Uşak’ta yapılaşan ve yükselen binaların arasında küçücük dükkanın da kaybolmaya yüz tutmuş mesleğini halen sürdürmeye çalışan Saraç ustası Mehmet Çam’ın diğer esnaflardan ayıran en önemli özelliği yaptığı el emeği göz nuru işlemeler. O küçücük dükkanına girdiğimizde ise semaverinde kaynayan taze kokulu çayı ve duvarlarda yer alan koşum ve at takımları ile insanı adeta geçmişe sürüklemekte.
Uşak’ın en önemli sektörlerinden birisi olan dericiliğe olan rağbetin azalması nedeniyle deri ustalarını farklı alanlara yöneltti. 1985 yılından 2005 yılına kadar deri ve tabak üzerine çalışan Uşaklı esnaf Mehmet Çam’a İstanbul’da deri ticareti yapan birinin tesadüfen arayıp dana postu ile iş yapıp yapmadığını sorması ile halıya ve tabloya can vermeye karar kıldı. Deride yaşanan durgunluk nedeniyle, kendini birden ham maddesi deri olan Saraçlık işi içerisinde buldu. 2005 yılından bu yana ise bu mesleği devam ettirmekte.
Türkiye’de Ondan Başka Yok
Tamamen el işine dayalı halı ve tablo işi yapan Çam, el işlemeciliğinin olması sebebiyle güzel ilgi ve alaka duyulduğunu belirtti. Yapılan bu eserlerin nasıl ortaya çıktığını merak eden Çam, gece gündüz demeden sürekli çizimler yaptı. En sonunda başarısına ulaştı ve gördüğü her objeyi birebir tabloya yansıttı. Daha da ileri giderek üç boyutlu hayvan portreleri yapmaya başladı. Hatta bu işi hiç yapan olmadığı için patentini de aldı. Deriden yaptığı tablo ve halılarla Türkiye de tek olduğunu ifade eden Çam:” deriden tablo işini Türkiye de tek ben yapıyorum. Derilere tablolarda can vermekteyim. Bu nedenle patent yaptırdım. Bu işi devam ettiren olmazsa unutulan meslekler arasında yer alır ve de benden sonra unutulur.” Diye sözlerini dile getirdi.
Tesadüf gelen telefon fikir kaynağı oldu
Dericilik yaparken işlerin neredeyse kapanma noktasına geldiğini söyleyen Çam hikayesini şöyle anlatıyor:”İstanbul’dan bir arkadaş aradı. Siz dana derisi işliyor musunuz dedi. Ne tür üzerine işlediğimizi sordu. Bizde giysiler üzerine olduğunu söyledik. O da biz bunun postunu arıyoruz dedi. O yolla başladı. O post bizi deri halıcılığa kadar intikal ettirdi. Deri halıcılık üzerine çok güzel şeyler yapılmış. Bu arkadaşlar bu işi bir dönem yapmışlar. Teklif ettik beraber yapalım diye. Hem hamını işleriz bunu halıya intikal ettiririz diyerekten maliyeti aşağıya çekerek piyasaya daha iyi, daha ucuz bir ürün sunarız. Piyasaya girerek böyle bir isim sahibi oluruz diye düşündüm. Onlar da bu işi yapamayacaklarını ve ellerindeki malzemeleri de vererek bu işi benim devam ettirmemi istediler”.
Türkiye’de Ondan Başka Yok
Tamamen el işine dayalı halı ve tablo işi yapan Çam, el işlemeciliğinin olması sebebiyle güzel ilgi ve alaka duyulduğunu belirtti. Yapılan bu eserlerin nasıl ortaya çıktığını merak eden Çam, gece gündüz demeden sürekli çizimler yaptı. En sonunda başarısına ulaştı ve gördüğü her objeyi birebir tabloya yansıttı. Daha da ileri giderek üç boyutlu hayvan portreleri yapmaya başladı. Hatta bu işi hiç yapan olmadığı için patentini de aldı. Deriden yaptığı tablo ve halılarla Türkiye de tek olduğunu ifade eden Çam:” deriden tablo işini Türkiye de tek ben yapıyorum. Derilere tablolarda can vermekteyim. Bu nedenle patent yaptırdım. Bu işi devam ettiren olmazsa unutulan meslekler arasında yer alır ve de benden sonra unutulur.” Diye sözlerini dile getirdi.
Tesadüf gelen telefon fikir kaynağı oldu
Dericilik yaparken işlerin neredeyse kapanma noktasına geldiğini söyleyen Çam hikayesini şöyle anlatıyor:”İstanbul’dan bir arkadaş aradı. Siz dana derisi işliyor musunuz dedi. Ne tür üzerine işlediğimizi sordu. Bizde giysiler üzerine olduğunu söyledik. O da biz bunun postunu arıyoruz dedi. O yolla başladı. O post bizi deri halıcılığa kadar intikal ettirdi. Deri halıcılık üzerine çok güzel şeyler yapılmış. Bu arkadaşlar bu işi bir dönem yapmışlar. Teklif ettik beraber yapalım diye. Hem hamını işleriz bunu halıya intikal ettiririz diyerekten maliyeti aşağıya çekerek piyasaya daha iyi, daha ucuz bir ürün sunarız. Piyasaya girerek böyle bir isim sahibi oluruz diye düşündüm. Onlar da bu işi yapamayacaklarını ve ellerindeki malzemeleri de vererek bu işi benim devam ettirmemi istediler”.
Diğer bir yandan Uşak’ta bunu nasıl yaşatalım diye düşünen Çam:” Bir tane arkadaşımız Uşak’ta cirit sektörün büyük ve önemli bir yer kapladığını söyledi ve bunların kullandığı malzemelerin hiç bir yerde üretilmediğini söylediler. Biz de bu önemli olan eksikliği gidermek adına bir ön adım atmış bulunduk. Saraçlık işine başlamış bulunduk. Bunu uğraşarak saraçlık işini de başardık. Şuan da at malzemelerinden tut elimizden gelenin en iyisini en kalitelisini yapmaya çalışıyoruz. Daha bugüne kadar hiçbir sıkıntıya düşmedik.” İfadesinde bulundu.
Mehmet Çam saraçlık mesleğini anlattı
“Saraçlık dediğimiz zaman at malzemeleri, koşumları, eğeri, atın başlıkları, dizginleri gemleri, atın her tür bakımında kullanılacak tüm malzemeleri yapıyoruz. Siparişlere göre eğer yapıyoruz. Verilen işleri dışarıya yaptırmıyoruz. Tamamen kendi işçiliğimizi kullanıyoruz. Bir atın eğeri için önce atın anatomisini çıkarıyoruz. Vücut yapısına göre koşum takımı hazırlıyoruz. Sürtünmeye ve yıpranmaya karşı dana derisi kullanıyoruz.”
Uşak’ta Büyük Bir İhtiyacı Gideriyoruz
Uşak’taki büyük potansiyeldeki bir iş de eksiklik olduğunu hissettiği için bu işi yaptığını söyleyen Çam durumu şöyle özetliyor; “Uşak ta 40 tane Cirit kulübü var. 600 yakın at bulunmakta. Bunlar için de bir ihtiyaç bu. Türkiye genelinde bir ihtiyaç. At malzemesi üretmek Türkiye genlinde bir eksiklik. Bugün Erzurum’a, Sivas’a, Elazığ’a, Erzincan’a yaptığım ürünler var. Buralardaki eğer sistemi çok farklı ve problemli. Bizden yarım istediler ve yaptığımız araştırma sonucunda onlara uygun eğer sistemleri gönderdik ve çok memnun kaldılar. Paradan çok memnuniyetleri bizi mutlu ediyor.”
“Saraçlığı ömrüm yettiğince devam ettireceğim”
Saraçlık ustası çam mesleğine olan sevgisini şöyle anlatıyor; “Uşakta bu işi benden başka bir kişi de yapıyor fakat benim yaptığım işi o yapmıyor, onun yaptığı işi de ben yapmıyorum. Estetik, görüntü ve renk uyumu olarak benim ki ondan farklı. Kaybolan olan meslekler arasında yer alıyor mesleğimiz. Yaşatmaya çalışıyoruz. Çok güzel işlerimiz vardı fakat yoruldum artık. Yorulunca kenara çekildik. Saraçlık mesleğini çok seviyorum. Benim için paradan önce yaptığım işin mutluluğu geliyor. İnsanları mutlu edince kendim daha mutlu oluyorum. Gücüm yettiği yere kadar bu mesleği sürdüreceğim. Gözüm gördüğü yere kadar sürmeye çalışacağım.”
Mehmet Çam saraçlık mesleğini anlattı
“Saraçlık dediğimiz zaman at malzemeleri, koşumları, eğeri, atın başlıkları, dizginleri gemleri, atın her tür bakımında kullanılacak tüm malzemeleri yapıyoruz. Siparişlere göre eğer yapıyoruz. Verilen işleri dışarıya yaptırmıyoruz. Tamamen kendi işçiliğimizi kullanıyoruz. Bir atın eğeri için önce atın anatomisini çıkarıyoruz. Vücut yapısına göre koşum takımı hazırlıyoruz. Sürtünmeye ve yıpranmaya karşı dana derisi kullanıyoruz.”
Uşak’ta Büyük Bir İhtiyacı Gideriyoruz
Uşak’taki büyük potansiyeldeki bir iş de eksiklik olduğunu hissettiği için bu işi yaptığını söyleyen Çam durumu şöyle özetliyor; “Uşak ta 40 tane Cirit kulübü var. 600 yakın at bulunmakta. Bunlar için de bir ihtiyaç bu. Türkiye genelinde bir ihtiyaç. At malzemesi üretmek Türkiye genlinde bir eksiklik. Bugün Erzurum’a, Sivas’a, Elazığ’a, Erzincan’a yaptığım ürünler var. Buralardaki eğer sistemi çok farklı ve problemli. Bizden yarım istediler ve yaptığımız araştırma sonucunda onlara uygun eğer sistemleri gönderdik ve çok memnun kaldılar. Paradan çok memnuniyetleri bizi mutlu ediyor.”
“Saraçlığı ömrüm yettiğince devam ettireceğim”
Saraçlık ustası çam mesleğine olan sevgisini şöyle anlatıyor; “Uşakta bu işi benden başka bir kişi de yapıyor fakat benim yaptığım işi o yapmıyor, onun yaptığı işi de ben yapmıyorum. Estetik, görüntü ve renk uyumu olarak benim ki ondan farklı. Kaybolan olan meslekler arasında yer alıyor mesleğimiz. Yaşatmaya çalışıyoruz. Çok güzel işlerimiz vardı fakat yoruldum artık. Yorulunca kenara çekildik. Saraçlık mesleğini çok seviyorum. Benim için paradan önce yaptığım işin mutluluğu geliyor. İnsanları mutlu edince kendim daha mutlu oluyorum. Gücüm yettiği yere kadar bu mesleği sürdüreceğim. Gözüm gördüğü yere kadar sürmeye çalışacağım.”
Sektörde büyümeye ve dünyaya açılmayı hedefleyen Çam, önüne çıkan bazı resmi engellerden dolayı Avrupa’ya ürün gönderememekte yakınıyor. Eserlerinin ancak Türkiye’ye tatile gelen gurbetçilerin hediyelik olarak yurt dışında yer aldığını ifade ediyor.
Haber: Halil Aslan // Foto: Leyla Yağcızeybek