Aşk, güneşin kavurduğu çöl gibi yakar yüreği, ateştir aşk suyu içinde barındıran bir ateştir. Suları yakan bir ateş öyle bir ateş ki; düştüğü yüreği yakarak yırtar tüm perdeleri... Aşk ehlini arsız eder, gurursuz eder.
Uçsuz bucaksız harika ama çok dalgalı bir denizin bilinmez yerlerine gizlenmiş girdaplar, hortumlar misali çeker insanı içine. Hani bazı balıkçılar dalar da geri gelmez, sonunda cesedi bulunur ya da bulunamaz ona vurgun yemiş derler ya bunun gibi. Aşk vurgun yemektir. Aşık olan aslında bir vurgun yemiştir, öyle bir vurgun ki cesedi erimiş, yok olmuştur; ruh ise maşukun ruhunda cem olmuş, ikisi tek ruh olmuştur.
Aşk öyle bir muammadır ki aşkta sormak yoktur, cevap aramak yoktur. Aklı koyup devreye cevap aramaya kalkan acz içinde perişan olurda bin kütüphane karıştırsa yine cevap bulamaz. Bu yüzden aşk gönüllü körlüktür.
Aşk öyle tatsız tuzsuz acısız yavan bir Sevgi değildir, kuru birkaç kelam hiç olamaz. Birkaç yapmacık kelimenin ardına sığınmış ürkek bir gölge durumuna hiç düşmez; düşmemeli!
Aşk bazı kimseler için dokunulamaz bir tabudur adeta, konuşulması, düşünülmesi, arzulanması yasak olan gizemli bir tabu... Kimileri içinse alalade halk pazarlarında satılan yapma bir çiçeğe benzer. Bu sebeple bazıları aşkı ulaşılmaz bir kızıl elma olarak yazmışlardır kafalarına, kimileri içinse sıradandır, herkes aşık olabilir. Öyle değildir aslında, her seven aşık, her sevilen maşuk olamaz! Aşkın yanılsamasıdır aslında çoğu kez yaşanan Aşk öyle her yerde tecelli etmez o kudsi bir varlıktır kudsi yerlerde bulunur. Aşk bu yüzden tertemiz ve kocaman bir yürek ister…
Aşk Anadolu’da eli nasırlı anaların el tezgahında ilmek ilmek dokuduğu kilim gibidir. Kilim öyle kolay çıkmaz ortaya o büyük bir sanat eseridir aslında Kilimi ortaya çıkarmak için her gün bıkmadan usanmadan ilmek atmak ister.Renk renk desen desen inceden inceye işçilik ister ve vakti geldiğinde vakti gelen ilmek atılmalıdır muhakkak..Aşkta yarına bırakmak yoktur.Her rengi desene göre yerleştirmek ister.Her ilmekte daha fazla özen ister…Aşk bu yüzden sabırlı bir Sabır ister.
Aşk, diken bahçesinde kırmızı güle ulaşmaya benzer. Öyle bir gül ki diken bahçesinde binlerce diken arasında diken bahçesinin en ücra en ulaşılması zor yerine gizlenmiş tek bir gül. Attığın her adımda önüne dikenler çıkar, Sense çarık bile giyemezsin ayaklarına çıplak ayaklarınla yürümeye mecbursundur. Ayakların gülün rengini alana dek gerekirse kanamalıdır. Gün gelir kazma ile yarmak gerek Ferhat’ça; Gün olur Mecnun olmak gerekir çölleri aşmak için, bazense yanmak ister Kerem’ce... Aşk bu yüzden meşakkat ve zahmet ister.
Aşkın kendine has bir cilvesi vardır, nazı vardır. Çölde vahaya, seraba benzer. Görür gibi olursun içinde bulunan ve içinde bulunduğun yangının en hararetli yerinde iştihakla koşarsın ama yakalamak istediğinde dokunmak, sıcaklığına sokulmak istediğinde kaçar senden.
Bir çoban yıldızı gibidir Aşk; geç vakitlerde çıkar, uykunun göz kapaklarını zorladığı umutlarını yittiği anlarda sen her gece yıldızların arasından Onun çıkmasını beklerken onun acelesi yoktur, sabah kızıllığında önce endamı çıkar. Bir daldı mı gözlerin kaçıverir, ansızın, habersizce, bir anlık dalgınlığın Onu kaçırmana neden olur, kaçıverir birden güneşin ardına... Seni her doğan güneşte geceye hasret bırakır. Gündüzler gece olur, sıkar bedenini Aşkın ızdırabı... Aşk bu yüzden tahammül ister, dikkat ister, acı ister.
Biz aşkı hep dar zamanların içine sığdırabileceğimizi sanırız, birden zirvesine çıkalım isteriz onu kana kana yaşayalım isteriz bir an önce vuslata hasrettir aşık gönüller büyük bir iştihakla bir an önce vuslat ister. Lakin dar zamanlara sığmaz Aşk geniş zamanların emeğidir... O her anı kuşatmadıkça zamanların zamanı mekanların mekanı gibi bir hale bürünmedikçe yürekte maya tutmaz. Aşk bu yüzden zamansız bir zaman ister.
Aşk; dağ başlarındaki akar çeşmelerdeki suya benzer ,akmadı mı kurur,sürekli yol ister,yenilik ister,değişiklik arzular.Sürekli diri olmak ister,tazelenmek ister. Durağanlığı onun intihar etmesidir.Farkına varmadan, önce kırılır, sonra yıkılır. Buzdağı gibi eriyip gider. Aşk bu yüzden hareket ister, dirilik ve tazelenmek ister.
Aşık olmak yetmez. Aşkı yaşatmaktır esas olan. Aşkın ömrünü uzatmak gerekir. Aşkın varlığını sürdürebilmektir yiğitlik olumsuzluklara rağmen aşkın devamı için gereken müsamahadır, sevgidir ve saygıdır bir bakıma. O’nu yani Maşuku olduğu gibi; Rağmen, her şeye rağmen sevebilmektir. Ancak bunlar bir yerde tökezleyecektir. Şayet iki taraf ta fedakarlık etmez ben derse ve özellikle de kaybetme korkusu yitirilirse bitmiş demektir. Aşk işte bu yüzden cansiperane bir fedakarlık ister.
Aşıkın kafasındaki Modele maşuk un uymadığı zamanlar olacaktır aşkta.. Maşukun tavrı ve hali maşukunla tezat oluşturacaktır zaman zaman. Bazen sevgili hayal kırıklığına uğratacaktır. Maşukun modele bol bir elbise gibi durduğu vakitte, ya da gönlünde maşuka diktiğin elbiseye maşuk sığamadığında aşkın en çetin imtihanı başlar. Her şeyin ve herkesin devreden çıktığı, köprülerin yıkıldığı, nefret ırmaklarının taştığı, benlerin kılıçlarının çekildiği yerde bitmemeli. Diller zehir saçmamalı, bitmemeli Aşk... İşte Aşk bu yüzden merhameti kıskandıran bir merhamet ister.
sonsuz huzur 13 Yıl Önce
Aşk sevende var olmak,yeri geldiğinde sevende yok olmaktır,sorgusuz sualsiz sevebilmektir,amalar,lakinler olmadan şüphesiz inanmaktır.... bencede :)
aysen ulu 13 Yıl Önce
Aşk anlatılmaz yaşanır diyenlere inat, alev alev anlatmışsınız.Yüreğinize ve kaleminize sağlık
fatma özkan 10 Yıl Önce
aşkın en güzeli zor olandır tıpkı benımkı gıbı benımkı oyle zor ki... hiçbir çıkış yolu yok sadece gözyaşı vardilerim allh kimseyi kara sevdaya düşürmesin...