Haberimize, yayınladığımız bu fotoğrafların anısını sizlere paylaşarak devam etmek istiyoruz. Bildiğiniz üzere Ali Erdoğan'ın Uşak Belediye Başkanlığı'nın kendine kazandırdığı imkan ve olanakları, o zamanki adı cemaat olan, FETÖ yararına kullandığına, belediyede aynı örgütün kadrolaşmasına yardımcı olduğuna, Belediyenin işlerini verdiği taşeron firmaların, paralele yakın isimlere ait olduğuna ilişkin pek çok haberi Uşak Haber Merkezi'nde okumuştunuz. En başından beri Ali Erdoğan'ın paralel örgüte yakınlığından duyduğumuz rahatsızlığı haberlerimizde ve makalalerimizde sıklıkla vurgulamıştık.
Foto Galeri bölümünde albümünü yayınlayacağımız bu fotoğraflar 2013 yılı mayıs ayına ait. Tam bu fotoğraf verilmezden az önce yine bizim, cemaat aleyhindeki haberlerimiz sıklaşmıştı ve en çokta halen cezaevinde bulunan Mustafa Gündüz'ünde içinde bulunduğu bazı kişilere Belediye Mezarlığından ücretsiz aile mezarlığının verilmeye kalkışıldığına ilişkin "Belediye Aile Mezarlıkları Kimlere Parselleniyor? Ücret Ödemeyen Meclis Üyeleri Kimler?" haberimiz rahatsız etmişti. Ayrıca 2013 Mart ayında Uşak'ın çevre temizlik ihalesi yapılmış ve yine TEMAY'ın ihaleyi almış olmasına ilişkin serzeniş ve sıkıntılar doğmaya başlamıştı ve bizde bu konuların üzerine gidiyorduk. Bunun yanısıra tamd a bu tarihlerde Ali Erdoğan'ın Ak Partiye geçme girişimleri vardı ve biz yine o tarihlerde bu girişimin başarıya ulaşmasını önleyecek nitelikte yazılar ve haberler yayınlamaktaydık. Her neyse bu fotoğraf verilmeden sadece bir kaç gün önce, dönemin Uşak Belediye Başkanı Özel Kalem Müdürü Tuncay Akbulut; bize bu haberleri kesmemiz gerektiğini, Devlet kudreti ile baş edemeyeceğimizi bize söyleyerek, bizi üstü kapalı tehdit etmişti. Bizim bu gerginliği yaşadığımızın sadece bir gün sonrası yine Tuncay Akbulut Facebook üzerinden bu fotoğrafları paylaşmıştı ve biz de "mesaj alındı" dercesine bütün ekip bu fotoğrafların altına beğeni bırakmıştık. Şimdi baktığımızda Mayıs 2013 tarihinde; Akbulut'un bizi devlet kudreti ile tehdit ettiğinin ertesi günü, Uşak Belediyesi At Çiftliğinden, Belediye Başkanı Tuncay Akblut ile birlikte bu fotoğrafı veren müdürlerin önemli bir kısmının, paralel soruşturma kapsamında tutuklu bulunan isimlerden oluşmuş olması, gerçekten de ne kadar vahim günler atlattığımızı ve yıllardır mücadele verdiğimiz bu yapının ne kadar güçlü olduğunu bizlere de bir kez daha gösterdi.
Fotoğrafta bulunanların elbetteki hepsini suçlamıyoruz, elbetteki orada fotoğraf veren herkesin bu fotoğrafın bize üstü kapalı mesaj vermek için çekilip paylaşıldığından haberi olmayabilir. Kaldı ki aynı karede paralelle ilgisinin olduğunu, henüz adli kurumların söylemediği yani üzerinde paralel şüphesi bulundurmayan isimler de var olabilir. Çünkü sadece ismini bildiğimiz ve şu anda suçlananlar arasında olup olmadığını bilmediğimiz kimseler de var. Ancak karenin içinde bulunan kişilerin yarısının cezaevinde olması bu fotoğrafın o gün ne anlam içerdiğini daha net bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Tıpkı yargılandıkları dönem ne olup bittiğini anlayamayan ama sadece bir tuhaflık olduğunu sezinleyen Ülkücülerin; Paralel soruşturmanın seyri esnasında, kendilerini suçlayan ya da soruşturmayı yürüten ve sözde çete dosyasını hazırlayan isimlerin, pek çoğunun paralel ilişkisinin olduğunu görünce; kendilerinin bir paralel kumpasa kurban edildiğine emin olmaları gibi. Tıpkı dönemin Uşak Valisi Kayhan Kavas'ın; ehliyet sınavına girmeden ehliyet aldığına ilişkin haberlerin ardından merkeze alınmasının bir paralel kumpas olduğunu, dönemin İl Milli Eğitim Müdürü Recep Düzgün'ün ve Şube Müdürü Mehmet Gerik'in paralelden yargılanmasıyla ortaya çıkmasına emin olduğu gibi; tıpkı Hrant Dink cinayeti ile ilgili yargılanan Yasin Hayal'in babasının, Hayal'in cinayet öncesi ve gözaltı ya da tutukluluk sürecinde yaşadıklarını görünce paralel devlet tarafından kullanıldığının farkına varması gibi... Biz de soruşturma derinleştirildikçe, o gün düşündüklerimizde ne kadar haklı olduğumuzun ve mücadele ettiğimiz örgütün ne denli büyük bir örgüt olduğunun farkına varıyoruz.
Konumuzla ilgili olduğu için bir konuda biraz detay verelim; Yasin Hayal'e kendilerini derin devlet olarak tanıtan kimselerin aslında paralel devletin; devletin içine yerleştiği bazı polis müdürleri olduğunu görünce Yasin Hayal'in babası bu durumu Trabzon Cumhuriyet Savcısı Fatih Genç'e aktarıyor. Savcı Fatih Genç'e verdiği ifadede Yasin Hayal'in babası; bu gerçeği, yani cinayetin arkasında, bazı polis müdürlerinin olabileceğini ve isimlerini verdiği polislerin kendilerini derin devlet olarak tanıttığını, ayrıca Yasin'in de devlet için çalışan birisi olduğunu ve kısa sürede çıkacağını söylediklerini aktarıyor. Savcı Genç; "sen bunları sakın sağda solda söyleme polisler seni öldürür, hem ispat edemezsin bu iddialarını seni dava edip mahkum ettirirler ileride, bu yüzden biz bu söylediklerini ifadene bile karıştırmayalım, kapat bu konuyu" demiş. Enteresandır Aynı Fatih Genç; Uşaklı ülkücülere kumpas kurulduğu düşünülen davanın dosyasını hazırlayan savcılardan birisi. Savcı Genç'in Hrant Dink cinayeti sonrası tayini çıkıyor ve Genç; İzmir Özel Yetkili Savcısı oluyor. Üzerinde paralel şüphesi barındıran; İzmir Büyükşehir Belediyesi, Askeri Bilgi ve Belge Bulundurma, Rahip Santoro Cinayeti gibi davalarda da görev aldığını bildiğimiz Genç de, 17 Ağustos tarihinde gözaltına alındı ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Genç'in “askeri casusluk” kumpasında aralarında muvazzaf askerlerin de yer aldığı 357 kişi hakkında iddianame hazırlayan savcı olarak da paralel kumpas kurmaktan yargılanacağı bilinmekte. Aynı savcının Uşak'taki Ülkü Ocakları'na yönelik operasyon öncesi dinleme kararlarını alan ve soruşturma dosyasını açan Savcı olduğunu bir kez daha hatırlatalım.
Her neyse biz fotoğrafa dönelim; düşünsenize kim bizi devlet kudreti ile korkutmaya kalkışmışsa, kim kendisine derin devlet süsü verip etrafa korku saçmışsa, şimdi kendisi paralel devlet kurmak suçundan yargılanıyor. Bilindiği üzere Asayiş Şube Müdürü iken Yılmaz Baytun ve samimi olduğu bazı isimler kendilerine derin devlet süsü verirlerdi. Ama nihayet sonlarını görünce derin devlet dediklerinin aslında paralel devlet olduğunu görmüş olduk. Demek ki; "ben derin devletim" havası vermeye çalışanlar, paralel devlet çıkabiliyormuş! Demek ki Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini küçümsemeyecekmişsin! Demek ki; doğruları dile getirmekten başka hiç bir suçu olmayan, masum insanları, devletle korkutmaya çalışacağına, kendin devletten korkmalı ve illegal işlere bulaşmamalıymışsın! Demek ki; yaşadığın güç zehirlenmesinin etkisine kapılıp, savaş açtığın devlet ve de Millet yani yüce Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyet Devleti; sana verdiği zehirlenmene sebep olan gücü, elinden almakla kalmayıp, verdiği gücü hor kullanmak ve vatana ihanet etmekten de yargılamaya kadir olabiliyormuş.
Demek istediğimiz şu; paralel devlet vakıasından çıkartılması gereken ders; şartlar ne olursa olsun hiç bir illegal yapılanma Türk Devleti ve Türk Milleti kadar güçlü hale gelmiyor. Bütün dünya devletleri ya da topraklarımızda gözü olan şer odakları bir olup bu illegal yapıya destek olsa; Millet Meclisi başta olmak üzere, devletin kurumlarını ele geçirse bu illegal örgüt, yine de Türk Milleti ve Türk Devleti kadar güçlü olamıyor. Ancak daha çok Türk Milleti'nden aldığı destek yönünden, bize yok edici zararlar verebilir bu tür illegal yapılar. O halde hepimizin çıkartacağı ders şu; illegal yapılanmalardan ayrılıp hepsini tek tek yok edeceğiz. Bundan böyle de asla yaşadığımız şehirde ya da kasabada, bu tür yapılanmaların neşü neva bulmasına asla izin vermemeliyiz. Ayrıca çoluğumuza çocuğumuza bu paralel yapının kötülüklerini ve çektiklerimizi anlatıp, hatta tarihi vesikalara geçip okullarda öğretmeliyiz ki; gelecek nesiller de bu tür oyunlara gelmeyip tedbirli olsunlar, bu türden operasyonlara karşı. "Operasyon" diyoruz çünkü biz baştan beri biliyoruz ki; Gülen Cemaati'ydi, Hizmet Hareketi'ydi, Paralel Devletti, derken adı nihayet ve çok şükür Fetullahçı Terör Örügütü ve Paralel Devlet Yapılanması olarak, devlet tarafından konulan, bu yapı dış güçlerin operasyonunda kullanılmış zavallılardır. Ve Fetullah Gülen hareketi, ABD ve İsrail'i yönetenler başta olmak üzere, topraklarımızda ve imanımızda gözü olan karanlık oluşumların, içimizdeki bir grup haini ve malesef çoğumuzun cehaletini, bir kesimin iyi niyetini ve dini duygularını istismar edip kullanarak gerçekleştirmek istediği bir OPERASYON'dur. Ancak çok şükür ki başarı ile tamamlanamadan Türk Milleti'nce ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nce farkedilerek önlenmiştir. Şu günlerde de millet bildiğini ifşa ve ihbar ederek bir an önce bu paralelden temizlenmek için, devletinin savcısını, polisini adeta hem sıkıştırıyor, hem de iş edinip yardım ediyor.
Düşünsenize; Uşak'lı bir kahve işletmecisi ağabeyimiz subay oğluna telefonda "adın listede olsaydı seni alnından vuracaktım" diyebiliyor, yine bir başka baba da benim oğlanı işten atmışlar paralelcilikten, beni aramış "Uşak'taki evi satıver Baba diyor, ben senin işine karışmam bir daha bana merhaba deme oğlum, diyerek telefonu kapattım, baktım annesi yani benim hanım ağlıyor, ona da ağlama diyorum buz gibi girmiş bizim oğlan paralelin içine, bizim haberimiz olmamış diyorum" diyebiliyor. Türk Milletinin zaman içerisinde bu yaşananlardan gerekli dersi çıkaracağına da Uşak Haber Merkezi ekibi olarak zerre kuşku duymuyoruz. Çünkü böylesi sinsi bir yapılanmayı bile, medyanın tamamına yakınının, bütün şirin ve sempatik gösterme gayretlerine rağmen ve dünyaca adam yerine konuluyor olmalarına rağmen çözümleyip, bütün güç gösterilerinden korkmadan, bu mücadeleyi vermesi gerektiğini farkedip, belki yıllar sürecek ve kendisine de ciddi zararlar verebilecek bir noktada olmasına rağmen üstelik bir araya gelmeden karar alıp mücadele yürütebiliyor. Devletinin içinde bu kadar baskıya ve güç gösterisine rağmen paralele bulaşmamış kahraman savcıları, kahraman polisleri bir şekilde barındıran Türk Milleti, şimdi o kahraman savcılar, o kahraman polisler ve askerler ile paralele karşı, onurlu bir mücadele veriyor. Elbette ki Türk Milleti; bu birikim ve gücü 5000 yıllık köklü Türk tarihinden ve inancından alıyor. Bu bağlamda başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere ecdadımıza da minnet borcumuz var kesinlikle. Böyle bir yapıyı ve operasyonu final sahnesinde farkedip engeleyebilecek nitelik ve kabiliyette, başka bir dünya milleti olduğunu biz şahsen sanmıyoruz. Bu açıdan baktığımızda da Türk Milletinin; Türkiye Cumhuriyet Devletini uydu devlet olmaktan kurtarıp, dünyaya ışık veren, yön veren bir devlet haline getirme zorunluluğu da aslında ortaya çıkmıştır.
Her neyse yazılar uzun diye az fırça yemiyoruz, bu yüzden fazla uzatmayalım. Ama Uşak Haber Merkezi ekibinin okuyucusu ile bir hasbihal ve bilgi ve hafıza tazelemesi gibi olsun istedik. Fotoğraf karelerinde gördüğümüz müdürlerin döneminde yaşanan pek çok faili meçhul hadise halen aydınlatılmayı bekleyedursun ve yine kumpas kurarak ceza evine gönderdikleri ya da cezalarının artmasını sağladıkları pek çok isim davacı olmak üzere hazırlanadursun; Türk Milleti'nin tamamına yakını bu paralel operasyonu var gücüyle destekliyor desek yalan söylemiş olmayız. Yeter ki birileri işi cadı avına döküp, masum insanların zarar görmesine sebep olmasın, yeterki siyasetin yargı üzerinde herhangi bir dahli ya da etkisi olmasın, yeter ki hiç bir masum insan suçsuz yere zarar görmesin. Bir de bir an önce operason hızlandırılıp ne kadar paralelci varsa hepsi de bir bir temizlensin istiyor Millet! Paralel örgüte bulaşan siyasetçi ya da bürokrat kim varsa ayrım görmeden adil biçimde yargılansın, vatana ihanet edenlerin yanına kar kalmasın ettikleri... Yetimin hakkını yiyerek zengin olanlar ya da makam sahibi olanlar cezasız kalmasın! Kolay gelsin Türk Milleti!
Uşak Haber Merkezi Ekibi adına
Nurullah Çavuşoğlu
Editör: Vedat Orhan
cafer şahine dansöz karıyla kumpas kuranlarda bu yılmaz müdür yücel komiser tayfası.yücel komiser maraşta hala aktif görevdeymiş çok şaşırdım yılmazın has adamı fetonun sırta gideni hatta babadan fetocudur nasıl oluyor da hala kom şube müdürlügü yapıyor anlamış degiliz.fotograftaki diger tutukluları fazla tanımıyorum ama yılmaz müdürün uşaga verdigi zararın bir kısmını bilen biri olarak asılmasında hiç bir behis görmüyorum yücel kayadelende alınmazsa bu operasyonda hak kesinlikle yerine gelmemiş sayılır