Madem adalet gelecek ve haksıza haddi bildirilip hak sahiplerine hakkı teslim edilecek bence Ak Parti önce kendi evinin içindeki haksız hukuksuz iş yapanlardan başlamalı idi operasyona o zaman emin olun oluşan bu cılız tepkiler de oluşmazdı ve halk destek de verirdi. Siyasi maksat güdüldüğü ve Adliyenin siyasete etki etmek üzere bu operasyonları yaptığı düşüncesiyle tepki veren insanlara da: “haksızsınız Devlet suçlu olanı kim olsa acımıyor tutup gidiyor bırakın hukuksuz iş yapan hukuk önünde hesap versin Devletimizin yanında duralım” diyebilirdik.
Keza her şartta biz yine Devletimizin yanındayız ve İmamoğlu’na da hiç güvenmiyoruz bunu da öteden beri dile getiriyoruz. Gelin görün ki kendimiz de siyaset etkisiyle türlü hukuksuzluğa uğramış ekmek tekneleri elinden alınmış. Basın ilan kurumundan ilan reklam alma hakkı elde etmiş, şehir protokolünde yeri olan günlük gazetesi haksız yere kapatılmış ve mal varlıkları gelir ve alacakları dondurulmuş gazeteciler olarak İmamoğlu’na bu yapılan revadır haktır da diyemiyoruz.
Haktır belki de ve belki de İmamoğlu müebbet hapsi hak eden suçlara bulaşmıştır ki biz asla güvenmedik kendine yine güvenmiyoruz. Lakin İmamoğlu neyle suçlanıyorsa belki de hepsini veya daha fazlasını Ali Erdoğan ve Nurullah Cahan’ın işlediğine ben şahsen eminim. Belediye imkânlarını cemaatlere peşkeş çekmekten tutun da imar rantı çetelerine zemin açmaya değin bir çok suça bulaştıklarını konuşmayan yok. Mehmet Çakın’ın da keza, bizzat Ak Parti Milletvekili İsmail Güneş’in beyanına göre şimdiki belediye başkanı dönemi CHP Milletvekili Özkan Yalım’a milyonlarca lira kazandıran hukuksuz jestler yapmış.
Örnek çoğaltılabilir ki biz Uşak’ta olan biteni biliyoruz ilçelerimiz de veya beldelerimiz de yine gerek AK Partili ve gerekse CHP’li belediye yönetimlerince yolsuz usulsüz dünya iş olduğunu biliyoruz.
Hal bu iken Devletimizden en azından İstanbul Adliyesinden beklentimiz yöneltilen suçlamaları somut net biçimde halka arz etmeleridir ve yargılamayı sadece mahkeme önünde değil basın önünde milletin vicdanı nezdinde de yürütmesidir. Nesi varsa somut net bir biçimde ortaya konmadığı takdir de bu yargılama İmamoğlu’nu millet vicdanın da aklamaya yarar ve iyi sonuçlar doğurmaz.Keza adaletsizlik siyasi durumlar da sadece kişiyi bağlamıyor bazen yaşadığı şehri hatta ülkenin kaderini de olumsuz etkileyebiliyor. Bir an düşünsenize her gün binlerce insanın sirküle olduğu Atapark’ ta biz işletmeciliğe devam etseydik sözleşme süremiz boyunca kiracı olarak veya gazetemiz kapanmasa ve gelirlerine el konmasa yani biz o paraları kazanmaya devam etsek bu şehrin siyasi kaderi ne kadar değişebilirdi?
