Uşak Haber Merkezi

Nakşibendilik türevi cemaatlerin, millet nazarında düştüğü iç acısı durumu sizler için resmettik!

Cemaat yurdu değilseniz öğrenciler ve velileri için önceliklisiniz. Millet çocuklarını cemaat yurtlarına vermiyor, boşa gitti yedi katlı bina, boşu boşuna emsal artışı yapıp eleştiri konusu oldunuz. Şimdilerde diğer Nakşibendilik tandaslı cemaatlere de FETÖ gibi kötü bakar olmuş halk. Peki haksız mı?

Bildiğiniz üzere Türkiye'de Hazreti Mevlana gibi Hacı Bektaşi Veli gibi Ahmet Yesevi gibi, Yunus Emre gibi tasavvuf büyüklerinin kötü taklitlerinin kurduğu bazı sözde cemaatler uzun yıllardan beri tarihimizin ve kültürümüzün bize armağanı olan bu şahsiyetler üzerinden söylem ve eylem geliştirmek suretiyle rant elde etmekteydiler. Kerametleri ve silsileleri kendilerinden menkul, okunmuş ekmek ya da okunmuş şeker yedirtmek suretiyle müritlerini irşad edip Allah'a ve cennete kavuşturacağını iddia eden, ilimden ve gerçeklerden bihaber, menfaatleri söz konusu olduğunda fetvalarını istedikleri gibi değiştirebilen gerici ve bölücü fikirlerin neşü neva bulmasına katkı sunan sözde şeyhlerin kurdukları sözde tarikat ve cemaatleri konu edineceğiz bugün. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) ve Ehl-i Beytinin yok etmek üzere en çok mücadele verdiği, cahiliye dönemi adetlerini, sünnet diye, Arapların çağımıza uymayan kıyafetlerini giyip dolaşmayı, kadına esir mualemelesini layık görmeyi, okunmuş ekmek yiyip şeyh sarığına tutunup tevbe etmeyi din diye bize dayatan, dini yayma adına yaptıkları tek etkinliğe bile tanık olmadığımız, "tüzel kişiler zekat toplayamaz, zekata aracılıkta edemez" diye yıllardır bas bas bağırdığımız halde zekat toplamaktan başka bir de şeyhlerinin yazdığı safsataları okumaktan başka hiç bir dini çalışmalarına rastlamadığımız, müritlerinin ya da müdavimlerinin adı neyse daha çok siyaset ve ticaret ile uğraşırken din istismarcılığı yaptıklarını müşahade ettiğimiz ve dış güçlerin ve karanlık mihraklarında kontrolünde hareket ettikleri de yeni yeni ortaya çıkan bu sözde cemaatlerin nihayet milletçe gerçek yüzlerini görmeye başladık.

Dinimizi öğrenme ya da yeni yetişen nesile öğretme işini ya tamamen bıraktık ya da bu işi cemaatlere devrederek yeni neslin beyinlerine din adına zehir enjekte edilmesine adeta zemin hazırladık. Düşünsenize dini kaygılar için cemaate giren gençlerimiz Atatürk'e haşa hain diyen, haşa dinsiz diyen hocaların yalan yanlış sözde bilgiler eşliğindeki safsatalarını fikir ya da din diye dinledi. Düşünün ki adam küçük yaşta kıza ilgi duyma hastalığını bile haşa dinle bağdaştırmaya kalkışır hale geldi. Haşa Peygamber Efendimiz (AS) ile evlendiğinde Hz. Aişe annemizin çok küçük yaşta evlendiği gibi edepsiz bir iftirayı tarihi hakikat gibi takdim edebiliyorlardı. Olgunluğun ve kemalatın zirvesindeki Peygamber Efendimiz, haşa küçük yaştaki bir kız çocuğuna talip oluyor, yine kemalatın zirvesindeki Hz. Ebubekir'de bu evliliğe olur verebiliyor güya. Tarihi gerçeklerle bu konunun asla bağdaşmadığını söylememe ve Aişe Validemizin evlendiği tarihte 19 yaşında olduğunu söylememe bilmem gerek var mı? Düşünün adam küçük erkek çocukları ile olan ilintilerini bademleme olarak gösterebiliyor ve İslama iftira edebiliyor. Elbette ki cübbesi İngiliz Kraliyet Ailesinin armasını taşıyan ve Kraliyet ailesince hediye edilen sözde hocaları dinlersek bize kendi dinimizi anlatıyor gibi yaparken hem dinimizi kötülerler çaktırmadan hem de bizi ve yeni neslimizi dinden soğuturlar. Ensar Vakfındaki sözde hocanın tecavüzüne uğrayan 45 çocuğa sizin artık İslamı yani dinini sevdirebilmeniz mümkün mü? O çocuklara dünyayı, hayatı yeniden sevdirebilmeniz mümkün mü sizce? Ya da gözünün önünde Belediyenin yardım paketlerinin yani tüyü bitmedik yetimin hakkının cemaatin yurduna indirildiğini gören bir öğrenciye, siz; dinin doğruluğu emrettiğine ve hırsızlıktan men ettiğine nasıl inandırabilirsiniz? Sözde İslami cemaat yurtlarında ya da kurumlarında her türlü pisliği bizzatihi yaşayan bir öğrenciye siz İslamı nasıl sevdirebilirisiniz? 

Cemaatler yüzünden kendi değerlerinden habersiz ya da kendi değerlerine düşman bir nesil orataya çıktı maalesef. Şimdi geldiğimiz nokta da nasıl bu işlerin içinden çıkıp üstesinden gelebiliriz? Nasıl yeniden kendi değerlerimizle, inancımız ve kültürlerimizle yeni neslimizi barıştırıp, Türk Milleti olarak nihai misyonumuzu nasıl tahakkuk ettirebiliriz? Sorularının yanıtlarını vermeye, şu an için müktedir olduğumu sanmadığım gibi yazımızın konusunun da bu olmadığı gerekçesiyle  bu konudaki yani bahsettiğim ve hangilerini kastettiğimi herkesin anladığı sözde cemaatlerin çirkin yüzü ile ilgili örneklendirmeleri yeterli bulmaktayım. Elbette ki varsa şayet iyi niyetle Ahmet Yesevi mantığı ile bu işi ve misyonu icra eden cemaatler bu yazıdaki eleştirilerimin dışında tutulmalı ve istisnai durumların olabileceği de göz önüne alınmalıdır.

FETÖ soruşturması kapsamında "Gülen Cemaatinin" bizzat Devlet yetkililerince ortaya çıkartılan çirkin yüzünün halkımız tarafından müşahade edilmesi, cemaat adı altındaki yapılanmanın aslında dış güçlerin bir tezgahı ve oyuncağı olan büyük bir ihanet şebekesi olduğu gerçeği ile yüzleşilmek zorunda kalınması, bütün cemaatlerin sorgulanmasına vesile oldu. Düşünün; Menzil Cemaatine bağlı yurdun kokuşmuş eti İl Sağlık Müdürlüğü'nce satın alınıyor ve Sağlık personeline yediriliyor. Düşünün sağlık personeli İl Müdürlüğünce hazırlanan yemekten dolayı zehirlenebiliyor ve bu gerçekleri haberleştirmemize rağmen yalanlama beklediğimiz yetkililerden olayı pişkince doğrular nitelikte açıklamalar işitiyoruz ve bunları da ilan ediyoruz. Ama enteresandır bu ya da benzeri konularda hiç bir adli idari soruşturma açıldığını işitmiyoruz malesef. Varsa da böyle bir soruşturma en azından biz ya da kamuoyunu haberdar etmeye gerek duyan yok ki bana sorarsanız böyle bir soruşturma açan bir tek yetkili de yok. Ama Sağlık personeli tehlikenin boyutu ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Kimisi  "filanca derneğiz biz insani yardım götürürüz İslam coğrafyasındaki muhtaçlara" diye çıktı piyasaya dini duyguları istismar etti, sonunda İslam coğrafyasını; kana, gözyaşına, açlığa sefalete mahkum eden dış mihrakların güdümünde bu işleri yaptıkları ortaya çıktı. Kimi "Denizde feneriz çölde suyuz" diye yola çıktı ama türlü yolsuzluklarla ceplerine para aktarırken yakalandı. Kimisi "Filistin'in intifadasını destekliyoruz, biz Filistin'e özgürlük getirmek için çalışıyoruz" diye yola çıkıp Türk Milleti'nden yardım istedi ama sonunda İsrail ile birlikte hareket ettikleri ve İsrail kontrolünde ve İsrail'in emri ile "Kahrolsun İsrail" diye slogan attıkları ortaya çıktı. Kimisi "Türkçe öğretmek için dünyada faaliyet gösteriyoruz" diye bizlerin Milli duygularını istismar ederek yola çıktı. Sonunda kendilerini Türk'ün ve Türk'lüğün düşmanları ile koyun koyuna yakaladık. Kimisi Mekke'de eziyetten bunalan Sahabeleri ve Peygamber Efendimizi bir kardeş şefkati ile saran ve sahiplenen Ensar'ın adı ile çıktı yola ama yurtlarında küçük çocuklarımızın ırzına geçildiğini adli kayıtlara geçince öğrendik. Kimisi "Ehli Sünnetiz biz, Peygamber Sünnetine o kadar düşkünüz ki yüz yıllar sonra bile hala Onun giydiği kıyafetler ile dolaşıyoruz sokaklarda" diye çıktı yola takvada ve dini ölçülerde o kadar ilerideydi ki bu arkadaşlar sakallarının boyunu bile milimetrik olarak ayarlayıp güya Rasulullah Efendimiz (as)'e uygun hale getiriyorlardı. Ama biz Onların müstehcen görüntüleri ortalık yerde saçılınca öğrendik; aslında, bırakınız müslümanlığı insanlıkla alakası olmayan bir ahlaki anlayış içinde yaşam sürdürdüklerini. 

Sözü uzatabiliriz ama bu kadarı kafi. Şimdi gelinen nokta da ise halkımız bu sözde cemaatlerden bıktı usandı ve artık cemaatlerin ev ya da yurtlarının olduğu sokaktan dahi geçmez oldular ve kimse artık çocuklarını sözde cemaatlerin yurtlarına vermek dahi istemiyor. Yani boşa gitti bazı belediyelerin kamu yararı görerek bu sözde cemaatlerin yurtları için tanıdığı ayrıcalık ve imtiyazlar. Boşa gitti iki kata imarlı arsalara cemaat yurdu kurulacak kamu yararı var diyerek yedi kata ruhsat verenlerin yaptıkları hukuk dışı çalışmalar. Çünkü şimdilerde cemaatler bırakınız yedi sekiz katlı yurt binalarını öğrenciler ile doldurmayı tek katlı binaları bile dolduramaz hale geldi. Geçtiğimiz haftalarda farkettiğim ve resmini çektiğim halde yazısını ancak bugün yazıp tamamlayabildiğim bu tabela ya da reklam afişi aslında her şeyi ortaya koyar nitelikte. Artık özel yurtlar müşterilere daha cazip hale gelebilmek için hiç bir cemaatle bir bağlantılarının olmadığını büyük harflerle yazıp ilan ediyorlar.

Biraz geç kalmış olsakta Milletçe nihayet cemaatlere karşı en başta almamız gereken tavrı almış olmamızın neticesinde özel yurtların bu afişleri asmaya mecbur kalması oldukça sevindirici ve ümit verici. Dilerim bundan böyle bu tür cemaat ya da oluşumlara izin verilmez ve bu türden yapılanmaların ülkemizin yönetiminde ya da çocuklarımızın geleceğinde söz sahibi olmasına izin verilmez. Dilerim bu yaşananlar tarihe aynı ile kaydedilir de bizden sonraki nesillere de ders olur uzun süre. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra daha bu kadarcık kısa bir sürede cemaatlerin kıskacına ülkeyi terketmiş olmamız hakikati ortaya koymaktadır ki tarih bu yaşananları tek tek not etmeli ve gelecek nesillere ders kitaplarında aktarılmalı diyor, saygılar sunuyorum.
Yorumlar
user

user

Yurt sahibi 8 Yıl Önce

yazinizi ilgiyle okudum resmini paylaştığınız yurdun sahibiyim 4 yıldır faaliyet gösteriyoruz ve 4 yıldır afislerimizde hiç bir cemaate bağlı olmadığımızı belirtiyoruz ama bizim yurdumuzda yurt kurallarimiza uyan herkes kalabilir batısindan dogusuna güneyinden kuzeyinden memleketimizin her köşesinden gelen öğrencilerimize kapımız açıktır. izninizle belirtmek isterim

Uşaklı 8 Yıl Önce

uşaklılar derneklerine vakıfların sahip çıksınlar yukarıdan dernekleri ele geçirin diye talimat gelmiş menzil ekibi derneklere üye olup seçimi yaklaşan dernekleri sinsi bir şekilde ele geçirme planları yapıyorlar aman dikkat!

Laf Sahibine 8 Yıl Önce

diyecek söz bulamıyorum kimsiniz nesiniz onuda bilmiyorum tamamen irkçı bi konusma kınıyorum.

inşaatcı 8 Yıl Önce

bazı kavramların bir birine alternatifmiş gibi servis edilmesi yanlış. dini ve milli bayramlar gibi, bir birlerine alternatif olamazlar, farklı kavramlar çünkü. birde isim felan zikredemeyeceğim, kendi gözlemim; eğer maddi açıdan güçlü isen, ister adına herhangi bir oluşum deyin, ister cemaat deyin, ister başka bir şey. her ortam da itibar görürsünüz. bu değişmeyen kuraldır.

inşaatcı 8 Yıl Önce

ramazan bey; özür diliyorum, konuyla alakalı değil ama önemsediğim ve toplumsal bir mesele olduğu için bunu yazmak zorunda hissediyorum. uşak barosu kadın ve çocuk hakları komi̇syonunun basın açıklaması yapmış, ya ne diyeyim size? sahipsiz fakir fukara insanların kızı çocuğu; karşısında ekonomik, siyasi ve bürokratik gücü olan biri karşısında, şuan fetöden tutuklu, polis, savcı, hakimlerin el birliğiyle, mahkemelerde sizin baronuz avukatların desteğiyle ezilirken siz nerelerdeydiniz? müdahil oldunuz mu? kamuoyu oluşturdunuz mu?

Tüm Yorumlar