Ak Parti Hükümetini önümüzdeki süreçte oldukça zor günler bekliyor. Önümüzdeki bir yılda 200 milyar ödemek durumunda olan, AB üyeliği ve Eşbaşkanlığını Erdoğan’ın yürüttüğü BOP gibi projeler başta olmak üzere, bütün Dışişleri politikaları çöken ve açılım süreci adı verilen süreci adeta ağzına yüzüne bulaştıran Ak Parti hükümetinin, son günlerde CHP'ye olan ilgisi oldukça manidar. Acaba Ak Partililer ittifak ihtimalinden ve milletin bütününü kuşatan bir anlayış ortaya koyan muhalefetten korktukları için mi bu kadar panik içindeler?
Ak Parti iktidarının başta Dışişleri ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile ilgili politikaları olmak üzere hemen her politikasının ne kadar yanlış olduğu bir bir ortaya çıkmaya başladı. “BOP Eşbaşkanıyım” diyerek arzı endam eden ve bununla övünen Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti, Mısır’da, Suriye’de İran’da hatta Libya ve Suudi Arabistan’da bile dışlandı ve Türkiye’nin nerede ise bütün Ortadoğu ilişkileri berbat bir hale geldi. 2003’te birkaç yıl içinde tam üye oluruz hayalleri ile milleti uyutan, bu uğurda Haçlı seferlerini övme cehalet ve gafletini göstermekte dahil, pek çok tavizler veren Ak Parti hükümetinin Avrupa Birliği’nden de ağzının payını aldığını ve dışlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yine, ne Uzak Doğu ile Rusya’nın oluşturmaya çalıştığı Ekonomik Birlikte ne de dünyada gerçekleşen diplomatik gelişmeler de en küçük bir söz sahibi ya da hissedar olmadığımız çok açık ve net ortaya çıkmış durumda.
Tabiki İçişlerinde de durum hiçte iç açıcı değil. Zira Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olmayan bir Kürt Sorunu hortlatan Tayyip Erdoğan ve Hükümetinin açılım ya da çözüm süreci adı verdiği politikalarının çöktüğü de gün gibi aşikar. Ak Parti iktidarının uyuşturucu ve çetelerle mücadele gibi sahalardaki başarısızlıklarınıysa dillendirmeye bile gerek yok. Nitekim bizzat kendileri, koca bir paralel çetenin devlete çöreklenmeye kalktığını ve kendilerinin bu durumu son anda fark ettiklerini dillendiriyor ve şu an güya harıl harıl bu kendi elleri ile oluşmasını sağladıkları paralel çete ile mücadele veriyor. Uyuşturucunun ise okul önlerinde satılmakta olduğu, çok kolay ve ucuz ulaşılabilir bir meta haline geldiği, çevresini az çok gözlemleyebilen herkesin malumu. Yine artan intihar vakaları, boşanma oranındaki ciddi artış, icra dosyalarında gözlemlenen patlama, kadına şiddetin tırmanışı, İçişleri ve sosyal politikaların çöküşünü ortaya koyan veriler olarak göz önüne alınabilir. Ekonomi politikalarının çöküşünü görmek istiyorsanız Hazine Bakanlığı’nın internet sitesine girmeniz yeterli. Borç sarmalı ve faiz kıskacını ise geçtiğimiz günlerde bizzat Ali Babacan’ın itiraf niteliğindeki açıklamalarında görebilirsiniz. Ülkenin Devlet olarak borcu üçe katlamış, vatandaşın bankalara olan borcu ise son on yılda 51 kat artmış durumda.
Peki tüm bunlar olup biterken Ak Parti nasıl oluyor da her seçimde oyunu artırarak iktidarını perçinliyor? Şimdi isterseniz bu soruya cevap arayalım. Öncelikle yukarıdaki zikrettiğim gerçekler yeni yeni gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu güne dek AK Parti iktidarı, muhalefetin beceriksizliğinden ve medyanın aman sendeciliğinden de istifade ile bir şekilde bu başarısızlıklarını örtmeye başarmıştı. Oysa bu gün gelinen nokta da mızrak çuvala sığmaz hale geldi; medyanın tamamını da satın alsa iktidar artık bu gerçekleri milletin görmesini engelleyemeyecektir. Ayrıca muhalefet ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birlik olmayı başardı ve çatı aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu göstererek, en azından Recep Tayyip Erdoğan’ın beklediği gibi Başkanlık sistemine geçiş için elini güçlendirecek bir oy oranını yakalamasını engelledi. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi ve Demokrat Parti başta olmak üzere bir çok parti bir isimde ittifak etti ve kabul etsekte etmesekte muhalefet böylelikle farklı görüşlere sahip kitleleri bir tek potada eritmeyi başardı. Şimdilerde “aday yanlıştı” diyerek liderlerine muhalefet eden bazı siyasetçiler olsa da, bence CHP ve MHP tek bir adayda uzlaşmayıp, kendi adaylarını çıkartsaydı emin olun Recep Tayyip Erdoğan bu kez almayı beklediği oyu fazlası ile alırdı. Örneğin CHP’li muhalif vekillerin aday göstermeyi başarmaktan bile aciz kaldığı Emine Ülker Tarhan aday gösterilse idi; emin olun Tarhan, CHP’lilerin %35’inin oyunu ancak alabilirdi. MHP’deki muhaliflerin ise ortaya koyabildiği bir alternatif isim dahi yok. Milletin değerlerini dünyadaki değişimi ve gelişmeleri görmezden gelerek, hiçbir proje üretmeden yeni söylemeler geliştirmeden politikada başarılı olabileceğini zannedenler, er ya da geç asla başarılı olamayacakları gerçeği ile yüzleşecektir.
Bu bağlamda özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun son zamanlardaki sosyal olaylara yaklaşımı, milletin değerlerine ilişkin partisinin bu güne dek görmezden geldiği konularda geliştirdiği söylemler, CHP Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen yol haritası belirlenmesi için gerçekleştirilen yoğun çalışmalar, son derece ümit verici diyebilirim. Hacı Bektaşi Veli’yi anma törenleri sonrası geliştirdiği söylemler ve adeta unutturulmak istenen birliğimizin mayası değerlerimizi gündem etmiş olması ve konuşmalarında sık sık birliğe, milli manevi değerlere vurgu yapıyor olması, Kılıçdaroğlu’nun doğru çizgiyi yakalamış olabileceğinin sinyallerini vermekte. Önümüzdeki genel seçimlerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yakalanan birliğin devam ettirilebilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun, Milli ve manevi değerlere yaptığı vurgunun yanı sıra ekonomik sıkıntılara çözüm üreten somut projeleri de programına eklemesi halinde, yukarıda zikrettiğim gerçeklerle yüzleşecek olan iktidar partisinin işi oldukça zor görünüyor diyebiliriz. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda gerek parti içerisindeki muhalefete gösterdiği hoşgörü ve anlayış gerekse Cumhuriyet Halk Partisi’nin önümüzdeki dönem nasıl bir politika izlemesi gerektiğine ilişkin yaptığı tespitler ve Genel Merkez kaynaklı kulislerde konuşulanlar, bu seçimler de CHP’nin Recep Tayyip Erdoğan’sız Ak Partisini çok zorlayacağını ortaya koyar nitelikte.
Gerek Recep Tayyip Erdoğan’ın gerekse iktidar partisi adına konuşan parti yetkililerinin son birkaç aydır yaptığı konuşmalar analiz edildiğinde, paralelle mücadeleden ve Kılıçdaroğlu’nun değişmesi gerektiğinden başka bir konunun olmadığını görebiliyoruz. Dikkat edin iktidar partisi neler yaptığını ya da neler yapacağını anlatmak yerine kendi ürettiği paralel yapıyı ya da CHP’nin liderinin kim olması gerektiğini konuşuyor. Bu durum iktidarın panik içerisinde olduğunu çok net ortaya koyarken, tam da böyle bir ortamda muhalefet içerisinde yükselen sesleri dinlediğimiz de adeta Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’nin ekmeğine yağ sürer nitelikte açıklamalarda bulunduklarını görebiliriz. Kanaatimce fırsatı ganimete çevirmek isteyenler muhalefet içerisinde muhalefet bayrağı açmışlardır. Buna destek olan birkaç Milletvekilinin ise Uşak Milletvekili Dilek Yılmaz da dahil olmak üzere önümüzdeki seçimlerde kendisinin Milletvekili adayı yapılmayacağını düşündükleri için bu harekete destek oldukları kanaatindeyim. İktidar ile birlikte hareket ettiklerinin en bariz ispatı ise hala milletin değerleri ile kavgalı bir CHP istemelerinden rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bir sonraki yazımda CHP’yi ve ülke politikasını daha detaylı bir şekilde analiz etmeyi sürdüreceğimi belirterek şimdilik Esenkalın diyorum.
Muhalefeti de Dizayna Kalkışan İktidar ve Muhalefet İçerisindeki Her Şeye Karşı Grubun Düşündürdükleri!
Nurullah Çavuşoğlu
orhan yılmaz 10 Yıl Önce
sanki muhalefeti karıştırmak için birilerinin birşey yapmasına ihtiyaç var.
karmakarışık 10 Yıl Önce
eğer bu ülkede erdoğan 12 sene başbakanlık yaptıysa ve sonrasında da cumhurbaşkanı olduysa bu muhaefetin sayesindedir erdoğan muhalefetten artık memnun değilki kendi içlerinden muhalefet için yeni isimler ortaya çıkarıyor
erhan karslı 10 Yıl Önce
uzun zamandan sonra yazardan ve siteden akp'yi eleştiren bi yazı.ilginç.
İsmail D. 10 Yıl Önce
çok güzel tespitler ve analizler barındıran okunası güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık.
TARAFSIZ 10 Yıl Önce
nurullah çavuşoğlu kendi̇ çaliyo,kendi̇ oynuyo hesabindan yazilar yaziyon...ya tutarsa hesabi yazi olmuş...tarafsiz bi̇r yazi deği̇l,,madem çok bi̇li̇yon si̇yasete gi̇rde öyle düşünceleri̇ni̇ açikla arkandan gelecek olursa seni̇ destekli̇yorum...tutmuşun chp di̇yon