Bir toplumu, bir şehri ayakta tutan konuların başında toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ruhu geliyor. Günümüzde yaşam her ne kadar zorlu da olsa, Uşak zor yaşam koşullarına rağmen, insanlarının muhtaç kişilere yaptığı yardımseverlikle fark yaratıyor.
Büyük şehirlerde gördüğümüz ve artık herkesin kanıksar duruma geldiği, sokak çocukları ve evsizler bu şehirde yok denecek kadar az. Son zamanlarda mültecilerin gelmesiyle istisnai durumlarda oluşsa da, gelir seviyesi düşük mahallelerdeki ailelere vatandaşlar doğrudan ya da dolaylı ekonomik destek vererek onların yaşama tutunmasını sağlıyor.
Farkında mısınız; Küçük Şehir Olmanın Avantajını Yaşıyoruz
Evet bu şehirde insanların ekonomik güçleri ortalama olarak çok yüksek değil. Ancak evlenen, çocuğu olan, hasta olan bir kişiye annelerimizin elindeki imkanlar ölçüsünde 1 litre süt alarak gitmeleri bile toplumsal dayanışmaya en büyük örnektir.
Yoksulluğu yenmenin en büyük yöntemlerinden biri, elindeki zenginliği başkalarıyla paylaşmaktan geçer. Bu şehirde vatandaşların ihtiyaç sahibi kişilere karşı gösterdiği duyarlılık her ne kadar takdire şayan da olsa; Uşak'ta bulunan sivil toplum kuruluşlarının, kamu dairelerinin projeler geliştirip, geliştirdikleri projelerle yoksulluğa karşı mücadele vermeleri de onlardan beklenen en önemli işlerin başında geliyor. Maalesef Uşak'ın bu anlamda hala alacağı yol olduğunu da kabul edelim.
Bu Şehirde Şükredilecek Çok Şey Var!
Yaşamı sadece mücadele alanı olarak görme fikri, yaşamın doğasına ters. Yaşam bir mücadele alanı olmasının dışında, içinde şükredilecek bir çok unsuruda bulunduran dinamik bir olgudur. Eğer bizler yaşama tek bir kesitten baktığımız takdirde, sadece yaşamın büyük bir mücadele olduğunu görürüz. Ancak yaşamı tüm canlıların birbirine muhtaç olduğu, birbirlerine ihtiyacı olduğu bir süreç olarak değerlendirirsek ve paylaşmayı başarabilirsek, işte o zaman yaşamdan keyif almayı başarırız.
Modernleşen Uşak, Öz Değerlerini Kaybetmemeli
Yaşam bir devir daim ve şehirlerde bu devir daimin içinde sürekli gelişiyor ve modernleşiyor. Uşak'ta yeni yapılan lüks konutlarla, yaşam alanlarıyla, cafelerle, otellerle, restaurantlarıyla büyük bir değişim geçiriyor ve geçirdiği bu değişim süresince şehre dair güzel değerleri korumakta biz Uşaklı vatandaşlara düşüyor.
Büyük şehirleri hepimiz biliyoruz. Karşı kapı komşusunu tanımayan, trafik yüzünden hergün stres yaşayan, yapacağı yardım bile varsa şehirde gördüklerinden dolayı bu yardımları yapmayan bir çok büyük şehir mağduru ile karşı karşıyayız. Büyük şehirlerdeki " aman sende cilik" büyük şehirlerin kültürüne büyük darbe vuruyor. Ancak Uşak'ta büyük şehirlerde kaybedilen bir çok değeri hala görmemiz mümkün. Uşak'ın nüfus ve yüzölçümü olarak küçük bir şehir olması; insanların birbirlerini tanımalarına ve yardıma muhtaç kişilerden daha kolay haber almasına imkan sağlıyor. Bu durumda da duyarlı annelerimiz babalarımız sadece kendini değil, çevrsindeki mahallesindeki ihtiyaç sahiplerini de düşünerek hayatlarına devam ediyor.
Düşünün bir kere büyük şehirlerde bir cenaze oluyor, ilanlar, duyuralar derken çoğu insan zamanından feragat ederek cenazeye bile katılamıyor. Uşak'ta ise durum böyle mi? İnsanlar hem teselli için hem de cenaze töreni için seferber oluyor. Kapı komşusu yemek veriyor, işten anlayan birileri olayın dini vecibeleri yerine getirmeye gayret ediyor. Yani herkes işin bir ucundan tutmaya çalışıyor.
Bir Şehirde Yardımlaşma Esastır!
Şu unutulmamalıdır. Vatandaşlarıyla, kamu görevlileriyle, yerel Belediyesi ile, sivil toplum kuruluşları ile yardımlaşma kültürünü benimseyen ve uygulayabilen şehirler her zaman en güçlü şehirler olmuştur. Bir toplumu ayakta tutan, o toplumdaki dayanışma ve yardımlaşma ruhudur. Bu ruh; şehirlerde yüzyıllardır yaşanan birikimlerin sonucu oluşur ve Uşak bu ruhu kaybetmeyen nadir şehirlerden biridir. Tabi bu ruha; annelerimizin, babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin duaları en büyük katkıyı sağlar. Onların bizlere verdiği manevi destek hiç bir şeyle karşılaştırılamaz, değeri ölçülemez.
Uşak'ta Uzlaşma Kültürü Olmadığı Takdirde; Ayrılıklar, Kutuplaşmalar Olur!
uşak bir il değil, yaşantısıyla-görgüsüyle bir kasabadır.