Kusura bakmayın değerli okurlarım birden bire ağır konulara girdim ama inanın buna ihtiyaç var. Şu memleketimizin haline bakar mısınız? Belediye Başkanı ve yardımcılarının beyanlarından anlaşıldığına göre; Uşak şehri Milli Eğitimden Adliyeye, Valilikten İl Özel İdareye bütün kurumlar bir kişinin emrine verilmiş adeta ve bütün kurumlar, bu yönetici sebebiyle ciddi sıkıntı içerisinde. Bitip tükenmek bilmeyen yolsuzluk iddialarına, mahkeme kararları ile tescilli hale gelmiş hırsızlıklara, sokak ortasında ya da dağ başında dövülen dövdürülen adamlara kısaca yapılan şehir eşkıyalıklarına değinmeyeceğim bile. Bakınız İl Milli Eğitim Müdürlüğüne her gün gelen Onlarca veli haklı şikâyetlerini dile getiriyor ve Milli Eğitim personeli meram anlatmaktan yoruldu. Emin olun hepsi de bütün suçu Nurullah Cahan'ın üzerine yığıyorlar ve yüzde yüz haklılar. Çünkü bütün suç gerçekten de belediye yönetiminde. Milli Eğitimin ve Valiliğin bütün uyarılarına rağmen Okulları taşıma kararını despotça dayatan Nurullah Cahan; okulları yıkarken inanın personele âdeta güç kullandı. Yani 10'larca Utaş personeli kamyon ve kepçelerle dayandı okul binalarına üstelik eğitim öğretim döneminde. Yani yaz tatiline girmesini bile beklemeden yıkmaya geldiler. Okul Öğretmenleri çocuklarının haklarını aradılar Allah'tan da eğitim öğretim döneminde yıkılmasına müsaade etmediler. Yaz tatili girer girmez de Valilik oluruna bile bakılmaksızın Bakanlık oluru ile yıkım gerçekleştirildi. Sonuç yaz tatili bitti fiyasko kucağımızda. 4000 Öğrencinin eğitim geleceği büyük bir tehlike altında ve bu tehlikeyi ne Okul idarecisi ya da öğretmenleri nede Milli Eğitim yönetimi inkâr edemiyor. Bir çocuğun eğitim geleceği bile riske edilemez. Nereden biliyorsunuz siz o okumasını zorlaştırdığınız hatta imkânsız hale getirdiğiniz çocukların içinden dehalar çıkmayacağını, nerden biliyorsunuz o 4000 çocuğun arasında ileride Milletvekili olacak, iş adamı olacak sanatkâr olacak çocukların olmadığını. Nasıl olurda 4000 Çocuğa bile bile kıyabilirsiniz? Hoş küçücük çocuklara acınmayan ve ırzına geçilen belediye bütçesinden devasa destekler sunduğu vâkıfın yöneticileri ile sırıtarak poz vermiş olan Cahan'da, sizce çocuğa merhamet olabilir mi? Aynı tas aynı hamam milleti uyutmaya devam. Yok, arkadaş o kadar uzun boylu değil. Ben bunu eleştiririm kimse bunu görmezden gelmemi ve susmamı beklemesin.
Neyse bir belediye başkanımız var evlere şenlik malumunuz hukuksuzluğun rüşvet ve yolsuzluk dedikodularının hatta hırsızlığın gittikçe yaygınlaştığı bir şehir haline geldik. Düşünün ki "Uşak Teksas'a döndü" diye manşet atan bile oldu geçmişte. Gerçekleri söyleyenlerden başka hiç kimse hesaba çekilmiyor. Uluorta bizi tehdit ediyorlar "Kimse Devletin Gücünü Sınamaya Kalkmasın" diyerek gider yapıyorlar, Ali Erdoğan döneminde girdiğimiz ihale ile aldığımız Ataparkı hiç bir haklı ya da hukuki gerekçe yokken elimizden kanunsuz şekilde üstelik mahkemenin yürütmeyi durdurma yönündeki açık kararına rağmen zorla alacaklarını ilan ettikleri gün hatırlarsanız; Devletin gücünü sınamaya kalkmayın şeklinde faceden bize tehdit yağdırıyorlardı. Sadece Atapark meselesi ile sınırlı kalsa yaptıkları zulüm neyse diyeceğim. Düşünsenize Bir yılı aşkın süredir gazetemiz kapalı sebep FETÖ kargaların bile güleceği bu iddianın sahipleri bilmiyorum ama kimse sorsam Nurullah Cahan ve Ufuk Uğur'u söylüyorlar. Herkes Onlardan şüpheleniyor en azından. Gerçi ben daha yukarıdan bazı isimlerin aklı olduğunu düşünüyorum o ayrı konu. Neyse hiç bir iddiam yok kendimle ilgili ama mağdurum ve yeri gelmişken dile getireyim istedim. Dost ya da düşman bizi tanıyan herkesin malumudur ki bizim gazetemizin kapalı tutulması mal varlığımıza el konulmuş olması bile yeterince büyük bir zulümdür ki bu iki insandan gördüğümüz zulmün bununla sınırlı olmadığını da biliyor herkes. Ayrıca Orman'dan Tarıma Valilikten Emniyete pek çok kurumda bu ekip yüzünden yaşanan sıkıntıları ve kamu personelinin şikâyetlerini dile getireceğim başka bir yazı hazırladığımı da beyan edip daha fazla uzatmayayım yazıyı.
Neyse konumuza dönecek olursak son günlerde ulusal basında çıkan haberlerden, Sayın Erdoğan'ın konuya ilişkin basına verdiği beyanlardan ve Ak Parti MYK toplantısı sonuçlarından anlaşılan o ki Nurullah Cahan ve tüm ekibinden istifa istenmiş ve anlaşılan o ki sıkıntı bu defa harbiden büyük. Anlaşılan o ki "galiba biz yolun sonuna geldik" şarkısı tasviye edilecek arkadaşlar olacak çok yakında. Anlaşılan o ki istifa gelmezse İçişleri Bakanlığı devreye girecek ve bu arkadaşları görevden alacak. Bu günkü Ak Parti MYK'sından çıkan neticeleri böyle okuyor siyaset ombudsmanları. Zaten geçtiğimiz günkü Mustafa Yüce ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi de uzun uzadıya anlatmıştım Nurullah Cahan'ın artık Belediye Başkanlığı vazifesini kör topal bile yürütemez hale geldiğini dolayısıyla istifaya mecbur edileceğini ve bu sonu kendi siyasi tercihlerini yanlış insanlarla yaparak kendisinin hazırladığını da izah etmiştim. Ak Partilisi de CHP'lisi de MHP’lisi de bizim sürekli takipçimizse şayet şunu çok iyi bilir ki; biz bir şey söylüyorsak o mantıklıdır aynı zamanda gerçeklere dayanır zaten halkın malumu olmadan yazmayız bir konuyu. Halkın nabzından emin olmadan asla yazı kaleme almam. Halkın onaylamayacağı tek bir cümle çıkmamıştır kalemimden ve hukuka ve Devletimize olan saygımız da herkesin malumdur ki biz söylediklerimizin doğruluğundan emin olmasak söyleyip yazmayız. Biz Nurullah Cahan'ın fiilen belediye başkanlığını yürütmekte çok zorlandığını hatta yürütemediğini söylüyor isek bu kesinlikle gerçek bilgilere ve yaşanan gelişmelere dayanır ve bütün Uşak'ın zaten kabul ettiği bir gerçektir. Yani biz aslında sadece "malumu ilan" ederiz.
Şimdi de malumu ilan ediyorum ki Bir cellat tarafından kurulan, sahtekâr Halit zamanında Osmanlı'yı saran, Yahudi Barzani ailesini de içine katarak Ortadoğu'da yaygınlaşan Nakşibendilik de türevi olan Nurculuk ve FETÖ'cülük de artık bitmiştir. Nurullah Cahan'ın da Ali Erdoğan'ın da siyaset hayatı bitmiştir ve dahi yüz yıl sonra bile bu anlayışa bu Millet güvenip kızını yani Devletini emanet etmez. Uşak halkının feraseti Allah'ın izni ile kurulmuş ya da kurulmak istenen çeteleri ifşa etmiş ve hiç değilse şehrimizin geleceğini kurtarmıştır. Uşak halkı zulme despotluğa teslim edilememiştir. Uşak halkı Nurullah Cahan ve ekibini beğenmemiş ve reddetmiştir. Kanunların uygulanması vazifesini Devletin yüklediği siyasi ya da Kamu iradesi üzerine düşeni yapmaya karar vermiş nihayet. Yaşananlardan benim çıkarımım bu şahsen. Aynen Erdoğan'ın beyan buyurduğu gibi Halk o insanların o görevlerden inmesini istemiştir ve bunu mutlaka başaracaktır hem de demokrasi ve hukuktan zerre sapmadan.
Sözü uzatmayayım bana sorulursa bu iş bitmiştir ve yazıyı Hz. Mevlana'nın şu dizeleri ile noktalıyorum. "Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım." Yeni haftada yeni şeyler söylemek temennisiyle Esen kalın.
kaldırım ve yollar esnafın işgali altında(kendini bilen,saygılı esnafta sorun yok) yola taş, kasa vs koyuyorlar ha sorarsan da "mal gelecek" diyor. bakıyorsun bir müddet sonra kendi aracını ya da kendi yakınının aracını koymuş ;) bir çoğu da dışarıya gazete, cips, dolap atmış. resmen işgal var. belediye görevini yapsın! bimere, cimere mi şikayet edelim? yani birilerinin dürtmesi mi lazım?