Kavga istemiyoruz dedik diye dövmeye kadir olmadığımız yada kavga veya savaşın vereceği zarar ve tahribattan korktuğumuz anlamımı çıkartıp saldırmasaydınız hayasızca ve ağası ve hocası olmadan masa kurup, aklınızca dışladığınız masa sahiplerine savaş açmasaydınız, bizim tarafımızdan herhangi bir taarruz ile karşılaşmayacak idiniz. Kaldı ki her biriniz elimizden dilimizden geçmişte çok fayda görmüş insanlardınız ve körlük ve nankörlükte ısrar ettikçe uzaklaştık sizinle ve öyle giriştiniz düşmanlığa unutmadık siz de unutmayın. Keza işi zorbalığa ve kavgaya döken sizler olduğunuz gibi biz hiç saldırmadık, sizde oluşan tahribat siz bize saldırınca bizim savunma yaptığımız anda oluşandan ibaret farkında iseniz. Mesela siz şikayet etmeseniz biz mahkeme huzurunda ispat etmeye mecbur kalmayacaktık hırsızlığınızı. Siz kaşındınız biz haber yaptık ama suç duyurusunda bulunmamıştık. Siz dediniz suçladı madem ispat etsin diye biz de ispat ettik. Tıpkı bizi fetöcü ilan eden fetöcülerin, fetöcü olduğunu resmi evrakta ifademiz olarak geçirmek istemeyeceğimiz halde Onlar bizi fetö suçlaması ile yaftalamaya kalkınca ayna tuttuğumuz gibi. O'nlar bizi Fetöcülükle, olmadı destek vermekle, oda olmadı propagandasını yapmakla suçlatmaya kalkmasa biz çok sırrı saçmayacaktık Adalet adamlarına. Aramızda kalacaktı çok zulmü fetönün ama iş; bizi fetöcü ilan etme noktasına gelip gazetemiz de kapatılınca çok değişti.
Yıllar var ki hakimleri mahkemeleri bizden saklamayı başardığınız, yıllar var ki kedinin fare ile oynadığı gibi bizimle oynadığınız. Gazetemizin kağandığını basından öğrendik inanamadık, Savcılığa gittik biz kapatmadık bizle ilgisi yok dedi, OHAL Masasına gittik Savcılık hakkınızda dosya açmış ve sonuçlanmadan ne işlem yapabilir ne gazetenizi açabiliriz dediler dalga geçer gibi. Dalga geçer gibi düşmanlarımıza söyleyip Onlardan duymamızı sağladılar bize, fotokopi makinamıza bilgisayarlarımıza varıncaya değin gazetenin bütün mal varlığının haraç mezat satıldığını. Dalga geçer gibi ifade aldı savcılar, dalga geçer gibi bana sordular bu dosya neden 3 yıldır askıda durdu diye ve dalga geçer gibi yanıt verdi Başsavcılık Özel Kalemi çektiğimiz çileyi anlatıp randevu istediğimizde. Dalga geçer gibi yer altına döşedikleri borular ile fotoğraf verdi sabahları yürek yedirdikleri soytarılar. Ama biz sabrettik Devletimizin vardır elbet bir bildiği dedik. Bir halt bilmedikleriyle yüzleşmeden, saygımızı yitirmeden, kanunlar dışına zerre sapmadan sabırla mücadeleye de devam ettik. Gazetemiz çıkıyormuşçasına çalıştık gece ve gündüz. Başımıza açılan türlü iş ve bela ile uğraşırken ihmal de etmedik gazetecilik vazifemizi. Uşak halkı yine bizden öğrendi aslında ne olup bittiğini ve bizi takip ettiği için nefret getirdi hırsızlar ve fetöcülerden. Bunca rezilliği yaşayan bizlerden şimdi beklenen haklarımızın kısmen iadesi karşılığında sessiz kalıvermek öyle mi? Hayır...
And olsun ki çarşamba günkü kurduğunuz er meydanında alayınızı rezil etmeden susmayacağım ve göreceğiz batıl mi yaman hak mı? Göreceğiz yalan ve iftira mı yaman gerçekler ve doğru mu? Göreceğiz ilim mı yaman cehalet mi? Göreceğiz devlet gücü mu yaman hak ve halk gücü mü? Biz; bizi mecbur etmeyen hiç kimseye vurmadık çok şükür, değil ağır ceza mahkemeleri DGM de yargılansak farketmez, bizi yargılayan anca kendini yargılar, bu adamı benim karşıma kim dikti? Der. Bizi hakim karşısına diken savcıyı yargılar Onlara kızar. O kadar haklıyız ki ağzını açmaya hakkı yok hiç kimsenin, hakkımız olması gerektiği uslup ve yöntemler ile getirilip teslim edilmedikçe. Şimdi ağlayıp bizim çok ağır konuştuğumuzu iddia edenler bizim arabamızın tekerini de bıçaklattı, evimizin balkonuna çekirdekte bıraktı ekmeğimize de daldı Mute Niklahlı kadınlarımız olduğuna varıncaya değin iftira da etti. Bu adamların çoluk çocuğu var aileleri var demedi hiçte acımadı. Ama biz Onlara ne tek tiske vurduk vurdurduk hepsine kadir olduğumuz halde nede arabalarının tekerine çivi koyduk. Bize yaptıkları zulümlere mukabil ceza kesmeye kadirdik ama düşünmedik bile. Devlet keser cezalarını günü gelince dedik sabrettik. Bizim rızkımıza her kulun rızkına olduğu gibi Allah kefil olmuştur ve bir biçimde gelir, biz hiç para kazanma amaçlı iş yapmasak ve yatsak da sadece bu mücadelemizi sürdürsek, eş dost bize ömrümüzce bakar Allahın izniyle. Biz sizin saçma sapan aktörleriniz gibi piyasadaki sıtramamızı yıkayıp yumadık. Hiç kimsey tepeden bakmadık, kimseyi adam yerine koymamazlık etmedik, herkesi hem de herkesi dinledik, doğru söyleyene bravo dedik alkışladık yanlış söyleyeni ikaz edip doğrultmaya çalıştık. Nasihat edenin nasihatını kulağımıza küpe bildik iyi niyetliyse.Kimseye de istenmedikçe nasihat etmeye kalkmadık tepeden bakıp.
Kendi müdafaamızı bile dava açılana dek yapmadık medya önünde, 3 Yıl askıda tuttular dosyamızı da indirin o dosyayı raftan ve yargılayıp kapatın artık şu konuyu ve açılsın gazetemiz, kavuşalım gasp edilen gelir ve haklarımıza demedik ama mobbing gören devlet memuru geldi yanımıza arz etti durumunu, gittik müdafaa ettik bilabedel. Pazarcı geldi yanımıza gittik bizzat pazar yerinde yerin de açıklamalar yaparak hak arama mücadelelerine destek ve katkı verdik. Belediyeden haksız yere iftira ile işinden atılan arkadaşlar geldi destek istedi, hem siyasi hem gazeteci kimliğimiz ile ne mümkünse yapıp iadelerinin yapılmasını sağlama mücadelesine katıldık. Eşi haksız yere hapse atılan tescilli fetöcünün ortağı, ilk kez tanıdığım ağabeyimin bile hakkını aramasına yardım ettik. Hiç bir habere atlamadık balıklama, reyting kaygımız olmadığı gibi devletin ve halkın beka ve menfaatlerini hep gözettik. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş hesabı çevremizde gördüğümüz pek çok haksızlık ve zulmü bir biçimde önledikte kendimizin ve ailemizin maruz bırakıldığı zulmü maalesef önleyemedik. Gezi eylemlerinde bile önce destek verdik bizzat katıldık, muhabirlerimiz yüzlerce fotoğraf ve video görüntüleri ile haberleştirdiler ama iş kastını aşar gibi olunca midemiz bulandı, o sırada dönemin istihbarat müdürü de sıkıntı olduğunu dile getirince haber desteğini derhal kestik. Zaten biz haberleştirmeyi kesince de çok sürmedi halkın ilgisinin yok olması. Bu güne kadar Aleyhinde konuşmasak da gezi eylemlerinin ve halen aleyhinde konuşmak kastıyla bu konuya girmiş olmamakla beraber hassasiyetimizi ve yayın politikamızı nasıl belirlemeye çalıştığımızı dile getirmek istedim.
Emniyet müdürleri bizim Devletçi gazeteci olduğumuzu bizzat ifade etmişlerdir gazetecilik hayatımız boyunca ve her Valiye hayırlı olsun ziyaretimiz sırasında hayırda emrinizde, şerde karşınızda olacağız efendim demişizdir mutlaka ve asla protokol de yerimiz olmasına rağmen oralarda bulunmaya yada fotoğraf vermeye özenmemişizdir. Hiç bir daire amiri diyemez ki ben Uşak Haber Merkezi ya da Son Nokta gazetesince zor durumda bırakıldım. Hiç kimse, bir devlet yada siyaset adamının bilinmeyen sırrını ifşa ettiğimizi ispat edemez. Hiç kimse en küçük bir kanunsuz işimizin olduğunu iddia edemez hatta. Keza muhasebecilerimiz ve hukuk danışmanı edindiğimiz arkadaşlarımız da bilir hassasiyetimizi. Mesela bu konudaki hassasiyetimizi aynı zamanda Baro başkanımız olan sevgili arkadaşım Emin Coşkun yada halen Baro yönetiminin yıldızı parlayan avukatı arkadaşım Güven Özkan a sorabilirsiniz yine tanımaktan onur ve mutluluk duyduğum ender akademisyenlerimizden birisi olan Üniversite deki Ehlibeyt ve Atatürkçü hukukçu Volkan Turan a da sorabilirsiniz hukuk konusunda ne kadar hassas davrandığımızı. Bir fiili yaparken yada yazıyı yazarken hukuka uygunluğunu muhakkak testten geçiririz ki hukuki olmakla birlikte bizim ölçü ve değer yargılarımızla bağdaşmadığı için mecbur kalmadıkça yapmadığımız çok iş vardır.
İntikam almaya kadir iken gücü ve kudreti ile de yüzleştirdikten sonra intikam ateşini yutarak öc alma peşine düşmemek Ehlibeyt adetindendir ve biz ölçüyü Ehlibeyt Efendilerimizden ediniriz aklımız erdiği gücümüz yettiğince. Lakin unutmayın ki ileri gidip haddi aşarsanız, Muhtarlarımız da hep kalır ve yaşar aramızda. Unutmayın İmam Hüseyin'e yapılan zulmün intikamını İmam Alinin (as) yetiştirdiği iki değerli komutan nasıl destan yazar gibi aldıysa Ehlibeytin intikamı alınır. Ibni Mülcem denen insanlık katilinin hazin sonu da size ibret olmadı. Oysa ki O İmam Aliyi cennete gönderebildi hançeri ile haince ya İmam Ali taraftarları Onu nereye hangi halde yolladı. Biz intikam derdinde olmayız ibret-i alem için mecbur bırakılmadıkça ama bize ait olanı bize iade ederken mal bağışlar gibi davranmanıza da asla tahammül etmeyiz. Yarayı açan öldüremediyse tabi ki bulup gelecek merhemi ve tabi ki özür dileyerek giderecek sebep olduğu mağduriyet ve acıları. Mağduriyetleri bize yaşatanlar azar yemediğine sevinmiyor da elini sıkmamızı ve yüzüne gülmemizi bizden bekliyorsa bizi tanımıyor. Kimyamız müsaade etmez zulüm yada ihanet gördüğümüz eli gönüllü sıkamayız keza zor mecbur edersiniz. Kime Ne işimiz düşecek ki Adliye ile işimizi çözüp edilen iftiralardan mütevellit el konulan haklarımıza ve kazanç ve kazanımlarımıza kavuştuktan sonra. Kendi çevrelerimizden birilerini şımartmak suretiyle kullanarak, direk yada dolaylı gasp ettikleriniz dahil hepsini bütün haklarımızı söke söke alacağım haberiniz olsun bu arada.
Vallahi gerekirse adliyede yatacağım bu günden sonra ve Vallahi gerekirse görüp bildiğim ne kadar suç yada suç mahiyeti ve unsurları taşıyan fetovari siyasi operasyon varsa Fetö kokusu taşıyan hepsini tek tek aktörlerini de delil ve belgeleri ile beraber savunmama ilave edeceğim bu gidişle ve Vallahi ucu ister Kalın tarafına dayansın tezgahın ister ince tarafına isterse de en zirveye çıksın farketmez ben hakim savcı görürsem bildiğim ve gözlemlediğim her şeyi başyazarımiz ve site ve gazetenin imtiyaz sahibi abimiz Erkan Cuhadar başta olmak üzere bütün ekip arkadaşlarıma reva görülen zulümleri tüm ayrıntıları ile anlatıp ifade tutanaklarına geçireceğim. Nasılsa yazılı savunma sunma hakkım var ve yazdığım beni bağlıyor. İşlem yapılmasa ne olur? Geçedursun mahkeme kayıtlarına da, bu günküler değilse ileride belki bir Devlet Adamı gelir de okur inceler dosyamızı belli mi olur? Belli mi olur bir vicdan sahibi Hukuk insanı gelir de iade eder hakkımızı biz ölmüş olsak bile. Biz ne Devletten nede Devlet yetkililerimizden ümit kesmeyiz, elbet Allah muamelesi edemeyiz haşa Devletimize ama Allah'tan sonra en itaat edilesi ve edilmeye değer varlığın Devletimiz olduğunu da biliriz. Devlet Adamlarımız samimiyetimize inanıp rahatlatsa da biz rahat olmayız Devlet makamında. Tanık olarak bile gitsek Okumadan girmediğimiz adliyeye rağmen mi suç işleyeceğiz yada suça buluşacağız Allah aşkına? Yıllarca uğraştı siyasi figürlere alet olan emniyet yada adliye görevlisi arkadaşlar çoğunu sobeledim kimini yüzleştirdim gülüşerek ama kimse üzerimize atacak bir suç bulamadığı gibi çevremizde yada şehrimizde işlenen her hangi bir organize yada kişisel suça bulaşmış olduğumuzu iddia edebilecek kadar açığımıza denk gelmedi gelemez. Karda yürüyüp izimizi belli etmediğimizden değil gerçekten karda yürümediğimizden. Hülasa ne kadar sıkıştırsanız oyuna gelip kanunsuz işe bulaşmayız.
Bir kaç şehit diyerek şehitlik makamının küçümsenmesi ve önemsizleştirilmesine göz yummak Milli ve dini refleksleri olan insanları rahatsız etmiyorsa ve reaksiyon göstermezse bu tür hassasiyet sahipleri bu iş iyiye varmaz. Milletin değerlerine savaş açmış gibi hareket edenlere bizim vereceğimiz reaksiyon ise budur korkmuyoruz kimseden ve uzlaşamayacağımız kimse yok biz Devlet le ve halkımızla uzlaşıyı hiç bozmadık nihayetinde. Nihayetinde Adliyede de saygımız sevgimiz vardır personel arasında yada Savcı ve hakimler arasında Emniyette de ha keza öyle. Bizi tanıyıp sevmiyorum diyebilecek belki çıkar da kötü birisi yada kirli yada kibirli vs diyebilecek kimse çıkmaz Devlet görevlileri arasında. Siyasetçi varmış gerçi tek tük, kirli değil ama biraz kibirli diyen ama Devlet görevlileri diyemez çünkü siyasetçiye davranır gibi davranmadık, Devlet görevlilerimize Devlet Adamı muamelesi ettik bekçisine mübaşirine bile. Devlet görevlilerimize samimi, net, hep olduğumuz gibi davrandık, haddinde hududunda aradık hakkımızı bile. Şikayet ettik ama neden araştırmadınız yada neden dava açmıyor bekliyorsunuz? demedik. Saygıyla bekledik, saygı için de de bitiririz alnımızın akıyla hesabımızı vermiş olarak da döneriz zaten. Haklarım iade edilse bizim kimseye ihtiyacımız da yok uzlaşıya da siyasi makam istersem o zaman olur uzlaşma gerekliliği. Şimdilik siyaset düşüncem de yok bu arada. Belki gazetecilik yapmayı da bırakma planındayım hatta İstanbul'da başka planlarım var tabi ki burada açtığım tahribatları tamir ettikten ve şehirde her şeyi yeniden süt liman kıldıktan sonra. Tabi ki her şey nasip, kul plan yaparken kader gülermiş derler. Ama birileri rahatlasın diye yazdım bunları, panik yok hallederiz diye bir slogan vardı bir ara o hesap işte panik yok hallederiz merak buyurmayın.