Hepimiz Davutoğlu’nu görevinin ilk zamanlarında iyi bir akademisyen ve vizyonu güçlü biri olarak tanımıştık. Bir çok insan tarafından da bir an da “Cumhuriyet Tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı Dış İşleri Bakanı” olarak ilan edildi. Ancak Suriye’de, Uygur Özerk Bölgesi’nde, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de yaşananlar ve komşu devletlerle son dönemde yaşanan pürüzler aslında Davutoğlu’nun bırakın en başarılı Dış İşleri Bakanı olmayı, başarısız Dış İşleri Bakanlarından biri olduğunu bize açıkça ispat ediyor.
Bizim Dış Politika Çizgimiz Var mı?
Bir ülkenin dış politikasında bir çizgi olması gerekiyor. Ahmet Davutoğlu sayesinde Allah’a şükür hepimizin kafası karmakarışık. Bilen biri varsa anlatsın bana; Türkiye’nin dış politika çizgisi nedir? Biz hangi yolu ve hangi yöntemi izliyoruz? Bu zamana kadar Davutoğlu’nun hangi dış politika hareketi başarılı oldu. Hangi ülkede dış politika açısından istediğimiz başarıyı yakaladık? Hangi olayın içinde müdahil olabildik, hangi gelişme bizim istediğimiz şekilde sonuçlandı? Ülkemizin dış politikasında görülen zikzakların temel sebebi sadece Dünya politikasında yaşanan olağan dışı gelişmelere bağlanabilir mi?
Dış Politikada Yaşadığımız Başarısızlıklar
Ermenistan ile ilişkileri düzeltmek adına, Azireleri bu dönemde küstürdük.
Dostumuz diye boy boy fotoğraflar paylaştığımız Esed, bir anda düşmanımız oldu. Esed düşecek dedik, bırakın düşmeyi daha da güçlendi.
Nükleer uyum programı kapsamında İran’a destek verdik, ardından İran’la aramızda doğalgaz anlaşmazlığı çıkınca bir anda İran’ın aleyhinde kararlar aldık. Önce Kürecik’e izin verdik, ardından İran’a petrol ambargosu uygulanmasına destek verdik. Hani İran tertemizdi, dostumuzdu bir anda ne değişti?
Libya konusunda Kaddafi’ye başta destek verdik. Hemen ardından ABD’nin baskılarına maruz kalınca, Kaddafi’yi tü kaka ilan ettik. ABD’nin operasyonlarını destekleyen açıklamalarda bulunduk. Şimdi Libya’da işler arapsaçı. Libya’nın o eski müreffeh günlerinden eser yok.
İsrail’de yaşanan gelişmeler, ardından gerçekleşen Mavi Marmara baskını sonrası yok tazminat dedik, yok özür dedik. Dediğimizle kaldık. İsrail bırakın bizden özür dilemeyi, bir de üzerine kendini haklı konuma geçirdi. Kalkıp sesimizi çıkaramadık. Çıkarmaya çalıştığımız seste cılız kaldı, hiçbir etki oluşturmadı.
Kürdistan ile ilişkilerimiz ise içler acısı durumda. Kürdistan güçlendikçe dış politikada kafamız karıştı. Işid Irak’ta saldırılar düzenlerken, biz PKK’dan umut bekler hale geldik. Bölgedeki Türkmenlerin hali için ise ne desek boş. Tek destek bekledikleri ülke olan Türkiye’den bekledikleri desteği bir türlü alamadılar.
Doğu Türkistan’da Çinliler tarafından Uygur Türkleri katledilirken, bizler sessiz kaldık. Bir türlü Çin’e diş geçiremedik. Doğu Türkistan’da ki zulme karşı çıkan Uygur Türklerini terörist ilan eden Çin, hala bölgede acımasızca katliam yapmaya devam ediyor ve biz sesimizi çıkaramıyoruz.
Bu saydıklarım Ahmet Davutoğlu döneminde Türk dış politikasında yaşanan başarısızlıklardan sadece bir kaçı. Diğerlerini saymıyorum bile.
Türkiye Dış Politikada Gücünü Abarttı
Asıl sorun ne biliyor musunuz? Ahmet Davutoğlu ve Türkiye gücünü çok abarttı. Aslında biz Ortadoğu’da ve Dünya’da Davutoğlu’nun öngördüğü gibi hiçbir zaman güçlü olmadık. Ancak ülke içinden Ak Parti yanlılarının verdiği desteği Davutoğlu yanlış anladı. Kendimizi bölgenin tek hakimi gibi görmeye çalıştık. Ama gerçeği ABD’nin her seferinde bize verdiği ayarla bir kez daha anladık. ABD hoop dur bakalım dedi bize. Cin olmadan adam çarpma dedi tabiri caizse.
Daha 5 yıl öncesine kadar Türkiye Ortadoğu’da arabulucu olarak göze çarpan bir ülke konumuna gelmeye yaklaşmışken, şimdi neredeyse bizim arabulucuya ihtiyacımız var artık. Suriye, İran gibi şiilerle sorunları olan Türkiye artık sünni devletlerle de sorunları olan bir ülke konumuna geldi. Bunun temel sebebi de bir türlü Davutoğlu’nun dış politika çizgisini bir eksene oturtamaması. Arap Baharının ardından Türkiye model ülke olarak kabul ettirilmeye çalışıldı. Bu bir anlamda da başarılı oldu. Fakat Arap Baharı süreci ilerleyip güç dengeleri değişince, Türkiye güçsüzlüğünü gördü ve değişen dengelere göre yeni stratejiler belirleyemedi.
ABD’nin ve İngilizlerin oyunlarıyla bildik gelişmeler oldu ve Ortadoğu’ya has mezhepsel cepheler meydana geldi. Şiiler ve Sünniler birer blok haline geldi. Mezhepsel çatışmalar ortaya çıkınca aslında Türkiye’nin Ortadoğu’ya o kadar da ait olmadığı, aslında Türkiye’nin kendisini zorla Ortadoğu’nun önemli ve etkin aktörüymüş gibi göstermeye çalıştığı, bölgenin kapısını zorladığı gerçeği ortaya çıktı. Bu da bizi Ortadoğu’da reel olmayan yapay bir duruma taşıdı ve başarısızlığımız bir anda gün yüzüne çıktı.
Sadece bu durum Irak’ta yaşanmadı. Aynı şekilde Filistin’dede benzer şeyleri yaşadık biz. Kendimizi İsrail ile Filistin arasında arabulucu gibi düşünürken, bizim arabulucu olamayacağımızı yaşanan gelişmeler açık ve net gösterdi. Ardından da İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği Gazze katliamı ortaya çıktı ve bizim gücümüz bu katliamı durdurmaya yetmedi.
Taraf Olmaya Çalışırken Başarısız Olduk
Biz hatayı aslında her durumda kendimizi bir taraf durumuna getirerek yaptık. Bölgede yaşanan bizim dışımızdaki gelişmeleri önemsemedik. Nitekim Türkiye, demokrasisi, AB adaylığı ve Batı dünyasına yakınlığıyla bölgede özel bir konuma sahipken, taraf tutarak, bu özel konumunu kendi eliyle yok etmeyi başardı.
Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu aslında Türk-İslam sentezi yaparak Ortadoğu’da bir abiliğe soyundu. Ancak bunu da bir türlü başaramadı. Batı ısrarla küresellik balonunu savunarak, Ortadoğu’da cirit atmaya devam ediyor. Biz ise Batılıların istediği şekilde davranmaya mecbur bırakılıyoruz. Bunun açıklaması ise asla başarı olamaz. Kabul edelim Türk dış politikası başarısızdır.
Umarım ki bir an önce hatalarımızdan döneriz ve Dış politikada ihtişamlı günler yaşarız.
Saygılarımla...
Dış Politikada Nereye Elimizi Atsak, Başarısız Olduk!
Eski Yazar
ADALET 10 Yıl Önce
bilmeden birşeyler yazmissin.,sana buraya böyle yazi yaz demişler ,karşıdaki insanlar saf,salak ya yutacağız.israi özür dilememiş felan fiştik,,.. uyumaya devat et sen ,bu sitede birşeyler yazmaya çalişan kişi.
Doğru söze ne denir 10 Yıl Önce
haklı mantıklı cesaretli bir yazı olmuş doğruları söylemeye yazmaya devam et çiber helal olsun sana tarafsızlığına
realiteci şaşmaz !!! 10 Yıl Önce
sn davutoğlunun başbakan olarak dillendirilmesiyle birlikte sizin de çamur atma girişimlerinizin paralel olarak hızlanması hiç de yabancı gelmedi... şunu bilmelisiniz ki ısmarlama yazılarla haber yapılmaz her seçimden sonra ağzınızın payını aldınız ! baş-baş ın işbirlikçileriyle birlikte nasıl medyayı kullandığını görmekteyız! ne oldu 14 parti ne oldu çatınız he ? yalan oldunuz ... siz devam edin konusmaya, allah mutlak kadir olan dır ...
hüseyin 10 Yıl Önce
önemli olan kendinden bahsettirmek,daha önce kararsız ne yapılacağını bilmeyen politikası olmayan karamsar bir türkiye vardi.şi̇mdi̇ komşulardan gelen tepki̇ni̇n nedeni türki̇yenin kendi ülkelerinden daha etkin olması.
Ertan CENGİZ 10 Yıl Önce
senin bu işlere aklın ermez saati güzel yazar(!)