Her şeye muhalefet değil, yanlışa muhalefet doğruya tam destektir; siyasetin gereği!
Aslında CHP'deki bu yapının bir benzeri de AKP içinde var. Kabul etmeliyiz ki; AKP içindeki bir grup da inadına biatçi, onlar için de sözün doğruluğu veya yanlışlığının hiç bir önemi yok, sözün ya da fiilin doğruluğundan çok o sözü kimin söylediği önemli. Liderleri ya da destekledikleri, sevdikleri ya da menfaat temininde aracı olarak kullandıkları politikacı ne derse desin, ne yaparsa yapsın alkışlayabiliyorlar tuhaf bir şekilde. Faraza diyelim; AKP Genel Başkanı, "ABD bizim en iyi müttefikimiz ve dostumuzdur" diyor alkışlıyorlar, ama aynı politikacı bir müddet sonra "ABD asla bize dost olmamıştır ve düşmanımızdır" dese, hiç sorgulamadan o konuşmayı da alkışlayabiliyorlar avuçları patlarcasına. Faraza destekledikleri politikacı, "bugün Uşak'ın Termal kaynaklarını muhakkak değerlendirmeli ve gerekli yatırımı yapmak suretiyle gelir ve şifa kaynağı haline dönüştürmeli" dese alkışlıyor ki alkışlanmalı, yarın öbür gün aynı politikacı "Termal de neymiş, bu ölü yatırımdır" dese o politikacı yine aynı kişilerce alkışlanabiliyorlar. Hiç akıl terazisine koymak sorgulamak yok, ne söylendiğine ya da ne yapıldığına bakılmıyor? Sadece söyleyen ya da fiiliyata döken bizden mi yoksa başkasından mı, ona bakılıyor. Dün berberim anlatıyor; "iki müşteri birbirine girdi geçen abi" diyor. Nasıl oldu? dedim. "Abi bu küçük kız çocuklarına tecavüz edenlerin affı mevzusu gündemde idi o zaman, bir müşterim yanlış dedi bu düzenleme için, AKP'li başka bir müşterimse; "ya ne var bunda, adam genç, canı çekmiştir sonradan evleniyorsa daha ne yapsın tabiki affedilmeli" deyince, kızılca kıyamet koptu" dedi. Düşünsenize gözü dönmüşlüğü, neyi savunabiliyor insanlar. İnanılır gibi değil ama gerçek; AKP içerisinde Ensar Vakfı'nda yaşanan iğrençlikleri bile normal göstermeye çalışan aklıevveller çıktı malesef. Hala bugün Uşak'ta Ensar Vakfı'nı yaşatmaya çalışan sakallı koca koca insanlar var ve bu vakfa Uşak Belediyesi bedava bina tesis edebilme gafletini gösterebiliyor. Hiç olmayan, hatta fabrikası bile olmayan uçağı sanki üretmişcesine partilerinin "Uçağımız Göklerde" diye reklam yapabilmesini bir sonraki seçimde de "Uçağımız yapım aşamasında" diye reklam yapmalarına rağmen savunabilen insanlar çıktı. Akıl tutulması değil mi bu Allah aşkına?
Neyse tıpkı AKP'deki bu akıl tutulması yaşayan biatçılar gibi CHP'de de her şeye muhalefet bir grup var. Üstelik bu grup AKP'ye olduğundan fazla CHP'ye ille de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na ya da İl Başkanı Ali Karaoba'ya muhalif. Adeta kimse ne yapsa yaranamıyor ve memnun edemiyor bu grubu. Sanırsın siyasetin ombudsmanı bunlar. Her şeyi en iyi kendileri biliyor. Kemal Kılıçdaroğlu ne yapsa bu gruba yaranamıyor mesela. Bakıyorsunuz Kılıçdaroğlu'nu bir hatası ya da yanlış tutumu sebebiyle birlikte eleştiriyoruz, ama daha sonra biz doğru bir sözünü ya da tutumunu alkışlarken O her şeye muhalefet grup doğru sözü ya da davranışını da kabul etmeyip Kılıçdaroğlu'nu yine eleştiriyorlar. Bir sözü Kılıçdaroğlu söylemeyegörsün muhakkak karşı çıkıyorlar. Örneğin Kılıçdaroğlu; "Yeni CHP söylemleri" ile çıkıyor oy istemeye, emperyalizm ve kapitalizmle mücadele yerine, iyi geçinme yolunu seçiyor iktidara gelmek için. Örneğin, özelleştirme politikalarını savunan daha liberal söylemlerle ön plana çıkan isimler ile partiyi yönetmek ve iktidara taşımak istiyor, bizim CHP içindeki her şeye muhalif grup bizimle beraber muhalefet ediyor. Diyoruz ki; evet bu insanlar da partilerini düşünüyor, ülkelerini düşünüyor biz gibi ve CHP yönetiminin bu yanlış tutumunu eleştiriyor ne güzel. Sonra zaman geçiyor, o yeni CHP söylemlerini yavaş yavaş terkediyor Kılıçdaroğlu ve Sosyal Devleti savunan, özelleştirmelere karşı duran, madenlerimizi vs. Devlet-Millet ortaklığı ile işletmeyi vaadeden söylemlere büründürüyor konuşmalarını ve daha kuruluş ilkelerine bağlı, daha Atatürkçü ve daha emperyalizm karşıtı, ulusalcı isimler ile yola devam edeceğinin sinyallerini veriyor. Elbette biz bu kez destek oluyor iken doğal olarak Kılıçdaroğlu'nu, bizim o her şeye muhalif grup yani bizimle aynı düşünceyi ve endişeleri paylaştığı için muhalif olduklarını sandığımız grup, bu kez "yüzümüzü Batı'dan çeviremeyiz, Avrupa Birliği'nden vazgeçemeyiz" gibi abuk söylemler ile yine muhalefet ediyorlar. Yahu daha dün Batı karşıtı söylemlerle aynı Kılıçdaroğlu'na çatan sizdiniz, daha dün Sosyal Devleti, Ulus Devleti savunuyorduk birlikte, üniter yapının korunması gerektiğini savunuyor, Batı uşaklığına karşı çıkıyorduk, şimdi ne değişti? diyecek oluyorsunuz ama mantığını söylemeye bile gerek duymadan, inadına muhalefeti sürdürüyorlar. Yani aslında olgunlaşmış fikirlere sahip değiller anladığım kadarıyla ve aslında neyi savunduklarını ya da ne söylediklerini kendileri bile bilmiyorlar. Tamamen kişisel duygularına ya da menfaatlerine dayalı politika üretiyorlar diye düşünüyorum bazılarını. Elbette bir kısmı da tıpkı AKP'deki sorgulama yeteneğini tamamen yitirmiş, bilgiye ve mantığa kapılarını tamamen kapamış biatçi grup gibi sadece körü körüne muhalefet eden bir ruh haline bürünmüşler ki; ben her iki tarafta da bu tiplerin politikadan uzak tutularak, bu tiplere acil psikolojik destek verilmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan malumunuz AKP Genel Başkanı ve Başbakan iken, Avrupa Birliği'ne girmek için binlerce taviz verdiğinde biz o birliğin gelecek vaat etmediğini ve bu kadar taviz verilmesinin doğru olmadığını savunuyorduk. BOP Eşbaşkanıyım diye arzı endam edip, Suriye Lideri Beşar Esad'a "katil Esed" diyorken biz ABD ve İsrail'in bu planının ham bir hayal olduğunu dile getirip, bu politikaların bizi komşularımızla kötü etmekle kalmayıp terör bataklığına çekeceğini iddia ediyor ve eleştiriyorduk. Yine AKP Hükümeti açılım politikaları uygularken, biz açılım politikalarının yanlışlığından dem vuruyor ve bu politikaları eleştiriyorduk. Ancak şimdilerde AKP değilse bile Erdoğan pek çok hususta ciddi politik manevralar ortaya koyarak, eski politikaların tam aksine yeni politikaları uygulamaya koydu. Kabul etsekte etmesekte BOP'un rafa kaldırılıp, Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması ülkemizin hayrına, kabul etsekte etmesekte PKK İle mücadelede adli mercilere ve kolluk kuvvetlerine tam yetki verilmiş olması, ülkemizin hayrına. Kabul etsekte etmesekte Batı alternatifimize de kapıları tamamen kapatmamak ve hem ticari hem de diplomatik ilişkilerimizi karşılıklı çıkar ilişkileri seviyesinde sürdürmek ve o kartı da elimizde tutmak kaydı ile Türkiye, Rusya, Kazakistan, Suriye, İran ve Irak gibi ülkelerin liderleri ile el sıkışıp uzlaşı yoluna gitmek, terörle mümkün olduğu kadar fazla dünya ülkesini de dahil ederek topyekün elbirlik mücadele vermek doğru bir politika. Sayın Kılıçdaroğlu ve yönetimi de Başkanlık sistemini getirme gayretlerine ve BOP kalıntısı politikalara alabildiğine karşı çıkarken bu politikalara da destek oluyor doğal olarak. Yani aklın yolunu seçiyor, Millet ve memleket yararına politika üretmeye gayret ediyor. Elbette ki; epeyce geç kalındığı için AKP'yi eleştirmeyi sürdürmeliyiz. Hatta ülkemize ve Milletimize bedelini ödettikleri yanlış politikalarının hesabını da sormalıyız. Ben demiyorum ki, geçmişteki hataları unutuverelim, hesabını sormayalım. Zaten bu işleri CHP yapsa çok daha kolay olurdu emin olun ve CHP kadroları bu görüşmeleri sürdürse çok daha kolay olurdu dünya ülkelerinin politikacıları ile uzlaşmalar ve ilişkiler çok daha sağlam temellere dayanır, çok daha uzun vadeli anlaşmaları ortaya çıkabilrdi. Çünkü örneğin Rusya uçağının düşürülmesi krizi, CHP kadroları iktidarda olsa hiç problem edilmezdi. Çünkü her ne kadar FETÖ yapmış olsa da bu günahta tıpkı FETÖ günahı gibi büyük oranda AKP'ye aitti. Yine Esat, CHP iktidarda olsa Türkiye'ye çok daha fazla güvenirdi ve çok daha kolay uzlaşı yoluna gidebilirdi. Çünkü Esad'a katil diyen, rejimini yıkmaya çalışan kadro ile anlaşmayı elbetteki içine sindiremiyordur Esad. Hatta Türk Milleti'nin ve Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin hatırı olmasa emin olun Esad da, Putin de bu uzlaşılara ve anlaşmalara yanaşmayabilir, Türkiye ile birlikte hareket etmeyi reddedebilirdi. Elbette ki hiç bir problem yaşamadığı CHP kadrolarıyla uzlaşmak bütün dünya devletlerinin politikacılarının işine gelirdi. Elbette ki FETÖ'cüler ya da HDP'liler; CHP iktidarında daha adil yargılanabilme imkanı bulabileceğinden ümit ederdi. Elbette ki yatırımcı ve üreticiler, CHP iktidarda olsa daha cesur davranırlardı ve insanlar yastık altındaki ya da banka hesabındaki parayı piyasanın dolaşımına sunabilir, yatırım yapabilir, üretime katkı sunacak işletme ya da fabrikalar kurabilirlerdi. Elbette ki CHP kadroları iktidarda olsa, CHP'nin projeleri ile ülkemiz ekonomik ve sosyal olarak gelişir, daha yaşanası bir hal alırdı. Elbette ki CHP iktidar da olsa ülkemizin dünyadaki itibarı şimdikinden kat be kat daha fazla olurdu. Elbette ki CHP Kadroları Devletimizi daha güçlü kılmak için çok daha fazla efor harcayıp daha fazla gayret ortaya koyarlardı. Elbette ki CHP Kadroları iktidarda olsa yolsuzluk iddiaları bu kadar ayyuka çıkmaz, daha minimize edilirdi. Yolsuzluk, rüşvet ve talan çok daha az karşılaşılan hadiseler olurdu ve ben şahsen bir CHP'li olarak bunları dillendirme hakkına sahibim ve CHP'nin sayın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu da zaten son bir kaç aydır yaptığı konuşmalarında benzer konulara değiniyor. Bunu görmezden gelenler, hala CHP içinde Kılıçdaroğlu'nu eleştirmek için bahane ya da fırsat kollamıyor mu, inanın irite oluyorum. Ne yapsınmış; efendim Esat katildi hain desinmiş, Putin'le yakınlaşmasını eleştirsinmiş, Avrupa Birliği ile birlikte hareket ederek, çöktüğüne artık AB üyesi pek çok ülkenin bile inandığı AB'ye girmeliyiz yüzümüzü doğuya dönmemeliyiz desinmiş. Recep Tayyip Erdoğan ile aynı paralelde söylemler kullanmasınmış. Hiç olacak iş mi Allah aşkına? Ne yapacaktı adamcağız, doğruya destek olmasın mı? Ülkemiz yararına yapılan işlere omuz vermesin mi? Esad'a şimdi de o mu katil desin? Şimdi de o mu ABD'den icazet almaya gitsin ve BOP Eşbaşkanlığı'na aday olsun. Bence Sayın Kılıçdaroğlu'nu bu hususta eleştirenler ya hakikaten psikolojik destek almalarını gerektirecek derecede ruh halleri bozulmuş insanlar, yani tıpkı AKP'deki sorgulama yeteneğini yitirmiş biatçi grup gibi, sorgulamayı mantığa vurmayı terketemiş partisinin ya da memleketinin menfaatlerini kendi menfaatlerinin ardına koymuş insanlar, ya da hem partilerine hem de ülkelerine ihanet içindeler.
Soruyorum nedir bu akla bilime uymayan derecedeki muhalefetinin sebebi diye, bana sorarsan diyor Erdoğan'ı yıkmalıyız. Ama önce Kılıçdaroğlu'nu devirmeliyiz CHP'nin başından diyor. Peki diyorum sence CHP'nin iktidara gelmesinin önündeki tek engel Kılıçdaroğlu mu diyorum. Evet diye yanıt veriyor bana. Peki o halde alternatifin kim diyorum düşünüyor sadece isim bile veremiyor. Neden sonra çıkar mutlaka diyor, CHP'de ne cevherler vardır diyor. Bak diyorum CHP'de şu anda Genel Başkan adayıyım diye arzı endam edenler Kılıçdaroğlu'ndan iyi olabilirler, daha iyi partiyi yönetebilecek, daha donanımlı isimler de olabilirler ama partinin oyunu en fazla 2 ya da 3 puan artırabilecek insanlar yani hiç birisi Başbakan adayı değil, CHP Genel Başkanı adayı diyorum. Eğer gerçekten Başbakan adayı çıkarsa bir gün CHP'den ve Kılıçdaroğlu o kişiye koltuğunu bırakmazsa, o zaman Büyük Kongre Delegeleri ilk kongrede gereğini yapar, sen merak etme diyorum. Hem Erdoğan halen Cumhurbaşkanı ve seçim de yok yakında, O'nu nasıl devireceğiz diyorum; iktidar olmadan bu kavgan yersiz, kaldı ki Cumhurbaşkanı adayın kim diye sorsam şimdi O'na verilecek bir cevabın da yoktur eminim diyorum, sadece dudağını büküyor. Ama kafa değişir mi? Değişmez bu kez de bana muhalefet ediyor. Biz seni sapına kadar Atatürk'çü biliyorduk, sen de bozulmuşsun diyor bana. Ne diyeyim en iyisi ben bu yaşadığımızı da içeren bir makale de sana ve herkese izah edeyim dedim bu CHP'li arkadaşa.
Demem o ki; körü körüne biatçilik ne kladar kötü ve yanlış bir tutum ve davranış ise, körü körüne muhalefet etmek, herşeye karşı olmak da o kadar yanlış bir tutumdur kanaatimce. İnsan ne olursa olsun doğruya doğru, eğriye eğri diyebilmeli. Sizce de doğrusu bu değil mi?
93 yılda 65 hükümet iş başına geldi. seçime 3 ay kala ve seçimden sonra 3 ay hep seçim meclis ve hükümet devir teslimi düşersek bu hükümetlerin hizmet boyutu artık roman olur.bakanları önce illerin nufus ve siyasi nufuzuna göre taksimatı, sonra asgari liyakatlara göre atama,tabi bakan olmak için değişik biat ve pazarlıklar veya partiler arası transferler. hatta koalisyon motelleri vs.vs.tabi bu kadar kan uyuşmazlıkları sonunda bazı bakanların yolsuzlukları ve aziller, tabi adam milletvekili bakanlık gitti ama mecliste kişisel hesap sorma vakti vs.vs. yasama ve yürütme iç içe yetki ve güç kargaşası hangisi güçlü ise öbürünü uhdesine alır. yani seçim biter ama iktidar savaşı devam eder.ee vatandaş iş aş bekler o beklesin öbür seçime ve en önemlisi parti gen. başk. beğendim diye hiç hazetmadiğin o partinin embesil adayına oy vermek işin cabası. adam gibi adam başkanı seç hükümet kendi işini yapsın meclis kendi işini ve illerde işte o zaman adam gibi adam vekil seçilir
aslında gerçekten doğru bakış açıları kardeşim ama gel sen şimdi bunu millete anlat. yazını okuyanların tamamı zaten bu durumlardan muzdarip insanlar ve senin gibi düşünenler. ama malesef senin eleştirdiğin ve vazgeçin böyle davranmaktan dediğin cahil kesim senin yazıları okumuyordur bile uzun ve anlaşılması zor geliyordur her şeyden önce.aslında o kadar açık ve netki yazdıkların gerçekten bu anlayışa gelse chp ve kılıçdaroğlu keşke. keşke gerçekten sağ seçmeni de kucaklasalar biraz dindarı başı örtülüyü de partilerine davet etseler ama ben senin kadar ümitvar değilim chp'nin mevcut yönetiminden ve kılıçdaroğlundan ama şu yılbaşı gecesi dilerim senin dediğin doğru çıkarda insanlarımız artık cehaletten kurtulur.
syn cavus oglu bazi goruslerine katiliyorum ama bu kilicdaroglu sevdan beni bitiriyo aga bu adam da yok eren erdem gibi bir ? halen partide tutuyosa bu adamda ? usak teskilatina gelince usakta chp nin oylarini artirmayi birak yariya dusurmese supriz olur yiar once yasadigim bir olayi anlaticam usak tabakaneleri banazami tasinsin yoksami canliyami bu konu gundemde bazi kisiler banazdan arsa bile almislardi o zaman banaz belediye bakani chp li erdem baba erdem bende banaz nufusuna kayitliyimya ufak tefek tabakanede is yapiyorum bir ortamda bu konu tartisildi gece bi sekilde regisin tfonuna ulastik ertesi gunne rendevu aldik hatri sayilir bir tabak esnafiyla beraber erdem beye dedimki banaz koylusu bak salihli ovasina kamyonun kasasinda pamuk capasina gidiyo bu koylu burda rahat is bulur banaz kalkinir yalvardik yeminle adam banaz cayi kenarindaki bahce sahipleri oy vermezdiye olaya sicak bakmadi usak chp si dunde bu bugunde
akpdeki biatçilere de chp deki her şeye muhaleftcilere de çok güzel ayna tutmuşsun kardeşim. üstelik her iki partidedeki bu cahil tayfa bir bilgiç bir bilgiç sormayın sanirsiniz siyaset bilimcileri herifler. adeta duygularima tercüman olmuşsun. kılıçdaroglu nu eleştiren chpliler iyi okusun özellikle. akpnin ekmeğine yağ sürmeye başkanlık degirnenine şu taşımaya gerek yok.bir an önce chpnin iktidara gelmesi için ne gerekiyorsa elbirlik yapılmalı parti içi hizipçilik terkedilmeli
i̇şte adamlık ve doğruluk budur sayın çavuşoğlu artık reissiz akpartiye asla oy vermeyecek bir reisçi olarak seni yazıların ve samimiyetin için kutluyor ve takdir ediyorum. gercekten de çok doğru şeyler yazmışsın ama kılıçdaroğlu da inşAllah sen gibi doğruya doğru diyebilir ve chp gerçekten atatürk ü istismar etmek yerine partisini tekrar atatürk çizgisine getirir.
sayın çavuşoğlu,sağlığı cemaat almış.1 ocak pazar günü pansuman yerinde bir tane bayan pansumancı yok.erkek öyle bakıp duruyor kadınlara.bende cins oldum yaptırmadım..nerde kadın-erkek eşitliği.nerde istediğin doktoru hemşireyi seçme özgürlüğü..böyle bir uygulamaya mecbur kaldık.sizin yazılarınız doğruları anlatıyor ama böyle okuyan kim..helal olsun uşağın derdiyle dertleniyorsunuz