Geçenlerde bir röportaj ve anket çalışması yaparken karşılaştığım yaşlıca bir amcayla ettiğimiz sohbet beni bir hayli etkiledi ve bu yazıyı yazma sebebim oldu.
Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan her ne kadar belediyecelik yönündeki çalışmalarıyla olumlu bir izlenim uyandırsa da gerek halk arasında gerekse belediye personeli içerisinde insanları dinlemeye ve anlamaya matuf hareket etmediği, sosyal yönden kendini geliştirmediği hususunda çok dillendirilip kamuoyuna yansıtılamasa da (ki bu durumdan biz medya çalışanlarının suçu büyük) ciddi eleştiriler almakta...
Ankara'dan gelen bir talep üzerine yaptığımız ve tamamlamak üzere olduğumuz bir anket ve röportaj çalışması bizlerinde halk ile daha iç içe olmamıza; halkın sorunlarını kendi eksik ya da hatalarımızı gözlemlememize vesile oldu.
Belediye bir ilin yaşayanlarının doğumlarından ölümlerine kadar hayatlarının iç içe olduğu en önemli kurum. Belediye Başkanı eski tabiriyle Şehrül-Emin, başkanı bulunduğu ilin ve yaşayanlarının sorunlarını birebir bilip nüfuz ederek çözüm arayışına girmekle mükelleftir. Tabii ki kimsenin elinde sihirli değnek yok ve kimseden mucize bekleme hakkımızda yok. Ancak öyle sorunlar yaşanıyor ki belediye başkanı iki dakika dinlese çok kolaylıkla çözümlenebilir. Bazen küçücük olaylar gerek bürokrasinin ağır işleyişi veya işgüzarlığı ve gerekse vatandaşın talebini dile getirebilme, yazıya dökebilme eksikliği çözümlenemez sorunlar haline dönüşebiliyor. İşte tam bu noktada vatandaş muhatab olarak belediye başkanını karşısında görmek istiyor. Çünkü başkanlık makamı siyasi bir makam ve kişiler kendisinden oy isteyen başkanla görüşme isteği içerisine giriyor. Bu durumda başkanla görüşemeyen vatandaş sorununu bir şekilde çözdürmüş olsa bile düş kırıklığı yaşıyor.
Belediyenin kendi personelinin bile zaman zaman dillendirdiği önemli bir sorun olan "Ali Erdoğan'ın soğuk duruşu" Uşak Halkını rahatsız etmekte. Belediye personeli içerisinde dedikodu sırf bu nedenle almış başını yürümüş gibi... Dedikoduların odağında ise belli başlı isimler var. Oysa Ali Erdoğan kendi personeline kulak vermeyi baştan beri denese olayların bu noktaya gelmeyeceğini düşünüyorum. Medyaya yansımamakla beraber, belediyenin iki müdürünün yumruklaşmaya varana dek kavgalı olduğu tüm belediye personelince bilinmekte... Bazı personelin imtiyazlı gibi hareket etmesi, itici tavırlarla emrivaki davranışlar sergilemesi gibi bir takım sorunlar nedeniyle belediye personeli huzursuz ve kendileri de memur olan başkan yardımcılarının çözüm üretebileceğinden ümitvar değiller.
Ben buradan daha önce yazdığım bir yazımda da belirttiğim Şehrül-Emin kavramındaki bir nüansı hatırlatmak isterim. Şehr-ül Emin; yani şehrin emanet edildiği insan, bir başka deyişle “şehrin imamı”dır. Dolayısıyla Ali Erdoğan bu kentin beğensekte beğenmesekte imamı konumundadır. Burada kastedilen imamlık namaz kıldıran manasında algılanmasın. Öncelikle imam kelimesinin mana ve muhtevasının sırrının nerede olduğunu izah edeyim.
Bildiğiniz üzere imamlar namazı kıldıktan sonra tesbihat ve dua için yüzlerini cemaate dönerler. İşte imamlığın asıl sırrı da buradadır. Bu, Peygamber efendimiz (sav)’in sünneti olup imamın cemaate yüzünü dönme sebebi esasen, cemaati tek tek inceleyip, yüzü asık, morali bozuk, yaralı ya da hastalık gibi durumlarını (tabii bu sevinçte olabilir) tespit ettiği cemaatten kişilere camide kalmasını ister ve onların dertlerini dinleyerek çözülmesi için gayret gösterir, nasihat eder; en azından moral verir.
Şimdi buradan Sayın Belediye Başkanı Ali Erdoğan'a soruyorum: "Tekrar aday olmayı düşünmeyişiniz sebebi ile mi halktan bu kadar kopuksunuz? Bir sabah namazını Ulu Camii 'de kılıp cami cemaatine birer çorba ısmarlamayı ve sohbet etmeyi düşünür müsünüz? Elmalıdere ya da Dikilitaş'ta bir kahvehaneye bir akşam uğrayıp okey oynayanların bir çayını içseniz nasıl olur? Atatürk Kültür Merkezi'nde haftada bir hiç değilse ayda bir halk günleri düzenleyip vatandaşla hemhal olsanız nasıl olur? Belediye personeliyle geniş katılımlı ya da özel sohbet alanları oluştursanız, onların sorunlarına eğilseniz personeliniz daha bir şevkle işlerine sahip çıkmaz mı?
Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan her ne kadar belediyecelik yönündeki çalışmalarıyla olumlu bir izlenim uyandırsa da gerek halk arasında gerekse belediye personeli içerisinde insanları dinlemeye ve anlamaya matuf hareket etmediği, sosyal yönden kendini geliştirmediği hususunda çok dillendirilip kamuoyuna yansıtılamasa da (ki bu durumdan biz medya çalışanlarının suçu büyük) ciddi eleştiriler almakta...
Ankara'dan gelen bir talep üzerine yaptığımız ve tamamlamak üzere olduğumuz bir anket ve röportaj çalışması bizlerinde halk ile daha iç içe olmamıza; halkın sorunlarını kendi eksik ya da hatalarımızı gözlemlememize vesile oldu.
Belediye bir ilin yaşayanlarının doğumlarından ölümlerine kadar hayatlarının iç içe olduğu en önemli kurum. Belediye Başkanı eski tabiriyle Şehrül-Emin, başkanı bulunduğu ilin ve yaşayanlarının sorunlarını birebir bilip nüfuz ederek çözüm arayışına girmekle mükelleftir. Tabii ki kimsenin elinde sihirli değnek yok ve kimseden mucize bekleme hakkımızda yok. Ancak öyle sorunlar yaşanıyor ki belediye başkanı iki dakika dinlese çok kolaylıkla çözümlenebilir. Bazen küçücük olaylar gerek bürokrasinin ağır işleyişi veya işgüzarlığı ve gerekse vatandaşın talebini dile getirebilme, yazıya dökebilme eksikliği çözümlenemez sorunlar haline dönüşebiliyor. İşte tam bu noktada vatandaş muhatab olarak belediye başkanını karşısında görmek istiyor. Çünkü başkanlık makamı siyasi bir makam ve kişiler kendisinden oy isteyen başkanla görüşme isteği içerisine giriyor. Bu durumda başkanla görüşemeyen vatandaş sorununu bir şekilde çözdürmüş olsa bile düş kırıklığı yaşıyor.
Belediyenin kendi personelinin bile zaman zaman dillendirdiği önemli bir sorun olan "Ali Erdoğan'ın soğuk duruşu" Uşak Halkını rahatsız etmekte. Belediye personeli içerisinde dedikodu sırf bu nedenle almış başını yürümüş gibi... Dedikoduların odağında ise belli başlı isimler var. Oysa Ali Erdoğan kendi personeline kulak vermeyi baştan beri denese olayların bu noktaya gelmeyeceğini düşünüyorum. Medyaya yansımamakla beraber, belediyenin iki müdürünün yumruklaşmaya varana dek kavgalı olduğu tüm belediye personelince bilinmekte... Bazı personelin imtiyazlı gibi hareket etmesi, itici tavırlarla emrivaki davranışlar sergilemesi gibi bir takım sorunlar nedeniyle belediye personeli huzursuz ve kendileri de memur olan başkan yardımcılarının çözüm üretebileceğinden ümitvar değiller.
Ben buradan daha önce yazdığım bir yazımda da belirttiğim Şehrül-Emin kavramındaki bir nüansı hatırlatmak isterim. Şehr-ül Emin; yani şehrin emanet edildiği insan, bir başka deyişle “şehrin imamı”dır. Dolayısıyla Ali Erdoğan bu kentin beğensekte beğenmesekte imamı konumundadır. Burada kastedilen imamlık namaz kıldıran manasında algılanmasın. Öncelikle imam kelimesinin mana ve muhtevasının sırrının nerede olduğunu izah edeyim.
Bildiğiniz üzere imamlar namazı kıldıktan sonra tesbihat ve dua için yüzlerini cemaate dönerler. İşte imamlığın asıl sırrı da buradadır. Bu, Peygamber efendimiz (sav)’in sünneti olup imamın cemaate yüzünü dönme sebebi esasen, cemaati tek tek inceleyip, yüzü asık, morali bozuk, yaralı ya da hastalık gibi durumlarını (tabii bu sevinçte olabilir) tespit ettiği cemaatten kişilere camide kalmasını ister ve onların dertlerini dinleyerek çözülmesi için gayret gösterir, nasihat eder; en azından moral verir.
Şimdi buradan Sayın Belediye Başkanı Ali Erdoğan'a soruyorum: "Tekrar aday olmayı düşünmeyişiniz sebebi ile mi halktan bu kadar kopuksunuz? Bir sabah namazını Ulu Camii 'de kılıp cami cemaatine birer çorba ısmarlamayı ve sohbet etmeyi düşünür müsünüz? Elmalıdere ya da Dikilitaş'ta bir kahvehaneye bir akşam uğrayıp okey oynayanların bir çayını içseniz nasıl olur? Atatürk Kültür Merkezi'nde haftada bir hiç değilse ayda bir halk günleri düzenleyip vatandaşla hemhal olsanız nasıl olur? Belediye personeliyle geniş katılımlı ya da özel sohbet alanları oluştursanız, onların sorunlarına eğilseniz personeliniz daha bir şevkle işlerine sahip çıkmaz mı?
Uşak lı 12 Yıl Önce
Ali Erdoğan ilk döneminde çukur Ali lakabını almışken o zaman Uşak a gelen Vali Ali Fuat Güven in yönlendirmesi ile çok azda olsa ortalıklarda göründü. Bu günkü konumuna öyle geldi. Belediye meclisindeki durum belli. ŞİMDİ DİYECEKLERKİ VEDAK BU YAZIYI ALİ NİN ADAMI İMAJINDAN KURTULMAK İÇİN Mİ YAZDI.
Uşak lı 12 Yıl Önce
Öylesine kafamız karışık ki bu yazıyı görünce bundan bir çok mana çıkarabiliriz. Ali Erdoğan ın adamı imajından kurtulmak için yazıldı. Gerçekten durum böyle gerçek yazıldı. Yine bir komple teorisi geliştirerek bu yazı Ali Erdoğan a yardım için yazıldı. Malum ya Ak Parti nin açıklaması var biz belediyede her faydalı hizmete desteğiz. Her yatırıma yardımcıyız. Bu noktada bazı üyelerinin sıkıntılı durumu olsa dahi durum devam ediyordu. Ama ne zamanki seçimlerin erkene alınacağı ortaya çıktı. Bu Ali kurnazdır. Bir şekilde Ak Parti den aday olabilir korkusu ortaya çıktı. En son toplantıda Ak Parti daha önce söz verdiği konuda o an Chp ve Mhp nin de destek vermeyi düşündüğü konuda biz bir inceleyelim dendi. Bundan maksat hizmeti geçiktirelim oldu. Bu şekilde Ali Erdoğan korkusunu kaldırarak hizmetleri yapabilmesine imkan sağlamak için mi yazdınız. Ama Ali olur doğrusu ile hizmeti engellemeğe sölenecek sözüm çok. AYIP YAHU.
Kahveci 12 Yıl Önce
1 Yıl sonra bol bol çay içer.E tabiki halkın içine çıkabilirse
vatandaş 12 Yıl Önce
uşak haber merkezine öncelikle böyle bir meseleyi dillendirdiği gündem ettiği için teşekkürler.ama ne çare bu millet uyuyor. bu dünyanın bir de öbür tarafı var teker teker herkes ile hesaplaşacaklarını unutmasınlar ben hakkımı helal etmiyorum
kemal atak 12 Yıl Önce
küçük menfaat gruplarının söylediklerini yapmaktan vazgecerse ancak o zaman halk bağrına basar bu adamı.. kendi menfaati için çabalayanların esiri olanlar onların sözünden çıkmayanlar elbet birgün o koltuktan kaldırılacaktır.