Hepiniz biliyorsunuz Kara Harp Okulunun mezuniyet töreninde teğmenler toplu olarak kılıç çektiler ve yemin de ettiler. Bu gün ortaya çıkan görüntülere göre de bir grup değil bu etkinliği gerçekleştiren hepsi yapmış aynı şeyi. Doğrudur eğridir bilmem zaten mezuniyet töreninde kılıç çekip Mustafa Kemal düşmanlarına karşı Mustafa Kemali'in askerleriyiz demek hatta İzmir Marşı söylemek neden yok? Devlet protokolü bunu neden istemiyor? Devletin Cumhurbaşkanının bu tabloyu dünyaya göstermek istemesi gerekmez mi zaten? Genelkurmay Başkanı Mustafa Kemal'e asker yetiştirdiğinin böylece tescillenmesini istemez mi? Bu tıpkı son nefeste kelimei şahadet getirmek gibidir ki Allah bu yazıyı okuyan ve doğruya doğru bu yazı güzel olmuş ve arifçe gerçeklerimiz ile yüzleştirmiş diyebilen herkese nasip etsin. Mezun olurken bağırmak istersin biz Mustafa Kemal'in yani Türk Devletinin askeriyiz Cumhuriyetin askerleriyiz ve ne vatanımızın tek karışında gözü olanın gözünü bu kılıçla oymak için yetiştirildim veya Atatürk'e veya Cumhuriyetimize düşmanlık edeceklerin de keza gerekirse ve yurtta ve cihanda sulhu de gerekirse silah zoruyla korkutarak göz dağı vererek sağlarız.
Ben şahsen o görüntüleri görünce bu çok iyi oldu demiştim coğrafyamızda cirit atan terör örgütleri ve onları besleyen istihbarat örgütleri özellikle de kışkırtılmaya çalışılan Yunanistan ve kışkırtmaya çalışır gibi davranan ABD ve İngilizin şahsında neredeyse bütün Batıya göz dağı vermiş askerimiz dedim emperyalizme de keza ve Türkiye'yi tam bağımsız olmak fikrinden tamamen caydırabileceğini sananlar sandıkları gibi olmadığı ile yüzleşir hem dedim ve memnuniyetle izledim Türk Ordusunun Mustafa Kemal'e Asker yetiştirdiğinin tescilini ordumuz adına da sevindim. Macaristan rahatsız olmaz mesela Batıda yer almasına rağmen Rusya veya İran'da, Azerbeycan'da mesela hiç bir müslüman devleti de rahatsız olmaz belki Katar ki Türk'ten düşmanlık da beklemez halkı. Türk'ün askerinin Mustafa Kemal'e asker olduğunun ilanı gibi de oldu bütün dünyaya dedim izleyince görüntüleri ayrıca ve ayrıca gururlandığımı da söyleyebilirim.
Şimdi Cumhurbaşkanı artık İmam Hatiplilerin bile nefret ettiği ve bir avuç İmam Hatipli Siyasal İslamcıdan başka gururla İmam Hatipliyim diye söyleyenin kalmadığı ve bizzat İmam Hatip okuyanların imam hatipte dinden nefret ettiriyorlar hiç Ehlibeytten bahsetmiyorlar mesela diye serzenişte bulunduğu İmam Hatipliler gününde yada gecesinde yine imam hatiplere hitaben yaptığı bir konuşmasında Teğmenleri hesaba çekeceklerini söylemiş. Çekin varın sorun değil de hangisi biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz demekten vaz geçer veya imtina eder. Hangisi bunun bir tezgah olduğuna inanarak arkadaşlarını gönüllü siyasal yargının ve çarpıtılmış halleri ile medyanın ve milletin vicdanına teslim eder? Ben şahsen Cumhurbaşkanının sandığı gibi bir istismar olmadığı ve iç siyasete bir mesaj olmaktan ziyade terör örgütleri ve toprağımız da kaynak ve değerlerimizde gözü olan dünya devletlerine bir mesaj olarak Devlet refleksi gereği o görüntülerin oluştuğu kanaatindeyim. Sosyal medyada istismar edilmiş de olabilir belki ayrı konu ama gerçekten iyi de oldu görüntülerin dünyaya yayılması bizler ve dostlar bir derin oh çektik düşmanları da korku saldı ve göreceksiniz yargı işi uzatmayıp takipsizlik kararı verecek gerekçeyi de alenen ilan edecek. Keza uzun uzun soruşturmaya gerek olan bir iş de değil meydan da tanıklar huzurunda gelişmiş her şey Devletin kısa sürede olaya tam olarak hakim olması hiç de zor değil ki zaten şimdiden bilirlerdir belki.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanlış yönlendirildiğini ve bir tuzağa düşürüldüğünü sanıyorum. Zira Milletin yüzde doksandan fazlasının Atatürk'e vefa borçlu hissediyor musunuz? Sorusuna tüm anketlerde evet cevabı verdiği milletin akın akın Anıtkabir'e aktığı ve Atatürk'ten kuruluş ayarlarına dönmekten umut ettiği ve Atatürk'çülüğün bütün dünyada hiç olmadığı kadar yükseldiği Batı Devletleri hatta İngiltere Kraliyet Ailesi ve Devleti de dahil ülkemize Devlet büyüklerinin geldiğinde Anıtkabir'e ziyarete gelip huzurunda dua ederek, anı defterine bağlılık ifade ettiği bir dönemde sanki Mustafa Kemal'in Askerleriyiz denmesinden rahatsız olmuş gibi bir algı yerleşmesi Erdoğan'ın kesinlikle işine gelmezki. Keza bilse sosyal medyada gördüğü bunca tepkiyi göreceğini ve orada dinleyen bir avuç imam hatipli yalakadan başka kimsenin alkışlamayacağını yapar mıydı bu açıklamayı? Tabii ki yapmaz bunu hiç bir siyasetçi. Siyaseten intihar gibi olur siyasetçi açısından Atatürk'çüleri açıktan hedef edinip bile göre Atatürk düşmanı gibi davranıp onun ismini silmek isteyen emperyal çetelere sözcülük yapar gibi algılanıp ister istemez hedefi haline gelmek ki Türkiye'de kendini Atatürk'çü diye tarif eden de belki de yüzde seksen çıkar. Bakın zaten sosyal medyadaki açıktan tepkilere anlarsınız. Milletin yarıdan fazlası tepki verdi anında yıkılıyor sosyal medya. Erdoğan bilmeden fitili ateşlemiş gibi oldu CHP Kurultayına kimse ilgilenmedi bile ve CHP Kurultayından bir tepki de yükselmedi yani rol de çalmış değil CHP bunca olan bitenden. Keşke samimice tepki verselerdi tepki ama durumdan vazife çıkarmak nevinden siyaseten tepki vermekten bile imtina etti kurultaycılar.
Sonuç itibarı ile bütün gündem Mustafa Kemalin Askerleri oldu birden millet Mustafa Kemal'in Askerlerini tartışıyor konuşuyor ve nerdeyse topyekün Mustafa Kemal'in Askerlerine sahip çıkıyor CHP ve Milliyetçi Hareket Partisi veya diğer siyasi partililer. Demek ki siyaset samimiyetsiz insanlarla dolu dedim. Bakalım Erdoğan'ın bu açıklamasından sonra akıllarına gelecek mi Mustafa Kemal'in Askerleri siyasetçilerin ve sahiplenebilecekler mi onlar da milletten sonra da olsa millet gibi. Millet çok sahiplendi gerçekten ki ordumuz göz bebeğimizdir asla siyasete alet edilmemelidir Ancak bilinmelidir ki Devletin temel esaslarını Atatürk ilke ve devrimlerini Cumhuriyet değerlerini öğretmek ve benimsetmek yetiştirdiği askere Atatürk'e aidiyet hissi vermek ve bunu göstermek kesinlikle siyaset olamaz. Siyaseten bakınca işe fetöcü subayları atmalıyız denmesine rağmen komuta kademesini dinlemeyen İskender Pala gibilere de ordudan da atılsa itibar ve şeref vermeye kalkan ki veremedi Vallahi bir siyasetçi Devletin zirvesinde de olsa aynı zamanda parti genel başkanı ise ve siyaset yapmaktaysa biz zaten onun dengelerini anlayamayız yerine kendimizi koyamayız ama Erdoğan'ın İmam Hatipliler Derneklerinin etkinliğinde yaptığı konuşmayı icma etmesi gerekiyor en yakın zamanda ve varsa yanlış anlaşılmalar düzeltmesi gerekiyor. Yargının da keza madem Cumhurbaşkanı böyle bir kuşku arz etti derhal gereğini yapıp işin aslını ortaya koyarak konuyu da kapatmalıdır. Sİyasete malzeme olmaması adına gerçekler olduğu gibi meydana konulmalı. Zira bu bir siyasi operasyon diyemeyiz ne CHP ne MHP zaten Ordunun Mustafa Kemal'in askerleriyiz demesini istemez gibi davranıyor. İkisi de Mustafa Kemal düşmanlarına itibar vermek derdinde. İkiside derken elbette ki yönetim kademeleri Genel Başkan nezdinde yoksa Türk Milleyetçileri çok iyi sahiplendi Mustafa Kemal'in askerlerini eski ocak başkanları genel başkanları eski MHP veya CHP milletvekilleri ve MHP'nin de CHP'nin de neredeyse topyekün aynı sahiplenmenin içindeler ve imtihanı kolay ve başarı ile atlattılar.
Yazı uzadı ama uzasın hazır yeri gelmişken hem olası yanlış anlaşılmaları önlemek hem de İmam Hatipliler meselesine dair bakış açımı sizlere irdelemek istiyorum. İmam Hatipliler yani dinini siyasetine ticaretine alet etmeyen siyasal islamcı gibi değil de müslüman gibi adam gibi yaşayan hatipliğini veya dini bilgisini istismar aracı etmeyen İmam Hatipli bir çok arkadaşımız var. Tabii ki onlarla bir sorunumuz yok ama kabul edin ki İmam Hatipte okuyup deist olan bile var. Din gibi bir ilaç ve nimeti anlatacaksın ve senin anlattığın o dinden nefret edecek veya benimsemeyecek sende ben imam yetiştirebilecek ilme ve imana sahibim diye ahkam keseceksin. Olacak iş mi? Tabii ki seyirci olmayan adam gibi dinini yaşayan dindarlığının gereğini yapan emekli olsa da camiden ayağını kesmeyen emri bil maruf nehy anıl münkeri terketmediği gibi siyasete kendimi alet ettirmeyen hocalarımız da var imam hatip okuyup başka işlerle meşgul olan arkadaş veya tanıdıklarımız da var. Mesela hiç çekinmeden dostum diyebileceğim Kadir Tosbıyık Hocamız hep gelir gider yanımıza hep okur yazılarımızı sağolsun ve en baştan beri biz gibi düşünür biz gibi yaşar biz de Onun hocalığına da adamlığına da güveniriz. Kaldı ki Müftülükte bilirdi kıymetini Hacı Zeybek gibi Çakaloz gibi en merkezdeki ve önemli camiler de imam hatiplik yaptı Atatürk'çülüğünden de Ehlibeyte hürmet ve muhabbet beslediğinden de eminiz ve hep örnek gösteririz kendisini. Lütfen İmam Hatipliler ön yargılı veya genelleyici sanmasınlar. Dert zaten imam hatipli değil dert siyasal islamcı, nereye girse bizim gözümüze batıyor. CHP'de Mehmet Bekaroğlu ile bizim derdimiz MHP'de başka bir siyasal islamcı siyasetçi ile. İster imam hatipli kisvesine bürünsün isterse kominist kisvesine biz siyasal islamcıyı çabuk tanır ve anlarız ve hemen ifşa ederiz koyarız art niyetini ve dua ederiz Allah kimseyi dinini siyasetine alet ettiğini kendi kendine ikrar edip adını siyasal islamcı koyup müslümanlık taslayarak menfaat elde edecek kadar düşkün etmesin diye .
Bana göre ırzını istismara açmaktan çok farklı da değildir dinini istismara açmak ikisi de mahremdir ve birinin diğerinden farkı yoktur. Nasıl ki yatak odanın kapısı çocuklarına bile kapalı ise yerine göre dinin de kendinedir ve kimseyi kendi dini dünyana dahil etmek bile istemezsin. Din kutsaldır kutsanır durur kimseye gösterilmek de istenmez fazla saklanma da abartılmadan saklanır kimi ibadet bile, hem Din aşk gibidir çok anlatılmaz çok dile gelmez yaşanır. Peki anlatılamaz mı? Hocaysan anlat yine canım siyasetçiysen neden din anlatmak üstüne elzem olsun vazife olsun. Hocaysan da abartma ki dinde zorlama yoktur Allah beyanı. Hem Devlet işlerinde de zorlama olmaz birbirinin işine çok karışmak da keza doğru olmaz. Asker askerliğini bilir pek kimse karışmaz illa karışacaksa hukuk adamları karışır ki hukuk adamlarının işine hiç kimse karışmamalıdır. Kuvvetler ayrılığı prensibi diyorlar ya hani bu prensipleri benimseyen ve uygulayanın da bir bildiği vardır değil mi? Cumhuriyeti kuran irade Ülkeyi kurtaracak dehayı ve iman gücünü ortaya koyduktan sonra yıkılmış diyebileceğimiz bir Devleti yeniden kurmuş inşa etmiş. Haydi Osmanlı adındaki Devletimizi külletinden yeniden doğurarak Türkiye Cumhuriyet Devleti yapmış diyelim Onlar da iyi bilecek değiliz ya. Her işi ehline bırakalım ve bilmediğimizi ehlinden soralım bir de lütfen askeri ve yargıya siyasetimize asla alet etmeyelim yeter vesselam.