Kategoriler

Uşak Haber Merkezi

AKP içindeki derin çatlak büyüyor; kaderi MHP gibi olacak anlaşılan, yani dağılacak!

Bildiğiniz üzere 2002'de AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte başlayan Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki politikalarında uğradığı değişiklik, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın;  2005 Yılında "Diyarbakır BOP'un yıldızı olabilir" diyerek işaretini verdiği, 2009 yılında başlatılan açılım süreci ile zirve yaptı. Düne kadar Devlet asla teröristler ile muhatap olmamalı diyenler bile bu süreçte Bebek Katili Abdullah Öcalan ve Murat Karayılan başta olmak üzere, bazı terörist başlarına övgüler düzmek suretiyle, muhatap kabul eder noktaya gelmişti.

2009'da başlatılan OSLO sürecini, İmralı görüşmeleri takip etti. 28 Aralık 2012 tarihinde APO'yu resmen muhatap kabul ettiklerini ve görüşmelerin halen sürdüğünü dönemin Başbakanı Erdoğan açıklamış ve bu konudan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de haberinin olduğunu söylemişti. 2013 yılında Nevruz töreninde Abdullah Öcalan'ın mektubunun, üstelik Mecliste Milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder tarafından okunmasına göz yumuldu. 2014 ve 2015 yıllarında da aynı şekilde Nevruz törenlerinde APO'nun mektubu okundu. Üstelik yüzbinlerce kişinin katıldığı televizyonların, canlı yayına bağlandığı mitinglerde uluorta, açık açık Devletin ve Milletin gözünün içine soka soka Şehit analarının yüreklerini sızlatacak davranışlar sergilendi.

Aralarında bulunan; Abdurrahman Dilipak'tan, Mustafa Armağan'a, Şükrü Karatepe'den Hayrettin Karaman'a varıncaya değin pek çok AKP yanlısı, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı olarak bilinen sözüm ona tanınmış yazar ya da politikacının, Türkçe ve Ermenice yayın yapmasıyla tanınan AGOS Gazetesi ve şimdilerde FETÖ/PDY soruşturması kapsamında cezaevinde bulunan kişilerin kurduğu Taraf Gazetesi'ndeki bazı uçta solcu yazarlarla bir olmasına vesile olan AKİL heyeti devreye girdi ve Akiller, Türkiye'de karış karış gezdirilirek çözüm süreci anlatılıyor adı altında Cumhuriyetin temel değerlerinin dinamitlenmesine göz yumuldu ve üniter yapımız adeta tartışmaya açılır hale geldi. Akiller listesini hatırlarsanız 3 Nisan 2013 Tarihinde AKP'li Bülent Arınç açıklamıştı ve bu listede terör örgütü sempatizanı olduğu düşünülen, Atatürk düşmanı olarak görülen insan da vardı. Akiller sürecini Fethullah Gülen'in barış için gerekirse el etek öpülür açıklamasının yansımaları takip etti. Gülen, sürekli Açılım sürecini destekliyor ve bu sürece katkı sunan politikacı ya da sözde aydınları poh pohluyor ödüllere ya da övgülere boğuyordu. Aralarında TÜSİAD, TOBB gibi devasa Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere TESEV'den Türgev'e, İHH'dan Hak Yol'a, pek çok muhafazakar bilinen STK ile marksist, leninist yaklaşım içinde olduğu bilinen uç soldaki STK'ların da tamamına yakını açılım sürecine desteklerini açıklamaktaydı.

Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, ve İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in bir araya gelerek yaptığı saçma sapan diyebileceğim açıklamalara 22 Mart 2015 tarihinde, yani Dolmabahçe Mutabakat metninin okunmasının üzerinden 2 ay geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tepki gösterdi ve ilk defa açılım sürecinde gelinen noktayı eleştirdi. Yani aslında işin şirazesinden çıktığını farkettiğini ifade etti. İşin şirazesinden çıktığı aslında 2009 yılında Habur sınır kapısındaki rezil görüntülerle birlikte ortaya çok net çıkmıştı ama malesef 2015 Mart tarihinde bu ifadeleri Cumhurbaşkanı'nın kabul ettiğini bütün dünya ancak görebildi, desek ki Erdoğan bütün dünyadan sonra gördü yanılmayız. Ardından araya seçim girdi ve Haziran 2015 seçimlerinin hemen ardından PKK silahlı operasyonlara başladı. Yani Türk Milleti o tarih itibarıyla şehit vermeye başladı.  Teröristlerle pazarlığa oturan siyasilerin yanlışının bedelini her zaman olduğu gibi Millet, Askeri ve Polisi ile Güvenlik güçleri ödemek zorunda kalmıştı. Üstelik kanıyla canıyla ödüyordu adeta açılım sürecinin bedelini Millet. Çünkü açılım sürecinde çıkartılan yasalarla eli oldukça güçlenen, Türk Ordusunun operasyonlarından siyasetçi eliyle kurtulduğu aşamada iyice palazlanmıştı ve artık kendisini Türk Ordusuna kafa tutabilecek kudrette hissediyordu PKK. Son derece cüretkar bir biçimde operasyonlar yaparak tuzağa çektiği askerlerimizi önceden gömdüğü bomba düzenekleri vs. gibi bir takım hain ve kalleş pusularda şehit ediyordu. Her gün artan şehit haberleri 2015  Ağustos ayı itibarı ile TSK'nın Açılım sürecinde çıkartılan kanun ya da KHK'ları adeta tanımadan Valilik oluru bile aramaksızın PKK'ya karşı çok ciddi bir silahlı mücadele vermeye başlaması ile birlikte açılım süreci tam olarak sonlanmış oldu. PKK'nın  açılım sürecine son verecek nitelikte operasyonlar yaparak bozduğu sözde ateşkesi Türk Ordusu artık PKK'yı tamamen yok etmediği sürece sonlandırmayacağı bir biçimde bozmayı sürdürdü yani tekrar ateşkes vs. konusunu siyasilerin gündem dahi edemeyeceği bir boyutta ard arda operasyonlar yaptığı PKK'yı yok etme noktasına geldi çok şükür. Şimdilerde ise anlaşılan o ki; sıra PKK'nın siyasi uzantılarına geldi. Düne kadar arkamızda terör örgütü var, bize dokunurlarsa her yeri yakarlar, ülkeyi kan gölüne çevirirler diye rahat rahat ahkam kesen siyasiler tek tek tutuklanıyor ve eli kelepçeli bir biçimde cezaevine gönderiliyor. Yani terörden aldığı desteği kesilen siyasiler iktidardan da istediği desteği bulamayınca tıpış tıpış hakim karşısına çıkıyor artık. 

Lakin  8 Şubat 2010: Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik çözüm süreciyle ilgili olarak "ya biz bu meseleyi çözeriz, ya bu mesele bizi çözer" sözünün tecellisini yaşıyor şimdilerde AKP. Gerek FETÖ gerek PKK gerek IŞİD gerekse PYD vs. terör örgütleri ile verilen silahlı ve hukuki mücadele bazı AKP'lileri ciddi oranda rahatsız ediyor ve bazı AKP'liler bu rahatsızlıklarını artık neredeyse açık açık söyler hale geldi. Akp Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin geçtiğimiz günlerde ard arda yaptığı açıklamalar ile HDP'lilere çıkış kapısı tarif eder gibi konuştuğu ve adeta HDP'lilere yapılan hukuk operasyonunu eleştirir gibi açıklamalar yaptığı gerekçesiyle bizzat AK Partililerce eleştiriliyor malumunuz. Paralel örgüt operasyonu mu hazımsızlık yaptı? Bilinmez, AKP'li Mehmet Şimşek'in de yine Mehmet Ali Şahin gibi AK Partililerce eleştirilen açıklamalarına tanık olmaktayız. 

Tam da bu sırada Abdullah Gül'ü beraberinde bir grup AKP'li ile birlikte parti kurma çalışmasına giriştikleri kulis bilgisi olarak servis edilmekte. Yani AKP çatırdıyor ve dağılma sürecine gidiyor diyebiliriz rahatlıkla. Uşak'ta Merkez İlçe Başkanı dahi bulamama sıkıntısının son zamanlarda pek çok il ve de ilçedeki AKP Teşkilatında da yaşandığı AKP'nin paralelden ya da paralel etkisinden bir türlü kurtarılamadığı, iller ya da Başkent bazında pek çok AKP'li politikacının hem HDP ve PKK'ya hemde paralele karşı yürütülen operasyonu önleme gayreti içinde olduğunu da üzülerek öğrenmekte ve endişe içerisinde takip etmekteyiz olanları.

Ak Parti içinde bana sorarsanız Cumhurbaşkanına samimi destek olan Numan Kurtulmuş, Berat Albayrak, Süleyman Soylu, Mehmet Metiner gibi bazı isimler haricinde hiç bir Ak Partili Milletvekili elini doğru dürüst suya sabuna dokundurmuyor. Kimisi kenara geldi seyrediyor bu mücadeleyi çok müdahil olmadan, kimisi malesef olumsuz etki oluşturmaya ve operasyonlara ilişkin soru işareti oluşmasına ya da kafa karışıklığına yol açacak açıklama ya da davranışlar içinde bulunmaya hiç çekinmiyor. Çok az sayıda eski ya da halen görevde olan milletvekili, Sayın Erdoğan'a bu hususlarda destek oluyor. Hatta anlaşılan o ki; Erdoğan'dan partiyi kurtaramazsa paralel ya da HDP sevici Ak Partililer kendilerine yeni bir liman oluşturma derdinde ve Abdullah Gül ismini bu yüzden gündeme getirip duruyorlar. Abdullah Gül bu tezgaha gelir mi? Paralelcilere ya da PKK'ya yönelik operasyonlara köstek olan AKP'lilerin de toplandığı yeni bir parti kurarak, AK Partinin dağılma sürecine katkı sunar mı? Bunu elbette kestirmek zor ve zamanla göreceğiz. Ancak şu bir hakikat ki AKP içerisinde açılım sürecinin sonlanması da Paralelle mücadele kararının alınması da ciddi ve derin çatlakların oluşmasına sebep olmuş gibi görünüyor. Düşünsenize Binali Yıldırım'ın Başbakanlığındaki aynı hükümetin üyeleri artık üstü kapalı ya da açık birbirine laf sokar eleştirir birbirini yalanlar hale gelmiş ama hükümetin hala varlığını kabul ediyoruz. Sıradan bir koalisyon hükümetinde bile bu kadar derin çatlaklar ve fikir ayrılıkları oluşmaz. Başbakan Binali Yıldırım'ın bu konudaki tavrı bile bana göre henüz netleşmiş değil. Paralel ya da HDP'nin hiç değilse ekmeğine yağ sürecek nitelikte açıklamalar yapmakla eleştirilen Bakanlar var kabinede ama bunlara siz nasıl Ak Parti hükümetinin politikaları dışında konuşabilirsiniz? Diye sigaya çeken bir yetkili yok. Bu durum bana göre kabul edilebilir gibi değil ve insanlar gerçekten bilgilendirilmiyor. Ülkenin nereye sürüklendiğine ilişkin partilerinin nereye sürüklendiğine ilişkin bütün parti tabanları kaygı duyuyor ve partilerinin geleceğinden endişe etme sebepleri partilerinin üst düzey yetkilileri. Yani Uşak'ta nasıl ki Ak Parti İl Başkanı ve Belediye Başkanı ya da Vekillerin davranışları parti açısından endişe verecek düzeyde bulunuyorsa, Ak Partililer tarafından aynı şekilde Genel Merkezdeki bazı isimlerin açıklama ya da davranışları da Ak Partilileri partilerinin geleceği açısından ümitsizliğe düşürdü. Şimdilerde AKP anlaşılan o ki; Paralelcilere yakın olmakla suçlanan grup ile paralelciler ve HDP ile mücadele ne pahasına olursa olsun sürdürülmeli diyen başka bir grup politikacının kavgasına kurban edilecek ve dağılacak. Zaten morali bir hayli bozuk olan Ak Parti seçmeni çaresiz bir biçimde olacakları izlemekle meşgul. 

Hatırlayacağınız üzere MHP'de de daha önce Meral Akşener ve Bahçeli arasındaki kayıkçı kavgasına benzettiğim kısır tartışmalar ya da Genel Başkanlık tartışmalarına kurban edilmişti parti. Hatırlayacağınız üzere paralelcilere yakın olmakla suçladığı Akşener'in Bahçeli en baştan partiden ihraç etme yolunu seçip teşkilatlara yüz vermeyin bu insana deyip önünü kesmemiş, bilakis neredeyse her gün muhatap kabul edip eleştirerek Akşener'in sanki bir ümitmiş gibi dayatılmasına ve gündem edilmesine adeta destek olmuştu. Ancak Akşener MHP tabanından her ilde 10 kadar ismin dışında ciddi bir kitle kopartamamıştı ve başarıya da ulaşamamıştı. Yani tabiri caizse Akşener'in MHP'nin başına geçme ya da MHP'den apardığı kitle ile parti kurup Genel Başkan olma projesi ölü doğmuştu. Ama şimdilerde MHP artık neredeyse resmen dağılmış durumda sadece yüzleşilmiyor. Aslında ne Genel Merkeze doğru dürüst giren çıkan var son zamanlarda nede taşra teşkilatlarının kapısını aralayan var. Yani MHP'ye oy veren seçmen de küskünleri ve çaresizleri oynuyor diyebiliriz. CHP'de de durum belki çok iç açıcı değil ama o konuya bu yazımda girmeyeceğim çünkü AKP ve MHP gibi moda mod benzerlikler taşımıyor ve CHP; AKP ve MHP'nin yaşadığı kadar zor günler yaşamıyor diyebiliriz. 

Neyse demek istediğim şu ki; galiba AK Parti'deki gidişatta MHP'deki gidişat gibi çözülme ve dağılma yönünde ilerleyecek, gelişmeleri sizler için takip edip analizlerimizi paylaşmaya ara ara devam edeceğiz esenkalın...
Yorumlar

Kara Peçe 8 Yıl Önce

akpnin ihanet boyutundaki yanlış politikalar ile terörü nasıl azdırıp başımıza bela ettiğini çok güzel hatırlatıp özetlemişsin nurullah bey. abd askerleri askerimizin başına çuval geçirirken nota verilmeli diyenlere dalga geçer gibi müzik notası mı veriyorsunuz? diyenler reza sarraf'ı tutuklayınca abd beste çalar oldular ama nafile. yazıklar olsun ülkemizi mahvettiler ve dünyadaki itibarımız iki paralık edildi akp yüzünden. genç yaşta kaybettiğimiz şehitlerimiz cabası.

:) 8 Yıl Önce

sanki bir khk ile mhp akp'ye bağlanmış gibi.

chp li 8 Yıl Önce

cavuşun oğlu sen mhp yı akp yi düşünüp gülecegine kendi derdine çıra yak. biz bu kılıcdar oğlu ve sezgin tanrı kulu gibilerle ne yapacağız diye ha. mum dibine ışık vermezmiş değimi aklın sıra algı operasyonu yapıyorsun herkes aptal sen akıllısın.

gurbetci usakli 8 Yıl Önce

syn cavusoglu pkk teroru 30 yildir var cozum surecinden konusuyosun bu illetten kurtlalim diye turkiye her yolu denedi bu da normal ama unutugun veye hatirlamak istemedigin chp nin icindede pkk yanlisi millet vekileri var kilicdaroglu bile pkk yanlisi bunu kabullenmek sizin gibi chp lilere zor geliyor inan chp turkiye gundeminde olmasa hersey rayina giricek chp de terbiyesizligin en krali var senin yazilarini okurum chp li oldugunu da bilirim ama millet vekili adayi falan olursan kilicdaroglu genel baskan oldugu surece usaktan avcunuzu yalarsiniz her soylemde ataturkculugu dilinden dusurmeyen chp ataturku birakl sevmeyi adini bile duymaya tahamulu olmayan pkk ya chp arka cikiyor yazik sizler chp li olarak sapkanizi onunuze koyun ne yapiyoruz diye dusunun bu chp ayrani eksimeyi birak koktu koktu saygilar

Tüm Yorumlar