Papa Irak'a gitmiş ve barış isteyen bir Hacı olduğunu deklare ederek selamlamış insanlığı. Her ne kadar dinler arası diyalog ve beraberinde devreye giren fetö faaliyetleri sebebiyle oluşmuş bir önyargımız olsa da barışa gerçekten muhtacız insanlık olarak ve barış çağrısı yapan herkesin samimi olması için dua etmek ve samimi yanıtlar ve desteklerle barış davetine icabet etmek lazım. Papa'dan samimiyet umulmaz ABD; Irak'ı ardından bütün Ortadoğu'yu tuz-buz ederken destek olan da Papalıktı ve BOP için düğmeye basarak Irak'a giren Busch efendi Hz. İsa'yı rüyasında gördüğünde hadi oradan sen kimsin İsa'dan talimat almak kim demediler ne de olsa. Hem Hz. İsa'nın kan dökme, can alma, başkalarının vatan toprağına ve altındaki değerlere göz koyma talimatı vermiş olamayacağını da söylemediler. Yani inandıkları hatta Tanrı edindiklerini söyledikleri oysa ki Peygamber ve Ruhullah olan Hz. İsa (as)'yı siyasete alet etmelerine ve iftira etmelerine göz yumanda Papalıktı. Hz. İsa yı, haşa müslüman kanı dökülmesi için rüyaya giren bir meczup gibi takdim eden Amerikan siyaseti emperyalizmin hatırına bu ihaneti işlerken nerdeydi Papalık? Demeyelim lütfen bence ve bence bu sefer Barış diye el uzatana ölçülerimizi hatırlatarak biz de el uzatalım lütfen.
Hani siz dinler arası diyaloğa karşıydınız? Ne değişti? Dediğinizi duyar gibiyim hemen yanıtlayayım. Biz en başından beri dinler arası diyaloğa karşıyız hatta İslam'dan başka bir sözde dinin din olarak kabul edilmesine bile karşıyız esasen. Hakkı söylemekten vazgeçecek halimiz yok elbette. Elbette Papa'nın Tanrısına kendi Tanrımızı eş ortak görecek halimiz yok. Bizim Rabbimiz birdir ve eş oğul edinmekten münezzehtir. Onlar bunu kabul etmeyip küfre düşmüş olsa da Onların da Tanrısıdır bizim Allah'ımız ve dahi varsa tanrı edindikleri bir varlık O varlığın da hatta Hz. İsa'nın yada Muhammed Mustafa (sav) ve Ehlibeytinin de hiç kuşkusuz yaratıcısı ve Rabbidir. Ama bizim Rabbimizin emridir kimseyi inancı için zorlamamak ya da hor görmemek. O dilediği gibi terbiye eder. Hoşgörü demeyeceğiz elbette hoşta görmeyeceğiz Hz. İsa efendimizi kendisinin asla dillendirmediği bir vasıfla Allah'ın oğlu olarak haşa vasfetmelerini hoş görmeyeceğiz Rabbimize ve Hz. Meryem'e iftiralarını ancak tahammül etmek hatta müsamahakar davranmak durumundayız
Allah'ın buyruğu gereği. Biz kimsenin dinine karışmamalıyız ve huzurla inancını yaşama ve yaşatma imkanı sunmalıyız gücümüz yettiğince. Nasıl olsa hepimiz kıyamete ve ahirete iman etmekteyiz bazı ihtilaflarımız olsa da. Ahirette çıkar nasılsa hak meydana .Bizim karşı durmamız gereken Dindarlar arası yada farklı din mensupları arası diyalog değil, dinler arası diyalog. Bizim karşı çıkmamız gereken; Hristiyanlaştırma yada İslamlaştırma farketmez. Dinin siyasallaşmasına ve zulümle haksızlıkla yada hile ve desise ile yayılmacılık politikasına dönüşecek hiç bir diyalog hayır getirmez. Ancak barış için, beraber insanlığa dünyaya hizmet yada refah getirmek için elbette oturulup konuşulmalıdır. Kimin hangi dine inandığından bize ne? Biz namuslu insanlar olup olmadığına bakalım. Ne diyor tüm dünya insanlığının büyüklüğünü kabul ettiği Hacı Bektaşi Veli? Dini dili ırkı ne olursa olsun iyiler iyidir. Ne diyor yine büyüklüğünü tüm insanlığın kabul ettiği tüm dünyanın bizim Mustafa'sı, Mustafa Kemal Atatürk'ümüz Yurtta Sulh Cihanda Sulh işte insanlığa ölçü iki anahtar. Bu iki sözün gereğini yerine getirebilse bütün insanlık inanın ne inanç kavgası kalır dünyada ne ırk yada mezhep kavgası? Ekonomik kavgaların önüne geçmek inanın mümkün yeter ki saçma sapan kafalar yaşamış saçma sapan insanların saplantılı biçimde yaşadığı saçma sapan dogma yada öğretileri bir kenara bırakarak aklın ve bilimin yolunda buluşabilelim. Gönüller zaten hazır köprüler kurmak kolay. Siz yeter ki İpek yolu yapacağız deyin köprüyü yöre halkı size yapıverir. Ne para harcayın ne emek? Yeter ki tarif edin ve izin verin halka.
Dünyayı yöneten anlayış insanlığa hizmeti tescilli insanları dinlemeye başlarsa iş kendiliğinden rayına girecek inanın. İngilizler de de var insanlığa hizmeti bulaşmış iyi insanlar Amerikalılar da çıkarmış içinden Rusya'nın da var elbette Çin'in hatta Arapların içinden bile çıkmış çağrısına kulak verilesi iyi ve büyük insanlar. Herkes gerçek büyüğünü dinlese mesele kendiliğinden çözülecek. Biz gitsek taht için köpekleşip Oğlunu kesmişleri büyük edinsek ne olur? Ne olacak Türk'lere dünyayı kana boğdururuz. Biz Barışı getireni örnek almalıyız medeniyeti getireni ve bizi muasır medeniyet hedefine inandırıp yönlendireni seçmeliyiz. Önüne gelene benim gibi inanmıyor yada düşünmüyor veya benim faraza padişahlığımı yada halifeliğimi yada Papalığımı adı neyse kabul etmiyor diye savaş açan kimin büyüğü olursa olsun büyük olamaz. Büyük dediğin insanlığa yararı ortada olandır. Büyük dediğin Yurdunda ve Dünyada barış getirebilendir. Kim varsa ki tarihte barışa katkı sunmuş her millet Onun izine girmeli. Biz de tabi Atatürk'ün izinden zerre sapmadan devam etmeliyiz.
Söz uzayacak ama inanın değer. Papa şayet gerçekten barış elçisi bir Hacı olmak istiyorsa yanlış kiliseye gitmiş Irak'ta değil ki bahse konu kilise Uşak'ta evet evet Irak'ta değil Türkiye'de uzakta yada uzayda da değil Uşak'ta. Uşakta daha neler var neler? Bilse Papa göbek ata ata gelir ama bilmiyor gibi yapıyor. Uşak'ta Dünyanın İkinci Büyük Kanyonu var yani huzurun kralı var. Uşak'ta cennet bahçesinden bir esinti var üstelik çok doğal adına Taşyaran Vadisi diyoruz ama aslında görsel ve yöresel ziyafet vadisi denilebilir. Uşak'ta Karun'un hazineleri var ki bilinen yani ortaya çıkarılmış hazineler Karunun hizmetinde bulunmuşların edindiği mücevherler. Karun'un hazinelerini ortaya çıkarsak varın siz düşünün? Dünya seyire buraya gelir. Seyire gelinecek o kadar çok nimeti var ki havasını tenefüs edene aşık kafası yaşatmaya başlayan ve İlkler Şehri olarakta bilinen Aşıklar meskeni şehrimiz Uşak'ta. Bilse insanların emekliler şehri olmaya çok aday olacak kadar harika bir atmosferinin olduğunu ve bilse bu şehrin barışı getiren aşkların yaşandığı bir güzide şehir olduğunu yerleşesi gelir. Bugün Hristiyanlıktaki montanizm akımının inancına ve tarihi hakikatlere bakıldığında Hristiyan alemi ve insanlık için çok önemli misyonlar üstlenmesi gereken ve bilse hristiyanların hac merkezi gibi ziyarete akın edeceği Pepuza Antik Kentini ziyaret edip gözlemledim ve yazımın sonunda oraya dair fotoğraflar paylaştım zaten. O ziyarete dair his düşünce ve gözlemlerimi bir sonraki yazımda aktarabilirim ama bu yazıyı o kutsiyet ve tarih kokan mekanların ve harika atmosferinin bana yaşattığı ruh hali ile kalemimden döküleni siz değerli Uşak Haber Merkezi takipçileri ile paylaşayım istedim vesselam.... Dilerim barışa ve hayra bir nebzede olsa katkı sunar bu yazım. Ayrıca okuyanların zihin ve gönül dünyasındaki bulanıklığı bir nebze de olsa gidermiş olur dilerim.