Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)'in Necran Hristiyanlarına meydan okuyarak gelin lanetleşelim ve Allah’ın lanetinin batılın üzerinde olmasına dua ederek birlikte âmin deyip ilahi adaleti bekleyelim dediği hadiseyi pek çoğunuz bilirisiniz. Hani önce lanetleşme teklifini kabul edip Hak oldukları iddialarını sürdüren Necran Hristiyanları sonra sözleşilen günde sözleşilen yerde Muhammed Mustafa (asv) ve Ehli Beyti (as) yani İmam Ali ve Hazreti Fatıma ile birlikte oğulları İmam Hasan ve İmam Hüseyin Efendilerimizi hazır görünce korkup vazgeçmişlerdi. Yani lanetleşmeden vazgeçerek hak iddialarından vazgeçip cizre ödemeyi kabul ettiler. Kuran ayetleri ile yaşandığı sabit olan bu olayı hatırlatışımın sebebi siyasi linçe uğrayarak ticari varlığımı yok etmeye kalkanlar ile aramızda ilahi adalet istemek üzere bu yazıyı kaleme alındığımın bilinmesini isterim öncelikle. Hiç bir sebep gösterilmeksizin işletmesi kapatılan ve ettiği masraf başına yıkılan, gazetesi kapatılan, yapmak istediği her iş adeta Devlet kuvveti kullanılarak engel olunmaya çalışılan, yani bir nevi ticari başarısızlığa mahkûm edilen. Bırakınız insanlardan reklam almayı yazılarını paylaşan ya da beğenen kişilerin bile baskı gördüğünden yakındığı bir insan olarak, gözünün önünde hırsızlıklar ve yolsuzluklar kol gezerken bunları yazanların cezalandırıldığı gerçeğini yaşayan birisi olarak, doğruları dile getirmekten ve mesleğinin icap ettirdiği şekilde davranmaktan ve halkta karşılık bulan fikirler ortaya atmaktan başka hiç bir suçu olmadığı halde en ağır iftiralara maruz kalan bir Uşaklı hemşeriniz olarak, susması karşılığında kendisine türlü menfaatler vaat edildiğini bildiği halde çetelerle örgütlerle mücadelede Devletine her daim omuz veren bir gazeteci olarak, gayri hukuki hiç bir fiil işlemediği gibi gayri hukuki fiil işlediğinden emin olduklarına selam dahi vermeyen Devletine Milletine saygılı, haddini bilen eleştiriler yapan bu güne dek bir kez bile iftira ile suçlanmayan, dürüst yürekli vatansever bir ekibin başında yıllardır devrim mücadelesi veren bir "insan" olarak, şehrine ve hemşerilerine olan borcunu dürüstçe bildiklerini söyleyerek iyi iş yapana destek olarak kötü fiil işleyeni ikaz ederek ödemeye çalışan bir Uşaklı olarak, kısaca bir gerçek FETÖ mağduru olarak şikâyetçiyim hak etmediğim halde yaşatılan sıkıntılarımdan ve elimde olmadan sebep olduğum sıkıntılardan ve sadece ve sadece ADALET İstiyorum. Ne imtiyaz istiyorum ne iş? Nede hak etmediğim yeni bir şey istiyorum. Sadece işimi ADAM gibi yapmak uğruna verdiğim hukuki ve demokratik mücadele sebebiyle özellikle son 1 yıldır gasp edilen haklarımı geri istiyorum. Yani suçum varsa cezamı yoksa da hakkımı almak istiyorum kısaca Adalet istiyorum. Bütün siyasi fikri uyuşmadığı yâda Başkanlık Sistemine uymadığı için mağdur edildiğini düşünenler gibi bende Adalet istiyorum. Torpili olmadığı için iş bulamayan Üniversite Mezunları gibi, asgari ücretle özel okulda çalışmak zorunda kalan ya da işsiz kalan öğretmen gibi, FETÖ İftirası ile hayatları ile oynanan pek çok insan gibi bende ADALET isteğimi bu yazıyla dile getiriyorum. Baştan söyleyeyim uzun olacak ama emin olun okuduğunuza değecek bir yazı kaleme alacağımı düşünüyorum.
Önce ekmek tekneleri başlarına göçertilen ardından pazar yerlerinin günleri değiştirilerek hayatları alt üst edilen, tehdit gören ezilen hor görülen pazar esnafı mağdur, dükkânlarının önü rant alanı haline dönüştürülen ve kendi arabasını kendi dükkânının önüne park edemez hale getirilen esnaf mağdur, FETÖ’cü iftirasına uğradığı yetmemiş gibi kimi emekliye zorlanan kimi mobbing uygulamalarına maruz kalan Belediye Personeli mağdur, doğruları yazdıkları için siyasi ticari ve hukuki baskı altında kalan kimileri de bir adım ileri gidip dövülen ve gözdağı verilen gazeteciler mağdur, evlerinin bulunduğu bölge riskli alan ilan edildiği için bir belirsizlik dehlizinde yaşamaya mahkûm edilen Sigorta Evleri ve civarı sakinleri mağdur, rüşvet vermedikleri için işlerinin geciktirildiğinden dert yanan Mimar ve Mühendisler mağdur, kaçak kat ya da emsal artırımı gibi hilelere bulaşmadığı için dürüstçe işini yapmaya çalıştığı için zarar eden müteahhitler mağdur, Belediye bütçesinin Uşaklı bile olmayan firma ve kurumlara hizmet, iş ya da mal alımı adı altında peşkeş çekilirken Uşaklı esnaftan teklif dahi istenmediğinden muzdarip olan ve belediyeyle iş yapamadığından yakınan çarşı esnafı mağdur. Tarikatların belediyenin tesis ettiği yerlerde düzenledikleri ve kermes adını verdikleri tezgâhlarda esnaftan çok daha ucuza mal ettikleri gıda vb. ürünleri satmasından dolayı müşterisinin eksildiğini söyleyen lokantacı kafeteryacı fastfood vb. esnafın tümü mağdur, geçmişte belediye başkanına güvendikleri için mahkemeyi kaybeden ve belediyenin kendilerine sattıkları dükkânlarının yarısı mahkeme kararı ile Ormana bırakılan galerici esnafı mağdur, neredeyse zorla şehrin dışında kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde dükkân satın almak zorunda bırakılan ve birahanecilikten ziyade pavyonculuk yapmaya adeta mecbur edilen birahane esnafı mağdur, belediyenin bütçesinden kendilerine ayrılan paydan oluşan yardım paketleri Menzilcilerin yurdu olarak bilinen yurtlara peşkeş çekilerek haklarından yoksun bırakılan şehrin fakir fukarası mağdur, sokakları kazılıp aylarca kimsenin uğramadığı için tozdan evlerinin kapısını açamayan mahalle sakinleri mağdur, denetimli mi denetimsiz mi olduğu bir türlü anlaşılamayan halk otobüslerinde her gün belli saatlerde balık istifi gibi seyahat etmek zorunda bırakılan ve nerdeyse hiç bir kültürel, sosyal ya da sanatsal aktivite olmadığından muzdarip olan öğrenciler mağdur, belediye ile araları çok iyi olarak bilinen itirafçıların ifadelerinin neticesinde tutuklanarak cezaevine atılan ama suçunun ne olduğunu dahi henüz bilmeyen FETÖ soruşturması mağdurları mağdur, daha sayayım mı bilmiyorum? Ama sanırım özetle şunu desek kâfi. Başkan ve ekibinin mağdur etmediği neredeyse hiç kimse kalmadı. Yandaşların yani yanında rant için duranların dışında hiç kimse mağdur değilim demiyor neredeyse.
Farkında mısınız? Hepimizin etrafında AKP Mağdurları oluşmaya başladı. Kimimiz şehit ya da gazi yakını olduk son yıllarda ve hepimiz biliyoruz ki son iki yılda verilen şehitlerin ana sebebi AKP'nin açılım politikaları. Teröristi Habur'da davulla zurna ile karşılamasaydı AKP'liler, Barzani'yi kongrelerine davet edip Türkiye seninle gurur duyuyor demeselerdi emin olun bu şehit sayısı belki de 10'da 1 oranında düşecekti ki; açılım öncesi şehit sayısı son yıllarda iki elin parmakları kadar azalmıştı. Açılım politikaları sonrası şehit sayımız maalesef katlanarak arttı. Kimimizin etrafında sırf maddi sıkıntılardan dolayı yıkılmış yuvalar var Uşak'ta binlerce çocuk son 5 yıl içinde analı babalı yetim kaldı farkında mısınız? Farkında mısınız yıkılan yuvaların büyük çoğunluğunun mümessili de ülkeyi ya da şehri bunca zenginlik içinde yönetemeyip yeterli iş sahası oluşturamamış olması. Farkında mısınız? Neredeyse her ailenin işsiz bir Üniversite mezunu genci var ve iş aramıyor artık çoğunluğu çünkü umudunu ve yaşama sevincini yitirmiş ama çaktırmıyor. Farkında mısınız? Dibimizde intihar edenlerin ya da intihar eğilimine girenlerin sayısı ne kadar çok arttı? Ne kadar çok insan var bunalımda psikologlar niçin ülkenin en çok para kazanan meslek erbapları oldu? Farkında mısınız? Emniyet Müdürlüğünün Belediye Başkanına koruma diye verdiği adam yani bir yerde Emniyetin en aklı başında en güvenilir polisi olarak vitrine konan kişi, uluorta dükkânında esnaf dövüyor ve bunu bir şova dönüştürüp adamı dükkânından çıkartarak sokak ortasında dövmeye devam ediyor. Kimse müdahale edemiyor çünkü herkes esnafın akıbeti ile karşılaşmaktan korkuyor. Çünkü herkes biliyor UTAŞ'ın ve Belediyenin içindeki bir grubun mafyatik tavırlar sergilediğini ve kendilerine hiç bir şeyin olmadığının. Çünkü daha önce aynı ekip gazeteci dövdü kimseye bir şey olmadı? Sade vatandaşı dövseler ne olacak? Herkesin bilinçaltında bu kaygılar ve endişeler var çünkü. Farkında olmadığınız bir şeyi daha ilave edeyim. Koruma bu işi yaparken kameraya çekmiş yani olay önceden tezgâhlanmış ve sanki başkan dışarıdayken olay yaşanmış ve dövmeye mecbur olmuşlar havası verilmeye çalışılmış ispatı olarakta görüntüler verilecekmiş. Sonra bizim neredeyse hepimizin bildiği tanıdığı Tekelci Mehmet Abiyi DHKPC'li ilan edip Başkan Cahan'a kahramanlık aparıvereceklermiş üstelik. Bir taşta beş kuş vuracaklarmış yani anlaşılan. Hem tekelci Mehmet abinin şahsında tüm Başkanın elini sıkmayanlar tokatlanmış olacak, hem koruma şovunu yapacak kimse başkana sokulamayacak, hem halka gözdağı verilmiş olacak, başkanla toka yapmayanın hazin sonu bu olabilir demeye getiriyorlar, hem de DHKP-C'li saldırısına uğrayan Başkan sağın kahramanı oluveriyor soldaki tiyatro otaklarının sayesinde konu siyasallaştırılır ve Başkan Cahan birden sağ seçmenin nabzını yakalamış olur vs. Tabi plan bu. Uygulamada hiçte başarılı olamadı bu arkadaşlar böylece kendi attıkları taş bir kuşu bile vuramazken tuttu hepsini birden vurdu. Şimdi bu işten Emniyet Müdürünün ve Savcıların önceden haberi yoksa ki asla böyle bir ihtimali düşünemem o zaman bu koruma arkadaş; bu insanları yani olayı soruşturmakla mükellef olan Müfettiş ya da diğer görevlileri çok af edersiniz ama aptal yerine koymak istemiş olmuyor mu? Bu ne cüret Allah aşkına? İnsanlar bu tiyatroyu görmez mi? İnsanın cahili işte böyle kendi kendini ele verir. Allah'tan Kazım Şen görüntüleri yayınladı da suçüstü yakalanmış oldular. Yoksa bu olayda her zamanki gibi her şeye rağmen örtbas edilebilirdi. Gerçi diğer kuşları vurmaları yani işi sağ sol kutuplaştırmasına taşıyıp Cahan'a rol kapmaları falan mümkün değil. Çünkü Uşak halkı her şeyin farkında. Neyse konuyu dağıttık farkında mısınız? Geldiğimiz noktanın. Uluorta sokak ortasında adam dövüyorlar ve dövdükleri adamı herkesin gözü önünde yere yatırıp kelepçeleyerek polis merkezine götürüyor ve DHKP-C'lilikten işlem yapmaya kalkışıyorlar adamcağıza. Ya Uşak'ta DHKP-C var da biz mi bilmiyoruz? Madem bu adam terör örgütü üyesi neden siz bu insana daha önce işlem yapmadınız. Başkanın elini sıkmak istemeyince mi aklınıza geldi Mehmet abinin komünist olduğu DHKP-C'li olduğu. DHKP-C'li dediğinin cebinde para olur. Menfaat elde etmeyen neden bir terör örgütüne üye olsun ki. Hiç olacak iş mi? Gerçi Mehmet abi kimin ne olduğunu çok açık yüreklilikle ilan etmiş kamuoyunda. Odatv de izledim onlar Mehmet abiyi DHKP-C'li ilan edemediler ama o DHKP-C'liler ve beraberinde saydığı bazı grupların ne olduğunu kendi lisanınca özetlemiş.
Neyse Başkan nasıl olsa özür diledi konu kapandı. Ben biraz daha deşersem konuyu ayıp olur nede olsa özür diledi koskoca Uşak'ın Başkomutanı ve Belediye Başkanı. Neyse konuyu değiştirelim. Geçenlerde Ali Burccu isminde çok değerli bir adam ile tanıştım. Beni bilirseniz para verse Ali Burccu bu lafları bana söyletemez. Velev ki trilyon verse. Ama hakikaten gördüğüm kadarıyla kendisi son derece dini bütün ama gerçekten Atatürk'le bir problemi olmadığı gibi Devletini Milletini de seviyor. Yani bildiğin Ali abi ya da Ali Amca işte. Alelade sıradan birisi dindar olduğu için tüm cemaatler peşine düşmüş hepsi de dağıttığı himmetten az çok payını almış anlaşılan. Ama adam sadece Fetullahçılara vermemiş himmetini zekâtını kurbanını. Ali Abiden en çok Süleymancılar nemalanmış. En fazla Süleymancılar sağmış yani. Neyse bu adam anlattığına göre daha sonra tutmuş bu Ömer Yeşil'in oğlu ile ticari bir ortaklık kurmuş. Ömer Yeşil'in oğlu ile de Ömer Yeşil ile de ilişkisi bundan ibaret aslında. Çünkü ailecek görüşmüş bile değiller doğru dürüst. Neyse Ali abi firmayı yengeyi de emekli edebilmek için sanırım yengenin üstüne yapmış. Hayde bir operasyon daha ilk operasyonda yengemi de almış KOM Ekipleri. Evde ve iş yerinde yapılan aramalarda Yüzlük, 50'lik gibi başka dolarların da olduğu bir zeminde bulunularak içinden seçilen 1 Dolarlar çıkmış bir kaç adet bir de yenge hanımın ismi Neslihan Burccu imiş ama Neslihan olarak Galip Kuvvet'in himmet defterine geçmiş. Eldeki delil anladığım kadarıyla bundan ibaret. Düşünsenize Galip Kuvvet'in himmet defteri diye bir defterde ismi geçen cezaevinde ama Galip Kuvvet dışarıda. Düşünsenize Ömer Yeşil'in oğlunun ortağı sadece ticari ortak oldukları için cezaevinde ama Ömer Yeşil cezaevinde değil. Güya kaçakmış. Devletin elinden kim kaçabilir Allah Aşkına? Hiç olacak iş mi? Bildiğim adı kaçaklar var yurt dışında buradan çaldıklarını keyifle yiyorlar ve evleri adresleri belli faceboooktan fotoğraf bile veriyorlar durum bildirimi yaparak. FETÖ gibi çok önemli bir terör örgütünün üst düzey yöneticisi Türkiye Cumhuriyeti Devletinden kaçabilir mi sizce? Neyse derine girmeyelim. Ali Burccu gibi çok insan var mağdur olduğunu dile getiren. Kim bilir belki de Sayın Savcılarımızın bir bildiği vardır. Ama artık varsa bir bildikleri açıklasalar da bilsek diyor herkes. Herkes neyle suçlandığını bilmek istiyor. Herkes mahkemeye çıkartılıp iddianamenin yüzüne okunmasını istiyor. Ali Burccu'yu çok olmadım tanıyalı ama gazeteciyim üstelik ön görü ve tecrübelerine güvenilen bir gazeteciyim samimi söylüyorum çok değerli bir insan. Devletine küstürülmesi gerçekten ciddi bir kayıp olur devletimiz açısından. Çünkü bu adam FETÖ'cülükle falan işi olacak birisi değil. Ömrünce alnının terini yemiş traktörcülükle başlamış esnaflığa, dürüstlüğü ile kendini sevdirmiş babam gibi anladığım kadarıyla sonrasında da yüncülüğe geçmiş. Gerçi hiç konuşmadık üzerinde ama öyle ahım şahım parası olduğunu da sanmıyorum. Neyse Ali Burccu'nun istediği sadece ADALET, tıpkı FETÖ'cü yaftası vurularak aylarca kâbus hayatı yaşatılan sürgünle tehdit edilip emekliliğe zorlanan hatta dövülen azarlanan belediye personeli gibi. Tıpkı ekmek tekneleri başlarına göçürülen ve dünyaları altüst edilen pazar esnafı gibi, tıpkı iş yerinden hiç suçsuz yere sadece Nurullah Çavuşoğlu'na merhaba demeye ve haklısın demeye devam ettiği için uzaklaştırılarak mutsuz ve mağdur edilen ekmekleriyle oynanan insanlar gibi, tıpkı uluorta yapılan hırsızlıkların ve yolsuzlukların kısaca tüyü bitmedik yetimin hakkının yenmesinin hesabının sorulmasını isteyenler gibi, tıpkı itirafçıların iftiralarından başka hiç bir delile dayandırılmadan kurunun yanında yaşda yanar mantığı ile halen gerçek fetöcülerin bir kısmı dışarıda dururken araya karıştırılıp ateşe verilen insanlar gibi. Nasıl bir mantıktır ki Bir suçu işlediğini itiraf eden adam dışarıda geziyor ve yargılanmıyor ama birlikte işledik dedikleri tutuklanıyor. İtirafçılar iftiracı ise yani işlerine geleni söyleyip işlerine geleni söylemiyorsa yani hala FETÖ talimatıyla gelip ifade veriyorsa ne yapacağız? Yani aslında FETÖ soruşturmasını yine FETÖ'cüler büyük oranda yönlendiriyorsa ne yapacağız? Örneğin itirafçılar kendi kişisel hesaplarına ters düşen insanlar hakkında gelip itirafta bulunuveriyorsa ne yapacağız? Hani Rektör Sait Çelik'i şüpheler sebebiyle hapse atıp Üniversiteyi FETÖ'den kurtardık derken Üniversiteyi bu sefer tam anlamıyla FETÖ'nün eline teslim ediyorsak ne yapacağız? Fetö'den devşirme adamlarla yeni bir FETÖ kuruluyor bu yeni düzene uymayanlar seçilip cezaevine gönderiliyorsa ne yapacağız? Neyse Üniversiteyi iyi dereceyle bitirip KPSS'de sınav soruları FETÖ'cülerce çalınıp cevaplar önceden dağıtıldığı için kaybeden işsiz insan da ADALET istiyor. Hiç bu konuyu soran soruşturan var mı mesela? Ya da ya bu KPSS Sorularının çalınmasına göz yuman ve dağıtan çete cezaevine ne zaman atılacak? Diye sormuyor. Madem FETÖ Yerleştirdi bu memurları; KPSS sorularının yanıtlarını vererek niçin bahse konu sınavların sonuçları kısmi de olsa iptal edilmez. Devlet hala büyük oranda FETÖ'ye mi emanet? Neyse demem o ki gerçek FETÖ'cüler bile artık ADALET ister ve adalete razı olur hale geldi düşünün. Yani aralarında çok sayıda şu cezamız belli olsa da ona göre yatsak diyen FETÖ Örgütüne üye olma ve destek olma suçunu işlediğini kabul ediyor cezaya razı. Lakin ADALET gerçekten herkese eşit oranda tecelli etsin istiyor. Ayrım görmekte istemiyor ayrım gören FETÖ'cü olmasını da istemiyor. Siyasetin FETÖ'den temizlenmesini isteyenler de ADALET istiyor. Ama kimsenin ne siyaset adamlarından nede Devlet Adamlarından bir umudu kalmamış. Herkes İlahi Adaletin devreye girip herkesi vazifesini yapmaya mecbur etmesini bekliyor. Görünen o ki İlahi Adalet çoktan devreye girdi bile. Keşke sorumlular çok daha önce adaletin tecellisi için üzerlerine düşeni yapsalardı da İlahi Adalet ahirete kalabilseydi. Uzattık yazıyı ama inanın dert çok her gün başka bir dertli kapımızı çalıyor ve hiç kimse hak etmediği bir konuda yardım istemiyor bizden. Herkes hakkının gasp edildiğinden şikâyetçi. İnanın insanların dertlerini yazmaya kendimi mecbur hissetmezsem hiç yazasım da yok aslında. Ama şehrimizin derdi çok, sorunu çok geçen SSK Evleri sakini bir emekli öğretmen ağabeyim sitem etti bizim konuyu dile getirivermiyorsun diye. Tıpkı Belediye de mobing gördüğü günlerde sesini duyurmaya yeterince yardım etmediğim için Ömür abiye beni şikâyet eden çok değer verdiğim Ümran Gürgöz Hanımefendi gibi. Sitem de herkes haklı olabilir ama dert işte böyle dile getirilmeye çalışıldığında okuyanı da yoruyor ve uzun olmuş diye serzenişte bulunuyor haklı olarak. Okuyucu da ADALET İstiyor kısaca. Bekleyip görelim İlahi Adalet nasıl gelecek düşünsenize Sayın Cumhurbaşkanımız bile yalnız kalınca İlahi Adalete attı topu. İlahi Adaleti beklediğini söyledi geçtiğimiz günlerde. Adalet uygulansa her şey rayına çok çabuk oturacak ama Adaletin uygulanması halinde sıkıntı yaşayacak olanlar müsaade etmek istemiyor, bana kalırsa hepsi bu. Adalet bir miktar sıkıntı yaşatsa da iyidir. Onun için demem o ki gelin hep birlikte ADALET isteyelim ümidimizi kesmeden. Adalet için topaldır derler belki de doğrudur. Ancak gelebilmiştir gelirse hoş görelim ve memnun olalım. Haklı hakkını alsın haksıza haddi bildirilsin istiyoruz kısaca el birlik ADALET istiyoruz.
İftiraya uğrayanlar, ekmeğiyle oynananlar, dövülenler kısaca Uşak halkı ilahi adalet bekliyor!
fetöcüler vatana ihanet ettiği halde hala üniversitede dolaşmaktalar ( yalanlarına mı inanıyorsunuz? yoksa korumaya mı çalışıyorsunuz? inanın içlerinde masum 100.000 de 1 ya var ya yok).. ne zaman temizlenecek bu uşak üniversitesi?
nurullah bey rektör vekili sayın dalkıran a bir de siz sorun belki size cevap verir. basına yansıdığına göre adil karaman ifadesinde, sait çelik ve sayın dalkıran ın f tipi dolarlarını bir birine gösterip seri numaralarını kontrol ettikleri yönünde ifade vermiş. acaba bu doğru mu? size belki cevap verir. tüm uşak merak ediyor.
okulda cemaat etkin mi? alımlarda neler oluyor? üniversitede cemaat bağı istemiyoruz. yalaka ezik hoca da istemiyoruz. iki koyun güdemeyenler sırf cemaat bağları gereği alınıyorsa lanet olsun böyle bilime. banaz için yapılan sınav rahatsızlık veriyor. sgk şartı vs....
ne kadar fetöcü varsa hepsinin.........
anladın mı?
özel idare için sayın vali konuya el atsın. vatandaş olarak rahatsısız. hem yeni durum hem de eski hesaplar incelensin. sosyal tesisler kimsenin arka bahçesi olmasın.
sosyal tesislerde neler oluyor? devletin parasını yiyenler varsa hesap versin.
özel idarenin sosyal tesislerinde neler oluyor? 100 bin tl nasıl oldu? eskiden mi kaldı yeni mi oluştu? sorumlular hesap versin
okulu kapatıp, itfaiye hortumu ile baştan aşağıya yıkanması lazım