Kategoriler

Uşak Haber Merkezi

Kışladağ Altın Madeni; Uşak Halkının Geleceğini Tehdit Ededursun, Kenti Yönetenlerin Ekmek Kapısı Haline Geldi!

Altın Madeninin siyanürüne, tozuna kendi menfaati için göz yuman hatta Uşak halkından değil madenden yana taraf olan  siyasetçi ya da bürokratlar kimler? hangi siyasetçi ya da bürokratlar ne gibi menfaatler karşılığında TÜPRAG'I resmen koruyor ve de savunuyor? İzmir'den getirdiği cevheri Uşak'ta siyanür işleminden geçirip, buna da İzmirlilerin müsade etmediğini bizzat açıklayan maden firması yetkilileri Uşak'ta nasıl bu kadar rahat davranabiliyor? Yerel anlamda madenin elinin güçlenmesine sebep olan aktörler kimler? Milletvekili adaylarının belirlenmesi sırasında TÜPRAG'ın partilere yakın bazı vakıf ya da STK'lara para yatırarak kendi istediği isimleri vekil ya da başkan adayı yaptırdığı iddiaları doğru mu?

Kışladağ Altın Madeni ya da Eldorado Gold veya Tüprag; adı her neyse Uşak ili sınırları içinde adeta özerk bir devletmiş edası ile çalışan, Türkiye hatta Avrupa'nın en büyük altın rezervine sahip madeni olan Kışladağ'da yılda 12 Milyon ton cevher işliyor. Yani her yıl maden bölgesindeki 12 Milyon ton taşı siyanürle altından ayrıştırıyor. Bu yılın (2015) başları itibarı ile toplamda 2 milyon ons altın döktüğünü dünyaya deklare eden TÜPRAG, üretime başladığı tarihten bu güne 60 bin kilogramın üzerinde altın dökmüştür. 60 Ton altın demek; altının kilosu yaklaşık olarak 110 bin lira civarı olduğuna göre varın siz hesaplayın hesaplayabilirseniz, ABD-İsrail-İngiliz ortaklı olduğu iddia edilen Kanada asıllı firmanın kaç paralık altını gözümüzün önünden çıkartıp götürdüğünü. Varın siz hesaplayın bu altından elde edilecek yaklaşık kar ile kaç tane Uşak'ın sıfırdan kurulabileceğini. Varın siz hesaplayın maden firmasının ettiği karın %1'ini bile bu kente bıraksa 10 yılda bu kentin ilçeleri ve köyleri ile beraber ne kadar gelişebileceğini. Varın siz hesap edin... "Zenginin malı züğürdün çenesini yorar" diyenler olmuştur belki aranızda, kimbilir belki de haklısınızdır. Ama kimse kusura bakmasın, bahsi geçen zenginin malı değil. Bahsi geçen buz gibi de başta madenin civarındaki köylüler olmak üzere Uşak'ın ve Uşaklının malı. Bu yüzden dert ediniyoruz ve zaman zaman fırsat buldukça madenin kazandığı paraya ve rahat hareket edebilmesine mukabil kentimiz için harcadığı paranın devede kulak dahi olmadığını ifade ediyoruz. Altın madeni firması daha köylülerden mülkü satın alırken keşfettiği ve o gün bu gündür uyguladığı çok iyi bir strateji ile beraber, kente sıradan bir fabrikatörümüz kadar ancak katkı sunmakta. Basın kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini, çevreci kuruluşları, bürokratları ve siyasetçileri malum yollarla susturup taraftarı yapan maden, gemi azıya alarak İzmir'de halkın siyanürle altın çıkarılmasına rıza göstermemesi üzerine, İzmir'den cevheri Uşak'a taşıyor ve siyanürle ayrıştırma işlemini Kışladağ altın madeninde gerçekleştiriyor. Yanlış duymadınız tekrar ediyorum; "Tüprag firması sadece Kışladağ'dan çıkarttığı cevheri siyanürle ayrıştırmıyor. İzmir'den taş ve toprak halinde sarıp geldiği cevherin siyanürle altından ayrıştırma işlemini de Uşak'ta yapıyor. Yani kendi madenimizden çıkan cevheri siyanürle ayrıştırdıkları yetmiyormuş gibi Uşak'a, başka yerlerden getirdikleri cevherin ayrıştırma işlemini de, hem de halkın müsade etmediği gerekçesini pişkin pişkin söylemek sureti ile Kışladağ'daki madende gerçekleştiriyor. Bu duruma ne kentin bürokratı ne de siyasileri gık bile demiyor. 

Dünyanın gayri safi hasılasının yani bütün dünyanın bir yıllık gelirinin, dikkat edin harcamasının demedim, gelirinin dedim, Dünyanın bir yılda ettiği toplam gelirinin iki katından dhaa fazla rezerv taşıdığı bilinen altın madeninin kente faydası sadece üniversite'ye yapılan bir kaç küçük denilebilecek yatırım ve okuldan ayrıca istihdamdan ibaret. Üstelik madenin açıldığı yılki altının gram fiyatları ile şimdiki arasında uçurumlar oluşmasına yani karının katlanarak artmasına rağmen. Son 12 yılda altını çıkarmak için yapılan harcamalardaki ya da başka bir deyişle maliyetlerdeki artış, altın fiyatlarındaki artışa oranla çok daha düşük. Dolayısı ile altın üretimine geçtiği tarihte zaten kar eden Tüprag firması altın fiyatlarındaki aşırı artışla beraber karını beklentisinin belki de 10 katına çıkardı. Bergama'dan gelen cevheri burada siyanürle altından ayrıştırma imkanı bulmuş olması ve Devlet imkanlarından yararlanmaları hususunda bürokrasi ve siyasetin kendilerine gösterdiği ayrıcalık ve töleranslar da cabası. Düşünün ki, Uşak'a çimento fabrikası kurulacak dendiğinde yeri yerinden oynatanlar, kapalı kapılar ardında "ortak olmazsak olmaz" deyip halka karşı çevreyi çok kirletir tozu diyenler, çimento fabrikasından belki de milyon kat fazla toza sebep olan, üstelik siyanür gibi tehditle kentimizi uzun vadede ciddi sıkıntılar yaşayabilme riski ile karşı karşıya bırakan altın madeni söz konusu olduğunda gıkını çıkartmadığı gibi herkes ya iş makinesi satın alıp madene kiraya verme peşinde ya madenin akaryakıtını temin etme peşinde, ya madenin işçi servisini alma veya tanıdıklarını madene işe yerleştirme derdinde. Elbette ki bu madenin akaryakıtını birileri satacak, elbetteki bu madende birileri çalışacak, elbetteki bu madende çalışan iş makinaları birileri temin edecek ve madene kiraya verecek, elbetteki maden taşeron inşaat firmalarına iş verecek. Ama bütün bu saydığım işlerin; ilin Milletvekili, İl ya da ilçe Belediye Başkanı, Vali, Vali Yardımcısı, İl Genel Meclisi Üyesi, İl Özel İdare Yetkilisi gibi isimlerin uktesinde gerçekleştirilmiş olması gerçekten acı.  Kimse de demiyor ki, onlarca kamyonu ve kepçesi çalışan (eksoz gazının çevreye verdiği zararı hafife almayın) üstelik dağdan apardığı taşları kırması sırasında tozdan adeta bulutlar oluşturan (bu toz doğaya karışıyor ve bizler yutuyoruz), Uşak-Eşme karayolunun nerede ise yılda bir kez en azından tamire muhtaç hale getiren, yükleri taşıyan bu madenin kentimize katkısı nedir? Hangi işletmenin sahibi Uşak ya da çevre illerde böyle devasa paraları bu kadarcık bir iş gücü ile ve bu kadarcık bir katkı ile kazanabilmektedir?


Yaklaşık olarak 2.5 milyon metrekare araziyi civar köylülerinden satın almayı başararak Devlete ait arazilerle beraber toplamda 3 milyon metrekareden daha büyük bir alanı adeta işgal ederek kapalı kutu gibi idare edilen, katlettiği ormanların yerine "fidan dikiverdik ya işte" demek gibi pişkince açıklamalar yapma cüreti gösteren, geçmiş yıllarda karşı çıkan köylülere Vali'nin, Jandarma'nın ve yerel politikacıların zaman zaman hukuk sınırlarının bile Devlet eliyle vatandaşa karşı çiğnenmesi pahasına muhalifleri sindirmek amaçlı baskı uygulamak sureti ile yardım etmekten geri durmadığı, Eşme ve Ulubey ilçelerimiz arasında kalan bir arazide faaliyet gösteren Amerikan, İsrail'li, İngiliz ortaklarının olduğu bilinen Kanada menşeili Tüprag Firması Uşak'taki yerel siyaset aktörlerinin belirlenmesi hususunda oldukça etkin. Uşak halkında "biz işi yukarıdan bağlarız, yereldekileri takmayız bile" şeklinde bir algı oluşmasını sağlayarak, kendine olan özgüveni tam bir eda ile hareket etme imkanı bulan Tüprag firması yetkilileri, yerelde gerek politikanın aktörlerinin belirlenmesi gerekse üst düzey bürokratın belirlenmesi gibi hususlarda oldukça dikkatli ve bu konuda adeta kimseye geçit vermeyerek akıllıca stratejik hamleler ile bütün Uşak halkını uyutup, aslında bütün bir kentin yönetimini sağlamayı hedefliyor diyebiliriz.

Karşı çıkan köylülere ilk önce kendilerinden gibi gözükerek Ulubeyli olmanın da avantajını kullanan Mehmet Altay ve Mehmet Gün, daha sonra topladıkları dosyalar ile beraber köylüyü adeta firmaya satmış ve köylünün firma ile anlaşarak topraklarını satmalarını bir şekilde sağlamışlardı. Hatta o dönem tapu devir işlemlerini takip edebilmek için Mehmet Altay ve Mehmet Gün'ün adeta Tapu Müdürlüğü'nü mesken ettiği de bilinmekte. O dönem AK Parti'de yönetim de olan Mehmet Altay'ın, Tüprag'a bu iyiliği karşılıksız kalmamış Altay daha sonra Tüprag Madenciliğin referansı ile firmanın kadrosundan AK Parti Milletvekili yapılıvermişti. Ortağı Mehmet Gün de Ak Parti İl Başkanı oldu. 

Yine Tüprag firmasının kuruluş aşamalarında Milletvekili olan ve o dönem Milletvekili kimliğini kullanarak köylüyü ikna etme çabalarının yanı sıra mahkemelere baskı uygulamak sureti ile madenin işletilmesinin durdurulması kararını kaldırttığı gerekçesi ile ağır eleştirilere maruz kalan ve altın madeni ile iyi ilişkiler içerisinde olmasının semeresini madene akaryakıt istasyonlarından akaryakıt satarak yiyen Hasan Özgöbek de Tüprag ile iyi ilişkileri halen devam eden yerel siyasetçilerimizden. Hasan Özgöbek'in mahkeme sürecinde, ÇED raporlarının kabulu sırasında nerede, ne kadar müdahil olduğunu bir sonraki yazımda detayları ile beraber sizlerle paylaşacağım. Elbette ki Mehmet Altay ve Hasan Özgöbek ile sınırlı değil, siyasilerimizin madenle ilgisi. Ali Erdoğan da bir dönem siyanürle altın çıkarılmasına hayır kampanyaları başlatmış hatta şehrin dört bir yanını madeni eleştiren sloganlar yazdırdığı pankartlarla donatmıştı, sonra hiç bir şey değişmeden o pankartlar birdenbire kaldırılmış ve Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan maden yetkilileri ile pek sıkı fıkı hale gelmişti. Yani madene şantaj yapan sanıldığı gibi sadece gazeteciyim diye gezinen bir grup değildi. Madene ellerindeki kamuoyu baskısı oluşturabilme gücünü ya da ellerinde yetkilerinin veya makamının verdiği gücü kullanan pek çok kişi, madene şantaj yapmak sureti ile şahsi bir takım menfaatler elde ederek, kentini adeta satıyordu. Bu kervana geçtiğimiz aylarda Nurullah Cahan da katılmıştı. AKP'li Belediye Başkanı Nurullah Cahan, geçtiğimiz yerel seçimlerden önce Belediye Meclisi üyesi iken hayır dediği TÜPRAG'a ait bir projeyi başkan olduktan sonra Vali ile birlikte gerçekleştirdiği maden ziyaretinin ardından yeniden meclis gündemine taşımış ve evet oyu vererek AKP'li meclis üyelerinin oyları ile konunun meclisten geçmesini sağlamıştı. Yine geçtiğimiz dönem milletvekili seçilen Özkan Yalım'ın da arası ne hikmetse altın madeni ile çok iyi ve madenin yükünü Yalım'ın tırları çekiyor. Aynı Özkan Yalım, altın madeni ile arayı bulur bulmaz İl Özel İdaresi ile de arasını iyi yaptı ve İl Özel İdaresi'ne de araç vererek çalıştırmayı başardı. AKP Milletvekili İsmail Güneş acaba niçin hiç sesini çıkarmadı. Ya da önceki Milletvekilleri Mustafa Çetin, Alim Tunç gibi isimler madenden bir çıkar elde etti mi? Sizce ABD ve İsrail çıkarlarını korumak, sözde vaad edilen toprakları İsrailoğullarına kazandırmak maksatlı kurulan ve kurulduğundan bu yana BOP, Arap Baharı gibi müslüman alemine kan kusturan bir çok projeye önderlik eden Masonik kuruluş CFR'nin üyesi olan Durmuş Yılmaz, madenin çıkarlarını mı yoksa Uşak halkının çıkarlarını mı savunmak için yeniden aday olmuştur? Dilek Yılmaz'ın zaman zaman yaptığı çıkışları saymazsak ki ona da değineceğim, ya da iktidarı ve muhalefeti ile neden hiç bir siyasi partinin İl Başkanı veya Milletvekili asla maden aleyhinde tek kelime konuşmaz.  Şimdi satır başlarını yazdığım Siyasilerin bu iki yüzlü tavırlarını, kenti ve kent insanın emeklerini, haklarını nasıl şahsi menfaatleri uğruna sattığını bir sonraki yazımda daha da somutlaştırarak sizlere izah etmeyi sürdüreceğim. Pek çok bürokrat, eski-yeni Milletvekili ya da Belediye Başkanı'nın hayli rahatsız olacağını bildiğim bu yazı dizisinin oldukça ilginizi çekeceğini düşünüyorum, lütfen takipte kalın, ama hukuki ve demokratik çerçevede kalmak kaydı ile tepkisiz kalmayın, HAKKINIZA SAHİP ÇIKIN...
Yorumlar

uşaklı 9 Yıl Önce

uşaklıyı bırakıp altın madeni başta olmak üzere cemaatçileri ve rantyeci zenginleri başına tac eden siyasetçilere asla oy vermeyeceğiz sayın çavuşoğlu. emin ol bu seçimde çok süpriz olacak. kimle konuşsam dört büyük partiye oy yok diyor kimle konuşsam sandığa gitmeyeceim diyor. dün bi arkadaşım geldi güneydoğudan orada da durum böyle diyor. kürtler de sandığa gitmeyecek diyor.

conan 9 Yıl Önce

bürokrasi̇ni̇n gevşekli̇ği̇ yüzünden altın madeni̇ni̇ başımıza taç etti̇k asıl onların uşak'ı her konuda desteklemesi lazım madeni yeterince kullanamıyoruz yarın burdan çekip gittiginde çok geç olacak hakkımızı yedirenlere haram olsun

kaptan köşkü 9 Yıl Önce

gemisini yüzdürene kaptan derlermiş nurulah bey bunlarda gemisini yüzdürdüklerine bakıyorlar işte ama haberleri yokki gemi alttan su alıyor günü geldiğinde batacak bakalım o zaman kim kurtaracak menfaati uğruna bu kenti satanları

:)) 9 Yıl Önce

öncelikle iyi bir konu seçimi yapmışsın tebrikler. senin de dediğin gibi tüprag kendisini eleştirenleri sevmez, cazip tekliflerle kendi safına çekmek için uğraşır. sonuna kadar devam edecek misin? yada diğerleri gibi sana sunulacak imkanları görünce üzerini kapatacak mısın?

eşme 9 Yıl Önce

eşme ve ulubeydeki siyasilerden ve stk temsilcilerinden de isim isim bahsederseniz iyi olur sanırım.

Tüm Yorumlar