Nasıl olsa şikayet etmeye gitse vatandaş; polisler ve savcılar yok Valilik oluru, yok İçişleri Bakanlığı oluru gerekiyor, uğraşabileceğinden emin misin? derken caydırabiliyor şikayetten. Nasıl olsa caymazsa vatandaş ve şikayet dilekçesi verirse ısrarla; o zaman aylarca, yıllarca Valilik ya da İçişleri oluru beklemekten ya da soruşturmanın yürümesini beklemekten sıkılır, nasıl olsa vatandaş vazgeçer. Yine de vazgeçmezse Savcılık bir iddianame hazırlar ve yıllarca sürecek bir mahkemede bu konunun görüşülmesini talep eder. Yıllarca karar veremez Hakimlerimiz bu tür davalarda, yazışmalar, git geller derken nihayet bir karar verilir ama onun da üst mahkemelere onaya gönderilmesi gerekmektedir. Suçlu bulunursa siyasetçi ya da bürokrat cezai müeyyidenin uygulanması ve size hakkınızın verilmesi için. Dolayısıyla kimse bu türden olayların suç olduğunun bile farkına varmaz olur zamanla. Zamanla bu suçlar kanıksanmaya hatta doğal karşılanmaya başlar. Düşünsenize MHP İl Başkanı Muhterem Kuruçay geçtiğimiz günlerde yaptığı bir yazılı açıklamada, aynen şunları söylüyor. "ÖNCE KÖŞEYE SIKIŞTIR, SONRA PARAYA ÇEVİR taktiği güdenler, bilsinler ki vatana ihanet etmektedirler. Bu ihanete asla geçit vermeyeceğiz. FETÖ operasyon ve davalarını ranta çevirmeye, sulandırmaya çalışan SİYASET- SERMAYE-BÜROKRASİ üçgeninde FETÖ'YE yardım, yataklık yapacak olanlar içerisinde KAMİKAZE olacaklar akıllı olun. Toslamış olduğunuz bu duvardan sizi kimse çekip kurtaramaz. Unutmayınız ki karşınızda " DEVLET " var... " İnanılır gibi değil ama gerçek, bunu yazan kişinin siyasi sorumluluğu var üstelik. Ne demiş bunu yazan kişi; birileri var demiş, FETÖ davasını ranta çevirmeye çalışan demiş, siyaset ticaret bürokrat üçgeninde bu ranta çevirme işi yapılıyor demiş. Yani bazı FETÖ'cüler, siyaset ticaret ve bürokrasi adamlarınca rant karşılığında aklanıyor ya da serbest kalıyor dememiş ama buz gibi de bunu demek istemiş. Şimdi hiç ne siyaset adamı var buna sen kimi kastediyorsun arkadaş, nasıl böyle bir suçlama getiriyorsun diyen ne ticaret adamı var. Tamam hadi siyaset ya da ticaret adamları benim ismim yok dedi ve duymazdan geldi ya bürokrasi ayağı, yani ismi geçmese de, suçlanmasalar da zaten duyması görmesi gerekenler. Onlarda da isimleri geçmesine rağmen yani FETÖ soruşturmasıni ranta çevirmek ve de sulandırmakla suçlanmalarına rağmen garip bir sessizlik hakim nedense. Nedense hiç kimse sen bürokrasi derken ya Savcıyı kastediyorsun ya polis müdürünü; FETÖ soruşturmasını başka görevlerdeki bürokratlar ranta çeviremeyeceğine göre ya adliyede bu bürokratlar ya da emniyet içerisinde; hangi savcı ya da polis müdürünü kastediyorsun bu açıklamanda ya da ne bilgin var bu konuda gel bakalım anlat şu bildiğin FETÖ'yü ranta çeviren siyaset bürokrasi işadamı çarkını da yargılayalım ve de önleyelim demiyor mu? Gerçekten anlaşılır gibi değil. Tam Kuruçay'ın bu yazısına denk bir zamanda fısıltı gazeteleri de filan savcı filancayı rüşvet alıp salıvermiş dedikodusunu yayınca mevzu anlaşılıyor. Ya bir Savcı hedef seçildi ya da pazar oluşturma gayreti içinde olan birileri bu dedikoduyu yayıyor. Bu sırada da kendilerini Devlet Adamı yerine koyup, soruşturmaya müdahil olabiliyormuş algısı yaratıyorlar en azından bu gelişmeler bize bunları düşündürüyor mecburen. Burada asıl kaygı verici olan Devletin Valisi'nin, Savcılarının ve Emniyet güçlerinin bunca olan biteni görmezden gelmekteki ısrarı. Gerçi ne zaman sen olsan ne yapardın? sorusunu kendime sorsam sadece iyiki bu devirde böyle bir görevim yok diyebiliyorum. Çünkü hakikaten de cesaretli olmanız bile yetmiyor bu devirde bazı olayların üzerine gidip bazı kişileri sorgulayabilmeniz için. Neredeyse herkesin dayısı var, yukarı çıktıkça dayısı olmayan kimse kalmıyor neredeyse. O yüzden Allah kolluk kuvvetlerimize ve Savcılarımıza kolaylıklar ihsan etsin diye dua ediyorum hep ve hep kanun adamlarımızın yanında yer alıp Onlara yardımcı olmaya çalışıyorum.
Düşünebiliyor musunuz; Uşak Belediye Başkanı ve arkadaşları önce 49 memur ve 5 İşçiden oluşan Belediye personelini FETÖ'cülük gibi çok ağır bir itham ile suçlamak suretiyle işten atmaya kalkıyorlar. Nitekim 5 İşçi geri dönemedi ve halen ciddi oranda mağdurlar. Üstelik hiç birisi göz altına falan dahi alınmış değil FETÖ'cülükten. Yani henüz savcılar FETÖ şüphesi görmüş değil bu işçilerin üzerinde. Pekala neden bu insanlara işlerine geri döndürülmeleri hakları verilse ya. Bu insanların her birinin bakmakla yükümlü olduğu kimseler var, sorumlulukları var. Nasıl olsa Belediyede çalışıyorum, buradan emekli olurum nasıl olsa diye güvenip borçlanmışlıkları var uzun vadeli. Üstelik 49 Memuru işten atarken önce KHK ile atıldınız gibi abuk bir yalan ortaya attılar, o da tutmayınca Emniyet istihbaratının ve Savcılık araştırmalarının neticesinde elde edilen bulgulara dayanarak işten atıldıklarını söylüyorlar. Düşünün 50'den fazla ailenin mağdur edildiği, iftiraya kurban gitme noktasına geldiği bir zemini yaşıyor bütün Uşak, ama halen işittiğimiz bir Adli sorgu bile açılmadı bu iftirayı atanlar hakkında. Allah aşkına şikayet mi gerektirir bu suç? Böylesi bir suçun cezasız kalmasına hangi vicdan sahibi evet diyebilir. Ben demiyorum ki bunları palas palandıras cezaevine atmalılardı. Kanun neyi emrediyorsa, yani 50 kişiye FETÖ'cü iftirası atmaya kalkan bunu kamuoyuna mal eden, yani bu isimler FETÖ'cüdür diye ilan ederken insanların onurları ve izzetleri ile oynamakla kalmayıp, ekmekleriyle de oynayan ve daha sonra da bu iftirasını ispat edemediği için geri adım atmak zorunda kalan kişilere kanun ne yapılmasını emrediyorsa onu yapmalılardı. Kaldı ki dokunulmazlıkları da yok ve hatta bu işleri yapanlar seçilmişler üzerinden değil atanmışlar üzerinden yapıyorlar. Neyse biz FETÖ'cü iftirası atılan insanların işe geri girmesini bile adaletin tecellisi gördük ve sustuk. Geçtiğimiz günlerde Uşak Belediyesinde çalışan İskender Tekçe ağabeyim ile telefon da görüştüm. Abi dedim ben PKK Bağlantısı sebebiyle kayyum atanan Belediyelere yazı yazıldığını ve Uşak Belediyesinde görevli personeli ücretsiz gönderebileceklerini; yani maaşını Uşak Belediyesinin ödediği personeli Diyarbakır, Mardin, Batman Şırnak gibi illerin ya da ilçelerin Belediyelerine gönderebileceklerini duydum doğru mu? Dedim. İskender Bey cevaben dediki ya ben de duydum, bizim sendikadan arkadaşlar aradı o ildeki temsilcilerinden öyle duydum ama inanamadım. Henuz net değil netleşsin o zaman yaz istersen dedi. Biz belgeyi görmeyince inanmadığımızdan yazmadık bile konuyu. Ertesi gün, Ufuk Uğur'un bunu resmen açıkladığını görünce çok şaşırdım. İnanılır gibi değil ama gerçekti. Adamlar resmen sizi Güneydoğuya süreriz diyorlardı, üstelik bütün Milletin gözünün içine soka soka.
Duyanın yalandır iftiradır diyeceği, Cahan ve ekibi kötülük eden insanlar olabilir geçmişte FETÖ'cü iftirası atmış olsa da bu kadarını yapamaz. Adamları Güneydoğu'ya süremez diyerek karşı çıkacağı bir konuyu adamlar basın açıklaması yaparak ilan ediyorlardı açıkça kendilerinin işlediğini. Bu türden mobing uygulamaları kapalı kapılar ardında ima ile yapılırdı eskiden, korkulurdu müfettişten, Savcıdan, polisten. Şimdilerde ise bu tür işler artık aleniyete dökülmüş. Birileri savcılığa soyunmuş, hatta kendisini Devlet gibi lanse ediyor ve başka birilerini uluorta FETÖ'cülükle suçluyor, kimsenin çıt dediği yok. Birileri FETÖ'cü olduğu gerekçesi ile, KHK ile işinden uzaklaştırılan FETÖ'cüleri çalıştırmaya devam ediyor. Üstelik onu işten Vali ve Milletvekili atmış iftira ile diyorlar, fısıltı gazeteleri aracılığıyla konuşmalar ayyuka çıkıp herkeseçe bilindikten sonra ve biz de söyleyince iddianın kesinlikle yalan olduğu, Listede ne Vali'nin ne de Mehmet Altay'ın bir dahlinin olmadığı ortaya çıkıyor. İddiaları bizzat Altay kendisi yalanlıyor. Ama ilginç bir şekilde konu kapatılıyor ve FETÖ'cülükten KHK ile işten atılanadam çalışmaya ve fotoğraf vermeye devam ediyor. Ayrıca kimse bir milletvekili ve Valiye iftira etme pahasına Devletin FETÖ'cü ilan ettiği kişi ya da kişilere sahip çıkılmasını ayıplamıyor, kınamıyor bile. Muhalefet partilerinin bile çıtı çıkmıyor. Sizce biz Son Nokta Gazetesi FETÖ'cü falan değildir, kabul etmiyoruz bu kararı deyip, gazeteyi Basın İlan Kurumu'ndan değil başka kaynaklardan elde ettiğimiz gelirlerle; giderini karşılamak kaydı ile yine Son Nokta ismiyle çıkarmaya, devam etmeye kalksaydık bunu yapmamıza izin verirler miydi? Oysa ki Kamuoyunu yanlış yönlendirmiş olabiliriz diye mevzu bile etmedik biz. Haksızlığa ve iftiraya uğradığımız o kadar açıkken biz bu kararı eleştirme yönüne bile gitmedik sırf FETÖ soruşturmaları sulandırılmasın bizim bahanemizle diye, mağduriyetimizin giderileceği inancını koruyarak sessiz kaldık ve hakkımızı kanun nezdinde arama yolunu seçtik.
Neyse konumuz Belediye Personelinin mağduriyeti idi o konuya dair bir kaç kelam daha edip yazımızı kapatalım. Belediye Personelinin bazıları Ali Erdoğan döneminde de mobing uygulamaları ile karşılaşmışlardı. Mesela MHP fikriyatına yakınlığını da bildiğim İsa Memiş isimli arkadaşın kendi sorumlu olduğu alanda FETÖ'cülerin yapılanmasına müsade etmek istemediği için Ali Erdoğan tarafından mobing uygulamasına maruz kaldığına bizzat tanığım. Yine Coşkun Demir ve Mustafa Demiryay'ın da Ali Erdoğan tarafından mobing uygulaması denilebilecek derecede uygulamalara maruz kaldığını biliyorum. Yine Belediyenin yetiştirdiği iyi teknik adamlardan birisi diyebileceğimiz Selçuk Akar'ın da yine siyasi sebeplerle şehrimize yeterince yararlı olamadığını ve kendisinden yararlanılabilecek makamlara getirilmediğini üzülerek müşahade etmişliğim vardır. Örnekleri çoğaltabiliriz belki ama asla Nurullah Cahan'la boy ölçüşemez mağduriyet. Ali Erdoğan bu konuda Cahan'ın eline su bile dökemez. İşin bu kadar ileriye gidebileceğini asla tahmin edemezdim. Gerçekten çok üzüldüm, pek çoğunu tanıdığım belediye personelinin böyle bir tehdit ya da şantajvari uygulamayla karşı karşıya kalmalarından dolayı. Belediye'de çalışıp rızkını temin etmek, samimi söylüyorum tabakhane de ya da inşaatta çalışmaktan daha zordur aslında. Düşünsenize vatandaşın, suyundan, temizliğine, çevre düzenlemesinden, ulaşımına hayatının en önemli alanlarında yegane sorumluluk belediye personelinin üzerindedir. Vatandaşın kanalizasyonu patlasa personel vatandaşla kurum yetkililerinin arasında kalır adeta. Düşünsenize bütün psikolojik savaşı göğüsleyerek çalışıp, şehirde yine sevilen saygın insanlar olarak kalabilmek, bütün gün Belediye gibi bir kurumun stresini yaşayıp mesai çıkışı yine güler yüzlü kalabilmek, gerçekten çok zor bir iş olsa gerek. Seçilenlerin triplerini çekmek hadi neyse de birde onların etrafındakilerin ve seçilenler tarafından layık olmadıkları makamlara getirilenlerin tripleri samimi konuşuyorum çekilir dert değildir. Örneğin vezne de iseniz; somurtsanız şikayet edilebilir ve vatandaşın gözünün önünde çağrılıp azar duyabilirsiniz, çünkü politikacı için öncelik personelin izzeti ve onuru değil vatandaşın keyfidir böyle durumlarda. Demek istediğim şu; belediyede çalışmak hayli zordur ve Türkiye'nin pek çok ilinde belediye personeli halk tarafından pek sevilmezler. Çünkü zabıtasından, hal müdürlüğüne, park bahçe müdürlüğü çalışanlarından su ve kanalizasyon işleri müdürlüğü çalışanlarına varıncaya değin pek çok alanda direk halka temas eden işlerde çalışan belediye personeli, genelde günah keçisi olmaktan kendini kurtaramaz. Örneğin Zabıtayı yollar siyasetçi cezayı yazdırır, sonra da yeni duymuş gibi affettirir vatandaş şikayete gelince. Düşünün o esnafın gözündeki o zabıtayı. Örnekleri siz kafanızda çoğlatın ve bir an kendinizi belediye personelinin yerine koyun lütfen. Bütün şehrin yükünü çekiyorlar büyük ölçüde, üstelik rüşvet çarkının en kolay dönebileceği bir zeminde bu güne dek ufak tefek bir kaç olay dışında Belediye personeli içinde adı rüşvetçiye çıkan kimse de olmadı. Ayrıca belediye personelimizin hemen tamamına yakını son derece sosyal kişilerden oluşur ve popülaritesi yüksek sevilen insanlardır ve gerçekten kaabiliyetli isimler de az değildir aslında aralarında. Elbette sadece bir dönemlığine müdür olan Kültür Müdürü, Ulasım Hizmetleri Müdürü, İmar Müdürü, Özel Kalem Müdürü gibi tipler ve yalaka ruhlu bir kaç personel bu söylediğim sınıftan ayrı tutulmalı. Düşünün ki; Uşak yaklaşık bir haftadır kara teslim, üstelik sadece bir gece yağdı ve ertesi günü hava açıldı. Ama hala bugün yani kar yağmasının üzerinden neredeyse bir hafta geçtiği esnada, hala daha İsmet Paşa Caddesi ya da Zübeyde Hanım Caddesi gibi ana caddeler de bile yürüyemiyorsunuz yaya olarak ve aracınızla çıktıysanız muhakkak kar lastiği takmış olmalı ve çok dikkat etmelisiniz. Koca belediye böylesi basit bir mücadele de bile sınıfta kalır olmuş. Dahası yollar, özellikle ara sokaklar ya kazık ya da çukurlar içinde. Üç yıldır hizmete açılmış tek bir çocuk parkı yok, abad edilmiş bir yeşil alan yok. Yıl 2017, şehrin suları kesilebiliyor ve her yerede yolsuzluk ve kokuşmuşluk iddiaları konuşuluyor. Uşak halkı Başkan ve ekibinin bugün yarın görevden alınması beklentisi içine girmiş, herkes neredeyse herkes inşallah diyor bu olasılığa. Tüm bunlardan sorumlu olan da doğuya sürgünle ya da FETÖ'cülük suçlaması ile cezaevine göndermekle tehdit ettiginiz personel değil. Büyük oranda sizin akılalmaz siyasi nitelikli ya da rant amaçlı kararlarınız ve ayrıca şimdi devlet FETÖ'cü olduklarını ilan edip memuriyetten KHK ile attığı halde korumaya çalıştığınız eski müdürleriniz. Yani belediyedeki memurler getirmedi bu şehri bu acınası hale ve sizi yolsuzlukla suçlayanlar da belediye personelinden ziyade Ak Parti içinde siyaset üreten ve şimdilerde partiye dahi sokmadığınız insanlardı büyük oranda. Yani algıların bu yönde, yani Cahan ve ekibinin yolsuzluk şebekesi kurmak suçlamasıyla görevden her an alınabileceği yönunde gelişmesinin sebebi de yine belediye personeli değil, Ak Partililerin söylemleri idi. Bütün Uşak halkı belediyeye işimiz düşmez inşallah diye dua ediyor, belediyenin işleri kilitlenmiş vaziyette adeta ama Belediye yönetimi bizde fazla personel var biz size personel desteği sağlayabiliriz diyor. Kime? PKK bağlantısı sebebiyle Kayyum atanan belediyelere. Kimi Göndereceklermiş? Bizim Uşak Belediyesi personelini. Delikanlıysanız deneyin demeye cesaretim ya da yetkim olmayabilir ama hakikaten bu Uşak halkı size bu kendilerinden olan Belediye personelini bu kadar kolay harcatmaz. Unutmayin ki o insanların da bir onuru ve izzeti var, bu kadar ayak altına almaya asla hakkınız olamaz. Çekin sağa sola kara çalmakla kirlettiğiniz kirli ellerinizi Belediyemizin personelinin üzerinden.
Ecem (Hasanın manevi kızi) 8 Yıl Önce
bir yakını zoraki baskı ve mobing uygulamaları ile emekliliğe mecbur edilmiş birisi olarak bu yazınız için sizi tebrik ediyorum sonuna kadar okudum ve sonuna kadar katılıyorum. mağdur ve mazlumların yanında her daim duruyor olmanız bana göre çok anlamlı teşekkürler nurullah bey iyiki varsınız.
Belediye magduru 8 Yıl Önce
cok güzel bir yazı teşekkür ederiz nurullah bey.bende merak ediyorum kim dur diyecek bu zalimlere.gulten kesik adında bayan personeli garajda otobüs saydirmaya göndermişler bu zalimler
Belediye personeli 8 Yıl Önce
bizde ailecek belediyenin feto diye iftira ettiği insanlarız.Allah belalarini versin.niye hesap sorulmazlar bu adamlardan
belediyede çalıştığımı... 8 Yıl Önce
ulaşım hizmetleri müdürüde iki bayan personeli otogar önüne bu soğukta dikmiş otogara girmeyen otobüsleri kontrol edin diye ne bir resmi kıyafet nede kartları var üzerlerinde zabıtanın işini iki bayana yıkmışlar birde tehdit etmişler yapmayacaksanız ya emekli olun yada sizi bitlise süreriz diye yazıklar olsun size ayıptır günahtır ama siz ne anlarsınız dimi gidersiniz menzile iki el yalarsınız affedilir hemen günahlarınız Allah büyüktür bu zulmü görüyor elbette
vatandaş 8 Yıl Önce
yazının tamami doğru ama savcılar ve emniyet amirleri için ben sen kadar iyimser değilim sayın çavuşoğlu suç şehri haline geldi uşak ve cok buyuk bir suç örgütü belediye ye adeta çöktü çöreklendi her yolun mübah olduğu bu suç örgütü ile mücadeleyi kim yapacak pazarcımi personel mi yoksa polisler savcılar mi? madem bu işten maaş alıyor ve o makamlarda oturuyorlar böyle suç örgütleri ile de mücadele edecekler arkadaş.valiyi zaten konuşmuyorum valiler zaten akpnin bürokrasi den sorumlu il başkanı gibi oldular cahan kendine başkomutan dedirtti de valinin yaniñda, o bile valinin ağırına gitmedi.diyeceğim bizim böyle emir eri bürokrasimiz ve cahil ve korkak sessiz milletimiz oldukça daha çok şehir eskiyasi gelir gözümüzün önünde yer tüyü bitmedik yetimin hakkını.yinede kalemine sağlık cesur yürekli arkadaşım yaz sen halk bari bilinclensin hiç değilse.