Mahalle yanarken Ankara'ya saç taramaya gidip, fotoğraf vermekle övünenler iyi okusun!
İnanın gülerek izliyorum rezalet ve kepazeliği! Samimi söylüyorum yazmayayım diyorum ama yazılmayacak gibi olmuyor. İnanın geçtiğimiz kar yağışından sonra hem oğlum düştü hem babam düştü nasıl eleştirmeyeyim. Minibüse bindim geçen, arada yaparım bunu; öğrenciler tanıdı hemen "abi sen bu zammı neden eleştirmiyorsun, sen de bıraktın valla eleştirmeyi iyice, hiç bizim dertleri gündem etmiyorsun şu sıralar, üst üste gittiğimiz yetmedi adamlar yüzde elli zam yaptı" dediler mesela. Geçen videoda söyledim bir yakınım hastaneye gitmek ister minibüsle dakikalarca (20 dakika) minibüs bekler sonrada ayakta sıkış tepiş gitmek zorunda kalır gelir dert yanar. Mecbur kalıyoruz yazmaya söylemeye. Yoksa seviye muhatap alınabilecek düzeyin çok altına indi Uşak'ta. Neyse şehrin gündemine gelmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile fotoğraf vermenize gerek yok ki siz her zaman Uşak halkının gündemindesiniz, verdiğiniz rahatsızlıklarla, sorumlu olduğunuz sahalarda kabiliyetsizlik ve liyakatsizliğinizin sebep olduğu aksaklık ve yarattığınız sorunlarla. Sorumsuz, lakayt ve küstah tavırlarınızla halkın gündeminde kalmayı bir şekilde beceriyorsunuz, Düşünsenize sayenizde 30 santim kar yağsa hayatın yağmur yağana kadar (1 hafta) felç olduğu bir şehirde yaşıyoruz ve sorumlusu sizsiniz, nasıl gündemimizden düşebilirsiniz ki her an düşme tehlikesi yaşıyorken... Dedikten sonra konumuza dönelim.
Bildiğiniz üzere üniversitemizde yaklaşık 30 bin civarı öğrenci var ve zaten üniversitemizi geliştirme ve tercih edilen üniversiteler arasına sokma, öğrencnin daha sosyalitesini geliştirip, öğrenciye daha çok şey katarak güzel hatıralarla uğurlamak adına yapılan hiç bir çalışmaya bırakınız önayak olmayı destek dahi olmayan siyasilerimiz, inadına eder gibi minibüslerin öğrenci ücretlerine %50 zam yapıvermiş sessizce. Sessizce diyorum muhalefet her zamanki gibi sessiz. Hayır vermişler gerçi ama yapacak bir şey yok modundalar her zamanki gibi. Yani sindirmemize, alışmamıza yardımcı olmaya çalışır gibi davranmaktalar. Biraz sıkıştırırsanız tamam sen ağlama ben dövüvereyim moduna bürünüp işlerine bakıyorlar bana sorarsanız. Nasıl olsa biz red versekte geçiyor mantığında gibiler sanki. Hani hiç basın açıklaması yapıp tepki veren yok, eylem yapıp tepkiye davet eden yok. Gerçi zaten bana sorarsanız uzun yıllardır Uşak'ta hiç muhalefet partisi yok gibi zaten.
En azından şehrin sorunlarına ilişkin saptamalar yapan, çözüm önerileri ya da çarelerini halkla paylaşan, gerektiğinde vatandaşın eylemine katılan, gerekirse işçiyle birlikte grev yapan, çirkinleşmeden latif cümleler kurarak halkın sorunlarını dile getiren ve halk yararına konuşan, iktidara talip bir muhalefet yok ortada. Ya da muhalefet partisinin temsilcileri bu vazifelerini layıkıyla yerine getirmiyorlar. İktidar maharetli kadrolar getiremediği ve ülkeyi uçurumun eşiğine, şehri de terkedilmiş bir kasaba formatına sürüklediği halde muhalefetin kadroları da başarılı olamıyor, halk desteği bulamıyorsa şayet, muhalefet partisi temsilcileri bu dediğim yöntemleri uygulamıyor, yeterli muhalefet etmiyor ya da halk tarafından samimi bulunmuyor demektir. Bu durumu iki şekilde izah edebilirsiniz; A Şıkkı: Muhalefeti temsilen seçilmiş, milletvekilleri, belediye başkanları, İl Genel Meclisi ya da Belediye Meclisi üyeleri parti il başkanı, ilçe başkanı ya da yönetim kurulu üyeleri belirli bir rant ya da makam karşılığında bilerek iktidarın değirmenine su taşıyor ve muhalefeti oyalıyorlar. B Şıkkı: Muhalefeti temsilen seçilenler iş bilmiyor ya da çalışmıyorlar. Bu iki şıkkın dışındaki olasılıklar ise istisnai durumlardır ve bu genel kaideyi bozmaya yetmez. Neyse muhalefetin sessizliğine getirdiğimiz eleştiri yine muhalefetin iyiliği içindir şehrimizin iyiliği içindir bu da biline diyerek geçelim konumuza...
Öncelikle soruyorum Türkiye'de %50 enflasyon mu oldu ki kartlı sistemden vazgeçtiğiniz dönem 4 yıl önceki fiyatlara çekeceğinizi söylediğiniz minibüs fiyatlarına bu fahiş zammı giydirdiniz? Yoksa minibüsler artık söz verdiği gibi 6 dakikada bir geçecek mi beklediğimiz duraklardan ya da başka bir iyileştirmeye mi gidildi de bu zam Uşak halkına ve öğrencilere reva görüldü? Acaba hat değiştirme rantı karşılığı şartsız bağış adı altında yüzbinlerini aldığınız minibüsçüleri susturabilmek ve minibüs içinde sizi eleştirmelerini önlemek için daha ne kadar taviz vereceksiniz?
Zaten üst üste sıkış tepiş şehre getirip götürdüğünüz üniversite öğrencilerine kininiz nedir? Neden Bisiklet yolu dahil üniversitenin gelişmesine katkı sunabilecek en küçük bir hizmete imza atmazsınız? Öğrenci konseyi başkanlığı seçimlerinde bizim istediğimiz adaya oy vermediler diye mi kızıyorsunuz yoksa? Malum o işe bile burnunuzu soktunuz ve girdiğiniz hemen her seçimde olduğu gibi öğrenci konseyi başkanlığı seçimlerinden de yenilgiyle çıktınız. Sorular çoğalmasın 5 sorudan fazlasını bir günde cevaplayabilecek kadar zekaya ve birikime sahip olduğunuzu sanmıyorum çünkü. Eleştirdiğiniz insanın elinde olmayan Allah'ın az verdiği ya da vermediği eksiklerinden dolayı eleştirmekte ileri gitmek iyi değildir diye öğretmişti bir büyüğüm, biz de öyle yapalım ve fazla yüklenmeyelim.
Asıl üstünde durmak istediğim konu şu: Örenci ne demektir bilir misiniz, bizim gibi kendi yağı ile kavrulmaya çalışan bir şehir için; Öğrenci bizim için bacasız fabrika demektir. Bakınız samimi söylüyorum her yüz öğrenci büyük bir fabrika gibidir şehrimiz için. Düşünsenize evlerimiz kiracısız kalmıyorsa sebebi kim? Ya da çarşıda dönerci bulabiliyorsak kimin hatırına? Öğrenci olmasa bu kadar çok özel teşebbüs kafeteryamız olur muydu sizce? Bakınız bir öğrenci demek aylık ortalama 1000 liranın şehrimize hiç zorlanmadan aktarılması demektir. Yani yüz öğrenci demek yüzbin liralık sirkülasyon demek. Üstelik esnafa direk akan çok önemli bir musluk. Ayrıca o çocuklar bize emanet, büyük şehir olsa hadi neyse de bu çocuklar geldikleri memlekete gittiklerinde şehrin kötülüğünü anlatsa anneleri babaları bize şehircek gücenmez mi sizce?
Biz emanetlerimizi valiz halinde taşıtıyoruz üstelik Türkiye'nin en pahalı şehir içi servisin yapıldığı şehir haline gelmişiz. Tabi ki servisçiler de fiyatlarını minibüs fiyatlarına göre ayarlayıp, abi minibüsle gitsin gelsin çocuğum desen şu para, o halde sen bilirsin ya bu parayı verirsin bana yada çocuğun üst üste sıkış tepiş gider gelir. Soğuklarda yağmurda dakikalarca durakta minibüs beklediği cabası olur deme hakkını kendinde buluyor servisçi. Dolayısıyla şehirler arası yolculuk bile neredeyse daha ucuz hale gelecek. Neymiş öyle o 1.75 lira köye hatta ilçeye gider gibi. Neyse öğrencinin önemini ayrı bir yazımda anlatayım en iyisi yoka uzar gider.
Bakınız belediyemizin şehrimize yaptığı kötülüğü daha çıplak ortaya koyan bir mantık ve matematik hesabı yapalım birlikte. Hadi diyelim öğrenci sayısının artmasını önlemez bunlar öğrenci mecbur gelecek olmadı puanları aşağı çekiveririz dediniz. Hadi diyelim, aman ne emaneti ona kaldın mı bizim çocuklarda dışarıda okuyor sanki başka illerin insanı emanet gibi bakıyor da biz o gözle bakacakmışız, dediniz. Hadi diyelim öğrenci mi vardı eskiden? dediniz. Peki ya bu gün verdiği zararı ne yapacaksınız? Her öğrenci günde bir kez minibüs kullandığını varsayarsak 30 bin öğrenci olduğuna ve her öğrenciden artık 50 kuruş fazla alındığına göre, 15 bin lira para her gün artık minibüsçünün cebine aktarılıyor demektir. Günlük 15 nin ira yani aylık 450 bin lira minibüsçünün cebine aktarılıyor.
Peki o para kimin? Öğrencinin mi? Hayır vallahi minibüsçü almasa başka esnafımızın yani bizim. O para minibüsçüye verildiği oranda boğazdan kısılacak, yakıttan kısılacak, kısaca harcamadan kısılacak. Çünkü hiç bir öğrencinin ailesinin geliri %50 artmadı ve anne minibüs ücretlerine zam geldi artırın deme lüksü pek çok öğrencimizin maalesef yoktur. Yani hali hazırda gelen harçlık değişmeyecek ama günlük en az 50 kuruş ekstradan gidecek yani öğrencinin bütçesi 15 lira eksildi en az. Buda haliyle esnafa yansıyacak ev sahibine yansıyacak vs. Yani öğrencinin zor durumda kalması aslında yekünde bizi de zor durumda bırakıyor. Uşak Üniversitesi öğrencisinin hepsi günde bir kez minibüs kullanır mı demeyin? Düşünün okula neyle gidiyor çarşıdaki öğrenci; neyle çarşıya dönüyor? Yine minibüsle. Yani çarşıda duran her öğrenci günde en az iki kez kullanıyor minibüsü yarısı çarşıda duruyorsa zaten ortalamayı yakaladık gibi olur ama ayrıca Kampüs civarında kalan öğrenci de mecburen çarşıya iniyor hemen hemen her gün. Hiç işi olmasa vakit geçirmek maksatlı, kafa dağıtmak maksatlı yine iniyor gençler çarşıya.
Demem o ki aslında öğrencinin cebinden minibüsçünün cebine aktarılan para çok daha büyük olabilir ben en küçük ve en kabul edilebilir verileri ortalama olarak kabul ettim. Düşünün minibüs esnafına bu kadar büyük karlar ne karşılığında bahşediliyordur sizce? Sözde denetimli halk otobüsleri her şey serbest adamlara, trafiğin anasını ağlatmak serbest, ne trafik polisi bir hizaya getirir bunları ne de Zabıta trafiği. Adamlar sinyali verdiler mi anla ki sağa çekecekler senin o anda durup beklemen lazım isterse onu solluyor ol o esnada. Çıkacağım dediyse de sinyali verdi mi yola dahil olurlar hemen. Kimse müdahale edemez. Bizim gibi öfkeli insanlara rastlarlarsa korna yerler az dah öfkelisi bağırabilir sadece, halkta idare eder onları aslında ekmek parası kazandıkları için hoş görür. İnsanları üst üste getirir götürürler, binbir afra tafra ile, akşama kadar insan görüyorlar ve direksiyon sallarlar kolay değil diye müsamaha ederiz hiç işimize gelmezse binmeyiverir yayan gider geliriz kimimiz. Ama hakikaten bu kadarı da fazla. Bu yapılanların adı buz gibi şudur: Minibüs esnafı da belediye ile bir oldu halka resmen zulmediyor. Lütfen bu zammı geri çekin.
Şehir siz geldikten sonra inanın yaşanmaz hale geldi. Düşünsenize kendi personeliniz var arkadaşım emekli olup gideceğim bu şehirden diyor. Şehrine aşık bir adamı bile ne hale getirmişsiniz diye hayıflanıyorum arkadaşım konuşurken. Göç alan bir şehirdik artık sadece öğrenci ve yabancı uyruklulardan göç alıyoruz yoksa büyüme durdu aslında. Hatta başta sanayimiz ve hayvancılığımız olmak üzere pek çok sahada küçüldüğümüz bir hakikat. Köklü esnaflarımız kalmadı denecek kadar azaldı. Günübirlik kiracılar belirdi neredeyse. Bir yere bir mekan açılıyor bakıyorsunuz altı ay sonra kapanmış yenisi açılmış maalesef yenisi de dayanamayıp kapatmak durumunda kalıyor. İnsanlar müteşebbis olmaktan çıkmış herkes masa başı hazır maaşlı iş aramakla meşgul olduğu için kimse doğru dürüst çalışmıyor ama farkında bile değiliz.
Neyse bizi bu problem ve sorunlara düçar eden belediye yöneticilerimiz nerede? Onlar şu anda Uşak halkını kendilerine hiç bir şey olmayacağını ikna edebilmek için uğraşmakla meşgul. Onlar en artistik pozlarını verip seçmekle ve beğeni sayısı ile kendini tatmin etmekle meşgul. Onlar şu anda yeni garaj yeri olarak nereyi göstersekte az da o yerin etrafından derlediğimiz arazileri fahiş fiyata satarak imar rantı elde etmesini sağlamakla meşgul dostlarına. Nereyi kimin elinden aldıktan sonra bir şekilde emsalini artırarak değerlendirip sonra satıp rant elde ettirebiliriz eşe dosta diye ona kafa yoruyorlar. Muhalefet mi dediniz? Neyse Allah sonumuzu hayreylesin diyor saygılar sunuyorum...
çavuşoğlu reis gene vekillik ve başkanlıkta bu tür adamları önümüze koyar biz ak parti delegeleri ise iş,menfaat,koltuk ve tayin tüyün derdine temayülde gene bunları seçeriz uslanmayız biz.sanki chp farklımı? üzerinde bir sürü şaibe olanlar tavuk döner ve paranın esiri oldu ve delege oyunu kaptı.birde fetöcü aliyi sıralamaya koydu.yok aslında farkımız osmanlı bankasıyız
çavuşoğlu ben ak partili sen chp lisin ama yazdıklarının eksiği var bu adamlar bizim yüzümüzü yere eğdirdiler. Allah tan temayülde bunlara oy vermediydim.reis bunları görse ne olur.başında bin birtürlü hal var.genede tayyip reisi başkan yapmak için eskisi gibi uğrşacağız ama riya ve yalan dolan hat safhada
dikilitaş dediginiz hatta günlük her hat başına 750 850 tl para kalıyor sizlere bunun 500 ile 400 tl size kalan kar 400 tl deseniz ayda 12000 tl yapar az paramı ? ki bu 1 tl iken hesabıydı bunu dikilitaş hattından 3 4 hat sahibinden duymus kişiyim sen gelmissin su mu yakıyor. ? millet o parayı s.c.a.r.k buluyor saten dimi ?
biz iğnein acileyitinden bahsetmiyoruz.anlamıysan bir daha oku.mahremiyrtten bahsediyoz.eşine oranı buranı gösteren toplum olduk.bir hastanede bayan pansuman dikişci olamaz mı..mecburmuyuz yani.beklemesine zaten bekliyoz.ama kaliteli hizmet ve ailemize yaraşır hizmet almak istiyoz bilmem anlatabildim mi
bankada bekliyosan hastanedede bekleyeceksin.ignenin bi aciliyeti yada pansumanin bi aciliyeti yok
özellikle uşak üniversitesi öğrencileri uşak halkı için geçim kaynaklarıdır yani velinimetleridir. fakat uşak halkı ve yöneticileri bunun farkında değiller. ev sahibi ev kiralamaya gelen öğrencileri, belediye otobüsleri yolcu öğrencileri, lokanta, kafe ve vb. leri müşteri olan öğrencileri yolunacak kaz olarak görüyorlar. sadece öğrenciler için değil dışarıdan gelen vatandaşlar içinde türkiyenin en pahalı şehirlerinden biri olan uşak şehri hem öğrenciler için hemde dışarıdan gelen vatandaşlar için çok cazip bir şehir değildir. uşak halkı ve yöneticiler biraraya gelerek velinimetleri için şehri nasıl daha cazip hale getirebileceklerini düşünmeleri gerekmektedir. dışarıdan gelen biri olarak bu şartlarda uşak şehrinde kalmayı ve küçük de olsa yatırım yapmayı (ev almayı vs.) düşünmüyorum. uşak halkı kısa vade de kar eder ama uzun vade de asla.
alakalı alakasız haberlerin altına yorum atıp duracağınıza bana sorarsanız nurullah çavuşoğlu nu direk arayın ve yardım isteyin emin olun daha kolay olur. bu arada geçmiş olsun.kusura bakmayın ama her haberin altında aynı yorumu okumak hiçte keyif vermiyor.
iki tane belediye başkan yardımcısının her gün geçtiği 1.emlak sokak (sigorta yokuşu) utanç olarak yeter belediyeye. ben bu kadar plansız iş görmedim. 2 ay önce yangından mal kaçırır gibi 3 günde ne yol bıraktılar ne kaldırım. 2 aydır çektiğimiz rezillik boyumuzu aştı. madem yapmayacaksın neden erkenden kazıyorsun? hadi yolu kazdın, kaldırımı bari beklet. yayalar çamurdan mı kaçsın, arabalardan mı, kardan buzdan mı? her gün işe çamurlu ayakkabılar ve elbiselerle gidiyoruz, çoluk çocuğumuz rezil oldu. sağda solda foto çekip tweetliyorlar, başkana attığımız tweetlere cevap yok. yazıklar olsun. her gün o yoldan geçenler sizinle ilgili neler söylüyor tahmin ediyorsunuzdur. bimer'e de cimer'e de yazacağım. hoş yazsak ne olacak onu da biliyoruz. birazcık vicdanları varsa, başkan yanına yardımcılarını da alsın gelsin sokağa, girsin çamurun içine, orada iki aydır bu pisliğe katlanan insanların yüzüne baksın, özür dilesin. işi beceremiyorlar, bari bunu çok görmesinler.