Uşak ve tüm Türkiye, geçtiğimiz gün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ya da İşçi Bayramı'nı yaşadı. Ülkenin hemen tamamında olduğu gibi bir grup STK ve bazı Siyasi Parti temsilcileri yürüyüş yaparak protesto gösterilerinde bulundu. Peki bu eylemlerin işçi neresinde? Uşak'taki, işçilerin çoğunluğu o sırada işte idi. Eylemden hedeflenen netice ne?
Uşak,1 Mayıs İşçi Bayramını herhangi bir sorun olmaksızın atlatan illerden bir tanesi oldu. Şükür ki her hangi bir taşkınlık, arbede, itiş kakış vb. bir hadise yaşanmadı. Ancak benim sorgulamak istediğim her yıl rutin olarak tekrarlanan ve bu yılda gerçekleştirilen yürüyüşün ne manaya geldiği ve bizim bunu nasıl okumamız gerektiği.
Ak Parti iktidarından önce bir çok sol ortaklı iktidarı da geldi ancak malesef hiç bir hükümet 1 Mayıs'ı resmi tatil ilan etmedi. Yine Ak Parti hükümeti döneminde sigortasız işçi çalıştırmanın büyük oranında önüne geçildi. Gerek teşvikler ile ve gerekse sıkı denetimler ile çalışanın sosyal güvence altına alınması büyük oranda sağlandı. Tartışmaya elbette açık bir husus ancak asgari ücrette sanki bu iktidar dönemin de iyileşmeye yüz tuttu. En azından aradaki uçurum nisbi de olsa kapatıldı diye düşünüyorum. Bu arada Kamu'da çalışan ve daha önce işi daire amirinin iki dudağının arasın da olan bir çok işçi siyasi görüşü sorgulanmaksızın, Ak Parti iktidarında kadrolu statüsüne geçirildi. Eskiden kıdem tazminatlarını vs. haklarını almakta çok güçlük çeken işçilere ilişkin yapılan yasal düzenlemeler ile bu tür haklarının yenmesi engelendi ve bir çok mağduriyetler giderildi. Tabi ki Ak Parti hükümetinin bu ve benzeri icraatleri sonucunda asla emekçilerin haklarının tam anlamı ile verildiğini söylemiyorum. Muhakkak eksiklikler var giderilmesi gereken, her şeyden evvel, azalma eğilimin de olmakla birlikte halen boğuştuğumuz işsizlik problemimiz var, bunun yanında hala asgari ücretlinin aldığı maaş normal bir aileyi geçindirebilecek düzeyde malesef değil. Yine Türkiye'deki toplam işçi sayısı 10 Milyonun üzerinde iken Sendikalı çalışan sayısı sadece 1 Milyonlar düzeyinde. Toplu sözleşmeler de yaşanan garabetleri dile getirmeye çalışırsak yazı çok uzar.
Özel Sektörde Çalışan İşçilerin Çoğunluğu ve Polis Tatil Yapmadı
Bu ve bunun gibi sorunların yanısıra benim de çalıştığım özel firmanın işçileri dahil işçilerin büyük bir bölümü 1 Mayıs'ı malesef çalışarak geçirdi. Gerçi Resmi Tatil olması hasebi ile en azından mesai alma hakkı doğdu ki bu da sevindirici bir durum ama sonuçta işçi bayramını kutlayanların çoğunluğu memurlardı.
Neyse gelelim 1 Mayıs sebebi ile şehrimizde de gerçekleştirilen eyleme; ben başından sonuna orada idim. Uşak Haber Merkezi ekibi olarak muhabir ver yazar kadromuzun hemen tamamı orada idi. Herkes kendi bakış açısı ile yaşananları gözlemledi. Şahsen ben her yıl olduğu gibi bu yılda işçi ile bu eylem arasında hiç bir ilinti kuramadım. Harita Mühendisiyim ancak sonuçta ben de bir firma da işçiyim, ne atılan sloganlar da ne taşınan döviz ya da pankartlar da ne de atılan nutuklar da kendimi ben şahsen göremedim.
Uşak'taki 1 Mayıs Eylemi ve Düşündürdükleri...
Bu yazdıklarım gösteriyi düzenleyen ve yüzleri hemen her eylemden tanıdık olan insanları rahatsız edecek elbet ama yazarlık böyle bir şey işte illaki yazdıklarımızdan birisi rahatsız olacak. Sloganlara, açılan pankartlara elde taşınan dövizlere ve katılımcıların büyük çoğunluğuna şöyle bir göz attığınız da zaten bu eylemden işçi hayrına bir şey çıkmayacağını kestirmek hiçte zor değil. Eski tüfek solcu dediğimiz, gençlikleri Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyetine "Devrim" yapma hayali ile geçmiş, halen kendilerini devrimci, sosyalist vs diye tanımlayan hemen her eylem de görmemiz mümkün olan tanıdık yüzler CHP saflarında yine sahnede idi. Yine attıkları sloganın ne anlama geldiğini bile bilmediklerini tahmin ettiğim bir avuç genç, "Deniz Gezmiş'in, Hüseyin İnan'ın Yusuf Aslan'ın isimlerini bağırıyor bir kişi, gençler cevaben hep bir ağızdan burada diyor. İlginçtir hemen ardından, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini söylüyor çığırtkan ve gençler yine hep bir ağızdan burada diye bağırıyor. Eminim bu tabloyu Mustafa Kemal görse içerlerdi, gücüne giderdi. Zira isminden önce ismi sayılan arkadaşlar kötülemiyorum ama asla Atatürk'çü olmamışlardı. Tamam belki Amerikan Emparyalizmine kafa tuttular ama hiç birisi Kemalist değildi, Marksist, Leninst diye kendilerini isimlendirirlerdi. O halde bu hareketi yapanlar ya ne yaptığının farkında bile değil ya da apaçık bir istismar sözkonusu. Atatürk ismi istismar ediliyor algısı şahsen ben de oluştu. Rus'un kucağına oturarak Amerikaya savaş açmanın ne kadar mantığı varsa artık. Bunun yanısıra Atatürkçü Düşünce Derneği de 50 kadar üyesi ile eylemde yerini almıştı. Yine durum farklı değildi. Aralarında hiç işçi yoktu. TGB zaten ayrı bir gerabet. Çoğunluğunun yaşları henüz 18'ini bile doldurmamış ya da henüz 18'in de olduğunu düşündüğüm bir avuç heyecanlı enerji dolu genç, ben yıllardır neyi savunduklarını şahsen bir türlü anlayamadım. Tabi ki bir dönem liderlerinin Apo ile yanyana resimleri medyada arzı endam eden yine resmi sitelerinde evrim teorisini savunan Parti olarak hafızam da yer tutmuş olan İşçi Parti'lilerde aynı saflarda yerini çoktan almıştı. Bir kaç işçi ve memur sendikası da yine adeta dolgu malzemesi niteliğinde yerini almıştı o kadar.
Slogan ve Konuşmaların İşçi İle İlgisi Ne?
Uşak'taki Emniyet güçleri bir çok gösteri ve olay da olduğu gibi yine soğukkanlılığını koruyarak gerekli önlem ve tedbirleri de alarak herhangi bir taşkınlığın çıkmasına meydan vermedi. Gerçi zaten eylemcilerin de böyle bir derdinin olmadığını da söylemek mümkündü. Ama eylem esnasında atılan sloganlar çok garipti. "Kahrolsun Faşizm" . "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz", "Karolsun İMF İşbirlikçi AKP" "Baskılar Bizi Yıldıramaz" vsvs. Allah Aşkına bu sloganlar da İşçiyi ilgilendiren ne var? İşçinin haklarını aramak adına, sorunlarını dile getirmek adına bir kaç tane de olsa slogan üretip hiç değilse araya serpiştirmeye bile hacet görmemişler malesef.
Yapılan konuşmalar da da yine işçi sendikaları adına konuşan sendika temsilcilerinin konuşmalarında bir kaç tane işçiyi ilgilendiren söz vardı o kadar. Diğerleri yine sloganvari sözler dişe dokunur bir konuşmaya ben şahsen şahit olamadım.
Sonuç itibarı ile kazasız belasız bir 1 Mayıs'ı daha böylece geride bıraktık. Ak Parti iktidarının 2009 yılında Emek ve Dayanışma Günü lan ederek tatil ilan etmesinin dışında işçiye ciddi bir katkı sunmadığını düşündüğüm bu günü, önümüzdeki yıl fabrikada çalışan işçilere karanfil dağıtarak mikrofonu onlara uzatıp dertlerini dinleyerek geçirsek diyorum hani, gerçekten çözüm önerileri sunduğumuz konuşmalar yapsak mesela, yine işçiler ile işverenlerin kaynaşmasını sağlayacak organizasyonlara imza atsak. Mesela 500 İşçi çalıştıran bir fabrikanın işçilerini de yürüyüş yaparken aramıza alsak, işverenleri de en önde olsa. Vergi, hammadde, akaryakıt enerji gibi giderleri azaltarak (Devlet buradan elde ettiği gelirlerden fedakarlık etse bu mümkün) işçilere daha fazla verilmesinin sağlanması için çalışmalar yapılmasını istesek hükümetlerden. Varsa başka çözüm önerilerimizi dillendirsek bu yönde kamuoyu oluşmasını sağlasak. Sadece sol görüşlü sendikaları değil sağ görüşlü sendikaları da bir şekilde dahil etsek, ortak akıllar da buluşmayı denesek diyorum. Hükümetin işçilere verdiği yeni haklar için teşekkür etmeyi de bilsek, marifet iltifata tabidir kabilinden yapılan güzel işleri taltif etmeyi de ihmal etmesek. Ama bunları boşuna dediğimi de aslında çok iyi biliyorum. Uşak Haber Merkezi ekibi olarak hep dillendirdiğimiz gibi siyaset ve sosyal dünya mevcut dinazorlarından kurtulmadıkça ve yeni dinazorlar üretmekten vazgeçmedikçe bu kaderi işçiler daha çok yaşayacağa benziyor. Kaldı ki işçiler seçimler de belirleyeci rol alıyor ve her nedense çoğunluğu Ak Parti'yi tercih etmeye devam ediyor.
1 Mayıs'ta Eylem Yapanların Derdi Neydi? İşçi Bu Eylemin Neresinde?
Ömer Acar
osman demir 12 Yıl Önce
şu cümle dikkatimi çekti: marksist leninist diye kendilerini isimlendirirlerdi. coğu kez demediler mi mustafa kemalin izinden gidiyoruz diye, neden tarihi kısıtlayarak,gizleyerek anlatıyorsun?
yavuz yılmaz 12 Yıl Önce
uşakta sendikayı bitirdiler.özek sektörde bir tane snendikalı işçi kalmadı.sendikaya geçeni işten attılar.sonra din iman edebiyatı yapıyorlar.yazıklar olsun işçinin hakkını yiyene.işçiyi köle gibi kullananlara.resmi tatilde işciyi zorla çalıştırana yazıklar olsun.işçi kendi bayramına sahip çıkmazsa, kendi hakkını savunmazsa olurmu.
YAZIYI BIRAK 12 Yıl Önce
yazi yazmiş balkabaği, yazma işini dikkat çekmeyi birak, yalamaya devam et
HASAN ÖKTEM İŞÇİ PARTİSİ... 12 Yıl Önce
1mayis işçi bayrami hakkindaki yorumunuz tamamen akp iktidarina biat etmiş gazeteciliğinizi yansitiyor. kendinizinde belirttiği gibi malesef siz dahi bayraminizi sahiplenmekten yoksunmuşsun .işçi partisi düşmanliğisizi akpnin gözünde büyütecektir ama milletin vicdaninda iliştirilmiş basinin gaz tenekesi olarak anilacaksiniz tgb yi taniyamadiysansafinda belli sizde akpnin akillerindensinz.işçi partisi düşmanliğiniz doğu perinçek düşmanliğinizne ilktir nede sonolacaktirtayyip erdoğanabdullah ğül apo üçlüsünün karşisinda türk milleti var. bu cepheleşmede işçi partisini hedef alarak başarı şansınız sıfırdır. tam tersine işçi partisine saldırarak türk milletini birleştireceklerdir birleştiriyorlar.sizi işçi partisinin taşidiği türk bayraği ve atatürk posterlerimi rahatsiz etti
r.günay 12 Yıl Önce
yazıya katılmıyorum ancak 1 mayıslarda alanlarda işçi olmuyor.işci dışında her şey var. türk iş o kadar aciz ki güya işçi sendikası 1 mayısta çiçek vermekten öte bişey yapmıyor.bütün organizasyonu kesk'e vermiş.sonra işçi bayramı kutluyor.