Güzel bir pazar sabahına uyanmayı umar iken hayli can sıkan ve endişemizi de artıran elim bir terör saldırısında iki Devlet görevlimizin yaralandığı haberi ile uyandık maalesef. Nasıl böyle bir istihbarat ve güvenlik zaafı vermiş olabiliriz ki bu hain eylemi planlayıp uygulama safhasına geçmeden haberimiz olmamış olabilir? Ya da nasıl bu hain terör örgütleri bu kadarına cüret ve cesaret edebilir? Sorularına cevabı zamanla arayacağız öncelikle yaralı polis memurlarına Allahtan acil şifa diliyoruz ve bir canlı bombayı alnından vurarak kendini patlatamadan etkisiz hale getirerek bir vahşetin daha yaşanmasını önleyen güvenlik görevlilerimizin ellerine sağlık olsun diyoruz. Kadı ki konuya ilişkin soruşturmayı Devletimizi yönetenler gereken şekilde yapacaktır ve hiç kuşkusuz bu kanlı eylemin arka planındaki varsa istihbarat örgütlerini de ifşa edip Adalete dökecektir işi kuşkusuz ve kuşkusuz bu cüretin ve iki yaralımızın bedeli en ağır şekilde ödetilecektir.
Emniyet Genel Müdürlüğü özellikle seçiliyor çünkü uyuşturucu baronları ile mücadele içerisinde şu sıralar Emniyet. Uşak'taki soruşturmaların ve Narkotik ekiplerinin hareketlenmelerinden de anlayabiliyoruz ki İç İşleri Bakanlığı ve Genel Müdürlük uyuşturucu baronlarının çanına ot tıkayacak ve hepsini derdest edip hapse tıkacak. Tabii ki bu durum en büyük gelir kaynakları ve insanı suça bulaştırıp, terör ize ederek kanlı örgütlere potansiyel insan kaynağı haline getirmenin en kolay yolu olan uyuşuturucu (özellikle kimyasallar) ile Devletin verdiği bu mücadeleden memnun olmayan terör örgütleri rahatsızlık izhar ediyor anlaşılan. En azından Emniyet Genel Müdürümüz Erol Ayyıldız ve İç İşleri Bakanımız Ali Yerlikaya'nın ilk açıklamalarından anlaşılan bu. Çünkü her ikisi de uyuşturucu ile mücadelenin devam edeceğinin altını çizdiler. Demek ki bu mücadeleden yıldırmaya dönük bir tehdit olarak algılamış Devletimiz ama benim gözlediğim bu sefer siyaset de bürokrasi de yüz akımız insanların elinde ve yılmayacaklar. Ben kuşku duymuyorum Sayın Ayyıldız'ın da Sayın Yerlikaya'nın da damarlarında akan asil kanı hissettiğinden ve o kandan aldığı kudret ve cesaretle mücadeleye devam edeceklerinden ki ilk açıklamaları da zaten bu yönde.
Yerlikaya nezdinde soğukkanlı vakur ve şeffaf bir İç İşleri Bakanı gördüğümüzü ifade ederek yazımı noktalamalıyım, Devlet Adamı vakar ve titrini ben şahsen görüyorum Sayın Yerlikaya'da. Hele geçtiğimiz günlerde Bahçeli'nin sahip çıkarak bütün AK Parti ve MHP tabanını kendine de küstürdüğü Süleyman Soylu'dan sonra ilaç gibi geldi bize nedense? Bildiğiniz üzere Sayın Soylu uyuşturucu baronları ile hiç gerilmiyordu her nedense? Bir sefer torbacıları tekme tokat dövün derken duyduk sahi bir sefer de bizim de torbacılarımız var ve uyuşturucu ağını çözebilmek için mecbur torbacılık yaptırıyoruz gibi abuk subuk hiç Devlet geleneği ile bağdaşmayan açıklamalar yapmıştı da eleştirmiş idim. Terör örgütüne sızmak isteyen istihbarat elemanı kendine inandırmak için karakol baskını planlayıp eyleme koysa mesela? .Çok fark yok ki uyuşturucu satarak uyuşturucu tacirlerinin sırlarına ermeye çalışmanın askere mesela küfrederek terörden istihbarat aparmaya çalışmanın.
Uyuşturucu ile mücadeleden anladığı buydu belki de Sayın Soylu'nun suçlamıyorum elbet kendisini ama Sayın Yerlikaya bu yoğurdu kesinlikle ondan güzel yiyor ve ona göre daha güven veriyor millete de Devlete de. Biz de zaten okumasını bile beklemiyor olsak da ve kendisinden hiç bir şey ummasak da hakkını teslim ediyor desteğimizi ilan ediyoruz. Devlet Adamının hangi rozeti taktığının ve siyaseten kimin kavuğunu salladığının çok önemi olmaz bizim dünyamızda. Aynı Hacı Bektaşi Veli'nin dini dili ırkı ne olursa olsun iyiler iyidir düsturunda olduğu gibi tıpkı düşüncesi hissiyatı ne olursa olsun adamlar adamdır. Adam gibi adamın arkasında durur adam olan ve adamlık umar Devletinin başındaki insandan olgunluk umar ve basiretle beraber kudret umar zafer umar. Dilerim zafere erişir İç İşlerimiz ve bu uyuşturucu ve terör belalarının kökünü kazırız ve ebediyen yeşeremeyecek şekilde dibini kuruturuz.