Kılıçdaroğlu'nun, acilen kendini yönlendirmelereden kurtarıp; aklın yolunu bulması şart!
Yani bu güne dek AKP'ye oy veren kitlenin ciddi bir kesimi de Hayır derken Evet demesi beklenenlerin bile arasından kafamız karışık diyenlerle hatta HAYIR demeyi düşünenlerle karşılaşabiliyoruz. Bakıyoruz Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarının tamamına yakını HAYIR diyor gür sesle. Bakıyoruz Dindar Atatürkçüler zaten HAYIR diye haykırıyor. Yani ülkenin dört bir yanından HAYIR sesleri yükseliyor ve ortada siyaset üstü bir durum var. AKP ve Bahçeli'nin bu girişimi hayırla sonuçlanacak anlaşılan hiç değilse muhalefetin tek çatıda toparlanabileceği bir zemin oluşuyor. Hatta muhalefeti tek çatıda bir ve beraber olmaya kader adeta mecbur ediyor. Tabi doğal olarak umutlanıyoruz. BOP'u başımıza bela eden, şu an ülkemizi uçurumun eşiğine getiren AKP'den kurtuluyoruz diye. Ama bazen bir de bakıyoruz ki siyasilerin tavrına yada söylemlerine inanılır gibi değil. Tabanın sağladığı sinerjiyi birlik berberlik havasını, her nedense yukarısı bir türlü sağlayamıyor.
Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım bir makale ile gerek zemin bu kadar uygun hale gelmişken HAYIR Kampanyasını bir türlü bir kampanya ve halk hareketi haline dönüştürmeyen yada dönüştüremeyen bu yetmezmiş gibi randevu talebine azarla karşılık vermiş olmasına rağmen Bahçeli'nin yanına giden ve içeriğini önceleri gizleyen sonra da açıklıyormuş gibi yaparak bilindik klişeleri milletle paylaşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na bir dizi eleştiriler getirmiştim. Daha sonra da Sayın Kılıçdaroğlu'ndan beklediğimiz gibi bir çıkışa malesef henüz rastlamış değiliz. Elbette ki bir bildiği de olabilir. Ama sabırsızlığımızın sebebi ortadaki vahim tablodur ve ülkenin getirildiği noktadır. Bir an önce ülkenin bu badireden çıkmaya yönelik bir halk hareketine ve tam demokrasiye geçişe ihtiyacı var. Aksi takdirde kapalı kapılar ardında şeffaf olmayan toplantılarla vesayet yada ağır tehditler altında olduğunu düşündüğümüz insanların kararları ile ülkemizin uçurumdan döndürülmesi pek mümkün görünmüyor.
Geçtiğimiz gün çıkan bir habere göre ki hala doğruluğuna inanmadığımı ve yalanlanmasını beklediğimi ifade etmeliyim. Ama bir haftaya yaklaştı bu haberi okuyalı şu ana dek aksi bir gelişme yaşanmadı. Neyse bahsettiğim habere göre Sayın Kılıçdaroğlu'na; Sayın Meral Akşener, Sayın ÜMİT Özdağ gibi isimlerle birlikte hareket etme ve kampanyaya bu ve benzeri isimleri yada partileri de dahil etme fikri teklif edilmiş. Düşünsenize Meral Akşener, Ümit Özdağ gibi önemli isimlere hatta DSP, BTP, Saadet Partisi gibi partilerle de bu yönde bir pazarlık yönüne gidilse ve çok değil hiç değilse birer ikişer milletvekilliği verilmesi sağlansa bu küçük partilere, yani Atatürk'le yada Cumhuriyet ile bir problemi olmadığını bildiğimiz bu insanlar CHP'li olarak kabul görse ve birer CHP Üyesi olarak CHP Çatısı altına gelse ve CHP'de politika üretmeye başlasa az ultimas geçilerek ön seçimlere sokulmadan kendilerine bir kereye mahsus milletvekilliği verilebilse tabana da durumu izah ederek. Ama CHP'nin kurumsal yapısına zarar verilmeyecek ve CHP'yi bu güne dek yaşatanlara haksızlık edilmeden abartıya gitmeden bir Milli duruş sergilemek adına böyle bir birlikteliğe gidilebilse fena mı olur?
Pek çoğunu yakınen tanıdığım için söylüyorum mesela Bağımsız Türkiye Partisinde niçin HAYIR denmesi gerektiğini anlatabilecek çok ciddi birikimi olan deneyimli kadrolar var onlardan yararlanılsa, yine mesela eski Ülkü Ocakları Genel Başkanları arasında hitabeti çok güçlü ve ülkücüler arasında sempatisi süren isimlerden yardım alınsa bu süreçte. Çoğaltın siz artık böyle bir birliktelik oluşturulabilse hazır zemin de iyice müsait hale gelmişken fena mı olur? Sayın Kılıçdaroğlu bu öneriye sessiz kalarak reaksiyon vermemiş habere göre ve her parti kendi kampanyasını kendisi yürütsün gibi bir söz sarfetmiş. Sayın Kılıçdaroğlu neyi amaçlayarak bunu söylüyor yada böyle bir tutum sergiliyor elbette ki bilemiyoruz. Kampanayı Erdoğan karşıtlığı üzerine bina etmeyeceğiz demesi bana göre de doğru olabilir hatta belki buna lüzum da yok diyebiliriz. Başkanın kim olduğu değil hangi yetkililerle donatıldığı önemli ki bu sistemin bir tuzak olduğunu anlatmak daha yerinde olacaktır diye düşünmekteyim.
Daha önce de bahsetmiştim CHP Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen'in harika tespitleri var buı tasarının hem Cumhurbaşkanı hem de millete bir tuzak için meclise getirilmiş olabileceğine ilişkin. Sayın Erdoğan bu çekincelere ne der? Bilinmez, zaten bizi de ilgilendirmez ama bizi ilgilendiren bu değişikliklerin ülkeyi bölmek, parçalamak, ülkede iç kargaşa çıkarmak amaçlayan güçlere bir fırsat oluşturabileceği yönündeki Sayın Pekşen'in metnin içerisinde yakaladığı açıklar ve hukuksuzluklar olmalı kanaatimce. Kaldı ki bu istikamette muhalefet oturtulursa içeriğe ilişkin çok bilgi paylaşımı da gerekmiyor. Milleti çok yormadan vaziyetin vehametini anlatabilme imkanı veriyor aslında Pekşen'in hukukçu kimliği ile yakaladığı ve Milletvekili kimliği ile dile getirdiği açıklar.
CHP İktidara namzet bir parti değil mi neticede? İktidara namzet bir parti ise her kulvardan katılım sağlaması gerekmiyor mu? Siz temsilcilerini üye yapmadığınız temsilcilerine itibar etmediğiniz hareketlerin yada siyasi yapılanmaların sempatizanlarından nasıl oy almayı hedefleyebilirsiniz ki. Kabul etsekte etmesekte siyasetin malzemesi insan ve insan asgari müştereklerde birliktelik kurabildiği insanlarla bir araya gelerek demokrasiyi gerçekten ortaya yaşatıp halk iradesini ortaya çıkartabiliyor. CHP büyümesi ve iktidara gelmesi için bulunmaz Hint kumaşı gibi büyük bir fırsata dönüşen bu zemini ellerinden kaydırıp gidecek mi yine tiyatrocularla bir olarak. Yani az olalım biz olalım anlayışı devam mı edecek? Kimse çok olalım içinde bizde olalım deme yiğitliğini göstermeyecek mi?
Niçin CHP olarak CHP'lilik babadan oğula geçen bir kisveymiş gibi davranmakta ısrar ediyoruz? Gerçi tabanda böyle bir inatlaşma ya da istemezuk havası yok ama tepede maalesef bu durum söz konusu anladığım kadarıyla. Hani mesela Meral Hanım bugün Milletvekili olursa yarın partide kendini sevdirir Parti Meclisine girer de ben koltuğumdan olurum diyen Parti Meclisi üyeleri var. Alternatif istemeyen, kendilerini vazgeçilmez gören birlikte hareket edip partiyi kendince yönetmeye çalışan bir malum grupta var CHP'de herkesin bildiği ama bir türlü yüzleşmek istemediği. Sırf birilerinin enaniyeti ya da makam hırsı için feda edilecek bir ülkemiz yok bizim. Halk bunu gerekirse kendisi hiç bir çatıya bağımlı kalmaksızın başarır ki şu ana dek gerek sosyal medyada gerekse diğer siyasetin konuşulduğu ortamlarda halkımız üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. O kadar ki EVET'çiler çaresiz Ülliminatinin planlarına alet olduğu iddia edilen tvlerde şovmenlik yapan ünlülere kadar düşmüş durumdalar ilgi çekmek için. Ama onlar bile gelen aşırı tepkiler yüzünden kıvırmak zorunda kalıyor malumunuz. Aynı televizyondaki başka bir şovmene de HAYIR dedirterek durumu toparlamaya çalışıyorlar. EVET diyecekler gür seda ile EVET bile diyemiyor. Çünkü her çevreden çok ağır bir eleştiri bombardımanına uğramaktan korkuyorlar ki örnekleri çok fazla.
Bana sorulursa siyasette fırsat eşitliğini, yaratan partiler başarılı olur. Kaldı ki kendi birikimine backrounduna güvenen kimseler asla siyasette alternatiflerinin olmasından rahatsızlık duymazlar. Onlar bilir halktaki karşılıklarının devam ettiğini ve edeceğini. Çünkü gerçekten belli birikim ve derinliğe sahip siyasetçiler kalkması gerektiği zamanı da bilir. Hali hazırda yürüttüğü işi gerçekten kendisinden iyi yürüteceğine çoğunluğun inandığı insana bulunduğu makamı seve seve terk ederler ve yine destek olmaktan geri durmazlar. Ben olmazsam gerisi tufan yada benim yemeyeceğim aşın içinde taş çıksın demezler asla. Çoğunluk kendisine nereyi uygun görmüşse oraya oturur ve o makamda hizmet verir gerçek politikacılar.
Hangi çerçeveden bakarsak bakalım Bir olmaya BİRLİK olmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var. Bu birlik AKP MHP yada HDP'de mümkün olmadığına göre ki üç siyasi parti de en azından yöneticileri bazında BOP'u tercih etmiş ve BOP'un yol haritasını takip etmeyi tercih etmiştir. O halde Milliyetçilerin, Ulusalcıların, Sosyal Demokratların, Dindar Atatürkçülerin toplanabileceği bir tek çatı var oda CHP. En azından şu an için başka bir alternatifimiz gözükmüyor. Ama CHP böyle bir alternatif olmamakta ısrar eder ve kendi içinde tiyatro oynama istediğini devam ettirirse Millet mutlaka alternatifler üretir ve yeni oluşan çatıda birliği tesis eder. Şimdi diyebilirsiniz ki Merla Akşener'e FETÖ'cü diyorlar mesela ya da Sinan Oğan'a işte Rusya'nın adamı diyorlar. Bu iddiaları ortaya attığında AKP ve Bahçeli bende acaba demiştim açıkçası ve bu siyasilere mesafeli yaklaşmıştım.
Ancak o gün bu gündür bu insanlar hakkında kendilerine yönelik suçlamaları yöneltenlerin ortaya koyduğu tek bir belge yada veriye ben şahsen rastlamadım. Kaldı ki FETÖ ile birlikte hareket etmeyen neredeyse hiç siyasetçi kalmamış meydanda. Halen FETÖ gibi birlikteliğinin olduğuna emin olmadığımız hiç kimseye FETÖ'cü muamalesi edemeyiz derim sizlere. Yani zanlar üzerinden ve ortak düşmanımız olan fikirleri taşıyan ve geçmişte pek çok insana iftira ettiğini bildiğimiz insanlar tarafından dillendirilen ispata muktedir olmamış iddialar üzerinden değerlerimizi yargılamamız ve o insanlardan istifade etmemiz akla ve bilime aykırıdır. Ben demiyorum ki FETÖ'cülerle birlikte olalım FETÖ'cü olduğuna ilişkin iddia ortaya atanlar ispatlasın FETÖ'cü ise dışarıda işi ne? Kim varsa FETÖ'cülüğü tespit edilen, o isimleri derhal hapsetsinler yargıçlarımız. Ama siyasetçilerin ispata muhtaç iddiaları üzerinden birbirimizi lekelersek bu işin içinden çıkamayız derim size. Ayrıca hep derim kendimizi Hakim yada Savcı yerine koymaya asla hakkımız olamaz hele ki böyle bir meselede.
Ez cümle demek istediğim; bu referandum olur mu olmaz mı bilmem. Görünen o ki Millete getirip getirmeme hususunda ciddi tereddüt içindeler ve zaman kazanmaya çalışıyorlar. Ama CHP bu yaşananları acilen fırsata dönüştürmeli ve tarihi misyonunu ifa ederek ülkesine, vatanına sahip çıkan, Devletine bağlı insanları bir edip, Alevisi sünnisi, Kürdü Lazı Çerkezi herkesi Türk Milleti çatısı altında bir ederek kardeş ederek cem ederek halkın iktidarının önünü açacak girişimlerde bulunmalıdır. Hem de ivedilikle bizi bir edecek söylemler ile halkın huzuruna çıkılmalıdır. Ben şahsen Sayın Kılıçdaroğlu'nun ve CHP yönetiminin de tıpkı CHP tabanı gibi bu iktidarın yolunu açacak güzel birlikteliğin tesisi için her türlü fedakarlığa hazır olduğuna inanmak istiyorum vesselam...
umarım genel başkan doğru yola döner.
hayirda hayir vardir hadi̇ hayirlisi i̇le
sayın çavuşoğlunun bu yazdıklarını ben dahil pek çok chpli zaten biliyor ve dillendiriyor bana görede aklın yolu bir birlik kesin şart. hemde çok geniş tabana yayılmış bir birlik.
akil tutulmasi geçi̇ri̇yon..
sağ kesimin büyük çoğunluğunun ne atatürkle nede cumhuriyetle yada liaklikle hiç bir problemi olmayan insanlardan oluştuğu gerçeği göz önüne alındığında yazıda dikkat çekilen konular daha bir anlam kazanıyor. ben şahsen kılıçdaroğlu'nun yazıdaki gibi bir birliği sağlayabileceğine inanıyorum. kesinlikle sinan oğan gibi akşener gibi masum türker gibi haydar baş gibi isimlerin de katıldığı geniş tabanlı bir ittifak kurmalı chp daha doğruzu böyle bir ittifaka önderlik etmeli.
bekaroğluna gülizar'a tanrıkulu na gelince evet te, akşenere ümit özdağ'a sinan oğana mı hayır? kesinlikle yazılanlara katılıyorum. özellikle haydar baş be kadrosundan yararlanılarak dindar kedimin sempatisini kazanabilir chp. ben haydar başın yada milliyetçi ülkücü cephenin temsilcilerinin chp den gelecek samimi davete canla başla çalışmak üzere katılacağına inanıyorum bir chp'li olarak. birlik şart chp bu birliği sağlarsa tek başına iktidar olur böyle r alpden kurtulur ve hesap sorarız.
onceki sayfaya yapilan yorum yayinlaniyor burdaki hasir alti isinize yartayani yayinlayin isinize gelmeyeni yayinlamayin nerde sizin duruslugunuz