Kategoriler

Uşak Haber Merkezi

Yıllardır beklenen birlik tablosu çok güzel; ama ya bundan sonra olması gerekenler?

 Pazar günü Yenikapı'da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün kurumlarının üst düzey yetkilileri, sivili askeri ile siyasi partilerin genel başkanları adeta milletle kucaklaştı. Siyasi yelpazenin hemen her kanadından milyona yakın insan, FETÖ'ye ve dış destekçilerine karşı tek yürek oldu. Bildiğiniz üzere yıllardır, bizler de bu birliği özlemle anar durur ve bütün siyasilerin milli meselelerde bir araya gelebilmeleri gerekliliğinin altını çizer dururduk. Şimdi bu birliği görmüşken bu tablodan elbette rahatsız olacak değiliz bilakis samimi bulmasakta birliğe katkı sunacak hiç değilse alkışlayacağız, hele samimi bulursak ve görürsek bu birliğe katılarakta katkı sunacağız. Bu bağlamda ortaya çıkan görüntüler genel olarak mutluluk ve umut vericiydi. Ancak bu durum bizi rehavete itmemeli ve geçmişten ders almayı ve hatalıların hatalarından dolayı hesap vermesi gerektiği gerçeğini unutturmamalı.

Yıllardır uyarıyor olmamıza rağmen bizi dinlemeyen AKP İktidarı, ne yazık ki 2002'den bu yana Fetullah Gülen denen ABD Taşeronu ile kabul etsekte etmesekte ciddi bir ittifak halinde ve adeta iktidarı fetöcüler vb cemaatlerle paylaşmışlar da diyebiliriz rahatlıkla. En azından yaşananlardan ve siyasilerimizin itiraflarından bu anlaşılıyor. AKP İktidarı yıllarca Fetöcülerin bu Milletin omuzunda boza pişirmesine müsade etti yada göz yumdu. Milletin evlatlarını, kumpas kurup iftira ederek cezaevine atmaktan tutun da, Kamu Personeli sınavlarının sorularını çalmak suretiyle, Milletin evlatlarının geleceği ile oynamak, din adına yola çıkarak, Dinler Arası Diyalog faaliyetleri kapsamında, Papalığın misyonunu bir parçası olarak, yüce dinimiz İslam'ı dünyaya kötü lanse etmek dahil pek çok ihanet projesine FETÖ'cülerin imza atmasına malesef milletin oyu ile seçilen siyasi iktidar göz yumdu. Elbetteki siyasi iktidar bunu yaparken muhalefet partisi liderleri de, bu durumu seyretmekle kalmayıp, adeta FETÖ'ye "ne olur az da bizimle cilveleş, iktidarı bize bahşet" nevinden davranışlar sergilediler. Malesef Onlar da iktidara giden yolu milletin kalbinde ve zihninde değil, ABD'de aradığı için kendilerini Gülen ve tayfasıyla iyi geçinmek zorunda hissettiler. Zaten Gülencilerle iyi geçinmeyen siyasiler ya şantaja maruz kalıp boyun eğdiler yada özel hayatlarını ifşa dahil her türlü çirkin saldırya maruz kaldılar. Günahsız masum Milletse olan biteni anlamaya çalışırken yıllar geçti ve cemaat yada hizmet hareketi adı ile yola çıkan bu ihanet şebekesi, ülkenin bütün kurumlarını sarmal gibi sarmayı başardı. O kadar ki paralel terör örgütü operasyonu kapsamında, görevlerinden uzaklaştırılanlara baktığınızda Devlet yönetiminin neredeyse tamamının, özellikle de hukuk ve eğitimin  paralelcilerin yönetimine terk edildiğini görmeniz pekala mümkün. Hiç abartmıyorum Devletin özellikle üst düzey kademelerinin neredeyse yarısını paralelcilere teslim etmiş iktidar. Operasyonun genişliğine ve derinliğine baktıkça darbeye neden ihtiyaç duysunlar ki? Adamlar zaten ülkeyi yönetiyormuş diye mırıldanmaktan kendimizi alamıyoruz. O kadar içimize girmişler ki bir araştırıp sorgulasak Milletvekillerinin yarıdan fazlasının Onların desteği yada oluru ile Vekil olduğunu göreceğiz. HDP MHP CHP AKP bütün partilerde önemli koltuklara paralelciler yerleşmiş ve Milletvekillerinin içerisinde hiçte azımsanmayacak derecede paralelci var bütün partilerin. O kadar hayatımıza girmişlerdi ki Zaman gazetesinin girdiği dükkandan alışveriş etmiyorum diye bir prensip kararım vardı bir dönem, inanın alışveriş edecek dükkan bulmakta zorlandığım bile oldu. Çünkü Milletin önde gelenlerinin referans olduğu ihanet çetesinin gerçek yüzünü malesef esnafımız sanayicimiz bile görmüyor ve eliyle biriktirdiklerini, himmet sadaka zekat vs adı altında teslim ederek destek oluyorlardı. Hiç kimse bu zekatlarınızı vermeyin bu adamlara tüzel kişilikler zekat toplayamaz zekatınız sebil olur sadakaya sayılır en fazla diye haykırışlarımıza kulak vermedi. Hiç kimse sokmayın şu gazeteyi evinize iş yerinize bunlar ABD Taşeronluğu yapıyor, İsrail taşeronluğu yapıyor Almanya İngiltere taşeronluğu yapıyor Türk'ün hayrına soluyan bir yayınları yok çağrımıza aldırmadı. Çünkü insanımız siyasetçisine güvendi, rey verdiklerinin referansını esas aldı. Millet rey verdiği vekalet verdiği siyasiler kıbleyi ne taraf dediyse o tarafa yönelip kıldı namazını. Oy verdiği siyasiler kimi hoca edinmişse O kişiyi Hoca belledi kendine. Oy verdiği kimseler kime teslim edilmesini istemişse Ona teslim etti çocuklarının eğitimini ve nihayet kime himmet yardım vs bağışlanmasına öncülük etmişse siyasiler yine o gruplara yada kurumlara yardım elini uzattı. Hiç kimsenin aklına Siyasetçilerin gidip Deccalizmin Uşaklarına güvenebileceği gelmedi tabiki. Hiç kimse siyasetçileri sorgulamadı hesaba çekmedi. İşinde gücündeydi çünkü herkes.

Çünkü bunca zenginliğin içinde geçim derdindeydi Milletin ekseriyası ve geçimini zor temin eder duruma gelmişti çoğumuz. Durumu iyi olanlarımız ise çocuklarına gelecek bırakmak çocuğunun eğitimini işini ayarlamak derdine düşmüştü. Hiç kimse siyasete ihanet edenlerle birlikte olma ihtimaliyle bakmadı güvendi, bilemedi siyasilerin hep birlikte aldanabileceğini. Hep birlikte diyorum çünkü hiç kimse kusura bakmasın HDP'yi de partiden sayarsak 4 büyük partinin 4'ünde de paralelciler ciddi oranda hakimdi ve 4 partinin 4'ü de cemaatlerin oyunu almak için şirin gözükmeyi hiç ihmal etmemişti. Hiç kimse cemaatlerin çocuklarına şans verilirken kendi partilerinin yetiştirdiği gençlere haksızlık edildiğini görmedi. Hiç kimse kendi partisinin insanını kırdığını üzdüğünü farketmedi. Kendi partilisini layık görmedi makamlara cemaatin çocuklarını yeğledi. Çünkü oy almaları gerekti güya bütün partilerin. İktidar olunca nasıl yönetiriz diye hesap etmedi siyasiler iktdar olma hevesine kapılmışlardı yada iktidarda kalmanın derdine düşmüşlerdi çünkü. Hiç kimse bu ülke uçurumun kenarına geldi diyene kadar Sayın Cumhurbaşkanı ülkesini layıkıyla benimsemedi yeterince. Hiç kimsenin tarihe bakıp ders çıkartmak hatırına gelmedi. Herkes siyasilerin verdiği tarihle yetindi, siyasilerin dayattığı hocalardan dini dinledi. Mısırlıoğlu denen tescilli dolandırıcı tımarhanelik deliden tarih dinleyen, Fetullah gibi Cübbeli gibi her haltı bir paraya yerken yakaladığı sözde hoca yada şeyhlerden din dinleyen insanların, kendi tarihlerinden kendi Milli zenginliklerinden ve kendi dininden soğuması kadar doğal bir şey yoktu ve öyle de oldu. Kimbilir belki de öyle olması amaçlandığı için plan gereği bu sözde hocalar TVlere çıkartılıp cilalanıp parlatılmıştı. Hiç kimsenin aklına gelmedi Hocaların sahtekar olabileceği. Hiç kimse ne Peygamber Efendimiz (as)in nede Ehli Beyt'in asırlar öncesinden bu günleri haberdar ettiği gerçeğini görmedi yada bilip okuyanlar görmezden geldi. Hiç kimsenin Atatürk'ün Nutuk isimli eserinde ya da söylevlerinde ikazlarına kulak vermek hatırına gelmiyordu. CHP bile bu ihanet şebekesine kucak açmak için adeta fırsat kollayınca ve Milletimize okuması için dayatılan kitaplar yine aynı grubun ortaya koyduğu yazarların kitapları olunca, medyada hep bir ağızdan üç maymunu oynayınca bu yaşadığımız trajedi kaçınılmaz sonumuz olmuştu.
 
Hep söylüyorum; keşke ülkemizi yönetenler yada siyasilerimiz, çağrılarımıza vakti zamanında kulak verseydi de, ülkemiz bu badireleri hiç yaşamasaydı ama keşke demek işi çözmüyor işte. Bir şey yapmalıyız. Keşkeleri bir kenara bırakmak için bu son yaşadıklarımızı fırsata dönüştürebiliriz. Düşünsenize; samimiyetini tartışabiliriz ama ülkemizin Cumhurbaşkanı hata yaptığını ağzı ile ikrar ediyor ve Allah beni affetsin diyebiliyor. Samimi olmasa da bu çok güzel bir davranış değil mi? Hele samimiyse hepimize bir çıkış kapısı olamaz mı bu açıklamaları? Düşünün koca Cumhurbaşkanı Milletinden ve Allah'tan af dileyen dua ediyor, Yıllarca onu uyarmak için çırpındığına tanık olduğum Ehli Beyt gemisinin kaptanı olduğunu bütün Ehli Beyt ocaklarının tasdikleyerek emanetlerini gönderdikleri için ülkenin ve milletin gerçek sahibi olduğuna kalben inandığım insan olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey de, Cumhurbaşkanının bu duasına bütün kırgınlığını unutarak amin diyebiliyor. Yıllardır Türk Milletine bir olalım çağrısında bulunmaktan başka ve ülkemizi bölmek isteyen fırsatçılara dikkat çekmekten başka hiç bir suçunun olmadığını bildiğim, Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi 12 yıldır her alanda kendisiyle ve kadrosuyla adeta savaş açılmış olmasına rağmen yine Devlet Adamlığını, bilge kişiliğini ve kadrişinaslığını ortaya koymuş ve birliğe en güzel katkılarını sunmayı ihmal etmediği gibi, kendisini sevenleri de meydanlara çağırmıştır. Düşünün ki; CHP ve MHP Liderleri bütün politik kaygılarını bir kenara bırakıp risk alarak Sayın Erdoğan'ın samimiyetine inanmış olacaklar ki kendisine var güçleriyle destek olmaktalar. Yine irili ufaklı pek çok siyasi partinin lideri de aynı ruhla Cumhurbaşkanına paralelle mücadelede ve birliği tesisinde katkı sunmakta. Ordumuz; kendisi ile milletin arasını açmak için oynandığı çok açık olan darbe tiyatrosu sonrası oynanan oyunları bozmuş ve demokrasinin ve Milletinin yanındaki tavrını net bir biçimde ortaya koyarak Millet ile Ordu arasındaki ünsiyeti pekiştirme yoluna gidiyor. Ayrıca Sayın Erdoğan'ın yanında dimdik duran Kuvvet Komutanlarımız ve Genel Kurmay Başkanımız adeta düşmanı hem çatlatıyor hemde göz dağı veriyor. Yine yargımızın üst düzey temsilcileri aynı şekilde Sayın Erdoğan'a destek olmanın ve paralel örgütten kurtulmanın derdinde. Yıllarca paralelin zulmüne uğramış Cumhuriyet Savcısı Bahadır Sakaoğlu örneği Uşak'ta ve daha niceleri, yine aynı şekilde yıllarca paralelciler tarafından eziyet edilmiş pek çok güvenlik görevlimiz kinlerini yada öfekelerini bastırarak, kimseye haksızlık etmeden paralelden kurtulabilmek için kılı kırk yaran çalışmalara imza atmaktalar ve bu uğurda 24 saat hizmet vermekteler son günlerde. Pek çok Savcımız hiç götürmediği kadar iş götürüyor evine pek çok polisimiz ifade alırken yorgunluktan uyuyup kalabiliyor karakolda evine bile gitmiyorlar sağolsunlar. Milletimizin büyük bir kısmı sessizce vakar içinde olan biteni seyrederken bir savcı edasıyla, bir kısmı eline bayrakları alıp meydanlara koşarak demokrasiye sahip çıktığını tüm dünyaya haykırıyor kendi dilince lisanınca.

Neyse konumuza dönelim, bu yaşadığımız zor günleri Allah'ın bize bir ikazı olarak görmeliyiz diye düşünüyorum ve niçin bu zor günleri yaşıyoruz? Sorusuna yanıt aramamız gerektiğini düşünmekteyim. Aslında bu sorunun yanıtı çok açık. Biz Türk Milleti olarak; bizi yok olmaktan kurtarıp kardeş eden bir eden bu uğurda canını tüm varını ortaya koyarak mücadele eden ve Türk Milletinin mücadelesine önderlik eden Mustafa Kemal Atatürk'ün, izini terkedip nasihatlarına kulak tıkadığımız için bu acı kaderi yaşamaktayız. Gazi Mustafa Kemal bize din olarak Ehli Beyt yolunu salık vermiş ve yeniden Nakşibendi (İngiliz) oyunlarına gelmememiz içinde bizlere, laik, demokratik sosyal hukuk devleti kurarak adını Türkiye Cumhuriyet Devleti koyup emanet etmiştir. Bizden beklediği ise o emanetlerine sahip çıkıp tekamül ettirmemiz idi. Ancak biz bırakınız emanetlerine sahip çıkmayı hem Ehli Beyte küfredip Yezit'i Muaviye'yi kutsayan hem de Atatürk'e küfreden keferelere kucak açtık, Atatürk'ün sözlerini dinlemek yerine Millet düşmanlarını dinledik ve ne istedilerse verdik. Sonunda ihaneti görünce de ne istediniz de vermedik demek durumunda kaldık. Bu bağlamda hazır yeri gelmişken şunu ilave etmeliyim, Lütfen Vedat Orhan'ın Gülen cemaati ile vede Nakşibendilik ile ilgili yazı dizilerini lütfen tekrar okuyun. Emin olun ön yargısız art niyetle değil iyi niyetle yazıldığını düşünerek tekrar okursanız çok istifade edeceksiniz. Hiç değilse "Dindar Atatürk'ü Nakşibendiler Niçin Israrla Dinsiz Göstermek İstiyor. " bir de "Diyalog BOP AB Medniyetler İttifakı Gibi Projelerde Gülen ve Nakşibendiliğin Yeri" başlıklı son iki yazıyı okuyun. Uzun yıllara dayalı gözlemlerim tespitlerim ve araştırmalarım olmasına rağmen yani adeta bu konular ihtisas alanım gibi olmasına rağmen Vedat Orhan'ın yazı dizilerinden ciddi oranda istifade ettiğimi rahatlıkla belirtebilirim.

Neyse yine konumza dönersek; Biz Milletçe bundan yaklaşık yüz yıl önce 600 yıl yaşattığımız Osmanlı Devletimizi de içerideki hainlerin ağzına bakan yöneticilerimiz sayesinde kaybetmiştik. Hatta ülkemizin tamamına yakını işgal altına girmişti. O gün padişahlarımız başta olmak üzere, ülkemizi yönetenlerin koca Osmanlı'yı nasıl yok olmanın eşiğine getirdiğine baktığımızda, karşımıza çıkacak olan hakikat şudur; Bağnazlığı, gericiliği, cahiliye dönemi adetlerini, (Ebu Süfyan Muaviye anlayışını) din diye önümüze dayatan softa anlayışındaki İngiliz kontrolündeki tarikat olan Nakşibendi şeyhlerini dinleyen ve onların sözünden çıkmayan yöneticiler, Osmanlı'nın yıkılma aşamasına gelişini sağlamışlardır. Bizi o düştüğümüz badireden kurtaran ve yeniden bir edenin kardeş edenin Mustafa Kemal ATATÜRK olduğunu daha yüz yıl geçmeden unuttuk ve adeta milletçe, hem bu Milleti İslamlaştırıp adını Müslüman Türk koyan ve kendilerini bizlerle akrabalık kurup Türk olarak ilan eden Ehli Beyt'ede, Onların izinde giden Atatürk'e de nankörlük ettik. E tabi ki bu hazin sonda böylece kaçınılmaz kader olarak karşımıza çıktı. Atatürk bu olasılıkları çok önceden öngörmüş ve bize haber vermişti aslında. Pusulası Atatürk olanlar Ehli Beyt islamını benimseyenler bu yüzden bu fitneleri çok önceden ön gördü ve bulaşmadan atlattı. Ama kabul edelim ki çoğunluğumuz malesef bu melek görünümlü şeytanların oyununa geldik ve çoğunluğumuz hiç değilse yardım yataklıktan suçluyuz. Her ne kadar suçun büyüğü siyasilerimizde olsa da...

Netice de başta da söylediğim gibi bir musibet bin nasihatten evladır atasözümüz gereği umarım artık ayıkırız milletçe. Umarım Cumhurbaşkanımız samimidir bu çıkışlarında ve itiraflarında ve umarım bu samimi itirafların gereği yapılır ve paralel operasyon layıkıyla adam kayırmadan gerçekleştirilir ve kimsenin haksız yere canı yanmadan bu işin içinden çıkabiliriz. Gerçi meydanları hala Rabia işaretiyle selamlaması açık söylüyorum midemi bulandırdı ama yine de ümitvar olmak lazım. Eski alışkanlıkların terkedilmesi için belki de zamana ihtiyaç vardır. Lakin ülkemizi bu güne getiren siyasi iradeye hesap sorma hakkı da millete verilmeli ve millete sorulmadan artık marjinal kararlar verilmemeli. Eşit ve demokratik şartlarda siyasilerimizin kendini ifade edebildiği bir seçime acilen ihtiyaç var kanaatimce. 

Dilerim şimdiden sonra Cumhurbaşkanımız; görevinin siyaset ya da politika değil, cumhurun başı olmak olduğunu hatırlar ve siyasetten elini eteğini çeker ilk olarak. Dilerim yargımız imamların emrinde değil hukukun emrinde çalışır bundan böyle. Dilerim bundan böyle her alanda torpille rüşvetle değil liyakat esas alınarak kadrolar yerleştirilir. Dilerim siyasilerimiz istismar aracı olarak dinimizi, Atatürk'ümüzü, ya da başka ortak değerlerimizi kullanmaktan vazgeçerler ve milletin huzuruna projeler ile giderler ve oy isterler. Dilerim bundan böyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün nasihatlerine ve vasiyetlerine kulak veririz milletçe ve rayından çıkan her şeyi bir an önce yeniden rayına oturtup olmamız gereken ve layık olduğumuz yere dünyanın zirvesine otururuz. Dünya gemisinin kaptanı ABD'dir, İsrail'dir, İngiltere'dir diyen hocaları kovup, Türk Milleti olarak, dünya gemisinin kaptan köşküne biz otururuz ve yeniden dünyayı adaletle doldururuz. Dilerim Hacı Bektaşi Veli'nin Ahmet Yesevi'nin dediği gibi Ehli Beyt efendilerimizin murad ettiği Türk'ler oluruz. Dilerim Atatürk'ün yüzünü ak eden Türk Milleti oluruz bundan böyle ve bu inanın hiçte zor değil pekala mümkün ve biz buna mecburuz gelinen noktada, yani bir olmaya, birlik içinde iç ve dış düşmanlara karşı mücadele vermeye mecburuz. Milletçe hepimize geçmiş olsun diyor saygılar sunuyorum.Sürçi Lisan etmişsem affola, hata yada kusurlarımı var ise, samimiyet ve iyi niyetime bağışlana.
Yorumlar

RTE Hayranı 9 Yıl Önce

yazını okudum gerçekten şaşırdığım şeyler duydum yine senden sayın çavuşoğlu enteresan birisin. madem bu kadar birliğe meraklısın neden sende kılıçdaroğlunun yada haydar başın yada bahçelinin çağrısına uyup inmedin meydanlara senin gözünü kör eden bir akp ve nakşibendilik düşmanlığın var. kabul etsende etmesende nakşibendilerde bizim ülkemizin bir gerçeğidir ve onları da hoş görmek zorundayız. gülen konusunda haklı çıktım diye bütün nakşileri hedef göstermen ve yazında getirdiğin haksız eleştiriler konusunda bence haksızsın ve yanlıştasın. uşakta senin inmen çok öneliydi şehitler meydanına bunu sende biliyorsun ve sen insen pek çok ülkücü ve chplide meydanda olacaktı bunuda biliyorsun. yani adeta baskı kurdun insanlara meydana inememeleri için. sonra da sürekli kişi sayısının azlığını söyleyip durdun yani hafife aldın küçümsedin şimdide birlikten söz edip iyi oldu diyorsun. seni anlayamıyorum bezen hakikaten sayın çavuşoğlu sen ne istiyorsun. meydana insen belki hak verirdim sana.

AHMET 9 Yıl Önce

uzun amam çok doğru tespitlerin yapıldığı bir yazı olmuş bu millet ehli beyt yolundan ayrıldığı için ve onun yolunu gösteren insanlar dinlenmediği için bu günleri görmek zorunda kaldı. eğer kendilerini kandıran insanları dinlemeyip onların söylediklerini biraz sorgulamış olsa idi ve bugün bu yaşananları görmek zorunda kalmayacaktık,ayrıca bu kadar zenginliğimiz başkalarına peşkeş çekilmeyecek milletimizde çok daha iyi durumlarda olacaktı. ama zararın neresinden de dönersen kar hesabı artık ehli̇ beyt yoluna ve gazi̇ mustafa kemalin yoluna dönme vaktidir. artık hayatımızın her alanından cemaat olayını söküp atmak vaktidir artık türk milletinin uyanma vakti̇di̇r.

recep 9 Yıl Önce

çavuşoğlu bence rte ye biraz avans vermiş gibisin bu yazında bence hukumette, oda derhal istifa etmeli demeliydin. utammayip seni bile paralelci ilan edenler ofisini hala mühürlü tutanlar aynı anlayış ve zihniyet değil mi? bnlara yumuşamayacaksın asla. zaten kılıçdaroğlu ve bahçeli mitinge giderkente hata yaptı. ama yazdıklarım doğru değilmi dersen kesinlikle çok doğru ana kadir kıymet bilmezler akpliler.

Osman 9 Yıl Önce

uzun ama çok doyurucu bir yazı bence nurullah bey elinize sağlık hiç değilse ikinci paragraf mutlaka okunmalı.uzun bulanlara tavsiyem bu.

paralelsavar 9 Yıl Önce

yazinda bahsettiğin bahadır sakoğlu ve burhan müdür gibi nice yiğit var daha bizim savcı ve emniyet müdürlerimiz arasında sayın çavuşoğlu sen meraklamma bu memleketin sahipleri korur. vatanperverlikteki ve devletçılikteki samimiyetinize ve dik duruşunuza hayranım ekipçe güzel yazı tebrik ederim

Tüm Yorumlar