İslam aleminin hoca nazarıyla ve hüsnüzanla baktığı bir insan olan Fetullah Gülen 1998 yılının başından itibaren, tam da 28 Şubat sürecinin birinci yılında Papalık ile yakınlaşma sinyalleri verdi.
İslam'ın bin küsür yıllık geleneğinde hiç örneği görülmemiş bir şekilde Vatikan tarafından başlatılan "Dinlerarası Diyalog" isimli bir çalışmanın Türkiye ayağı olmayı gönüllü olarak kabul eden Fetullah Gülen'in, Vatikan'a giderek Papa ile yaptığı görüşmede Papa'ya takdim ettiği mektup samimi ve duyarlı Müslümanların yüreklerinde derin yaralar ve zihinlerinde endişeler oluşturdu.
İsminin bile Müslümanı rahatsız etmesi gereken Dinlerarası Diyalog isimli bu faaliyet (İslam'da dinler diye bir kavram yoktur, İslam teolojik olarak varlığını sürdürse de başka sözde dinlerle aynı kefeye konamaz zira her Cuma namazı hutbesinde okunan "Allah indinde tek din İslam'dır" ayeti bunun delilidir) Vatikan tarafından başlatılmış olup, gayesi devrin Papasınca kısaca, dünyayı Hristiyanlaştırmak şeklinde açıklanmıştır.
Papalığın Dinlerarası Diyalog ve diyaloğun maksadıyla ilgili açıklaması için tıklayın.
Papalığın bu açıklamasına karşın Sayın Fetullah Gülen'in 10 Şubat 1998 tarihli Zaman Gazetesi'nde de yayınlanan Papa'ya yazdığı mektupta geçen ifadelere bir göz atalım...
"Pek muhterem Papa Cenapları" diyerek başlayan mektupta (Cenap kelimesi mana itibariyle uluhiyet adleden bir kelime olup, Cenab-ı Allah örneğindeki gibi kullanılır.) Fetullah Gülen adeta Türk Milleti'ni temsilen, Papanın huzurundaymış gibi bizlere sormaksızın bizler adına Papaya selamımızı götürmüştür.
Bunlardan daha vahim olarak mektubun devamında Fetullah Gülen "Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik" şeklinde ifadelerle aslında gerçek yüzünü ortaya mı koymuştur?
Cümlenin başında kendisininde kabul ettiği üzere Papa tarafından başlatılan Dinlerarası Diyalog için "Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz" derken acaba Fetullah Gülen Papalığın misyonunun dünyayı hristiyanlaştırmak olduğunu bilmiyor mu? Yoksa Fetullah Gülen dünyayı hristiyanlaştırma misyonunun bir parçası olarak mı Vatikan'da bulunuyor? Yoksa Gülen'in tahakkuk ettiğini görmeyi arzu ettiği şey tüm dünyanın hristiyanlaştırılması mı?
Fetullah Gülen'in Papaya yazdığı mektup için tıklayın.
Fetullah Gülen'in Papa ile görüşmesiyle başlayan diyalog süreci "Bu Bir Devrim" başlığıyla Zaman Gazetesi'nde manşettende bir maharetmiş gibi haber olarak verilen Şanlıurfa'da Müslüman bir kadın ile Hristiyan bir erkeğin evlendirilmesi; papazlar ve hahamlarla iftar sofralarına oturulması, papaz ve hahamların sözde insanlık barışı için ettiği dualara amin denmesi; gerek köşe yazılarında gerek bazı kitaplarda "Hristiyan ve Yahudi ile Amentü'de (yani inanç esaslarında) ittifakımız var" gibi Hristiyan ve Yahudi'nin de Müslüman olmadan cennete girebileceğini ima etmesi gibi İslam itikadının asla kabul etmeyeceği bir çok ilke imza atılarak devam etmiştir.
O günden bugüne yapılan bu yanlışlıklara ne zaman dikkat çekilse sanki Fetullah Gülen ve ekibinin maksadı "tebliğ" yani İslam'ı anlatmak olarak savunulagelmiştir. Oysa hiçbir toplantıda ne İslam'dan ne de Resulullah (s.a.v) Efendimizden tek cümle bahsedilmemiş, diyalog sayesinde Müslüman edilen tek kişiye rastlanmamıştır. Buna karşın Türk Milleti'nin refleksleri alınmış, hiç Hristiyan olmayan beldelerde olmak üzere yüzlerce kilise evi açılmış, resmi kayıtlara göre binlerce gencimiz o tarihten bu yana Hristiyan olmuştur.
Tabii ki açılan kiliselerin, artan misyonerlik faaliyetlerinin, Hristiyan olan gençlerimizin tüm vebali diyalog çalışmaları olmayabilir. Ama o tarihten itibaren artmış olması dikkat çekici ve manidardır.
Bir sonraki yazımızda Fetullah Gülen'in Papaya yazdığı mektubu irdelemek üzere şimdilik hoşçakalın...
Fethullah Gülen CIA Ajanı mı? başlıklı yazı dizimizin giriş bölümü için tıklayın.
illegal bahis - bahis siteleri - deneme bonusu veren siteler - canlı bahis - güvenilir bahis siteleri -
red-black 13 Yıl Önce
Fetullah gulenin gerçek yüzünü gösterdiğiniz için teşekürler.İnsanların halla onun yolundan gitmesi ne kadarda kötu.Bu bir kıyamet alameti sanki.Dini lider görunen bir insanın papanın arkasından gitmesi ve cemaatini sürüklemesi.İnsanların gözünün körleşmesi.
.. 13 Yıl Önce
teslim edilen iman,suçlanan islam dünyası gibi olmuş mektupta
vatandaş 13 Yıl Önce
-Soner Yalçın, en son “Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor” kitabında, cemaatin ABD faaliyetlerini yazdı. -Nedim Şener, “Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat” kitabını çıkardı. -Ahmet Şık, “İmamın Ordusu” kitabını yazıyordu. -Hanefi Avcı, “Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabını yazdı. -Kaşif Kozinoğlu, cemaatin Rusya ve Özbekistan faaliyetlerini yazdı! -Oda tv çalışanları ise keza yine cemaat faaliyetlerini haberleştirdiler. SİZİ TEBRİK EDİYORUM ama DİKKAT EDİN :))
israfil yücetepe 13 Yıl Önce
Bugün 11 Eylül (12 oldu galiba). Yer yerinden oynamıştı. Gerçek veya uydurma. Ama getirdikleriyle dünyayı sallamıştı. Dinimize göre "haksız yere birini öldürmenin, bütün insanları ödürmeye" denk tutulmasına rağmen, dünyada "İslami Terör" diye bir kavram oluşmuştu. Bu imajı yoketmenin en iyi yolu, kendinizi dosdoğru tanıtmaktır. Ama maalesef görülüyor ki, bazıları bunu anlamıyor, anlamayacak da. Hani deriz ya, reklamın kötüsü olmaz diye... Oysa Fethullah Gülen bizim terörist olmadığımızı dünyaya gösterdi, hala da gösteriyor. Hem de en üst makamla direkt ilişki kurarak. Elbette saygılı bir üslupla olması gerekir. Bir büyükelçimize bile (Tel Aviv) yapılan "alçak koltuk" muamelesine nasıl tepki göstermiştik. Haklıydık tabii ki. Çünkü Büyükelçimiz Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyor. Nasıl üst düzeyde onlar birbirine saygılı davranıyorsa, Fethullah Gülen'in de Papaya saygılı davranması gerekir. Gayet normal. Ama bu kadar basit bir meseleyi hala anlamak istemeyenler var!
Cemaat mi menfeat mi? 13 Yıl Önce
Artık bunlar Nurculuk diye bilinen güzel yolun değil Cemaat denilen dünyevi menfaatlerin yolcusudur. Örnekleri ise Uşakta Bağımsız Ali ve bugün yarın yine menfeati gereği Ticaret odasına başkan olacak hazım seslidir. Nur Cemaati diye bilinen topluluğun başındaki Nur ne zaman kalktı, işte bu adam ve Uşaktaki temsilcileri karanlık menfaat ilişkilerini örmeye başladılar. hikaye uzun ve can sıkıcı, ancak şunu sormadan edemeyeceğim: Ali veya hazim menfaat beklemeden şimdiye kadar hangi bir Müslümanın işini görmüş Allah aşkına? Başka sorum yok...