Gazetecilik ve yazarlık hayatım boyunca ilk defa böyle saçma sapan denilebilecek bir manşet attım affınıza sığınarak. Hemen niçin böyle bir manşet seçtiğimi sizlere izah edeyim. Bu gece de ofisimiz misafirsiz kalmadı ve epeyce gelen giden oldu ve epeyce sohbet etme imkanı bulduk. Ersun Gök ağabeyim var CHP çevreleri tanır Dikilitaş'ta ikamet eder ve sosyal paylaşım sitelerinden de zaman zaman dikkat çekici paylaşımları ve tespitlerine rastlanır. Çok gecemiz vardır halk tabiriyle birlikte hükümet yıkıp hükümet kurduğumuz ve gerçekten de zaman zaman çok güzel tespitler yapar faydalandığım. Halktan biri ama okumayı sever ve geceler boyu siyasi tartışmalar izler sürekli gündemi de takip eder. Bu gece laf arasında CHP Genel Kurulu da gündemimize girdi ve Ersun abi gülerek şöyle bir saptama yaptı "CHP Ucuz atlattı Allah korusun İnce seçilseymiş Özkan Yalım CHP'nin Genel Başkan Yadımcısı Şekerci Hüseyin'de Milletvekili adayı olacakmış şu fotoğraflara baksanıza" diyerek Şekerci Hüseyin lakaplı Hüseyin Aytaş'ın üzerinde eşofman ile İnce ile çekildiği samimi pozları gösterdi. Tabi Ersun abinin bu esprisi ofisi kahkahaya boğdu hepimiz gülüşürken Ersun abi başka ilaveler getirerek ard arda esprileri patlatmaya devam etti. Evet gülünç ama yalan da sayılmaz şöyle duruma bakılınca. En azından Yalım'ın ve Hüseyin Aytaş ve benzeri bazı isimlerin tavırlarından bu anlaşılıyor aslında. Ersun abi ayrıca şunu da söyledi "İnce'yi destekleyen benim tanıdığım hiç kimsenin Şekerci Hüseyin'den farkı yok Nurullah zaten adamların da bu söze itiraz yok". O anda Ersun abime bu sözü manşet yapayaım abi müsade edersen ve bu diyaloğumuzu okuyucum ile paylaşayım dedim müsade istedim oda hay hay dedi ve böylece yukarıdaki manşet ortaya çıktı. Ara da sırada da olsa işi biraz gırgıra vurmazsak zaten işin içinden çıkılır gibi olmuyor. Bu yüzden affınıza sığınarak bu manşeti attım. Çünkü zaten gözlemle meşguldüm o anda ve CHP Kurultayı yada Kurultay tiyatrosu mu demeliydik? Kurultay hakkında gözlem ve düşüncelerimi paylaştığım bir yazı hazırlıyordum zihin dünyamda. Ersun Gök'ün bu sözü kıvılcıma sebep oldu ve birazdan inşallah sıkılıp yorulmadan okuyacağınıza inandığım bu yazı ortaya çıktı.
Bildiğiniz gibi Cumhuriyet Halk Partisi yıpratılmak için ne mümkünse içeriden ve dışarıdan akla hayale sığmaz taaruz ve iftiralara maruz bırakıldığı böyle zorlu bir süreçte bir kurultay tiyatrosu atlattı daha doğrusu atlatıp atlatmadığı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Birdenbire ortalık televizyon ve gazetelerde tek merkezden yönetildiğini düşündüğümüz insanlara bırakıldı tamamen ve CHP'liler bile olup biteni anlayamıyor. Muharrem İnce birdenbire tüm kanallarda cilalanmaya bir matahmış gibi ortaya konmaya başladı ne hikmetse. Ne hikmetse CHP'nin içindeki tek Cumhurbaşkanı Aday olarak ismi geçen değerli bir isim olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın karizması göz göre göre bana göre bilerek ve isteyerek çizilirken, bu duruma göz yuman Kılıçdaroğlu şimdi de bir sanal kahraman yada yeni bir Bülent Ecevit yaratma telaşında değişik değişik düşlerde baharlar gören malum mihraklara da destek oluyor saçma sapan davranışları ile hiç değilse göz yumuyor kendisinin şahsında Cumhuriyet Halk Partisinin yıpratılmasına. İnsanların İncenin ve Kılıçdaroğlu'nun şahsında CHP'den nefret etmesi arzulanıyor adeta ve malesef görünen oki Sayın Kılıçdaroğlu ya bu operasyonu öneleyemiyor yada bilerek zemin hazırlıyor. Ne kadar enteresan değil mi CHP Genel Başkanı CHP'yi, MHP Genel Başkanı da MHP'yi dağıtıyor göz göre göre kimsenin de gıkı çıkmıyor. İki partinin tabanı da üzülerek olanı biteni seyrediyor. Bakınız şimdilerde Kılıçdaroğlu'nun şahsında Cumhuriyet Halk Partisinin yıpratılması için ne mümkünse yapan zevatın hepsi bir merkezden düğmeye basılmış gibi davranmıyor mu? Bu malum isimlerin aynı amaca hizmet ettiğinin hala farkında değil mi sanki Türk Milleti. O'nlar hala farkında değiller Milletin bu tiyatroları artık yutmadığını ve Millet hiç bir partiye de yönelmiyor. Sessizce bir bildiği varmışta söylemiyormuşçasına seyrediyor ve artık Millet her şeyin farkında sadece kral çıplak demiyorlar nedense ama görünen oki Millet medyada boy gösteren ve güya meydanda olan siyasilerin hiç birisine Meydan kalabalığı bile yaşatmıyor. Kimsenin umurunda değiller ama bunun farkında bile olmadan aynı tiyatroyu oynamayı ve Milletin hepten canını sıkmayı ve kendilerinden soğutmayı başarabiliyorlar. Anlaşılır gibi dfeğil kendilerinden başka kimsenin kafası karışmıyor kendileri ile ilgili. Düşünsenize İnce Genel Başkan Adayı Özkan Yalım anahtar listesinde iken, altındaki koltuğun kendi altından çekildiğinden çekildiği gün herkesle bir haberdar olan her dönemin adayı İsmet Akın'da İnce'yi destekliyor. Enteresan değil mi? Özkan Yalım'dan yediği kazığı unutuvermiş sanırım. Gerçi CHP'de bu işler bir tuhaf ilerler il başkanı sabah görüştüğüm de şerefsiz dediği adamı akşam üzeri yanına alıp basın önüne çıkabilir mesela. Mesela birbirine ağza alınmayacak küfürleri edenler yüzyüze geldi mi kardeş oluverebilirler. CHP'lileri tenzih ederek söylüyorum ama CHP'nin yönetim kademesinde bulunanların genelinde ortak ve benzer hastalıklar var. Hastalık diyorum çünkü her gittiği cenazede ki cenazelere gitmelerini takdir ediyorum cenaze sahibini yakalayıp birlikte fotoğraf vermenin adı nedir sizce bu söylediğim davranışı bu isimlerini saymaya lüzum görmediğim arkadaşların hepsi yapıyorsa ve bunu bir vazife ifa eder edasında hastalık boyutunda ısrarla yerine getiriyorsa bizim de böyle söyleme hakkımız doğar.
Bakıyoruz partilere; belediyedeki yolsuzluk ve rüşvet ayyuka çıkmış ama Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bütün Uşak'ın ikrar ile kabul ettiği ve görevden alınması ve yargılanması gerektiğine AK Partililerin bile kanaat getirdiği Belediye Başkanına ödül veriyor. Gerçi Sayın Erdoğan'ın bazen dalga geçtiğini düşünüyorum Cahan ile oda ayrı bir konu. Bahçeli belediyeden maaş aldığının belgeleri çarşaf çarşaf yayınlanan MHP İl Başkanına tesbih çakmak vs bir şeyler hediye edip duruyor. Sanırım ucuz hediyelik eşya veren bir firma ile anlaşmış MHP Genel Merkezi. İyi Parti cephesi pek bir sessiz nedense. Ali Kurt'un öteden beri Atatürk Düşmanı bir tarikatla birikte olduğu bu yüzden Atatürk'çülerin asla İyi Partiye gitmeyeceğini yazdık. Aynı Ali Kurt'un Ülkücülere kumpas kuran kadronun içinde yer aldığından şüphe edilen bir insan olduğu için hiç bir ülkücünün de bu şartlarda İyi Parti saflarına katılmayacağını yazdık ve nitekim öyle de oldu. Gerçi bir olağanüstü kurultay lafı geçti ajanslar geçen gün belki de Meral Akşener'in Partisi nitelikli ve FETÖ ile ilintisi sorgulatılmış üye ile kongreye gidip üyenin seçtiği insanlar ile beraber çalışmayı tercih edecektir. Ümitvar olmak lazım diye söylüyorum ama şahsım adına çokta ümitvar değilim. Aklıma belki de İnce ve beraberindeki CHP'de istenmeyen Klik ile birlikte olma planı için olağan üstü kurultay lafı geveleniveriyordur. Belki de CHP'yi dağıtma ve yok etme planının icrası için kullandırılacaktır İYİ Parti ki ben bunu asla istemem. İnşallah Meral Akşener gerçek bir demokrasiyi önce kendi partisinde hakim kılar. İnşallah CHP'yi Atatürk'ün kurduğu mantık ve ayarlarda kurar partisini. İnşallah İnce gibi kendi partisine ve Genel Başkanına defalarca ihanet etmiş göz yumulmasına da kızmakla birlikte kendi partisinin Genel Başkanına haklı eleştirinin çok ötesinde çok ağır hakaretler edebilmiş insanlarla değil de gerçekten Atatürk'ü seven nezaket ve letafet sahibi hanımefendi ve beyefendiler ile kurar paritiyi. Bir Cumhuriyet Kadınına yakışır şekilde davranıp partisini Nakşibenilerin yada FETÖ'cülerin işgal edilmesine izin vermez. İnşallah halkın kendisine verdiği yada vermek istediği değerin farkına varır ve ona göre aklın ve bilimin ışığından ayrılmayan insanlar ile yola devam eder. Okunmuş ekmekçilerle yola devam etmeye kalkarsa bu Millet asla sayın Akşener'in ardına düşmez. Neyse zaten hiç değilse şimdilik İyi Partiden gelen haberler de hiç iç açıcı değil oradaki durum da tıpkı diğer partilerde olduğu gibi iyi miyi değil. İn cin top atıyor parti binasında ki açık bulabilene de aşk olsun diyor bazı arkadaşlarım. En azından bize intikal eden bilgiler bu yönde ki bilirsiniz sağlam kaynaklara dayandırmadan yazmayız bir şeyi. İyice emin olmadan hatta etrafımızdaki siyaset yapan arkadaşlarımıza danışmadan yazıp söylemeyiz. Acele etmeytiz konuşurken düşünürüz tartarız ağzımızdan yada kalemimizden çıkanı. Öyle rast gele konuşmayız iyice dibine ermeden emin olmadan. Bakın CHP Kurultayı oldu bitti kaç gün geçti ilk defa görüş beyan ediyoruz neden çünkü bu yazıyı yazmadan önce bilgileri derliyoruz gelişmeleri gözlemliyoruz kurultay süreci ve sonrası açıklamaları inceliyoruz sonra o bilgilere çok değişik açılardan bakıp ne olup bittiğini düşünerek farkedip idrak ediyoruz sonra ne yapılmaya çalışıldığını gözlemliyor daha sonra düşüncelerimizi ofisimize sıklıkla gelip giden ve ofislerini arada ziyaret ettiğimiz Ülkücü arkadaşlarımız ile de CHP'li yada İyi Partili arkadaşlarımız ile de istişare ediyoruz. Daha sonra tekrar süzgeçten geçirip yazıyoruz yazdıktan sonra da önce kendimiz okuyup okuyucuya zulmedip etmediğimizi tartıyoruz. Çünkü okuyucuyu yalan okumak çok yorar okuyucuyu hakaret okumak çok yorar, okuyucu çare duymayı sever, farklı bakış açılarında ufuktan ufuğa gezinmek ister. Okuyucu çare söyler der çözüm söyle der. Boşver sen bunları biz Onların ne mal olduğunu zaten biliyoruz der. Ama eleştirmesen de gücenir Bir hafta eleştirmeyi bıraksan hemen mesaj atar okuyucu "ne iş eleştirmeyi bıraktınız işin hepten çivisi çıktı" der. Okuyucularımızı üzmeden sözü tekrar tatlıya bağlayalım inanın şehrin bu hali çok ümit verici çünkü baksanıza oluşturlan listelere tüm partilerde yönetim kurulları vasatın çok altında ve bu aslında bütün şehrin malumu.
Ayrıca CHP'lisi MHP'lii AKP'lisi yerel ve ulusal bazda üst düzey siyasetçiler ortak işler çeviriyor, birbirini kolluyor kotarıyor herkes buz gibi bunun da farkında. Herkes farkında AKP'nin; Kuruçay vasıtasıyla MHP ile ayrı Özkan Yalım vasıtasıyla CHP ile ayrı pazarlıklar yürüttüğünün ve herkes farkında üç hatta dört partinin de aynı merkez yani Menzilivanya tarafından yöneltidiğinin. Herkes farkında mesela CHP'de Parti Meclisine aday olanların tek dertlerinin menfaatleri olduğunun. Menfaatleri icab ettirmese partiye bile uğramayacak insanların PM'ye aday olduğunu oy verenler dahil herkes biliyor.
Uzatmayayım farkındalık deyip geçmeyin çok şeydir aslında farkındalık. Çok insan var bu yazdıklarımın farkında olan ve çok insan var Uşak Haber Merkezinin köşe yazılarını ve haberlerini sürekli takip ederek, her şeyi doğru bakış açılarıyla gözlemleyebilen. Çok insan var siyasetten çekilip bunlar varken siyaset yapılmaz diyerek kenardan öfke ile olan biteni seyreden. Çok insan var bu gidişin hayra gidiş olmadığının farkında ve çok insan var çaresiz eli kolu bağlı oturmaktan nefret eden. Çok insan var tanıdığım yada tanımadığım ama sosyal paylaşım sitesi ortamındaki paylaşım ve yorumlarına rastladığım şehri ve ülkesi ile ilgili çok ciddi endişeler taşıyan ve uykusu kaçan çok insan var Uşak'ta. Türkiye'de durum nedir? Bilemem tabi ama Uşak'ta çok insan var birisi gerçek bir Kuvva-i Milliye ateşi yaksa da hep birlikte gidip o ateşe destek versek bizde kendimizi ateşin içine atsak diyen. Çok insan var hala parçalanmak üzere olan Vatanını, tüm küçümsenmesine ezilmesine rağmen Milletini ve Sırtında adeta bir kambur gibi durup hırsızın kendini soyup soğana çevirmesine göz göre göre göz yuman Devletini her şeye rağmen çok seven. Çok insan var bu olan bitene lanet eden yetim hakkı çalana da çalana göz yumana da ah eden. Çok insan var çalıştığı daire yada kurumlardaki mobinglerden adam kayırmalardan, liyakatsız insanların hak etmedikleri makamları işgal edip durmasından bunalan. Çok insan var gayri meşru yollara sapmaya adeta zorlandığı için bir türlü günah batağından çıkamayan yada günah batağına batmamak adına şehirden göçmeyi yada işini değiştirmeyi tercih eden. Çok insan var tanıdığım sanayici yada işletme sahibi sırf bunlara bulaşmamak adına küçülmeye giden hatta iş dünyasından tamamen çekilip emlak işleri vs takip ederek vaktini değerlendiren. Çok insan var zengin de olsa keşke hiç bunlara katılmasaydım zengin de olmasaydım, ne vardı zaten durumumda? Diye sorgulayan. Çok insan var cemaatlere geçmişte destek verdiğine pişman ama artık elinden bir şey gelmeyen. Çok insan var bu mevcut yapı sayesinde makamlara gelse yada zengin olsa veya iş bulsa da mevcut yapıdan nefretle bahseden. Çok insan var gerçek FETÖ'cülerin hala elini kolunu sallayarak gezerken bir çok insanın FETÖ iftirasına uğrayarak ceza çektiğine yani haksızlıkların ve mağduriyetlerin had safhada olduğuna inanan. Çok insan var bunca pisliğin temizleneceğinden umudunu kesmiş gibi gözükse ve kenara çekilse de aslıda bir kıvılcım bekleyen.
Ama bu çok insanı bir araya getirmiyor yada getiremiyor hiç bir siyasi parti. Bu çok insana yani aslında Milletine sırtını çevirip cemaatlerin çocukları ile olmakta ısrar ediyor bizi yönetenler. Çünkü kendi çocuklarına güvenemiyorlar üyelerine güvenemiyorlar. Milletine güvenemeyen insanın ne işi var siyasette. Siyaset adamı dediğin iradesini Milletinin eline bırakır Millet zaten O'nu layık olduğu yere er geç muhakkak çıkartır. Yeter ki o siyasetçi kendini Millete tanıtıp yeterince mal edebilsin. Ama bizi yönetenler kendi çocuklarına güvenmeyip cemaatlerin çocukları ile bir olunca ki Özkan Yalım'da kendi öz çocuklarını cemaate teslim etmiş birisidir hepimizin malumu Yalım'ın çocuklarını o malum cemaatin okullarda okuttuğu. Hani beynini yıkarlar endişesi taşımamış yada yıkasınlar varsınlar demiş anlaşılan. Kendi çocuklarının ileride cemaatin çocukları olmasını isteyen hiç değilse bunu mahsurlu görmeyip cemaate teslim eden insan kimin çocuğu olabilir sizce? Sizce Ali Erdoğan'ı savcılar FETÖ Sebebi ile alınca KOM'da ziyaret eden her fırsatta Hazim Sesli'nin Ali Yıldırım'ın kendisinin samimi arkadaşları olduğunu ve hatta Onların suçsuz olduğunu söyleyen Özkan Yalım'ın, bu güne dek cemaatler aleyhinde tek bir beyanı bulunmadığı gibi cemaatlere yardım ettiğini ve bu yardımın Onların oyunu almak için şart ve gerekli olduğunu söyleyen ki bu cemaatler servetlerimizi bağışlasak CHP'ye oy vermezler oda ayrı konu. Kaldı ki Onların CHP'ye oy vermeyeceğini Özkan Yalım'a bilir ama yardımına gerekçe üretmek durumunda olduğu için bunu söyler etrafındakilere. Çünkü o Parti her ne kadar şimdilerde çizgisinden neredeyse tamamen sapmış olsa da Atatürk'ün kurduğu parti diye yine oy vermezler. Çünkü Nakşibendi kökenli tüm tarikat yada cemaatler ki Fetullah Gülen ve Said Nursi'de Nakşibendi kökenlidir hepsinin de bir tek ortak düşmanı vardır açıktan düşmanlık ettikleri Aziz Atatürk. Çünkü Atatürk herkesin malumu olduğu üzere Ehlibeytçidir ve İmam Ali yolunun yolcusudur Nakşibendilik ekolü ise hiç tartışmasız her fırsatta Hazret dedikleri ve haşa Vahiy katibi olduğu yalanını yaydıkları Muaviye'ye taraftardırlar. Öz çocuklarını cemaatlere teslim eden aklıevvellere sesleniyorum yeri gelmişken. Çocuklarınızın beynini yıkadılar Atatürk'e kaşrı Devletlerine karşı savaşa sürüklediler yetmedi çok özür dilerim ırzlarına geçildi hala bu cemaatlere çocuk verecekseniz ben sizin vicdanınızdan kuşku ederim. O çocuk sizin elinizden alınıp Çocuk esirgeme kurumlarında muhafaza edilip yaşatılmalı ve yetiştirilmeli. Hiç bir anne baba çocuğunun böyle bir riskle karşı karşıya kalmasına kendi eliyle alet olmamalı. Hiç bir anne baba çocuğunu istismar edilme hiç değilse beynine yanlış şeylerin zekredilme ihtimali olan kurumlara yada kişilere teslim edemez. Ediyorsa da psikolojisi normal olamaz.
Ben tekrar konumuza döneyim CHP sözüm ona bir kongre yaptı, ortada Partilinin seçilmesi için Ankara'ya akın akın gideceği bu kazanırsa iktidar oluruz diyebileceği bir lider adayı çıkaramadı. Neden acaba? Yoksa Cumhuriyet Halk Partisi kitleleri arkasından sürükleyebilecek Milyonlarca insanı bir meydanda toplayabilecek ve bir davaya bir fikre bir ideale inandırabilecek bir lider adayı çıkarmaktan aciz mi? Acizse yani CHP gibi bir parti lider çıkartamıyorsa kendi bağrından bir problem yok mu? İnce Genel Başkan seçilse ne olur? Sorusuna samimi cevap veren hiç kimse CHP'yi iktidar yapar diyemiyor hiç değilse Kılıçdaroğlu'ndan iyi olur diyen var. Kılıçdaroğlu'ndan bir kurtulsak O'nu indirmesi daha kolay olurdu diye düşünüp İnce'yi destekleyen bile var. Ama hiç İnce Başbakan olur yada CHP'yi iktidara taşıyıp ülkeyi düştüğü badireden kurtarır diyebilen yok. Ha Pardon Cumhurbaşkanı adayı olabileceğine inanan bir kişiye de rastladım sosyal paylaşım ortamındaki yorumlarda ama oda seçileceğine inanmıyor sadece aday olabileceğine inanıyor.
Sizce Milleti geri zekalı yerine koymaya daha ne kadar devam edebilirler? Yada daha ne kadar geciktirebilirler Milletin bağrından yetişmiş gerçek liderleri ile buluşmasını. Daha ne kadar çözüm söylemeden çare söylemeden kadrsouz projesiz Ali Kıran baş kesen pozlarına prim vermesini bekleyecekler Milletin. Daha ne kadar siyasi ömrü kaldı sizce yerelde ve Genel Merkez bazında siyaset ürettiğini zanneden arkadaşların. Elbette ki siyaset sahnesindeki düzgün insanları tekrar tekrar müstena kılarak yazıyorum bu sözleri. Köpeksiz köy bulmuşlar adeta değneksiz dolaşıyorlar bu Milleti ve Devleti sahipsiz sanıyorlar. Unutuyorlar bu Devleti kuranın bir çok Devrime peş peşe imza atmış ve nihayetinde kimsenin başaramadığı devrimi gerçekleştirerek yeryüzünün en modern, yeryüzünün gelişime ve aydınlanmaya en açık, yer yüzünün en demokrat yer yüzünün en sosyal yeryüzünün toprakları bakımından değilse de yapısı ve yıkılmazlığı bakımından en büyük ve en sağlam Devletini, "Cumhuriyeti" kurmuş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu ve Türk Milletinin sahip çıkanın her daim Ehlibeyt olduğunu. Bunlar Türk Milletinin bu Devletin ve bu coğrafyadaki ehlibeyt nefesinin ve Ay Yıldızlı bayrağının teminatı olarak bu coğrafyada yaşadığını unutuveriyorlar. Bunlar unutuveriyorlar uyuttukları Milleti uyutmaya daha fazla devam edemeyeceklerini ve her fırsatta bir kere daha acaba deyip yenisini deniyorlar.
Çok Şükür ki hiç bir hamleleri istedikleri sonucu vermiyor yani Millet hiç bir hamlelerinde bu sefer oldu demiyor. Milleti sürükleyemiyor artık ve başını döndüremiyor liderler. Millet böyle giderse çalışmaktan ve üretmekten de tamamen el çekecek inanın abartmıyorum gidişat bu yönde. Herkes Devletten bekler oldu hiç bende katma değer üreteyim Devletime vergi vereyim yanımda insan yetiştireyim bir kaç ailenin rızkını temin edebileceği bir işletme kurayım demiyor neredeyse. O Müteşebbis milleti kaybetti malesef mevcut siyasi kadrolar ve kesinikle kullanamıyorlar. Aslında okumuş bir millet olduk çok şükür. Her ne kadar Ülkenin Cumhurbaşkanı bizim kaldırılsın dediğimiz Milleti resmen aşağılayan programlarda boy gösterip okuma yazma kampanyası başaltasa da okuma yazma bilmeyen anlamında cahilimiz yok denecek kadar az. Gerçi okumuş yazmış cahil konusunda da azımsanmayacak rakamlara sahip olduğumuz doğru ama Milletimiz genelde öğretilebilir durumda, öğrenmeye açık ve hazır insanlardan oluşuyor. Öğrenmek istemediklerinden değil öğrendiklerinin kendilerine faydası olacağını düşünmediklerinden öğrenmeyip cahil kalmışlar hazırı seçmişler kolayı seçmişler. Yoksa ben Milletin okumayı sevdiğini yazılarımızın okunma sayılarından görebiliyorum. Sitemizde yayımlanan yazılar arasında En az okunan yazı bendenize ait 27 bin okuyucu görmüş google analtik verilerine göre ki 100 binden fazla ayrı IP Tarafından görüntülenen yazılarımız da oldu çok şükür. En az okunan yazım en uzun yazım olmuş. Demek ki insanlar aslında okumayı seviyor çok uzun olmamak kaydıyla. Ama her zaman klavye başına geçemiyoruz birikiyor yazmasak olmuyor. Bazen de Cumhuriyet Savcılarını düşünüyoruz savunmayı baştan yapıyoruz ki şikayetçi olunmasın ettiğimiz kelamlardan diye ki epeydir hiç şikayet edenimiz bile yok çok şükür. Yazıların uzunluk sebebine getidiğim bu kısa izahın ardından konumuza dönersek siyaset gemisi kesinlikle karaya oturdu bana sorarsanız ve batıyor siyaset batıyorsa bilin ki Türk Milleti batıyordur ki şimdilerde şerefli Türk Ordusuyla bir anıp bir tuttuğu yetmezmiş gibi haşa Kuvvai Milliye ile bir tuttuğu ÖSÖ ile birlikte terör örgütlerine karşı savaşa girdik diyen Sayın Cumhurbaşkanımız idi daha dün ülkemiz için uçurumun eşiğindeyiz diye itiraf eden.
Elbette Türk Ordusunun terörle mücadelesini destekliyoruz ve dualarımız Şerefli ordumuzla birlikte ama ne çabuk uçurumun eşiğinden döndükte başka ülkelerin sınırlarındaki terör örgütleri ile savaşa gider olduk. Kendi ülkemizdeki terör örgütleri ile mücadele bitti mi sanki de Sınır dışına operasyona gidiyoruz. Üstelik bunu komşu ve dost ülkenin Devletini yönetenlerle birlikte yapmak yerine ÖSÖ ile yapmayı tercih ediyor Şerefli Türk Ordusunu ÖSÖ gibi gruplarla eşdeğer durumuna düşürüyoruz. AKP'nin FETÖ Örgütü ile mücadeleyi ağzına yüzüne bulaştırdıktan sonra neredeyse tamamen terkedip davayı tamamen siyaset tetikçiliğine dönüştürülmesine göz yumduğunu millet görmüyor mu sanıyorusunuz? Hangi ara uçurumun eşiğinden döndük yada nereden koyun buldukta adam başı 300 koyun dağıtıyoruz köyüne gidene. Ülke borç batağından çıktı da bizim mi haberimiz yok? Yada Tarım Bakanlığı Milyonlarca koyun üretti de biz mi duymadık? Neyse yalan nasıl olsa, nasıl olsa aslı çıkmayacak yazmaya bile lüzum yok belki.
Ülke uçurumdan aşağı yuvarlanıyor ve siyasilerimiz kendi makamlarını ve kellerini kurtarmanın derdine düşmüş. Hangisini dinleseniz Muhalefet Partilerinin kendilerinin FETÖ cü olmadıklarını söyleyip durmakla meşguller. Düşünsenize FETÖ''nün en çok palazlandığı hükümet AKP Hükümeti FETÖ'nün Devlet içinde örügtlenmesinin müsebbibi AKP ama hiç AKP'li yok kendinin FETÖ'cü olmadığını ispatla uğraşan Muhalefet Liderlerinin neredeyse tek gündemleri bu olmuş. Ağzını açan bana FETÖ'cü diyemezsiniz diye sesleniyor beni yargılayamazsınız diye ferevan ediyor. Yargılanması gereken kim sizce AKP Hükümetini yönetenler mi? Yoksa Muhalefet Partilerini yönetenler mi? Yoksa hepsi mi? Milletin siyaset sahnesini kirleten ve kurunun yanında yada yaşta yanar misali iyi insanların iyi siyasetçilerin de millet nazarındaki yerinin zarar görmesine sebep olan bu malum kişilerin yargılanıp yargılanmaması bile umurunda değil artık. Herkes sadece tv ekranlarından çekilsinler siyaset sahnesini terketsinler yeter moduna geldi. İnanın hangi gerçek CHP'li ile konuşsam ne İnce'ye güveniyor ne Kılıçdaroğlu'na. Hangi gerçek Ülkücü ile konuşsam ne Bahçeli'ye güvenebiliyor nede Ali Kurttan vazgeçmedikçe Akşener'e? Düşünsenize görevden alınmayacağına ilişkin bir açıklama bile koparamayan Nurullah Cahan'da ne Erdoğan'a güvenebiliyor ne de Başbakan Yıldırım'a. Sizce Belediye Başkanı bile bu kafayı yaşıyorsa yani kendi partisinin Genel Başkanına güvenemiyorsa oy veren insanlar hangi kafada olabilirler. Millet artık güvenebileceği kadrolar ile çıkmayan hiç bir siyasetçiye beklenen teveccühü göstermeyecek yaşananlardan anlaşılan bu. Bekleyip göreceğiz bu rezalet tiyatroyu daha ne kadar izletebilecekler ve bizi bu zillete daha ne kadar razı edebilecekler?
CHP ucuz atlattı! İnce Genel Başkan olsa Yardımcısı Yalım, 1. sıra adayı da Şekerci Hüseyin olurdu!
Nurullah Çavuşoğlu
Uğur 7 Yıl Önce
yazı uzun olsa da okunmaya değer olmuş kalemine sağlık nurullah bey