Eğer bir Masal Perisi girerse rüyalarına diyor ya şarkı hepimiz ama bila istisna hepimizin gözünün önüne bir Masal Perisi geliyor hanımefendİ. Neden sizce hiç kimsenin aklına masal perisi denince erkek bir peri gelmiyor? Cevap vereyim sadece kadınlar bir peri kadar iyi kalpli iyilikte bonkör olabiliyor. Sadece Kadınlar bir peri kadar saflığa ve berraklığa ulaşabilecek bir sevgi dünyasına kavuşabiliyorlar ve sadece kadınlar peri kadar güzelsin diye övebileceğin kadar güzel yaratılışlılar. Erkeğin de vardır elbet güzel tarafları ama Allahın kadını tasvir ederken daha çok emek verdiği gerçeği de ortada. Kaç erkeğe yakışır ki gamze binde bir ama her kadını güzelleştirebilir gamzesi. Yada kaç erkek mesela Leylanın kaderini yaşamış olsa giydiği ipek kıyafetlerin tenine battığını hisseder idi ve bütün dünya zevklerinin ayağına serildiği bir ortamda Kays'ının adını inleyerek anar kah uykusunda kah uyanık iken. Kaç erkek bulabiliriz ki sultanlara layık görülürken ve Sultanlar tarafından ailelerinin zaafları sebebiyle esir alınarak yar (başka bir deyişle köle) edinilmek istediği bir esnada canına mal olabileceğini de bilerek benim gönlüm başkasına sevdalı diyebilecek kadar sadık kalabilir sevgiliye?
Mecnun olmak ne kolay? Yanacaksın yanmayı seveceksin ve Kabenin örtüsüne tutunup insanların senin yangının sönmesi için dua ettiği ve senin de o yönde dua etmeni beklediği bir dem de daha çok yak Ya Rabbi diyeceksin hepsi bu? Ne kendisinden aşıkmış rolü yapmasını bekleyen bir sultan musallat olmuş başına? Nede Mısır'dan Yemen'den kumaş getirtip hazırlattığı yer yüzü kadınlarının çok azının gördüğü kıyafetleri giydirip kendisine yakıştırarak gözlerinin içini güldürmeye çalışan iki yüzlü tipler var çevresinde. Yanacaksın Leyla'yı anıp methedip duracaksın Allah'tan Leyla'yı dileyip duracaksın Leyla'nın hayalini sevecek duracaksın sevgin ve şefkatinle uzaktan da olsa kuşatacaksın Leyla'yı ve Leyla'nın umut kesmemesi için güzel sözler duyurmaya devam edeceksin Leylanın kulağına. Köyünün köpeğine varasıya sevdin mi işin tamam özetle oldun Mecnun. Ya Leyla'lık? Leyla'lığı kolay sanırsan aldanırsın? Gel erkeksen Leyla ol da Onun çektiği çileye talip ol ki kadın aynı olay başına gelen erkeğe oranla iki kat fazla çeker çileyi. Kadın duygu yüklüdür içine atsa da dışına vursa da ve endişelik bir durum varsa da kadın erkekten çok endişe eder, cesaret zamanı da bakın kadınlar erkeklerden cesur olurlar çoğu kez, erkek kadar işe yaramasa da cesur oluşları. Kadın sevmeye dair duyguları da buğza dair duyguları da erkekten çok daha yoğun yaşayan bir özel varlık esasen. Neşet Ertaş boşuna demiyor kadınlar insandır biz insanoğlu diye. Kadın aslında insana insan üstü alemden lütuf ve ikram diye indirilmiş bir masal perisi gibi erkeklerin dünyasında. Hep konuşuruz kendi aramızda kadınlar olmasa erkeklerin çoğu tıraşı yıldan yıla olmaya başlar. Beğenilme arzusunun bakıma kendisini mecbur ettiği milyonlarca insanın yaşadığının hepimiz farkındayız sanıyorum ve hepimiz farkındayız sanıyorum kadının beğenerek baktığında nazarının üzerimizde oluşturduğu mutluluk ve kıvanç başka hangi zaman diliminde yaşanıyor olabilir ki öyle değil mi?
Her 8 Martta meydana çıkan Kadın Hakları savunucuları gibi istismara taşan bir ajitasyona gidecek değilim elbette ama mağdur edilen kadınları görmemizin sebebi galiba hepimiziz. Kadın ya da erkeği yok bu işin şiddetin her türlüsüne hepten karşı durmalıyız. İstismarın her türlüsüne de, toplum ahlakını bozabilecek her türlü marjinal reaksiyona. Kadını erkeği yok çoluğu çocuğu yok bu işin. Bir kere insanız ve yaradılışımız gereği birbirimize muhtacız. Keza işin özüne biraz indin mi hepimizin bir varlık olduğuna inananların sayısı da hiçte az değil ki büyüklerin geneli Vahdeti Vücud inancından olduğunu deklare ede gelmiştir. Ahmet Yesevi'den Hacı Bektaşi Veli'ye Mevlana'dan Yunus Emreye, Hacı Bayramı Veli'den Akşemseddin'e pek çok din ve devlet büyüğümüz bütün mevcudatın tek bir varlığa ait olduğu gibi aslında tek bir varlığı oluşturduğunu ve varlıkların varlıklarını o tek varlığa borçlu olduğuna inandıklarını ilan edegelmişlerdir. Böyle inanalım yada inanmayalım hepimiz bir bütünün parçası saysak kendimizi. Birimizin acısı hepimizin olsa, hepimizin acısını bir kişi hafifletemez belki ama hepimiz birimizin ve birbirimizin acılarını hafifletebiliriz hatta yok edebiliriz. Kadın neresinden bakarsak bakalım hayata tutunma vesilemiz dolayısıyla hayatımız o halde kadına en başta hak ettiği değeri vermeliyiz ki gerisini kadınlarımız halletsin. Hem kadına değer vermek Türkün binlerce yıllık töresi ve inancının da gereğidir. Müslümanlığın da Türklüğün de en önemli gerekliliği değil mi kadınına değer vermek? Cennet Annelerin ayağının altında dediyse inancımıza göre Peygamberimiz (sav) ve hayatına bir şekilde dahil olan kadınların hepsini mutlu ve razı etmek için ekstra gayret sarfetmişse keza kızına evinde ve eşi İmam Ali'nin (as) evinde gösterilen alaka ve itibar da ortada. Eski Türk Hakanlarına Han denirmiş Han seçilen kişi de kendine Han seçermiş bir hanımefendiyi ve buda benim Han'ım dermiş Ona göre hürmet edilsin istermiş. Han olan kadınını Han gibi yaşatandır. Kadının toplumda hak ettiği değer ve itibarı edindiğini gördüğümüz nice 8 Martlara dileğimle bütün insanlığın 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutluyor kadınlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum.