışarıda vakit geçirdiği zamanı sınırlandırıyor. Elbette izin alma karşılığında yurda gelmeme hakkınız var ama geceyi dışarıda geçireceksiniz tabii ki. Gençler için Uşak'ta 19 Mayıs için Festival yapılmıştı. Bu festivalde konserlerin bitişi neredeyse gece 12yi buluyordu fakat yurt giriş saatleri nedeni ile yurtta kalanlar konserden erken ayrılmak zorunda kalmışlardı. Gençlik ve spor bayramı kapsamında düzenlenen bu etkinlikte gençler eğlenemeyip yurda dönmüşlerdi. Bu yalnızca Uşak değil ülke genelinde böyle...
İnternet ise yurdun bir diğer sorunu. Öğrencilerin her siteye erişemediği ve aylık 32 GB ile sınırlandırıldığı oldukça yavaş internetleri var. Bu internet ile ders çalışmak ve vakit geçirmek oldukça zor. Kendi deneyimimden yola çıkarak söyleyeyim; hızlı bir internete erişmek için bazı zamanlar üniversitenin kütüphanesinde sabahlıyordum. Eğitim sisteminin büyük bir bölümünde, kaynak taramalarında veya online derslerde internetten faydalanmak zorundayız. Yavaş internet yurtta kalanların eğitim hayatının kalitesini düşürmekte.
Yurdun kalabalık odalarından bahsetmiştik. Dört veya altı kişilik odalarda hiç tanımadığımız farklı bölümlerden insanlarla aynı ortamda kalıyoruz. Odadaki herkesin uyandığı ve uyuduğu saatin farklılıkları, gürültü sorunları, kişilerin arasında yaşanan anlaşamamazlık ortak tuvalet ve banyo kullanımı pek çok tartışmaya sebep olabiliyor. Yalnız kalmaya ihtiyaç duyulduğunda ve sessizlik istediğinde bu öğrenciler için neredeyse imkansız.
Konu olarak güvenliğe geldiğimizde ise. Hepimizin duyunca epey üzüldüğü yurtta yaşanan asansör faciası yaşanmıştı. Zeren Ertaş yeterli önlemin alınmadığı asansörde feci şekilde sıkışarak can vermişti. 2022 yılında ise Uşak'ta bizzat kendi arkadaşım olan Sude Ürer yurdun üzerinde bulunduğu yolda üst geçit olmamasından dolayı karşıdan karşıya geçmeye çalışırken kazada hayatını kaybetmişti. Yurtların konumu itibari ile şehir dışında olmaları da güvenlik açısından bir eksi elbette.
Uşakta öğrenci olduğum dönem bitti fakat hâlâ üniversitede olan ve yurtlarda barınan bir çok arkadaşımla görüşmelerim devam ediyor. "Yurtlarda düzelme var mı? Oralarda keyfiniz nasıl?" gibi sorular sorduğumda aldığım cevaplar hiç içimi açmadı. Hatta onlarla empati yapabildim aynı şartlarda geçmişte bulunduğum için. Duyduğuma göre Uşaktaki misafir öğrencilerin hepsini eski kız öğrenci yurduna yerleştirmişler. Eski kız yurdunun şartları Yaren KYK ve Latife Hanım KYK'ya göre en kötüsü. Tüm öğrencilerin ortak tuvalet ve banyoyu kullanmaktan hastalık kaptığı, asansörü olmayan, tek bir kıyafet dolabı ile idare edilmeye çalışılan ve hatta öğrencilerin kendilerine ait çalışma masası bile olmayan bir yurt. Orada yaklaşık birkaç hafta kalmıştım. Şartlara tahammül bile edemeden diğer yurda geçmiştim çünkü hastalık kapmıştım ve oranın kötü şartları psikolojimi hiç iyi etkilememişti.
Şimdilerde ise asil olmayan öğrencilerin kendi seçimleri bile olmayan bu misafir öğrencilik süreci onları eski yurtta kalmaya zorlamış. Eski yurdun acilen yenilenmesi, asansör eklenmesi gibi pek çok hizmete ihtiyacı var.
Yazımda değindiğim bu zorluk ve sorunların çözüme ulaşması içimize su serper elbette ve umutlu bir bekleyişteyiz hâlâ... Ülkede düzeltilmesi gereken pek çok şey var ama asıl devrim gençlikte başlar ve gençlerin üzerine yapılabilecek icraatler sayesinde arttırılan motivasyonlar bu devrimin en büyük destekçisi olacaktır.
Saygılarımla - Yasemin Ekiz Çavuşoğlu
KYK (Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu), üniversite öğrencilerinin barınma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla devlet tarafından kurulmuş bir kurumdur. Öğrencilere düşük bir ücret karşılığında barınma imkânı sunulsa da, bu sistemin göründüğünden farklı sorunları da var. Bu yazıda, bir dönem yurtta kalmış ve mezun olmuş bir üniversite öğrencisi olarak, KYK yurtlarında yaşanan problemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yurtta kalabilmek için önce başvuru yapmak ve uzun bir bekleyişe girmek gerekiyor. Maddi durumu iyi olmayan ailelerin, çocuklarını okutabilmek için kıt kanaat geçindiği bir ortamda, yurt imkânı büyük bir şans olarak görülse de, bu durumun arka planında farklı zorluklar yer alıyor. Üniversite sayısının artmasıyla birlikte öğrenci sayısı da çoğaldı, ancak KYK yurtlarının kapasitesi bu artışa ayak uyduramıyor. Bu nedenle, yer bulamayan öğrenciler protesto etmek zorunda kalıyor, hatta bazıları sokakta kalmak zorunda bile kalıyor.
Yurtta kalmak, birçok açıdan be