Kategoriler

Uşak Haber Merkezi

Yazıklar Olsun; Bu Kareleri Göreceğimize Keşke Vaktinden Önce Ölseydik!

Türkiye'deki PKK ya da PYD gibi terör örgütlerinin baş destekleyicisi olarak bilinen, ABD-İsrail ortak projesi olan BOP'un Türkiye sınırlarının da bir kısmını içindeymiş gibi gösteren haritasındaki sözde Kürdistan'da kendine liderlik pozları veren, Yahudi asıllı Barzani ailesinin prensi ve aynı zamanda Nakşibendi Şeyhi olarakta anılan Mesut Barzani'yi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Dışişleri Bakanı törenle karşılıyor ve bu adama Devlet Başkanı muamelesi yapan Türkiye, bölünmeyi asla kabul etmeyen Irak halkının iradesi ile Irak Devleti'nin başındaki insanların haberi bile olmadan bu Barzani'nin ağzı ile Musul'a ordu çıkartıyor.

Köşe Yazarımız Vedat Orhan'ın; "Bir İhanet Projesi Nakşibendilik" adını verdiği yazı dizisinde de detayları ile bahsettiği Barzani ailesinin doğuşu ile ilgili kısa bir bilgi aktararak yazıma giriş yapmak istiyorum. 1800'lü yılların başında Osmanlı'nın içerisine Sebataycı dönmeleri, Nakşibendi tarikatı müridi diye yerleştirmesi ve Kürt ayaklanmalarının alt yapısını hazırlaması ile ünlü Nakşibendi Şeyhi Hal-it Bağdadi isimli kişinin, özel ilgisi sonucu Barzani ailesi önce Yahudi Kabalasını sonra da Budistlik ritüellerini öğrendi. Ardından da bu öğrendiklerini de içine kattığı Nakşibendi tarikatına bambaşka boyutlar kazandırdı. Hepimizin de bildiği üzere, Ne Peygamberimiz Hz. Muhammmed (SAV)'in ne de sahabenin döneminde okunmuş ekmek, okunmuş şeker gibi bağnazca uygulamalar yoktu. Hatta cahiliye dönemi adetlerinden kalanlar da tek tek İslam'ın aydınlığında kaldırılmıştı. Büyü ise dinimizce sizi dinden çıkartacak kadar şirk boyutunda bir günah olarak sayılmış ve kesin bir dille yasaklanmıştı. İşte büyüyü bizim dünyamıza sokmanın en uygun kılıfı olarak ortaya konan okunmuş ekmek, okunmuş şeker gibi ritüelleri İslam kılıfına uyduran, Hristiyanlıkta günah çıkartmanın adını tövbe vermek olarak değiştirip İslam kılıfına sararak sunan, vaftiz ya da kutsama gibi batıl dinlere ait söylemleri, adap yapmak ya da tövbe tarikat almak gibi ucube söylemler eşliğinde İslamın içine sokmaya çalışan, kişinin iradesini bir sahtekara, Şeyh adını koyarak teslim etmesini dolayısı ile doğru yoldan sapmasına kılıf uyduran Nakşibendilik tarikatı, Barzani ailesi aracılığı ile Anadolu'nun Doğu ve Güneydoğu yörelerinde yaygın hale getirildi. Günümüzde kentimiz dahil pek çok Batı kentinde bile sayıları az da olsa müritleri bulunan Nakşibendilik, Barzani ailesinin Yahudiliğini gizlemesine çok iyi bir aracı oluvermişti. Önce Şeyh Tacettin Barzani ardından bugünkü Barzani'nin dedesi Abdüsselam Barzani ve babası Molla Mustafa Barzani, şimdi ise Mesut Barzani o zaman Mevlana Halit Bağdadi'nin ihtas ettiği sözde Nakşibendilik şeyhi postunda oturmakta. Nakşibendi tarikatının ümmetçilik adı altında Kürtçülüğe kılıf uydurmaya çalışmaları ya da Nakşi Şeyhlerinin hiç birisinin ağzından PKK aleyhinde tek cümle kurmamaları hep bu sebeptendir. Çünkü Nakşibendi tarikatının nüvesinde geriye gidiş hatta mümkünse Cahiliye dönemine dönüş vardır. Bu yüzdendir ki; kadınlara hiç değer vermezler, bu yüzdendir ki kadınların okumasına, aydınlanmasına, ekonomik özgürlüğe kavuşmasına hep karşıdırlar. Bu yüzden insanların kitap okumasını istemezler, "sizler anlamazsınız, Alimlerinizden dinleyin, ne işittiyseniz de doğru kabul edin" derler. Bu yüzdendir ki Nakşibendi Şeyhleri haşa Allah gibi kusursuz bir varlık olarak dayatılırlar. Yanlarına girişe bile başka bir saygı çerçevesinde müsade verilir ve Nakşi Şeyhlerinde asla hata aranmaz, aranmamalıdır; hatta kesin hatalara bile hikmet nazarı ile bakılmalıdır diye müritlerine telkin ederler. Okumayan, öğrenmeyen, bilgisiz kör cahil toplumları kitleler halinde geriye yani kör cehalete, karanlığa, savaşlara, götürebileceklerini bilirler. Bilirler insanların arabaya uçağa binmekten sadece cahil kaldıklarında din afyonu ile uyutulduğu takdirde vazgeçebileceğini, bilirler insanların doğalgazı bulduktan sonra sadece din afyonu için soba kullanmaya razı olacağını, bilirler insanların teknolojinin getirdiği nimetlerden ancak cahil kaldıklarında ve din afyonu ile uyutulduklarında razı olacaklarını. Bilirler insanlara kurulmuş robot gibi sürü psikolojisi ile iş yaptırılabilmesi için o insanların, bilgisiz, cahil etrafında olandan bitenden bihaber miskin miskin Allah'ın göndereceği kurtarıcıyı bekleyen insanlar olması gerektiğini. İşte Nakşibendiliği kuran İngilizler ve Onların uşakları, Müslüman Türk Milletinin ilerlemesini dünyaya yön vermesini önlemek için kurulmuş bir ihanet projesidir. Bu projenin en önemli hayata geçiricilerinin arasında ise şimdilerde Mesut Barzani'nin liderliğini yaptığı, başını çektiği Barzani ailesidir. Tarih boyu çıkan hemen hemen bütün Kürt ayaklanmalarının arkasında da yine Nakşibendi şeyhleri ve özellikle de Barzani ailesi vardır. Asla Türk Milletinin birliğini ve iyiliğini istemeyeceklerini bütün Türk Milleti aslında bilmektedir.

Gelelim asıl meselemize; İşte bu Barzani ailesinin şimdiki Veliahtı Mesut Barzani uzun zamandır Büyük Kürdistan Devleti hayali görmektedir. Bu hayali görmesine sebep ise ABD İsrail ortak yapımı olan ve Recep Tayyip Erdoğan'ın da Eşbaşkanı olduğunu gururla söylediği Büyük Ortadoğu Projesi, kısa adı ile BOP'tur. Tayyip Erdoğan'ın bir zamanlar TV karşısında "Diyarbakır, bu projenin parlayan yıldızı olabilir" diyerek methu sena ettiği BOP'un Ortadoğu'da sebep olduğu içler acısı durum hepimizin malumudur. Şayet bugün sokağa indiğimizde Suriyelisinden, Afganına, İranlısından, Libyalı ya da Mısırlısına varıncaya değin bir çok Arap Milletinden insan görüyorsak ve bu insanlar yurdunu yuvasını terkedip gelmişlerse, bunun sorumlusu BOP'tur. Irak'ta şu an süren bir işgal söz konusu ise ve onbinlerce Müslüman kadının ırzına geçilmiş, yüzbinlerce hatta milyonlarca insan katledilmişse, bunun sebebi BOP'tur. Yine Libya'da, Ürdün'de, Yemen'de, Mısır'da, Suriye'de ve diğer bir çok Ortadoğu ülkesinde karışıklıklar yaşanıyor, kan akıtılıyor, çocuklar ölüyorsa bunun sebebi de Erdoğan'ın eşbaşkanlık ettiği BOP projesidir. İşte bu bahsettiğim proje tamamlandığında, Türkiye'nin de içinde bulunduğu 22 ülkenin de sınırlarının değiştiği bir BOP Haritası öngörüsü vardır. Yahudilerin sözde Tanrısı Yehova'nın kendilerine vaad ettiği Arz-ı Mevud adı verilen Büyük İsrail Devleti yerine Büyük Kürdistan Devleti haritası çizilmişir; tabi yersen. Yani Büyük "İsrail Devleti kuracağız desek Türk Milleti uyanır, Kürdistan diyelim ki, fazla tepki göstermesin" mantığı ile ortaya atılmış olan ve ülkemizin de sınrılarına tecavüz ederek bizden de toprak almayı planlayan bu sözde Kürdistan (İsrail) Devleti'nin başına getirilmesi planlanan Mesut Barzani geçtiğimiz gün ülkemize yarı resmi bir ziyaret gerçekleştirmiş. Zira biz henüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Kürdistan devleti diye bir devletin varlığını kabul etmedik bildiğim kadarı ile. Yani bu sözde Devleti henüz tanımış değiliz ve uluslararası kamuoyuna Irak'ın toprak bütünlüğünü savunan bir ülke olduğumuzu ilan etmekteyiz. Peki hem Irak'ın hem Türkiye'nin toprak bütünlüğüne aykırı bir haritası olan sözde Kürdistan Devlet Başkanını hangi sıfatla karşıladık? Hangi sıfatla kendisine Devlet töreni gibi tören düzenledik? Oldu olacak asker de dizseydik de selamlasaydık! 

Peki Barzani ile böyle sıkı fıkı dostluk içerisindeysek, PYD ya da PKK ile mücadele de samimi olduğumuza kimi nasıl inandırabiliriz? Dünya kamuoyu zaten IŞİD ile bir mücadelemiz olduğuna asla inanmıyor. Hatta buna Türk Milleti olarak biz bile inanmıyoruz. Herkes Erdoğan ve ekibinin, IŞİD denen terör örgütüne yardım ve silah gönderdiğini konuşuyor sokaklarımızda. Rusya ev sahibi olduğumuz G20 Zirvesinde bazı ülkeler IŞİD'e silah veriyor, yardım ediyor diyor. Bütün dünya liderleri gözlerini Erdoğan'a ve Obama'ya çeviriyor. Aynı G20'de sözde ev sahibi biziz ama katılımcıların Erdoğan'ın elini bile sıkmadığını bunun yerine Obama'nın elini sıkmayı tercih ettiği görüntüler internette yayınlanıyor. Avrupa Birliği ilerleme raporlarında adeta Türkiye Cumhuriyeti Devletini azarlıyor, küçümsüyor, gelişemediniz yeterince diyor. Demokrasi ve insan hakları, basın özgürlüğü ve şeffaflık gibi hususlarda daha geri gittiniz diyor. Dünya ülkelerinin liderlerine resmi ziyaret ya da randevu taleplerimiz geri çevriliyor. Daha kurulduğu tarihlerden bu yana Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile iyi ilişkiler götürmeye çalışan ve ticaretimizde en çok söz sahibi ülke olan Rusya ile IŞİD yüzünden karşı karşıya geliyor, savaş tamtamları çalıyoruz. Tam da bu esnada peşmerge liderini Devlet Başkanı gibi ağırlıyoruz. Türk Bayrağının yanına sözde Kürdistan bayrağı koyarak poz veriyoruz. Daha düne kadar Kuzey Irak demekten bile çekindiğimizi Irak'ın kuzeyi diye vasıflandırdığımız bölgeyi işgal eden adamı Başbakan düzeyinde ağırlıyoruz. Hakikaten acaba biz Türkiye ve Türk Milleti olarak nereye sürükleniyoruz? Milletçe tarihimize kara leke olarak geçecek zifiri karanlık günler yaşıyoruz da haberimiz mi yok?

13 yıllık AKP İktidarı boyunca keşke görmeseydik dediğimiz pek çok kareye malesef tanıklık ettik. Malesef ülkemizin en yüksek makamındaki insanlar boş sandalyalere konuştu ve biz gördük, malesef askerlerimizi şehit eden, canlarımızı yakan PKK'lı teröristler sınırlarımızdan paçavralar sallayarak zılgıtlar atan taraftarlarının zafer kazanmış askerleri karşılar gibi karşıladığı kareleri gördük. Malesef askerimizin başına çuval geçirildi ve biz o kareleri gördük. Malesef Kuzey Kıbrıs'taki haklarımızdan vazgeçmemiz için hem Kıbrıs hem de Türk halkına baskı yapıldı ve biz bunu gördük. Malesef gündüz havai fişek atarak giriyoruz diye sevindiğimiz AB kapılarında, köpek kulubesinde karikatürlerimizin çizildiğini gördük. Malesef dinimizle hatta Peygamberimiz (as) ile dalga geçen karikatürler çizildi, gördük. Malesef Süleyman Şah türbesini ve topraklarımızı canlı yayın eşliğinde çok stratejik bir operasyonla terkettiğimiz kareleri gördük. Malesef okullarımızı PKK'nın işgal ettiğini ve okulları PKK'dan geri alınca Türk Bayrağı diktiğimizi gördük, Atatürk düşmanı tescilli dolandırıcı, üstelik tımarhane kaçkını olduğu bilinen bir delinin ayağına Cumhurbaşkanı ve Başbakan gitti, malesef bu günleri de gördük. Tüm bunlara karşılık biz sadece kınamakla yetindik. Ama Barzani'nin karşılandığı, adam yerine konulmak bir yana Devlet büyüğü gibi ağırlandığı bu kareleri görmek bana gerçekten çok ağır geldi ve bu yazıyı ilgilerinize sunarak bende kınayayım istedim. Dilerim Milletçe ayıkırız da bu ve benzeri karelerden daha fazla görmek zorunda kalmayız diyorum...
Yorumlar

Ali vrli 9 Yıl Önce

niye yaşıyorwun ki git vefat et

Gök 9 Yıl Önce

dinime küfreden de musluman olsa

Nakşibendilik İhanet Projesidir 9 Yıl Önce

yazınızda nakşibendi tarikatının ne kadar büyük bir ihanet projesi olduğunu çok güzel vurgulamışsınız. vedat orhan bey bunu belgeleri ile beraber tarihsel seyrini ayrıntıları ile anlatıyordu nedense epeycedir bekliyoruz yeni yazısı yayınlanmadı nurullah bey acaba neden? vedat orhanı da mı susturdular yoksa onuda mı kaybettik.ama yazınız gerçekten de okunmaya değer yine, onu belirteyim.uhm çok doyurucu ve bilgilendirici cesurca yazıları sebei ile tüm uşak halkınca izlenmekte. vedat orhana da söyleyin yazı dizisini tamamlasın lütfen.

Deniz 9 Yıl Önce

dünün peşmerge ağası yahudi dönmesi barzaniyi böyle karşılayanlar, sözde pkk ile mücadele içinde. işite silah gönderdiklerini bilmeyen kalmadı artık. rte'nin abd ve israil ortaklı bir ihanet projesinin lideri olduğu aslında türk milletinin tamamına yakınının malumu. siz çözüm söyleyin artık lütfen çare nedir? onu söyleyin bu işin kılıçdaroğlu ve bahçeli yüzünden böyle sürüncemede kaldığını sizde biliyorsunuz. onlar varken bu milletin o partilere oy vermesini bekleyemezsiniz. bence yepyeni bir lider yepyeni bir kadrodur türk milletinin ihtiyacı olan şey. siz eleştiriyorsunuz güzel hoş ama böyle bir kadro kurulmasına öncülük etmeniz ve çözüm sunmanız daha doğru olmaz mı? rusya ile kavgada ruslar kesinlikle haklı. malesef ömrmde ilk defa türkiyenin haksız olduğunu söylemek durumundayım. rusya ile savaş çıkmamalı mutlaka rte gitmeli ve tüm dünya ile özellikle de komşularımız ile ilişkilerimiz yeniden normalleştirilmeli. biz kendi kendine yetebilen yegan dünya ülkesiyiz.

okunmuş şeker yiyen nakşi... 9 Yıl Önce

bu nurullah cahanı anlamak hiç ama hiç mümkün değil. ali erdoğan ile sözde kavgalı idi. ufuk uğura bas şu düğmeye ve var dediğin kanunsuz işleri ne ise dök ortaya kanun adamlarına götür teslim et belgelerini cezası varsa çeksin yoksa da bir daha ali erdoğan a hırsız yolsuz deme demiyor.imar'da hırsızlık rüşvet dedikoduları almış başını gidiyor burda ne oluyor demiyor. belediyenin içi kaynayan kazana dönmüş, çalışanlar birbirine düşmüş banamısın demiyor.yollardaki yeni döşeli taşları kafasına göre söküyor asfalt attım işte diye övünüyor. parklar bakımsızlıktan dökülüyor, belediye hizmetleri yürümüyor, yolların yeni yapılanlarının dışındakiler çukur içerisinde fen işleri tamir bakım işine hiç yönelmiyor.bir bakıyoruz günlük yol güzergahlarını kafasına göre değiştiriyor. rüşvet istediği işadamının boş arsasına riskli alana sayıp imar izni vermiyor. üniversite de rektörle kavga ediyor, emniyet müdür yardımcısı ile tartışıyor. karma osb'yi osb'yi biribirine sokuyor.cahan kafayı yedi galiba.

Tüm Yorumlar