Konu ile alakalı olarak politikanın tanınan simalarından, girişimci kadın ruhu ve dürüstlüğü ile Uşaklının gönlünde yer edinmiş sevilen iş kadını jeoloji mühendisi Emine Yıldırım ile görüştük.
Yıldırım su varlığının önemini şu sözler ile vurguladı; “Hava, Su, ısı, ışık ve besin maddeleri canlıların yaşaması için gerekli temel unsurlardır. Bu unsurların başında Oksijen ve Su gelmektedir. Dünyadaki tüm canlıların yaşam faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için suya gereksinimleri vardır. Su yaşam için en zorunlu maddelerden birisidir. Susuzluğa dayanmak oldukça zordur. İnsan gıda almadan beş hafta hayatını sürdürebildiği gibi susuzluğa yaklaşık yedi ile on gün dayanabileceği bilinmektedir.”
Dünyada Ne Kadar Su Var?
Dünyada ne kadar su varlığı olduğunu sorduğumuz siyasetin tanınmış simalarından Jeoloji Mühendisi Emine Yıldırım; “ yeryüzünde kullanılabilir suyun özellikle belirtmek istiyorum dünyanın 2/3’sini denizler ile kaplıdır. Bu suyun %97,5 okyanuslar ve iç denizlerde olduğu için içme suyu, tarımsal sulamaya ve sanayide kullanıma uygun değildir. Dünyadaki suların %2,5 tatlı sulardır. Tatlı su kaynaklarının % 0,3 yerüstü su kaynakları, % 30,8 yeraltı su kaynakları, % 68,9 buzullar oluşturmaktadır. Bunun da %87'si buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır. Burada da belirttiğim gibi dünyada ki toplam su oranına göre tatlı su miktarının çok düşük olması nedeni ile kullanılabilir suyun korunmasının önemini özellikle vurgulamak isterim. Her alanda kullandığımız su ihtiyacımızı yüzeysel sular ve yeraltı su kaynaklarından temin etmekteyiz. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır.” İfadesinde bulundu.
İklim Değişirken Bizde Değişelim
Bilindiği gibi dünyamızda büyük bir iklim değişikliği yaşandığını, bunun en büyük etkeni ise biz insanların doğal dengeleri bilinçsizce kullanmaktan kaynaklı olduğunu vurgulayan Yıldırım; İlimizde de son yıllarda iklimsel farklılıkları yaşandığını, kış aylarında ki kar yağışının yeterli olmamasından dolayı yer altı suları ile kaynak sularının beslenemediğini ve formasyondaki suların kullanıldığını aktardı.
Yer Altı Sularımızın Kullanımı Ve Doğal Kirletici Arsenik
Yer altı suyu sonsuz değil ve tükenebilecek olan bir kaynak olduğuna vurgu yapan Jeoloji Mühendisi Yıldırım sözlerini şu şekilde devam ettirdi; “ Her geçen yıl talep artmasına bağlı olarak yer altı akiferlerinde daha fazla su çekilmekte ve yer altı su seviyesi düşmektedir. Bu seviyenin düşmesi kullanılabilir su sıkıntısının yanı sıra doğal bir kirletici olan arsenik tehlikesi tetiklemektedir. Uşak’ın jeolojik yapısından dolayı topraklarımızda arsenik problemi gözlenmektedir. Arsenik uzun dönemde ortaya çıkabilecek sağlık riskleri yönünden içme sularındaki en tehlikeli kirleticidir. Hatta Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (IARC)’na göre insan kansorejeni olarak sınıflandırılmıştır. Yüksek konsantrasyonlardaki arsenik ile kirlenmiş içme sularını uzun süreli kullanma, geniş ölçekte sağlık sorunlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Kullandığımız içme sularının analizlerinin yapılması büyük önem arz etmektedir. İçme suyu olarak kullandığımız kuyu ve doğal kaynaklarımızda arsenik arıtma tesisleri kurularak halkımızın kullanıma verilmelidir. Uşak İl Özel İdaresinin ‘Sağlıklı Su İçme’ projesi var ve arsenik arıtma tesisi kurma konusunda ülkemizde 2. Seçildiler şu an 40 köyde arıtma tesisi kuruldu ve kurulması planlanan tesislerde var. Bu konuda İl Özel İdareye de ayrıca tebrik etmek gerek.”
Su Kaynaklarını İyi Kullanmak Geleceği Güvenceye Almaktır
Su kaynakları, üzerindeki talebin giderek artışının yanında zaman ve konuma göre bu kaynağın arzu edilen miktar ve kalitede bulunmaması, mevcut su kaynaklarının ekonomik, çevresel ve sosyal faydalar içinde en verimli şekilde kullanımını, su yönetiminin iyi planlanmasını aktaran Emine Yıldırım; “ Su kaynaklanın yönetimi çalışmalarının başarısı hidrolojik sistemi etkileyen süreçler arasındaki ilişkilerin doğru ve bir bütün olarak ortaya konmasına bağlıdır. Bu aşamada sistemin doğal sınırlar ile kısıtlanarak havza ölçeğinde tanımlanması ve bu ölçekte kullanılabilir verim, değerinin, belirlenmesi daha sağlıklı ve etkin bir su kaynak yönetimine olanak sağlamaktadır. Havza için kullanılabilir yer altı suyu potansiyelinin belirlenmesi için ise klasik emniyetli verim, yaklaşımı, yerine sürdürülebilirlik yaklaşımı ile aktif su kullanımı sonunda hidrolojik sistemde istenmeyen etkiler yaratmadan, uzun dönemlerdeki gereksinimleri karşılayabilecek, bir dinamik potansiyel değerlendirilmelidir. Su kaynaklan, yönetiminin son sürecinde, sürdürülebilir verimin, havza, içinde maksimum, kazancın sağlanacağı ve kullanım önceliklerinin göz önüne alındığı bir tahsisat politikası ile paylaştırılması gereklidir. Ancak bu şekilde her havza için etkin ve verimli bir özgün yönetim gerçekleştirilebilir.” dedi.
Emine Yıldırım; “Esasen ülke olarak su fakiri bir ülkeyiz. Yüzey ve yer altı su kaynaklarımızı birbirinden bağımsız düşünemeyiz. Yüzey su kaynakları yağışların yeteri miktarda olmadığından dolayı gün ve gün azalmaktadır. Halen ülkemize kişi başına düşen yıllık su miktarı 1600 m3. TÜİK verilerine göre Türkiye’de nüfusun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 1120 m3 olacağı öngörülüyor. Bu nedenle yüzey ve yer altı sularından yararlanılırken etkin ve sürdürülebilir bir planlamaya ihtiyaç vardır.” ifade etti.
Suyu Korumak Kendini Korumaktır
Suyun canlı ve cansız çevre için öneminin altını çizen Emine Yıldırım iklim değişirken bizlerinde değişmesi gerektiği ve halkı bilinçlendirmek gerektiğini vurgulayarak Uşak’ın su havzaları ve kaynakları hakkında şu bilgileri verdi.
“Uşak’ın en önemli iki akarsuyu, Banaz Çayı ile Gediz Irmağıdır. Banaz Çayı: Uzunluğu 165 km’dir. Murat Dağından çıkar ve kuzey-güney istikametinde akar. İl topraklarını aşıp, Büyük Menderes Nehrine katılır. Gediz Irmağı: Murat ve Eğrigöz Dağlarından çıkarak ilin kuzeybatısından geçerek, Manisa il topraklarına girer. Ayrıca, Karabol Çayı ve Yavu çayı gibi küçük akarsular da vardır. Eşme Deresi 23 km uzunluğu ile Hamam Çayı 38 km uzunluğu ile Yavu Çayı 31 km uzunluğu ile Büyük Menderes nehrine bağlanan diğer akarsularımızdır. Haricinde daha küçük boyutlarda dereler vardır.”
İşletmedeki Sulama Göletleri
Devlet Su İşlerin 2. Bölge Müdürlüğü verilerine göre halı hazırdaki sulama işletmeleri ise şu şekilde ; Eşme - Takmak Göleti - Üçpınar Göleti - Karaağaç Göleti - Karaahmetli Gölet - Güneyköy Göleti - Ahmetler Göleti - İsalar Göleti - Avgan Banaz - Kozviran Göleti - Ahat Göleti - Karaköse Göleti – Yeşilyurt Göleti Sivaslı -Yayalar Göleti - Erice Kızılcasöğüt Göleti Uşak - Mesudiye Göleti vs. ile şu an toplamda 3 766 Ha. alan sulanıyor. İnşaat halinde bulunan göletler ve taşkın alanları var. Yer altı suyu emniyetli rezervi 70 milyon m3. 2013 yılı sonuna kadar devlet su işleri tarafından tarımsal sulama amaçlı 3588 adet yer altı suyu kullanma belgesi verilmiştir. Çiftçilerimizde suyu tasarruflu kullanmaları gerekmektedir. DSİ tarımsal sulama izinlerini yağmurlama ve damlama sulama sistemleri kurulması şartı ile verilmektedir. Su tüketimini bu yöntemlerle azaltmaları, çiftçilerimiz suluma kuyularının ömrünü uzatacaktır.
Uşak’a içme suyu sağlanan tek baraj ise Küçükler Barajı olduğu aktaran Yıldırım kargaşaya neden olan su seviyelerindeki düşüşün nedenlerini anlattı.
Yıldırım; “ Benjamin Franklin’in de dediği gibi, “Suyun değerini kuyu kuruduğu zaman anlayacağız.” Su kaynakları, uzun bir süreden beri boşa harcanmış, yanlış yöneltilmiş ve fazla kullanılmıştır. İnsanlar susuzlukla, bazı zamanlarda doğanın geçici olarak kendisini mahkûm ettiği kuraklığı birbirine bağlamaktadır. Küçükler barajı 12,790 hm3 hacmine sahip bir barajdır. Küçükler barajında normal şartlarda içme ve kullanma suyu olarak Uşak iline saniyede 400 litre/saniye su verilmektedir. Yağışlar yetersiz olduğu için DSİ yetkililerince barajın %34,4 doluluk oranında olduğunu öğrendik ve alınan bilgiye göre şu an barajın barajdan 250 litre/saniye su çekilmektedir. Küçükler barajından temin edilecek suyun tek başına yeterli olmasını temenni ediyorum ama gerçekler temenniler ile çözüme ulaşmıyor. Aslına bakarsanız kullanma suyu sıkıntısının yakın gelecekte kapımızı çalacağı endişesindeyim.” şeklinde konuştu.
Söyleşimiz esnasında Yıldırım ile en yakın göletimiz olan Karağaç göleti ve etrafındaki kaynakları dolaşıp su seviyelerindeki düşüşleri gözlemledik. Göletteki su miktarının ne kadar azaldığını ve kaynakların bazılarının kuruduğunu tespit ettik. Önümüzdeki yıllarda da yağışlar yine aynı seyrinde devam eder ise tehlike çanlarının her an kapımızda olduğunu hatırlayarak suyun tükenebilir bir kaynak olduğunu unutmadan yaşamalıyız.
Bir Gün O Musluklardan Su Akmayabilir
Kısaca konu ile alakalı olarak önerilerini de sorduğuz Yıldırım şu ifadelerde bulundu; “Hayatımızı suya göre planlamalı, halkımızı bu konuda bilinçlendirmeliyiz. Musluklarımızdan su sürekli olarak aktığı için hiç bitmeyecek gibi zannediyoruz. Ama hiçbir kaynak sonsuz değildir. Bir gün o musluklardan su akmayacağını düşünerek altın değerindeki bu vazgeçilmez yaşam kaynağımızı önemini unutmadan tasarruflu kullanmalıyız. Tasarrufsuz ve bilinçsizce kullandığımız her damla su çocuklarımızın geleceğinden çaldığımız yaşam kaynağıdır.”
Jeoloji Mühendisi Emine Yıldırım; “Tarihi ve doğal güzellikleri ile zengin olan Âşıklar diyarı Uşak’ımızın Hititlerden Friglere, Lidyalılardan Bizans’a, Selçuklulardan Beyliklere, Osmanlılardan günümüze kadar pek çok değişik kültürlere ev sahipliği yaptığını ve tarihi kral yolunun en verimli ve sulak topraklarımızdan geçtiğini unutmadan, şehrimizin zengin kültürel yaşamını, havasını, toprağını, ticaretini, örf ve adetlerini bir ahde vefa göstererek bu şehre hizmet etmeliyiz” diyerek sözlerine şimdilik son verdi.
ilgi ve alakanız için teşekkürler emine hanım